2016/17 Transfer Sezonu
×
2016/17 Transfer Sezonu

Beşiktaş Forum|2016/17 Transfer Sezonu Sadece Beşiktaş'ımızın 2016/17 sezonu için transfer sezonu hamlelerini bu başlıkta konuşacağız. Rakiplerin transferlerini bu başlıkta

0 Üye ve 39 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

2016/17 Transfer Sezonu  [Okunma sayısı 12390853 defa] 2016/17 Transfer Sezonu

Çevrimiçi Necmi

Bu arada şöyle bir zorluk var transfer konusunda. Töre satılacaksa Euro2016'dan önce mi satılacak sonra mı?

Değeri artması için sonra satılması mantıklı. Ama o zaman da alabileceğimiz oyuncuları alamayabiliriz düşününce. :alala:
iyide 2 maç cezalı oynamayacak benim tanıdığım Fatih üçüncü maçta görev vermez
belki son dakikalarda falan sokar gene yada belkide hiç kadroya almaz. o tekmeyle sadece milli takımı değil
Beşiktaşıda ciddi zarara uğrattı.

Çevrimdışı worns

Gomez bizim için şans. Bunu anlamamız gerekiyor. Geçirdiği olağandışı dönem onu buraya getirdi. Ayrıca ne sürekli forvet değiştirmenin ne de uyum sağlamış, takımın en problemsiz yerinde oynama yapmanın bir anlamı var. Gomez 26 gol demek değil sadece takıma kattığı bunun çok üzerinde. Bence makul bir bonservis hatta maaşına bir miktar zam bile Gomez'i tutmak için gereksiz olmaz. Yıllarca kalması ve takımın simgeleşmiş karakterlerinden olması en büyük kazancımız olacak. Önümüzdeki dönemi domine etmek istiyorsak ondan iyi forvet bulamayız.

Falcao sakatlıktan dönebilecek mi,  Gomez kadar mental açıdan güvenilir olmadığı da açık. Van Persie'yi gördük bu sene. Gomez'den sonra belki Mandzukic tatmin eder ama yok yok Gomez kalsın :) kalmalı.
[ Son Düzenleme: 23 Mayıs 2016, 15:36:14 worns ]

Çevrimdışı Çağrı

  • Kara Kartal
  • *
  • 23 Mayıs 2016, 15:36:19
  • Yaş: 36
  • Mesaj: 29976
  • Beşiktaş / Bodrum
  • 2015/16 (✔) - 2016/17 Sezonları Şampiyonu Beşiktaş
Avrupa Şampiyonası sonrasına kalmaz. Gomez kalacaktır. Oldu da bu sene de patladı seneye beni Çin'e salın yılda 20 milyon veriyorlar derse ne ala..

Fiorentina ile de iş şöyle biter diye düşünüyorum. Biz bedel ödemeden alırız ama satışından %50 maddesi devam eder.

Satışı olmazsa free çıkarsa elimizden 3 sene sonra sözleşmeye 2 milyon euro gibi bir tazminat yani bonservis maddesi eklenir.
Varlığımız; Marakeş'te fiyatları rastgele konmuş bir dükkan gibi. İncik boncuk fahiş fiyatta, değerli taşlar indirimde.
Batmamız an meselesi.

Twitter/cagriasarli

Çevrimdışı tangaz

iyide bir sene olsun dedikten sonra tazminatsız fesih hakkı diye bir şeymi olur zaten bir sene
dolduğunda sözleşme bitmiş olur.
Benim bildiğim 2+1 imzalanıyor ama bir yılın sonunda gomez isterse bunu bozabiliyor birde biz istersek bozabiliyoruz
fiorentinanın bunda söz hakkı yok. yıl sonunda gomez kalmak isterse otomatik +1 dahil geçerli oluyor.
bize gomez gideceğini nisan ayında bildirmek zorundaydı. Sonra kendisi istemiş bunu şampiyonluk sonrasına bırakalım diye
ve süreyi mayıs ayı sonuna kadar uzatmışlar. şimdide süreyi şampiyona sonrasına uzatalım diye istek yapmış
bizimkilerde bunu kabul etmemişler. mayıs sonuna kadar kararını ver demişler.
yani benim anladığım fioda falan değil sorun direk gomezde adamın aklında iyi bir turnuva çıkarıp kendini daha iyi bir
takıma pazarlama sevdası var. O nedenlede işi yokuşa sürüyor. Kulüpde bunu kabul etmiyor mayıs sonu yolumuza bakarız diyor.

