Vodafone Arena Stadyum Projesi 8 (Şeref Bey Stadyum Projesi)
×
Vodafone Arena Stadyum Projesi 8 (Şeref Bey Stadyum Projesi)

Beşiktaş Forum|Vodafone Arena Stadyum Projesi 8 (Şeref Bey Stadyum Projesi) Vodafone Arena Stadyum Projesi (8) 1360 sayfaya ulaşan Arşiv niteliğindeki diğer konumuzu (1) incelemek isterseniz;

0 Üye ve 15 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Vodafone Arena Stadyum Projesi 8 (Şeref Bey Stadyum Projesi)  [Okunma sayısı 5479180 defa] Vodafone Arena Stadyum Projesi 8 (Şeref Bey Stadyum Projesi)

Çevrimdışı celiker1

Hayatta Beşiktaş


Çevrimdışı fore_kazık

Eski açık kolon ve kiriş sorunundan beri bu günü bekliyordum. Şükürler olsun eski açığın üstü kapandı. Şimdiki derdim tribünü ayıran tel örgü... nr yapıp edip cam olmalı tribün sınırı... eğer tel örgü olursa stadı  4 köşesinden nereden baksanız 4000 kişinin konforu etkilenecek ki buda kapasitenin neredeyse % 10 u demektir.

Zaten kale arkalarında tel olması geyiğini hiç konuşmuyorum bile. O kadar kamera yayını var demek için hava atılmak için yapılmıyor ya. Ne demek bu çağda demir tel... hayvanlık yapanı bul kameradan ver cezasını...

GT-I9300 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi


Çevrimdışı Kartal Ç

Skorbort değil herhalde bu?

Videowall diye geçiyor. Birsürü ekranı birbirine ekleyebiliyorsun. İç mekanda kullanılacak muhtemelen.

Çevrimdışı ZEKI

Led panolarmis ama asagidami loca katinda mi olacak belli degil.

Çevrimdışı sallapati

Videowall diye geçiyor. Birsürü ekranı birbirine ekleyebiliyorsun. İç mekanda kullanılacak muhtemelen.

müze için olabilir

Çevrimdışı Yunus Emre Dökmeci

Tamam işte fotografa bakıp bizim ki ile aynı oldugunu anladım keyfim yerine geldi , biraz anlatım bozukluğu olmuş.
He tamam ozaman :D :ok:
Kopar Kıyamet Çöker Karanlık
Allah Bizi Affetmez Çok Günah Aldık
Sevenler Ayrılmaz Biz Bir Plan Yaptık
Tüm çArşı Cehenneme Kombine Aldık

Çevrimdışı fore_kazık

2 sene önce saolsun mabet sayesinde oğlumun göbek bağını stadın temeline gömdüğümüzde mabete sorduğum ilk sorulardan biriydi tribün ayrımları. O kadar önemli benim gözümde. Bir stad modernlikten bahsedip tel örgülerle donatılıyorsa biz boşa konuşuyoruz demektir. Madem öyle o bölge kombine biletleri 500 tl olsun. Herkes koltuğunda oturursa oradan kombine alanlar kerizmi düzgün göremeyecekleri yere diğer taraftarlarla aynı parayı verecekler? Arkadaşlar ne yapıp edip cam yapılması için klübe baskı yapmalıyız. Ortak bi twit falan belirlense mesaj atsak yokmu organize edecek? Ben pek anlamam. Siz şuna gönderilecek denilsin mail twit vs gönderelim...

GT-I9300 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi


Çevrimdışı chucky

Orta sahada Şampiyonlar Ligi pankartı olan shop olsa fena olur  :D

Çevrimdışı MEHMET BEŞİKTAŞK

Abiler zeminde işaretli yerlere ne yapılıyor? :alala:
BİR DERDİM VAR BİN DERMANA DEĞİŞMEM...

