tam tersi bu akşamki sonuçtan sonra bizim stres düşdü renkliler düşünsün bizde kredi bol bozdur bozdur harca 😂 şimdi kazanmak zorunda olan bu yüzden aşırı gergin olacak bir takım ve teknik kadroya karşı oynayacağız ve sakin olacağız
Renkliler düşünsün dert etsin
Derbinin %50'si futbolsa, %50'si de psikoloji... Uzun yıllar kaybetmemizin ya da domine edemememizin altında psikolojik nedenler vardı. Bu sene, olabilecek en sağlam ruh haline sahibiz.
1. Sergen Yalçın'ın duruşu, hep derbiler için ideal duruştu. Futbolcuyken de öyle, teknik direktör iken de... Gereksiz panik, kendine güven kaybı, sinirlerine hakim olamama gibi durumlar, Sergen Hoca'ya uğramıyor. O soğukkanlı duruş çok önemli.
2. Oyuncu grubunda; Quaresma, Caner gibi sağı solu belli olmayan, gereksiz stres yaratacak oyuncular yok. İki gol yese saçını başını tarayıp triplere girecek samimiyetsiz kimse yok. Biri kasıtlı faul yapsa dönüp kafa atmaya yeltenecek kimse de yok (Rosier'in az da olsa kontrolü kaybetme ihtimali dışında). Herkes işine bakıyor, maçların tamamına yakınına çok iyi konsantre oluyor.
3. Arkadaşlık en üst seviyede. Kimse birbiriyle doğrudan rekabet etmiyor (zaman zaman Gökhan Töre dışında), herkes takımı önemsiyor. 'Derbide öne çıkayım'dan ziyade, 'şu maçı alalım beyler' havası olduğu çok belli.
4. Maç eksiğine rağmen önde olmamız büyük avantaj. Kaybetsek bile telafisi hazır.
5. Fenerbahçe'nin stresi korkunç boyutlarda. Yönetim stresli, çünkü bu senenin geri dönüşü yok. Yapılan onca masrafın, girilen borçların, süregelen başarısızlık tablosunun ve taraftar baskısının altında kalmak üzereler. Şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi gelirlerini elde edemezlerse büyük bir girdabın içine düşecekler. Teknik heyet stresli, çünkü bütün eleştiri okları onların üzerinde. Yönetim, sorumluluktan kaçmak için, taraftar, kadronun çok iyi olduğunu zannedip yeni bir teknik direktörün umut olacağına inandığı için Erol Bulut'un ipini çekmeye dünden hazır. Taraftar stresli, çünkü inanılmaz beklentilerle başladıkları son iki sezonu inanılmaz hayal kırıklıklarıyla sürdürüyorlar. Ne 'efsane başkan' Ali Koç, ne 'Fenerbahçe'nin çocuğu' Erol, ne 'dünyanın en büyük futbolcusu, doğuştan Fenerli' Mesut Özil, ne Beşiktaş'a 'yüzyılın çalımını' atıp aldıkları kanı sarı lacivert akan Gökhan ve Caner dertlerine derman olabildi... Tutundukları bütün dallar tek tek kopuyor.
Psikolojik olarak ciddi şekilde avantajlıyız ama bu bizim, taraftarlar olarak, ekran başında kalbimizin kolay kolay dayanabileceği anlamına da gelmiyor

Fenerbahçe'nin tek avantajı, deplasman karnesi. Dış sahada gerçekten büyük farkla üstünler. Maç eksiğiyle Galatasaray'dan 5 puan fazla almışlar. Bizden de 6. En çok gol atan birinci, en az gol yiyen ikinci takım durumundalar. Ama biz de iç saha puan durumunda lideriz.
Çılgın bir maç olacak. Umarım sadece hakemin konuşulduğu, 20-25'te kırmızı kart gördüğümüz, 3-5 kırmızı kartlı, abuk sabuk bir maç olmaz.