ortada 2+1 falan die bir şey yok herşey ortada benim yazdıklarımı kelimesi kelimesine torunoğulları tv.de açıkladı. 2 yıllık kiralama işini gomezin babası bozunca 2.yılı için satınalma maddesi ve bedeli konulmalı ki hukuka uysun diyen fionun avukatları de 1000euro rakamı ilave edilip sözleşme öyle yapılıyor. 1 yılın sonunda cayma hakkı bjk ve gomezde fionun o hakkı yok onda haklısın. gelinen noktada gomez diyorki 30 nisan tarihi floransa ve bjk arasındaydı benlik değidli. sonuç 1= teşekkürler gomez şampiyonlıkdaki katkıların için, sonuç 2= ahh ulan gomez yazık ettin milyon eurolarımıza...
Fenerbahçe ve Galatasaray'ı tutanların taraftarlık hikayeleri popülerlik, başarılar, şampiyonluklar ve egemen ideolojileriyle örtüşür. Beşiktaşlılık, anlatılması zor bir damara bağlıdır...

"Ben belli bir takıma karşı değil, yenilgiye karşı oynarım" Eric Cantona

Çevrimiçi Necmi

mesele imza parası ödemek değil ki ödeyelim zaten, bu sayede uefanın sattığın kadar bonservis ödeyebilirsin maddesini aşmış oluyorsun...
ama bu seferde -+ dengelere takılıyorsun bizim o kadar kolay imza parası verecek durumumuz yok
ffp kriterleri yüzünden transfer yapacağız diye avrupa dışıda kalırız.
artık akıllı davranmak gerekiyor gel gel ne olursan gel devri bitti.

Çevrimdışı Sergen Nalcakar

Falcao diyince Cenk'in burdaki Atletico maçında Falcoadan yediği gol aklıma geliyor sonra iyiki satmışız diyorum


 

Çevrimdışı Zafer55

Başkan  Gomez için : Bakayım göreyim kafama göre bişey bulamazsam burada kalırım gibi bir düşüncesi varsa biz böyle bişeyde yokuz demişti.Benim için önemli nokta bu.Gomezi kaybetsekte zaman kaybetmemeliyiz.Biran önce netleşmeli.İnşallah kalır.Oldu ki gitti o zamanda Gomez gibi bir adamı toplam 3.5 m maliyetle bir yıl maximum verimle kullandık diye teselli bulurum.

Çevrimdışı Ersoy

Falcao diyince Cenk'in burdaki Atletico maçında Falcoadan yediği gol aklıma geliyor sonra iyiki satmışız diyorum


 

Aman hatırlatma onu.
Bundan sonra her sene!

Çevrimdışı tangaz

ama bu seferde -+ dengelere takılıyorsun bizim o kadar kolay imza parası verecek durumumuz yok
ffp kriterleri yüzünden transfer yapacağız diye avrupa dışıda kalırız.
artık akıllı davranmak gerekiyor gel gel ne olursan gel devri bitti.

+- dengelerini tutturmak önemli ve zorunlu ama bunu hesaplayarak hareket edecektir yönetim elbette. sonuçta bir şekilde transfer yapılacak ama bonservisle ama imza parasıyla. senin ve benim istemediğimiz gg ye bile olursa imza parası ödenecektir.
Fenerbahçe ve Galatasaray'ı tutanların taraftarlık hikayeleri popülerlik, başarılar, şampiyonluklar ve egemen ideolojileriyle örtüşür. Beşiktaşlılık, anlatılması zor bir damara bağlıdır...

"Ben belli bir takıma karşı değil, yenilgiye karşı oynarım" Eric Cantona

Çevrimdışı tangaz

bu arada ben gomez konusunda şampiyona sonrasına kadar uzarsa da ses çıkarmam. düşünsenize bu adam bize kamp başladıktan bir süre sonra gelmişti ve hazırlanmıştı olurda bize şampiyona sonrası geri dönerse sıkıntı olmayacaktır. ya da yerine alınacak başkası olursada ligin ilk haftalarını kaçırırsa sorun olmaz çünkü tosun paşa bizde...
Fenerbahçe ve Galatasaray'ı tutanların taraftarlık hikayeleri popülerlik, başarılar, şampiyonluklar ve egemen ideolojileriyle örtüşür. Beşiktaşlılık, anlatılması zor bir damara bağlıdır...

"Ben belli bir takıma karşı değil, yenilgiye karşı oynarım" Eric Cantona

Çevrimdışı Yusuf Tekeli

iyide 2 maç cezalı oynamayacak benim tanıdığım Fatih üçüncü maçta görev vermez
belki son dakikalarda falan sokar gene yada belkide hiç kadroya almaz. o tekmeyle sadece milli takımı değil
Beşiktaşıda ciddi zarara uğrattı.