Çevrimdışı tugozcan

Cok guzel bunlar ya :)) masallah. Merak uyandirdi nerede kullanilacak acaba

Çevrimdışı Barış 19 03

Merhaba yaş olmuş 42 hala çocuk gibi heyecanlıyım.  3 yaşında başlamışim inonu ye gitmeye onbir yaşına kadar kombinemiz vardı. Beyaz parlak kaliteli bir koçandan her hafta bir tane kopartırdık üzerinde bizim amblemimiz vardı.her pazar mahallenin mavi onluklu pis bakkalina uğrar (Hürriyet milliyet tercüman Günaydın güneş ) on yumurta bir ekmek siparişleri alır o günkü maç için şuvwbsine (sarı gazoz iste) iddaaya girer kosarak maç için hazırlanmaya başlardik. Tüm hafta gazetede siyah beyaz resimlerde ziyanin Necdetin  sarı süleymanin sametin rizanin uzerinde yikanmaktan rengi solmuş  toprak sahadan çamur olmuş esofmanlarina bakarak maça hazırlanırdik beş ortalı çizgili defterin arka sayfasına bir saha çizip kadrolar yazardık. Maç günü eski amerikan dolmuslarla stada gelirdik baglarbasindan geçerken hep ataryemezle yeratamaz maçı olurdu bu hiç değişmezdi. Stadın önüne geldiğimizde eski açıkta bayrağımızı dalganirken görürdik bir de rakibin bayrağını asarlardi. Ordanda onların rengini öğrenirdik. Eger yazsa kartondan havalandirmali siyah beyaz sapkalarimiz olurdu .kışın mutlaka enine siyah beyaz cizgili kafamizi tamamen saran beremiz ve annemizin ozenle ordugu yun atkimiz olurdu siyah beyaz .bayraklarimiz tek tipti sol ust kosesinde turk bayragi olan siyah beyaz cizgili klasik bayragimiz.Stada uzun karanlık bir geçitten geçerek girerdik demir Parmaklıklarla çevrili uzun bir geçitti. Gisenin önünde kendini zor aydınlatan Feri solmuş ama daima yanan bir  ampul vardı etrafı demirden korumalı biletimizi verir içeri girerdik. Saha kısmen yeşil çokça toprakti. Ortası kellesmis cayır havasında sayılır. Koltuk değil ama tahta sıralar vardı.  Maç öncesi yada devre arası  peynirli pide ayran satan hasır sepet taşıyan üzerinde aroma yazılı onluklu abiler vardı bir pide aşağıdan yukarı on adamın elinden gelirdi afiyetle yerdik. Mabel çikolatası arap Bacili sakızı ilk orda gördük. İlk önce genç maçı olurdu herkes yorum yapardı bu iyi topçu olcak haftaya Asta görürüz diye konuşurlar  biz daha çok tribünlerle ilgilenirdik ne dediler baba. Karşıda pankartta ne yazıyor onlara bakardık bayraklar sallanmaya başlayınca ilk biz katılırdik.kartalım sahaya ok gibi çıkarken tezahürat YAYAYA SASASA BEŞİKTAŞIM COK YASA şeklinde olurdu   Hele bir de gol oldumu artık hangi amca bizi omuzlarına alırsa onlarla birlikte bagirirdik.EN BÜYÜK BEŞİKTAŞ BAŞKA BÜYÜK YOK. maç bitince yorgun argin statan çıkar mis gibi köftelerın arasından evde yemek olduğu telkinleriyle zor güç geçer eve giden ilk kaçak munubuse atlar donus yoluna duserdik. Galip geldiysek pis bakkala girişimiz ayrı bir havalı olurdu yenilmissek o zaten bizi kapının önünde bekliyor olurdu ama Naber gençlerde yendik ama bahanesi kurtaramazdı bizi. Demem o ki o zamanlar ne kartal yuvası vardı stadın altında ne restorantlar ne passolig ne membran ne kufeki ne de piksel koltuklar hatta sis bile yoktu cimlendirmek için toprak zemini giris muzigi gibi bir polemigimiz hic olmadi ve bunlar hiç ama hiç ama hiç önemli değildi. Biz hafta ici yanardik maç için içimizde bambaşka bir sevgi vardı. Kazanmak kaybetmek lüks satafat önemli değildi Kartalimin aşkı herseye değerdi. Önemli olan malzeme değil içindeki ruhtu yani. Hatta stat boşver bile hissedilen o RUH.
Sonra otuz yıl istanbuldan uzak kaldım inonuden de. Şimdi en büyük emanetim için  kombinem elimde büyük bir heyecanla 3 yıldır açılışı bekliyorum bu sefer yanımda babam yok o artık heyecana gelemiyor ama oğlum Kartal var. Omzuma alicam Ne yasadiysam yaşaticam ne hissettiysem hissettiricem. HADİ HİSSET BU HİSLERİMİ.



