neyse geceyi böyle kapatıyorum.
Güzel bir kapanış oldu. Bunun başka izahı yok. Bu takımın 'karakteri' bu... Garip ama öyle... Nasıl Fenerbahçe'nin ölüsü bile derbilerde aslan kesiliyorsa, Beşiktaş da öne geçtiği kritik maçları kazanmakta zorlanıyor. Valarenga'dan, Rosenborg'dan, Malmö'ye kadar bu hep böyle oldu. 70'te 2-0 öndeysek diken üstünde izleriz maçları... Takımını tanıyan hiçbir Beşiktaşlı, ilk devresini 3-0 bitirdiği maçı 6-0 kazanacağını düşünmez. 'Ya başımıza bir şey gelirse' diye düşünür. Tribündeki 40 bin adam da öyleydi. 3-1 oldu, dünya başlarına yıkıldı. Biliyorlar çünkü olabilecekleri. Kimsenin ağzını bıçak açmadı. Bağırsanıza kardeşim deli gibi... Çıldırtsanız takımı, ayağa kaldırsanıza... 3-2'den sonra 4-2 olsa 6-7'ye gidecek maç... Ama yok. Herkesin aklında o aynı soru... 'Ya yine olursa'...
Bugünkü mağlubiyetin (ki bence bu düpedüz bir mağlubiyet) sorumlusu ne tek başına hoca, ne tek başına oyuncu, ne tek başına yönetim, ne de önceki 11 deplasman maçında toplam 5 gol atabilen rakibimizden 45 dakikada yediğimiz 3 gol... Bu,
psikolojik bir zaaf... Geçen sene Galatasaray'a karşı olan da oydu... Kronik bir hastalık. Gordon Milne zamanında da vardı, Scala'da da vardı, Lucescu'da da vardı, hep var. Biz, hüzünden beslenen bir topluluğuz. Rahat batıyor.