O da var.. Şenol Hoca programlarda boşuna laf göndermiyo ya haklı adam. :D Ne hale soktu kendini.

Böyle olacağını bileydik geçen sene karşı çıkacağımıza hemen satın derdik valla..
Vakit varken tomurcukları topla. Zaman hala uçup gidiyor. Ve bugün gülümseyen bu çiçek, yarın ölüyor olabilir.

"I don't know if we each have a destiny, or if we're all just floatin' around accidental-like on a breeze. But I, I think maybe it's both."

Çevrimdışı Yunus Emre Dökmeci

caner gibi bir adam bizim takımı bozar azizin çiftliğinde bile soyunma
odasında bayağı bir pislikmiş caner dünyanın en iyi sağ beki bile olsa bizim takıma girecek
karakterde değil GG ninde bu saatten sonra ne kadar katkısı olur tartışılır topal adı bile Atibaya ihanettir
Topal kismina sonuna kadar katılıyorum :tabe:
Kopar Kıyamet Çöker Karanlık
Allah Bizi Affetmez Çok Günah Aldık
Sevenler Ayrılmaz Biz Bir Plan Yaptık
Tüm çArşı Cehenneme Kombine Aldık

Çevrimdışı yigitcan1903

Şimdi törenin oynayamayacağı kesinleşti mi bununla ilgili bilgi nerden bulabiliriz?
Ceza ertelensin diye başvurulacaktı

Çevrimdışı Tolga

Şimdi törenin oynayamayacağı kesinleşti mi bununla ilgili bilgi nerden bulabiliriz?
Ceza ertelensin diye başvurulacaktı
2 maç oynamayacak eğer kadaroda olursa tabi.
Beşiktaş'ım Benim Biricik Sevgilim...

Çevrimdışı ONUR KOLCU

Selamın Aleyküm .

Çevrimdışı Yusuf Tekeli

Vakit varken tomurcukları topla. Zaman hala uçup gidiyor. Ve bugün gülümseyen bu çiçek, yarın ölüyor olabilir.

"I don't know if we each have a destiny, or if we're all just floatin' around accidental-like on a breeze. But I, I think maybe it's both."

Çevrimdışı amed.yasa

Okul Bitti, Kariyer Zamanı...

Süper Lig’in 2015-16 sezonu şampiyonu hakkında bir şeyler yazacaksak ilk paragrafa bu sezon başından giremeyiz. Biraz daha

gerilere, Temmuz 2012’ye kadar gitmemiz gerekiyor. Hatta daha açık bir tarih verelim: 11 Temmuz 2012’den, Beşiktaş’ın iki

yeni transferinin verdiği bir video röportajdan başlayalım.

Oyunculardan bir tanesi şöyle başlıyordu o röportaja: “Merhaba, ben Oğuzhan Özyakup. Arsenal’den transfer oldum. Orta

sahanın ortasında, öne doğru oynuyorum. Gol pası, ara pas, uzun pas… Pas yapmayı çok severim.” Sonra mikrofonlar diğer

oyuncuya uzanıyordu: “Adım Olcay Şahan, Almanya’dan geldim. Çok çalışan bir futbolcuyum. Orta sahanın her yerinde

oynayabiliyorum. Elimden gelen her şeyi ortaya koyacağım. Önce Beşiktaş’ta, ardından Milli Takım’da oynamak istiyorum.”

İki sezon önce büyük ücretler ve beklentilerle transfer edilen Ricardo Quaresma, Guti Hernandez, Simao Sabrosa, Manuel

Fernandes, Hugo Almeida gibi oyuncularla gelmeyen sportif başarıyı cüzi ücretler karşılığında getirilen ve kendilerini

taraftarlara tanıtma ihtiyacı hisseden bu iki oyuncu mu getirecekti?

Oğuzhan ve Olcay’ın başrolünü oynayacağı Samet Aybaba yönetimindeki 2012-13 sezonunda da Beşiktaş, ligi rakipleri

Galatasaray ve Fenerbahçe’nin gerisinde üçüncü bitirmekten kurtulamadı. Takım o sezon çok gol attı, çok da gol yedi. Yine

de zevk verdi, sempati uyandırdı ve “Feda” döneminde yapılan bu iki transfer, Beşiktaş’taki değişimin ilk işaretleri oldu.

Ardından futbol direktörlüğüne Önder Özen, teknik direktörlüğe de Slaven Bilic getirilirken, Oğuzhan ile Olcay’a da yeni

takım arkadaşları eklendi. Bu sefer kendilerini taraftarlara tanıtma sırası Gökhan Töre ve Kerim Frei’daydı. Atiba

Hutchinson diye, Beşiktaş scout’larınca üç defa olumsuz rapor verilen bir oyuncu da Bilic’in ısrarlarıyla Antalyaspor’un

elinden alındı.