Çevrimdışı tugozcan

Braganin stadi odulluymus ne oduluyse artik. Sahsen gordugum en kotu 2 3 stadtan biri yav. O catal merdivenler o kale arkalari falan nedir yahu rezalet

Çevrimdışı sallapati

Merhaba yaş olmuş 42 hala çocuk gibi heyecanlıyım.  3 yaşında başlamışim inonu ye gitmeye onbir yaşına kadar kombinemiz vardı. Beyaz parlak kaliteli bir koçandan her hafta bir tane kopartırdık üzerinde bizim amblemimiz vardı.her pazar mahallenin mavi onluklu pis bakkalina uğrar (Hürriyet milliyet tercüman Günaydın güneş ) on yumurta bir ekmek siparişleri alır o günkü maç için şuvwbsine (sarı gazoz iste) iddaaya girer kosarak maç için hazırlanmaya başlardik. Tüm hafta gazetede siyah beyaz resimlerde ziyanin Necdetin  sarı süleymanin sametin rizanin uzerinde yikanmaktan rengi solmuş  toprak sahadan çamur olmuş esofmanlarina bakarak maça hazırlanırdik beş ortalı çizgili defterin arka sayfasına bir saha çizip kadrolar yazardık. Maç günü eski amerikan dolmuslarla stada gelirdik baglarbasindan geçerken hep ataryemezle yeratamaz maçı olurdu bu hiç değişmezdi. Stadın önüne geldiğimizde eski açıkta bayrağımızı dalganirken görürdik bir de rakibin bayrağını asarlardi. Ordanda onların rengini öğrenirdik. Eger yazsa kartondan havalandirmali siyah beyaz sapkalarimiz olurdu .kışın mutlaka enine siyah beyaz cizgili kafamizi tamamen saran beremiz ve annemizin ozenle ordugu yun atkimiz olurdu siyah beyaz .bayraklarimiz tek tipti sol ust kosesinde turk bayragi olan siyah beyaz cizgili klasik bayragimiz.Stada uzun karanlık bir geçitten geçerek girerdik demir Parmaklıklarla çevrili uzun bir geçitti. Gisenin önünde kendini zor aydınlatan Feri solmuş ama daima yanan bir  ampul vardı etrafı demirden korumalı biletimizi verir içeri girerdik. Saha kısmen yeşil çokça toprakti. Ortası kellesmis cayır havasında sayılır. Koltuk değil ama tahta sıralar vardı.  Maç öncesi yada devre arası  peynirli pide ayran satan hasır sepet taşıyan üzerinde aroma yazılı onluklu abiler vardı bir pide aşağıdan yukarı on adamın elinden gelirdi afiyetle yerdik. Mabel çikolatası arap Bacili sakızı ilk orda gördük. İlk önce genç maçı olurdu herkes yorum yapardı bu iyi topçu olcak haftaya Asta görürüz diye konuşurlar  biz daha çok tribünlerle ilgilenirdik ne dediler baba. Karşıda pankartta ne yazıyor onlara bakardık bayraklar sallanmaya başlayınca ilk biz katılırdik.kartalım sahaya ok gibi çıkarken tezahürat YAYAYA SASASA BEŞİKTAŞIM COK YASA şeklinde olurdu   Hele bir de gol oldumu artık hangi amca bizi omuzlarına alırsa onlarla birlikte bagirirdik.EN BÜYÜK BEŞİKTAŞ BAŞKA BÜYÜK YOK. maç bitince yorgun argin statan çıkar mis gibi köftelerın arasından evde yemek olduğu telkinleriyle zor güç geçer eve giden ilk kaçak munubuse atlar donus yoluna duserdik. Galip geldiysek pis bakkala girişimiz ayrı bir havalı olurdu yenilmissek o zaten bizi kapının önünde bekliyor olurdu ama Naber gençlerde yendik ama bahanesi kurtaramazdı bizi. Demem o ki o zamanlar ne kartal yuvası vardı stadın altında ne restorantlar ne passolig ne membran ne kufeki ne de piksel koltuklar hatta sis bile yoktu cimlendirmek için toprak zemini giris muzigi gibi bir polemigimiz hic olmadi ve bunlar hiç ama hiç ama hiç önemli değildi. Biz hafta ici yanardik maç için içimizde bambaşka bir sevgi vardı. Kazanmak kaybetmek lüks satafat önemli değildi Kartalimin aşkı herseye değerdi. Önemli olan malzeme değil içindeki ruhtu yani. Hatta stat boşver bile hissedilen o RUH.
Sonra otuz yıl istanbuldan uzak kaldım inonuden de. Şimdi en büyük emanetim için  kombinem elimde büyük bir heyecanla 3 yıldır açılışı bekliyorum bu sefer yanımda babam yok o artık heyecana gelemiyor ama oğlum Kartal var. Omzuma alicam Ne yasadiysam yaşaticam ne hissettiysem hissettiricem. HADİ HİSSET BU HİSLERİMİ.




