Ama Cagri ben onu bizim icin degil Porto icin yazdim. Onlar Real'e kafa tutabilecek kadrolari (eger oyuncularini elinde tutsalar) kurabilecek durumdayken hep sattiklari icin maksimum ceyrek finale bel baglamis klupler...Bence basarili degiller, belki ekonomik olarak is yapiyorlar ama Avrupa'da dev olabilecekken hep ikinci planda kalmayi kendilerine reva goruyorlar.
Bu acidan bizimle benzer ozellikleri, biz oyuncu bulup adam edip satmakla ugrasirken rakiplerimiz sampiyonluklari goturuyor. Klup sadece ekonomik basariyla buyumez, sportif basariyla da buyur. Mesela iki kere ceyrek final oynasan Tore'nin transferinden alacagin paranin 2 katini sponsorluk, odul parasi, hasilat gelirinden kasana koyarsin.
bizim türk takımlarını geçtim mesela bir liverpool'un şu anki barça real madrid seviyesine gelmesi bile 20 seneden aşağı zaman almaz. ayrıca biz her şeyi doğru bile yapsak, elimizde olmayan sebeplerle, hiçbir zaman o seviyeleri göremeyiz.
Büyümek kavramını çok geniş kapsamda almak gerek ele.
Sportif başarı kazanmak ise bu durum iyi yapılanmalarla ve doğru oyuncu tercihleriyle 10 senede 3-4 çeyrek final 1 tane yarı final bile görebilir bir Türk takımı kura şansıyla.
Ama bundan ötesini düşünmek çok büyük hayal. Çok fazla tesadüf bir araya gelmeli bunlar için. Çok fazla konuda gerideyiz çünkü ve makas inanılmaz açıldı.
10 yılda 1 mucizevi başarı gelebilir ama sürekliliği sağlamak belli bir eşikten sonra o kadar zor ki. Her şey tamamen maddiyat. O çeyrek finalleri görmek için iyi kadrolar gerek. Çeyrek finalleri gören kadrolar da ona göre maaş artışı isteyecek.
İlhan Mansız Beşiktaş'a geldiğinde 1 milyon euroya oynuyordu. Beşiktaş şampiyonlar ligine gidince 3 milyon euroya oynadı. Gibi gibi. Kulübün tüm potansiyelini görüp gerçekçi olmak gerek. Maksimum gelir skalasını tespit edip planları buna göre yapanlar başarılı oluyor. Yapmayanlar; bknz. Aysal ve Galatasaray.