Bilic, ilk sezonunda çok gol atan ama çok da gol yiyen Aybaba’nın takımına öncelikle daha az gol yemeyi öğretmeye çalıştı,

bunda başarılı da oldu. Fakat lig sonunda Beşiktaş yine Fenerbahçe ve Galatasaray’ın ardından üçüncü sıradaydı. Üstelik

ligi şampiyon bitiren Fenerbahçe o sezon cezalı olduğundan, ikinci olup Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan gitme fırsatı da elden

kaçırıldı.

Üçüncü sezon başında Özen futbol direktörlüğü görevinden istifa etti fakat isimler değişse de Beşiktaş, Temmuz 2012’de

girdiği yoldan devam etmeye çalışıyordu. Önce kiralık Gökhan Töre’nin 4,5 milyon avroya bonservisi alındı. Ardından sezon

başı Cenk Tosun, devre arasında da Tolgay Arslan olmak üzere iki önemli değer daha kadroya dahil edildi. Oğuzhan ile

Olcay’ın arkadaş çevresi genişliyordu. Üstelik bu sezon kadroya Demba Ba ve Jose Sosa gibi iki isimli transfer de

yapılmıştı.

Takım özellikle Avrupa’da çok başarılı maçlar oynadı. Önce Şampiyonlar Ligi play-off’unda Arsenal’i elinden kaçırdı,

ardından Avrupa Ligi gruplarında Tottenham’ı altına aldı, bir sonraki turda da Liverpool’u eledi. Dahası; ligde de 30’uncu

haftaya kadar liderdi. Fakat sezon bittiğinde elde edilen lig sıralaması yine üçüncülüktü. Bir diğer kötü tablo da iki

sezonda derbilerde bir galibiyet dahi alınamamasıydı…

Çivi çiviyi söker
Sezon sonunda Bilic’le yollar ayrılırken, Hırvat teknik adam da yeni takımı olarak West Ham United’ı seçti. Peki şimdi ne

olacaktı? Acaba Oğuzhan, Olcay ve arkadaşlarıyla da mı olmayacaktı bu iş? Ne yapılmalıydı? Beşiktaş yönetimi, üç sezondur

iyi oynayan ama bir türlü sonunu getiremeyen takımın başına, kariyeri boyunca “sonunu getirememiş” bir teknik direktörü,

Şenol Güneş’i getirme kararı aldı. Bu açıdan bakıldığında evet, pek akılcı bir tercih gibi görünmeyebilir ama madalyonun

kuşkusuz öbür yüzü de vardı.

Senol-Güneş

Birincisi; son 20 yılda Beşiktaş’ın bile girmekte zorlandığı Galatasaray ile Fenerbahçe’nin ikili rekabeti arasına

Trabzonspor’u iki defa sokabilmiş, şampiyonluğu kıl payı kaçırmış, bir önceki sezon Bursaspor’la ligin en çok golünü atmayı

başarmış ve kupa finali oynatmış bir teknik direktöre “kaybeden” yakıştırması yapmak hiç adil değildi. Ki aynı zamanda o

teknik direktör, ülke futbol tarihinin en büyük sportif başarısı olan dünya üçüncülüğünü de getirmişse!

İkincisi; Güneş sadece yarışmacı kimliğiyle değil, oynattığı takımların izleyenlere her zaman zevk vermesiyle ve “Bitti,

kayboldu” gözüyle bakılan oyuncuların yıldızını yeniden parlatan eğitici kimliğiyle de değerlendirilmeyi hak ediyordu.

Beşiktaş’ta da parlatılmayı bekleyen birçok değer vardı. Yani Beşiktaş için Şenol Güneş, Şenol Güneş için de Beşiktaş doğru

adresti!

Tecrübeli teknik adam gelir gelmez elindeki golcüsü satıldı. Geçtiğimiz sezon 27 gol atarak fenomen olan Demba Ba’ya

Çin’den 13 milyon avroluk bir teklif geldi, yönetim de bunu değerlendirme kararı aldı. Güneş, yerine istediği oyuncunun

tarifini “Sırtı dönük oynamayı bilen, güçlü bir 9 numara istiyorum” sözleriyle yaptı ve yönetim de hiç vakit kaybetmeden bu

tarifi dünya üzerinde karşılayan en iyi 9 numaralardan biriyle anlaştı. Fiorentina’da sakatlıklarla dolu kayıp iki sezon

geçirse de Güneş’in elinden hiçbir golcünün kurtulamayacağı inancıyla Mario Gomez kiralandı.