kalemine sağlık çok güzel yazmışsın

Çevrimdışı zübeyir çakmakçı

Tel örgü değil, metal parmaklık abi. :D

Ben İnönü'de 20 sene açık tribünde maç izledim, o metal parmaklıklardan hiç rahatsız olmamıştım. Eğer eski İnönü'deki gibi olacaksa, çok korktuğumuz gibi olmayacaktır.

Şöyle bir şey olursa korkardım:
http://adanatelcit.weebly.com/uploads/2/5/7/2/25725516/1930868_orig.jpg

Bu tel olayı beni fazlasıyla ksıyor.. okadar bekledik. eski açık 7.sıradayım 120 blok yanarım valla bunun yüzünden izleyemezsem....

Çevrimdışı bürküt

Merhaba yaş olmuş 42 hala çocuk gibi heyecanlıyım.  3 yaşında başlamışim inonu ye gitmeye onbir yaşına kadar kombinemiz vardı. Beyaz parlak kaliteli bir koçandan her hafta bir tane kopartırdık üzerinde bizim amblemimiz vardı.her pazar mahallenin mavi onluklu pis bakkalina uğrar (Hürriyet milliyet tercüman Günaydın güneş ) on yumurta bir ekmek siparişleri alır o günkü maç için şuvwbsine (sarı gazoz iste) iddaaya girer kosarak maç için hazırlanmaya başlardik. Tüm hafta gazetede siyah beyaz resimlerde ziyanin Necdetin  sarı süleymanin sametin rizanin uzerinde yikanmaktan rengi solmuş  toprak sahadan çamur olmuş esofmanlarina bakarak maça hazırlanırdik beş ortalı çizgili defterin arka sayfasına bir saha çizip kadrolar yazardık. Maç günü eski amerikan dolmuslarla stada gelirdik baglarbasindan geçerken hep ataryemezle yeratamaz maçı olurdu bu hiç değişmezdi. Stadın önüne geldiğimizde eski açıkta bayrağımızı dalganirken görürdik bir de rakibin bayrağını asarlardi. Ordanda onların rengini öğrenirdik. Eger yazsa kartondan havalandirmali siyah beyaz sapkalarimiz olurdu .kışın mutlaka enine siyah beyaz cizgili kafamizi tamamen saran beremiz ve annemizin ozenle ordugu yun atkimiz olurdu siyah beyaz .bayraklarimiz tek tipti sol ust kosesinde turk bayragi olan siyah beyaz cizgili klasik bayragimiz.Stada uzun karanlık bir geçitten geçerek girerdik demir Parmaklıklarla çevrili uzun bir geçitti. Gisenin önünde kendini zor aydınlatan Feri solmuş ama daima yanan bir  ampul vardı etrafı demirden korumalı biletimizi verir içeri girerdik. Saha kısmen yeşil çokça toprakti. Ortası kellesmis cayır havasında sayılır. Koltuk değil ama tahta sıralar vardı.  Maç öncesi yada devre arası  peynirli pide ayran satan hasır sepet taşıyan üzerinde aroma yazılı onluklu abiler vardı bir pide aşağıdan yukarı on adamın elinden gelirdi afiyetle yerdik. Mabel çikolatası arap Bacili sakızı ilk orda gördük. İlk önce genç maçı olurdu herkes yorum yapardı bu iyi topçu olcak haftaya Asta görürüz diye konuşurlar  biz daha çok tribünlerle ilgilenirdik ne dediler baba. Karşıda pankartta ne yazıyor onlara bakardık bayraklar sallanmaya başlayınca ilk biz katılırdik.kartalım sahaya ok gibi çıkarken tezahürat YAYAYA SASASA BEŞİKTAŞIM COK YASA şeklinde olurdu   Hele bir de gol oldumu artık hangi amca bizi omuzlarına alırsa onlarla birlikte bagirirdik.EN BÜYÜK BEŞİKTAŞ BAŞKA BÜYÜK YOK. maç bitince yorgun argin statan çıkar mis gibi köftelerın arasından evde yemek olduğu telkinleriyle zor güç geçer eve giden ilk kaçak munubuse atlar donus yoluna duserdik. Galip geldiysek pis bakkala girişimiz ayrı bir havalı olurdu yenilmissek o zaten bizi kapının önünde bekliyor olurdu ama Naber gençlerde yendik ama bahanesi kurtaramazdı bizi. Demem o ki o zamanlar ne kartal yuvası vardı stadın altında ne restorantlar ne passolig ne membran ne kufeki ne de piksel koltuklar hatta sis bile yoktu cimlendirmek için toprak zemini giris muzigi gibi bir polemigimiz hic olmadi ve bunlar hiç ama hiç ama hiç önemli değildi. Biz hafta ici yanardik maç için içimizde bambaşka bir sevgi vardı. Kazanmak kaybetmek lüks satafat önemli değildi Kartalimin aşkı herseye değerdi. Önemli olan malzeme değil içindeki ruhtu yani. Hatta stat boşver bile hissedilen o RUH.
Sonra otuz yıl istanbuldan uzak kaldım inonuden de. Şimdi en büyük emanetim için  kombinem elimde büyük bir heyecanla 3 yıldır açılışı bekliyorum bu sefer yanımda babam yok o artık heyecana gelemiyor ama oğlum Kartal var. Omzuma alicam Ne yasadiysam yaşaticam ne hissettiysem hissettiricem. HADİ HİSSET BU HİSLERİMİ.

