Passolig, hakem hataları, yurtdışı organizasyonlarda milli takım ve kulüp takımlarının başarısızlığı, yayıncı kuruluş, futbola karışan siyasiler, müsabaka sonuçlarında şaibe, kavgadan beslenen spor basını; bugün futbolumuz üzerindeki önemli tehditler. Bir zamanlar marka değerini yere göğe sığdıramadığımız futbolun marka değeri, hızla değer kaybetmekte. Bakın, bir çok takım forma sponsoru bulamıyor. Passolig ve federasyon yüzünden tribünler ciddi biçimde boşaldı. Manzara maalesef pek iç açıcı değil. Şişirilen futbol ekonomisi her sene daralma seyrinde.
İş bu noktada büyük para harcayan takımlar, harcamalarının karşılığında sportif başarı kazanmak zorunda. Aksi halde finansal yapının çökmesi ve kulüpte küçülme kaçınılmaz.
Bakın GS stadı kendi yapmamasına rağmen, finansal anlamda zor durumda. Çünkü büyük transfer yatırımları ve plansız operasyonel giderlere karşın, Avrupa'da ciddi başarılar elde edemediler. Türk futbol ekonomisi daralmakta olduğu için, yurt içindeki başarıları bu giderleri suspanse edemedi. Lig başında sponsor krizi bile yaşadılar. Oysa stad kapasitesi ve kombine satışlarına bakıldığında, GS diğer rakiplerinin çok önündeydi. Stad önemli bir yatırım. Ancak GS örneğinde görüleceği üzere, finansal anlamda kesinlikle bir can simidi değil.
Sürdürülebilir büyüme için; yatırımların karşılığında mutlaka sportif başarı gelmeli. Hülyaları ve romantizmi bir kenara bırakmamız lazım. Bütçe üzerine kuracağımız her türlü formül (Fikret Başkan'ın ki dahil), sportif başarı olmazsa hiçbir işe yaramayacaktır. Stadın bitişini takip eden 5 yılda; ligde en az iki şampiyonluk kazanmalı, avrupa kupalarında en az bir yarı final veya iki çeyrek final müsabakası oynamalıyız. Aksini düşünmek bile istemiyorum.