Sol beke Gençlerbirliği’nden Dusko Tosic, stopere Gremio’nun kaptanı Rhodolfo, sağ beke Hoffenheim’ın kaptanı Andreas Beck

transfer edildi. Bu transferlerle takımın ihtiyacını duyduğu tecrübe açığı da kapatılmış oldu. Ardından sürpriz bir kararla

Ricardo Quaresma da takıma geri döndürüldü.

Veli out, Oğuzhan in
Tüm bu isimlere rağmen Güneş, esas transferleri kadro içinden yapacaktı. Sezon başında ciddi bir sakatlık geçiren Tolgay

ile omzundan ameliyat olan Veli’nin uzun süreli sakatlıkları dolayısıyla herkes yana yakıla bir orta saha transferi

bekliyordu. Hatta Liverpool’un o dönemki menajeri Brendan Rodgers izin verseydi yapılacaktı da! Lucas Leiva, Beşiktaş’ın

kapısından döndü. Hayırlısı da oldu…

Bilic’in çift defansif orta sahalı düzeni, Lucas’ın son anda yatan transferiyle ortadan kalktı. Şenol Güneş, geçtiğimiz iki

sezon Atiba’nın yanında adını ezberlediğimiz Veli’nin yerini pekala Necip’le doldurabilirdi ama bunu yapmadı. Kanadalı’nın

yeni ekürisi, Bilic’in Sosa’nın alternatifi olarak gördüğü Oğuzhan oldu.

Gerek altyapısını aldığı AZ Alkmaar’da, gerekse de Arsenal’de 8 numara olarak yetiştirilen Oğuzhan, nihayet Güneş’in elinde

asli pozisyonuna rücu ettirildi. Güneş nasıl Trabzonspor’da merkez orta sahayı oyunun iki yönünü de oynayabilen Selçuk-

Colman ikilisiyle oluşturduysa, nasıl Bursaspor’da Ozan-Belluschi orta sahasıyla oynadıysa, Beşiktaş’ta da Atiba-Oğuzhan

ikilisini takımın en kilit oyuncuları haline getirdi. Haftalar ilerledikçe Atiba, Oğuzhan’laştı; Oğuzhan da Atiba’laştı!

Atiba ligin kaleciler haricinde en çok sahada kalan (3.003 dakika), en çok topla buluşan (2.599), en çok isabetli pas atan

(2.004) ve en isabetli pas yüzdesine (yüzde 93) sahip oyuncusu olurken, Güneş’in sihirli elinin değdiği Oğuzhan ise kısa

süre içerisinde takımın saha içi patronluğunu eline geçirdi. Öyle ki; geçtiğimiz sezon ligde 25 maça çıkıp, ortalama 48

dakika sahada kalan, iki gol atıp beş asist yapan, 25 de kilit pas veren Oğuzhan, bu sezon 30 maçta ortalama 83 dakika

sahada kalırken, dokuz gol ve yedi asistinin yanı sıra 68 kilit pas verdi. En önemlisi ise rakiplerin en sıkı durdukları

oyunun üçüncü bölgesinde 609 isabetli pas vererek bu alanda da ligin lideri olmayı başardı. Kısacası; Beşiktaş’ın orta

sahasında top rakipteyken Claude Makelele’si, top ayağındayken de Zinedine Zidane’ı var gibiydi!

Her alanda lider Beşiktaş
Bilic’le iki sezon boyunca rakibin oyununu bozup rakibi hazırlıksız yakalayarak ani hücumlarla gole gitmek isteyen siyah-

beyazlılar; Güneş’le birlikte artık önlem alan değil, önlem alınan bir takım hüviyetine kavuştu. Beşiktaş bu sezon ligde

oynadığı 34 maçın 29’unda rakibinden daha fazla topa sahip olmayı başardı. Hücum bölgesinde en fazla isabetli pası bulunan

takım oldu (3.566). En fazla asist yapan takım yine Beşiktaş’tı (52). En yüksek şut yüzdesine sahip olan (yüzde 52,5) ve

ceza sahası dışından en fazla gol bulan takım da onlardı (15). Çoğu zaman kısa ve seri paslarla topla kaleye de girdiler,

sık sık kaleyi gördüğü yerden çekinmeden de vurdular…

Güneş’in sadece antrenmanlarda hücum organizasyonlarını çalıştıran, maçlarda bulunan gol pozisyonlarında inisiyatifi

oyuncularına bırakan özgürlükçü tavrı, Beşiktaş’ın pozisyonları gole çevirme yüzdesine de yansıdı. Yüzde 19,2’lik gole

çevirme yüzdesiyle bu sezon ligin zirvesinde yer aldılar. Diğer yandan Güneş, Bilic’in takıma kattığı pozitif

alışkanlıkları değiştirmeyerek de kuşkusuz çok doğru bir iş yaptı. Nitekim Hırvat teknik adam döneminde ligin kontratağa en

iyi çıkan takımı olan siyah-beyazlılar, bu sezon da Süper Lig’in hızlı hücumlardan en fazla gol bulan takımı oldu (7).