ağlattın gece gece..

Çevrimdışı doganay

Braganin stadi odulluymus ne oduluyse artik. Sahsen gordugum en kotu 2 3 stadtan biri yav. O catal merdivenler o kale arkalari falan nedir yahu rezalet
Dag oyularak icine yapilan bir stad olmasiyla alakali olabilir belki

Çevrimdışı Sedat.Y

Merhaba yaş olmuş 42 hala çocuk gibi heyecanlıyım.  3 yaşında başlamışim inonu ye gitmeye onbir yaşına kadar kombinemiz vardı. Beyaz parlak kaliteli bir koçandan her hafta bir tane kopartırdık üzerinde bizim amblemimiz vardı.her pazar mahallenin mavi onluklu pis bakkalina uğrar (Hürriyet milliyet tercüman Günaydın güneş ) on yumurta bir ekmek siparişleri alır o günkü maç için şuvwbsine (sarı gazoz iste) iddaaya girer kosarak maç için hazırlanmaya başlardik. Tüm hafta gazetede siyah beyaz resimlerde ziyanin Necdetin  sarı süleymanin sametin rizanin uzerinde yikanmaktan rengi solmuş  toprak sahadan çamur olmuş esofmanlarina bakarak maça hazırlanırdik beş ortalı çizgili defterin arka sayfasına bir saha çizip kadrolar yazardık. Maç günü eski amerikan dolmuslarla stada gelirdik baglarbasindan geçerken hep ataryemezle yeratamaz maçı olurdu bu hiç değişmezdi. Stadın önüne geldiğimizde eski açıkta bayrağımızı dalganirken görürdik bir de rakibin bayrağını asarlardi. Ordanda onların rengini öğrenirdik. Eger yazsa kartondan havalandirmali siyah beyaz sapkalarimiz olurdu .kışın mutlaka enine siyah beyaz cizgili kafamizi tamamen saran beremiz ve annemizin ozenle ordugu yun atkimiz olurdu siyah beyaz .bayraklarimiz tek tipti sol ust kosesinde turk bayragi olan siyah beyaz cizgili klasik bayragimiz.Stada uzun karanlık bir geçitten geçerek girerdik demir Parmaklıklarla çevrili uzun bir geçitti. Gisenin önünde kendini zor aydınlatan Feri solmuş ama daima yanan bir  ampul vardı etrafı demirden korumalı biletimizi verir içeri girerdik. Saha kısmen yeşil çokça toprakti. Ortası kellesmis cayır havasında sayılır. Koltuk değil ama tahta sıralar vardı.  Maç öncesi yada devre arası  peynirli pide ayran satan hasır sepet taşıyan üzerinde aroma yazılı onluklu abiler vardı bir pide aşağıdan yukarı on adamın elinden gelirdi afiyetle yerdik. Mabel çikolatası arap Bacili sakızı ilk orda gördük. İlk önce genç maçı olurdu herkes yorum yapardı bu iyi topçu olcak haftaya Asta görürüz diye konuşurlar  biz daha çok tribünlerle ilgilenirdik ne dediler baba. Karşıda pankartta ne yazıyor onlara bakardık bayraklar sallanmaya başlayınca ilk biz katılırdik.kartalım sahaya ok gibi çıkarken tezahürat YAYAYA SASASA BEŞİKTAŞIM COK YASA şeklinde olurdu   Hele bir de gol oldumu artık hangi amca bizi omuzlarına alırsa onlarla birlikte bagirirdik.EN BÜYÜK BEŞİKTAŞ BAŞKA BÜYÜK YOK. maç bitince yorgun argin statan çıkar mis gibi köftelerın arasından evde yemek olduğu telkinleriyle zor