Sene 1982 Beşiktaş 15 sene şampiyon olamamış ve sondan bir önceki maçı şampiyonluk için çekiştiğimiz Trabzonspor ile İnönüde oynuyoruz ve sadece 1 puan öndeyiz. Sabah erkenden Maltepe’den yola çıktım. Sanırım sabah 8 civarı stada girdiğimde Trabzon a ayrılan yeni açık numaralı tarafının üstü hariç her yer doluydu. Hele kapalıyı görmeliydiniz. Öğrendim ki çarşı ( O zaman şimdi bildiğimiz çarşı gibi değil ama ) kapalının arkasındaki ağaçlık yerde sabahlamış. Ayrıca o tarihlerde deplasman takımına % 5 yer verme gibi bir durum yoktu. Stada erken gelen istediği Tribünü alırdı. Derbilerde ise bütün Tribünler yarı yarıya bölünürdü. Elbetteki Beşiktaş maçları hariç

Beşiktaş bütün maçlarda Kapalının tamamını alırdı. Dediğim gibi stadın çevresinde sabahlayan, kapıların açılmasına yakın gişelerin önüne geçen Beşiktaş taraftarını hangi güç oradan atabilirdi ki.
Küçük not : İnönüdeki bir Gs – Sakarya maçında kapalının tam ortasında 1000 kişilik bir Sakarya taraftarı vardı hemen kenarlarında polisler ve diğer kenarlarda Gs liler oturmuştu. Düşünsenize kendi evinde kapalının ortasını deplasman takımına kaptıran bir GS

Mecburen yeni açığa girdim ama heyecandan üzerimde sigara olmadığını anladığımdan dışarıdan sigara alıp bu sefer eski açık numaralı tarafına girebildim.
Trabzon ayrılan yer taraftarları gelmediği için neredeyse dörtte birine düşürüldü ve oralara dışarıda bekleyen bizim taraftarlarımız alındı.
Maç başladı ama ben size seyircinin ruh halini anlatamam. Herkes sinir küpüydü. Maç sıfır sıfır bitti ama eğer Trabzon bir gol atsa inanın ben dahil herkes sahaya inecekti.
O zamanlar Beşiktaş’ın seyirci yaş ortalaması gerçekten çok büyüktü. İnanın FB – GS nin yaş ortalaması 20 ise Beşiktaş’ın 40 tı. Hele 15 sene şampiyon olamamak inanılmaz bir stres yaratmıştı.
Maç berabere bitince şampiyonluk son maça kalmıştı ve son maç Eskişehir deplasmanıydı. O maçta beraberlik bize yetiyordu.Ama Eskişehir’in küme düşmemesi için onlara da galibiyet gerekiyordu.. Maçı 2-1 önde götürürken Eskişehir taraftarının olay çıkarması ile hükmen galip gelerek Şampiyon olduk. O zaman Türkiye tarihinde görülmemiş şekilde her yere dev bayraklar asıldı.Hele çarşı içi birer metre arayla dev bayraklarla donatılmıştı. 80 yaşındaki nineler dedeler Beşiktaş’ta arabaları durdurup Bayrağımızı öptürmeden yola devam izni vermiyordu. İnanılmaz bir sevinç vardı.
Son olarak size o yıllardaki Beşiktaş’ın özellikle kapalı seyircisini anlatayım. Hani bazı kovboy filmleri vardır ve barda iki kişi kavga ederken diğerleri de hiç alakası olmadığı halde birbirlerini yumruklar. İşte kapalı seyircisi öyleydi. Tribün lideri yoktu çünkü herkes liderdi. Mesela birisi maçın başlamasına 2-3 saat kala sahaya konfeti atardı ve buna başka birisi yahu kardeşim maç başlayınca atsana şimdi neden atıyorsun diye çıkışırdı. O çıkışana başka birisi sana ne sen neden karışıyorsun derdi. Başka birisi bu sefer ona sana ne lan falan derdi. Başlardı ulen ben psikopatım yok ben daha çok psikopatım uzar gider sonra tatlıya bağlanırdı.
Takım protesto edildiğinde tüm taraftar maça gelirdi ama maç boyunca herkes sırtını geri dönerdi. Neden böyle yaptınız dediklerinde dışarıda köftecilerle kokoreççilerin maçı var o maç daha zevkli diye cevap verilirdi

Ya da maçtan önce inanılmaz tezahürat olurdu ama takım sahaya çıktığında hatta gol attığında seyirciden çıt çıkmazdı.
İnanın bunları yazarken ben hüzünlendim. Bir taraftarımızla tanıştım. Trafik kazasında iki çocuğunu ve eşini kaybetmiş Ankara’da yaşıyormuş ve kalp hastasıymış. İstanbul’a taşındım dedi. Neden dedim ? Beşiktaş’ıma daha yakın olayım diye dedi.
Hepinizi çok seviyorum