Peki bütün bunlar sadece Atiba-Oğuzhan ikilisi sayesinde mi oldu? Aslan payı bu ikiliye ait olsa da elbette hayır.

Özellikle ligin ilk yarısının sonlarından itibaren Sosa da bu ikiliye muazzam eşlik etti. Geçtiğimiz sezon beş gol ve sekiz

asist yaparak toplam 13 gole katkıda bulunan Arjantinli, bu sezon yedi gol ve 12 asistle 19 gole direkt etki etti. Bu 12

asistinin altısını Gomez’e yaparak (bir başka deyişle Gomez’in gollerinin yüzde 23’ünün hazırlayıcısı olarak) Alman

golcünün de yeniden hayata dönmesinde birincil rol oynadı.

Tıpkı Beşiktaş’ın tarihindeki bir diğer Alman golcü Stefan Kuntz gibi, Beşiktaş’ta gösterdiği performansla yeniden Alman

Milli Takımı’na seçilen Gomez sadece gol atmadı, Bayern Münih’te edindiği “winner” karakterini de ortaya koydu. Öyle ki;

Gomez ligde attığı 26 golle Beşiktaş’ın bir sezonda en fazla gol atan yabancı futbolcusu olmanın yanı sıra, bu gollerle hem

iki sezondur derbi kazanamayan takımına üç derbi galibiyeti, hem de toplamda 27 puan kazandırdı.

Güneş’in takıma kattığı özgüvenin bir diğer göstergesi de Beşiktaş’ın maçlarda çoğunlukla ilk golü atabilmiş olmasıydı.

Siyah-beyazlılar bu sezon Süper Lig’de oynadığı maçlarda 28 kez ilk golü bulan taraf oldu ve bu maçların 25’ini kazanmayı

bildi. Skor olarak geriye düştüğünde de hem takım sahada pes etmedi, hem de Bilic’in en çok eleştirilen oyuna

müdahalelerindeki başarısızlığı Güneş’le birlikte tersine döndü.

Pektemek out, Tosun in
Geçtiğimiz sezon Bilic’in, Demba Ba’nın arkasında daha çok Mustafa Pektemek’i tercih etmesi çok eleştirilmişti. Güneş ise

Bilic’ten farklı olarak Cenk Tosun’u ikinci santrfor olarak kullandı, sonucunu da aldı. Bu sezon yedekten gelen

oyuncularından 19 gollük (11 gol, sekiz asist) bir katkı alarak bu alanda da ligin zirvesinde yer alan siyah-beyazlılarda

bu 19 golün dokuzunda Cenk’in imzası vardı. Aynı zamanda Cenk de sonradan oyuna dahil olduğu 26 maçta beş gol atıp dört

asist yaparak, kulübeden skora en fazla katkı veren oyuncu oldu.

Tüm bunların sonucunda da geçen sezonu 55 golle tamamlayan Beşiktaş, bu sezon henüz 25’inci haftada bu sayıya ulaştı.

Görünen o ki; Güneş, Beşiktaş’ın başında olduğu müddetçe siyah-beyazlılar bu ligde 70 golün üstüne her türlü çıkabilecek.

Yeter ki 20-25 gol arası gol yiyecek bir savunma hattı kurulabilsin. Beşiktaş önümüzdeki sezonlarda bunu başarabilirse,

yeni stadında Şampiyonlar Ligi müziğini daha çok duyacaktır!

Neler atlatıldı?
Peki Beşiktaş adına her şey bu kadar iyi mi gitti? Hiç mi olumsuz şeyler olmadı? Olmaz mı! Elbette sezon içinde birçok

kırılma anı da yaşandı. Örneğin; Lizbon deplasmanında, tıpkı geçtiğimiz sezon Club Brugge’e elenildiği maçta olduğu gibi

Tolga Zengin’in bireysel hataları öne çıktı ve Avrupa Ligi’ne veda edildi. Akabinde çıkılan Galatasaray derbisinde ise

Tolga yerini Günay Güvenç’e bıraktı, ama maç boyu üstün olan Beşiktaş, Günay’ın orta sahaya kadar çıkıp uzaklaştırmak

istediği topu ıska geçmesi sonucunda Wesley Sneijder’in ayağından gelen golle bir anda geriye düştü. Hemen ardından

Gomez’in golü gelmeseydi ve o maç bir kaleci hatasıyla daha kaybedilseydi, takım bir anda kendisini büyük bir krizin içinde

bulabilirdi.

