ne dedim armağan ne biz şampiyon olduğumuz için büyük olduk nede bir başkası şampiyon olduğu için büyük oluyor.
biz o şampiyonlukları gördük sen bilirmisin bilmem o kibrit çak kampanyalarınıda gördük bu gün bu ezik muhabbetini yapanlar
demekki o zaman yaşasalardı bittik öldük diye kendilerini köprüden atardı ne o zaman büyüklüğümüzden bir şey kaybettik ne şimdi kaybediyoruz
sözüne katılıyorum Beşiktaş Türkiyenin en büyük kulübüdür ama bugün en başarılı takımı olamayabilir
bunlar göreceli şeylerdir değişkenler vardır hiç bir takım sürekli başarılı olamaz ama bunlar büyüklük kavramıyla ölçülmez
benim söylemek istediğim burda Beşiktaşın büyüklüğü tartışmaya açık değildir
ben daha başlamamış sezonda 3. olduk diyen ezik taraftar istemiyorum.
bu forumda yazan Beşiktaşlı gibi yazacak kendi oyuncumuza kötü laf etmeyecek hakaret eleştiri değildir aşağıladığın kendi takımın
bizim şurda konuştuğumuz üslupta renkliler konuşmuyor bizim hakkımızda şu iki günde bu forumdan 3 kişi atıldı
ve Beşiktaşlı gibi konuşmayan hiç kimseyi bu forumda istemiyoruz. Eleştiri yapılır sen her zaman yapıyorsun hiç müdahale ettimmi
en fazla dalga geçerim espirisine ama bu bahsettiğim böyle bir şey değil Daha Beşiktaşlı olmanın ne olduğunu kavramamış insanlar
burda Beşiktaşın büyüklüğünü tartışıyor @Armağan Bozkurt her kes haddini bilecek burası çiftlik değil Beşiktaşın adını taşıyan bir yerde kendilerine
çeki düzen verecekler
abi benim babam 56 yaşında, senden büyük. beşiktaş'ı tutmaya başladığı sezon beşiktaş küme düşmemeye oynamış, zaten o fareli soyunma odası falan meşhur. onlardan etkilenmiş, takımın haline üzülüp beşiktaş'ı tutmuş.
ancak benim babam sizin nesliniz şanssız diyor. bizim dönemde feneri yenmek hayatın olağan akışıydı diyor. şampiyon olmak çok normal geliyordu diyor, zaten öyle olması gerekiyor diye düşünürdük diyor. mesela benim babam bana hiç metin-ali-feyyaz'ı anlatmadı ben çocukken. bana şerefli ikincilikleri, bir de o meşhur fareli soyunma odasını anlattı. o şampiyonlukların üst üste geldiği dönem ona normal gelmiş. hatta "her sene şampiyon veya ikinci oluyorduk, her maç aynı oynuyorduk, maçı öyle veya böyle 1-0 bitiriyorduk. çok sıkıcıydı." diyor.
benim beşiktaşlı olma sebebim şerefli ikinciliklerdir. arkasında hiçbir başarı hikayesi yoktur. babam bana beşiktaş'ı tut diye hiçbir baskı yapmadı ve hatta ben çocukken çok üzülüyorum diye dayımla birlikte (dayım fenerlidir) fenerbahçe'yi tut sen en iyisi demişliği vardır.
biz ilkokuldayken galatasaray uefa kupasını kazandı ve beşiktaşlı, fenerbahçeli arkadaşlarımızın yarısı galatasaray'ı tutmaya başladı. ben ağlaya ağlaya beşiktaş'tan galatasaray'a dönen bir çocuğa saldırdığımı hatırlarım.

ertesi sene gs jardel'i aldı. arkadaşlarımızda hava 1500'dü. tabii haklılardı, adam gol makinesiydi. biz, bizim de pascal'ımız var dedik.
sonra yüzüncü yılımızda şampiyon olduk. "8 sene sonra şampiyon oldunuz." dediler. ertesi sene lige yine fırtına gibi başladık, bu sefer bizim dönek arkadaşlarımız "ya ben aslında beşiktaşlıyım." demeye başladı. sonra ne oldu? o çocuk yaşta futbolda görebileceğimiz en iğrenç sezonlardan birisine tanık olduk! beşiktaş'ın o sezon şampiyon olamayacağının hemen hemen garantilendiği, puan kaybettiği bir maçı dışarıda izliyorduk. fenerli bir herifin o maçtan sonra sırıtarak "artık fenerbahçe devri başlıyor, sizin devriniz bitti." demesi hala hafızamdadır.
sonra işte demirören geldi. babamla beraber gideceği günü bekledik. ama bu adamı hep birileri savunuyordu aynı şimdiki gibi. bildiğiniz üzere bu 8 sene bizim için hüsranla geçti. yani şunu söylemek istiyorum saygıdeğer abim, sizin yaş gurubunuzu kapsayan döneme bir isim koyacaksak adı yokluk olur. bizimkisine bir isim koyacaksak adı hayal kırıklığı olur. yoklukta kabullenirsin, hayal kırıklığında ise isyan edersin.