Beşiktaş taraftarı hak ettiğini yaşıyor. Hatta içinde bulunduğu tablodan daha fazlasını hak ediyor. Dürüst olmak gerekirse bu durumdan keyif alıyorum. Çünkü başarı addettikleri süreçte alabildiğine yanlış bi' değerler hiyerarşisi yarattılar. Kimisine ederinden daha fazlasını-çok daha azını layık gördüler. Ve büyük değerler atfettikleri figürlere karşı çok kısa sürelerde aynı doğruları veya yanlışları kendileri ile çelişme pahasına savundular. Kazandıran dinamikleri sorgulayıp, etüt etmediler. Sürekli kabul görmeyecek bahaneler ile problemleri, önemli kusurları halının altına süpürdüler. Bittabi bunu mali, idari, sportif, temaşa ve bilumum noktada yaptılar. Aslında coğrafyanın klasikleşen ortak döngüsünü yaşadılar. Bu sürede de Beşiktaş'ın tüm unsurlarını, Beşiktaş'ın önüne koyarak totemleştirdiler. Bu, başlangıcı sonu olmayan sürekli değişen bir proses ama muhtemelen ekseriyet bu tabloyu yalnızca yakın döneme ait sorunlar olarak görmeye devam ediyordur. Problem değil. Beşiktaş yeniden anlaşabilir bir düzleme geri dönecektir. O döngüyü kısa sürede yakalar. Zira rekabet alanı belli, makası aralığı oldukça dar. Bu, elbette bugünkü totemleştirdikleri figürler ile olmayacaktır. Zaten bana göre en büyük problem bu değil. Kalıcı olan en büyük problem: Ne talep edeceğini bilmemezlik hali.