Performans dalgalanmalarının yaşanmadığı da söylenemez. Güneş takımdaki hemen her oyuncunun performansını yukarı çekerken,

mesela Gökhan Töre’de bunu başaramadı. Bilic’le iki sezon boyunca takımın en kilit oyuncularından olan Töre, bu sezon çok

az katkı verebildi. Hatta sakatlık sorunu da yaşadığı ligin ikinci yarısında formayı bile unuttu. Bu sırada yerine ilk 11’e

geçen Quaresma ise takımın ana planından sık sık çıkış yapmasına neden olsa da oyun olarak geriye gidilen maçlarda da bir

şekilde kazanmanın yolunu buldu Beşiktaş.

OLİMPİYAT'TA BİN 690 GÜN SONRA GELEN ZAFER BEŞİKTAŞ, SÜPER LİG’İN 15. HAFTASINDA SAHASINDA KARŞILAŞTIĞI GALATASARAY’I 2-

1’LİK SKORLA GEÇEREK BİN 690 GÜN SONRA SARI-KIRMIZILI TAKIMA KARŞI ZAFER ELDE ETTİ BEŞİKTAŞ’A GALİBİYETİ GETİREN GOLLERİ

GOMEZ VE GÖKHAN TÖRE KAYDETTİ

Ya da devre arasında Ersan Gülüm’ün 7 milyon avro bonservis bedeliyle Çin’e satılması ve ardından oynanan Gaziantepspor

maçında Rhodolfo’nun sakatlanarak sezonu kapatmasına ne demeli? Siz hiç şampiyonluğa giden bir takımın devre arasında iki

stoperinin birden değiştiğini hatırlıyor musunuz? Hatırlayamazsınız çünkü böyle bir şey hiç olmadı! Beşiktaş bunu da yaşadı

ve ligin ikinci yarısını yeni iki stoperi Marcelo-Alexis’le, zaman zaman da Necip Uysal’la ve özellikle lig sonunda büyük

katkı veren Tosic’le geçirdi.

Sadece bu kadar mı? Beşiktaş’tan bahsediyoruz, lütfen! Siyah-beyazlılar ilk yarısını lider kapattığı ligin ikinci yarısının

ilk maçında önce Mersin İdmanyurdu karşılaşmasını, ardından da gittiği Trabzonspor deplasmanını yoğun kar yağışı nedeniyle

oynayamadı ve tam bir buçuk ay boyunca lig maçına çıkamadı. Bu arada maçlarını oynayan ve kazanan Fenerbahçe’nin de 5 puan

gerisine düştü. O dönemde psikolojik olarak güçlü durulamasaydı, bugün Beşiktaş adına trajik bir sezon öyküsünü daha

yazıyor olabilirdik.

Mutlu son mu, bu daha başlangıç mı?
Beşiktaş, bir takımın başına gelebilecek her türlü olumsuzluğu yaşasa da hepsini bir şekilde atlatmayı bildi. Geçtiğimiz üç

yılda yapamadığı ne varsa yaptı çünkü bu sene Beşiktaş’ın mezuniyet yılıydı. Dört senelik fakülte bitmiş; artık hayata

atılma, kariyer yapma zamanı gelmişti. Spor yazarı Uğur Meleke’nin deyimiyle “Şenol Güneş Üniversitesi”, kampüsünü en doğru

zamanda Ümraniye’ye açmıştı. Bu sayede Beşiktaş yedi senelik şampiyonluk hasretine son verirken, Güneş de aslında çoktan

hak ettiği lig şampiyonluğu apoletini ilk defa takabildi.

Tabii ki her şampiyonluk özeldir ama bu, Beşiktaş’ın en özel şampiyonluğu. Evet, 1981-82 sezonunda 15 yıl sonra kazanılan

şampiyonluk da çok özeldi; 100’üncü yılda 85 puanla, puan rekoru kırılarak kazanılan şampiyonluk da; 1991-92 sezonunda üst

üste üçüncü defa, hem de namağlup olarak elde edilen şampiyonluk da… Ama bu en özeli çünkü bu şampiyonluk, “namabet”

şampiyonluk!

Siyah-beyazlıların altın çağı olarak gösterilen 1989-1992 yıllarından önce üst üste üç senelik bir ikincilik dönemi vardı.