güç geçer eve giden ilk kaçak munubuse atlar donus yoluna duserdik. Galip geldiysek pis bakkala girişimiz ayrı bir havalı olurdu yenilmissek o zaten bizi kapının önünde bekliyor olurdu ama Naber gençlerde yendik ama bahanesi kurtaramazdı bizi. Demem o ki o zamanlar ne kartal yuvası vardı stadın altında ne restorantlar ne passolig ne membran ne kufeki ne de piksel koltuklar hatta sis bile yoktu cimlendirmek için toprak zemini giris muzigi gibi bir polemigimiz hic olmadi ve bunlar hiç ama hiç ama hiç önemli değildi. Biz hafta ici yanardik maç için içimizde bambaşka bir sevgi vardı. Kazanmak kaybetmek lüks satafat önemli değildi Kartalimin aşkı herseye değerdi. Önemli olan malzeme değil içindeki ruhtu yani. Hatta stat boşver bile hissedilen o RUH.
Sonra otuz yıl istanbuldan uzak kaldım inonuden de. Şimdi en büyük emanetim için  kombinem elimde büyük bir heyecanla 3 yıldır açılışı bekliyorum bu sefer yanımda babam yok o artık heyecana gelemiyor ama oğlum Kartal var. Omzuma alicam Ne yasadiysam yaşaticam ne hissettiysem hissettiricem. HADİ HİSSET BU HİSLERİMİ.

Anılarımı depreştirdin    :claps: :claps: :claps:

Çevrimiçi Savaş

Braganin stadi odulluymus ne oduluyse artik. Sahsen gordugum en kotu 2 3 stadtan biri yav. O catal merdivenler o kale arkalari falan nedir yahu rezalet
Yanlış hatırlamıyorsam dağı delerek yapılan bir stad olması lazım.

Dikkat ederseniz kale arkaları tribün yok. Dağ var oralarda. Sanırım tasarımdan dolayı ödüllü.

GT-I9500 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi


Çevrimdışı Yusuf Tekeli

Yanlış hatırlamıyorsam dağı delerek yapılan bir stad olması lazım.

Dikkat ederseniz kale arkaları tribün yok. Dağ var oralarda. Sanırım tasarımdan dolayı ödüllü.

GT-I9500 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

O zaman bize de vermeleri lazım kuyu kazdık resmen oraya :D
Vakit varken tomurcukları topla. Zaman hala uçup gidiyor. Ve bugün gülümseyen bu çiçek, yarın ölüyor olabilir.

"I don't know if we each have a destiny, or if we're all just floatin' around accidental-like on a breeze. But I, I think maybe it's both."

Çevrimdışı cursedofdragon

Facebook İnanın Çocuklar sayfasından alıntıdır. (GÜNCEL)

























Çevrimdışı Emre.Guler

  yalnız ekranlarda kalibrasyon hatası var dikkat edin gomez ve töre goruntusunde ustteki iki ekran mavi tonlari fazla

VSP250g cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi


Çevrimdışı cursedofdragon

  yalnız ekranlarda kalibrasyon hatası var dikkat edin gomez ve töre goruntusunde ustteki iki ekran mavi tonlari fazla

VSP250g cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

test daha ayar yapılmamış ondandır belki :)

Çevrimdışı osman1903

Bu membfanların işi bitiyo mu tam olarak yapıştırma falan yapılacak deniyordu