Yine üç senelik bir üçüncülüğün sonunda gelen bu şampiyonluk alelade bir başarı mı, yoksa Beşiktaş için yeni bir altın

çağın müjdecisi mi? Metin-Ali-Feyyaz ile Oğuzhan-Töre-Olcay arasında veya Gordon Milne ile Şenol Güneş arasında Neşet

Ertaş’ın o harikulade deyişindeki gibi gönülden gönüle giden gizli bir yol var mı, bunu önümüzdeki sezondan itibaren hep

birlikte göreceğiz….

Alıntı: FourFourTwo - Onur Özgen

Güzel yazı
' Ne kadar azsan, yaşamını ne kadar az görkemli kurmuşsan o kadar çoksun demektir ve görkemli yaşamın da o denli büyüktür. '  Karl MARX

Çevrimdışı Tolga

Beşiktaş'ım Benim Biricik Sevgilim...

Çevrimdışı Yunus Emre Dökmeci

ondan daha iyisi var boşta , Karcemaskas bunun yedeği bile değil.


Libero ozelligi var gibi duruyor :tabe:

Ama adi bile geçmemiştir , Tolgayi kesmek.icin isim yapmis bir kaleci almak zorundayiz yoksa kim gelirse gelsin Tolgadan iyi olmasa bile Tolga oynayacak buna adim kadar eminim

Isim yapmis kaleci sart
Kopar Kıyamet Çöker Karanlık
Allah Bizi Affetmez Çok Günah Aldık
Sevenler Ayrılmaz Biz Bir Plan Yaptık
Tüm çArşı Cehenneme Kombine Aldık

Çevrimdışı yigitcan1903

2 maç oynamayacak eğer kadaroda olursa tabi.
Başka bir oyuncu vardı cezası ertelenmiş ronaldo muydu
Bizimkini niye ertelemiyolarsa

Çevrimdışı cursedofdragon

Steve Mandanda
Tolga Zengin
Günay Güvenç
Veysel Sapan

Gökhan Gönül
Andreas Beck

Kamil Glik
Martin Skertel
Rhodolfo
Marcelo
Tosic

Fabio Coentrao
Caner Erkin

Atiba Hutchinson
Tolgay Arslan
Mehmet Topal
Necip Uysal

Oğuzhan Özyakup
Jose Sosa

Sofiane Feghouli
Aras Özbiliz

Ricardo Quaresma
Olcay Şahan

Mario Gomez
Cenk Tosun
Donis Avdijaj


Franco,milosevic,alexis,ismail,serdar,veli,töre,kerim,pektemek

yolcu :)

CL , TR Kupası ve TR Ligi de var sakat oluyor ceza oluyor bizim elde 5 stoper olmalı paraya kıyılmalı artı o bölgeye ,Daniel AGGGER- Martin SKRTEL- Luiz RHODOLFO- Marcelo- Serdar AZİZ lu 5 li tamamdır.

Çevrimdışı Yunus Emre Dökmeci

zydrunas karcemarskas

bu sezon kurtarışları :)


Karce Tolgadan cok daha iyi kaleci bunu hic tartismam bile ama gelirse Tolganin yedegi olur Tolgadan iyi olmasina ragmen

Adler - Costil- Mandanda üzerine yogunlasalim.
Kopar Kıyamet Çöker Karanlık
Allah Bizi Affetmez Çok Günah Aldık
Sevenler Ayrılmaz Biz Bir Plan Yaptık
Tüm çArşı Cehenneme Kombine Aldık

Çevrimdışı ONUR KOLCU

Libero ozelligi var gibi duruyor :tabe:

Ama adi bile geçmemiştir , Tolgayi kesmek.icin isim yapmis bir kaleci almak zorundayiz yoksa kim gelirse gelsin Tolgadan iyi olmasa bile Tolga oynayacak buna adim kadar eminim

Isim yapmis kaleci sart

Yunus Emre kaleci işinden uzak dur kardeşim başka bölge için totem yap nolur yalvarıyorum..  :)  :) :) :)

Çevrimdışı Bishamon

Steve Mandanda
Tolga Zengin
Günay Güvenç
Veysel Sapan

Gökhan Gönül
Andreas Beck

Kamil Glik
Martin Skertel
Rhodolfo
Marcelo
Tosic

Fabio Coentrao
Caner Erkin

Atiba Hutchinson
Tolgay Arslan
Mehmet Topal
Necip Uysal

Oğuzhan Özyakup
Jose Sosa

Sofiane Feghouli
Aras Özbiliz

Ricardo Quaresma
Olcay Şahan

Mario Gomez
Cenk Tosun
Donis Avdijaj


Franco,milosevic,alexis,ismail,serdar,veli,töre,kerim,pektemek

yolcu :)

Güzel hayal


Etiketler: