taraftar kolay düzelir, iki galibiyete zımba gibi olurlar; ama kolay değişmez. eğer takımın performansına bağlı desteği sineye çekersek, görmezden gelirsek işin kronikleştiğini kabul etmeliyiz. başkan, futbolcu, hoca en fazlası 15 sene beşiktaşlı, taraftarın beşiktaşlılığı bir ömür sürüyor. en çok bizim eleştirmemiz, en çok bizim desteklememiz gerekiyordu, yapamadık.
beşiktaş'ta yaprak düşse taraftardan bilirim, bu benim beşiktaş taraftarını konumlandırdığım yer ile alakalı. başakşehir stadındaki on bin kişi stat dolu demektir, inönü'deki yirmi beş bin ise boş. sezonun şu ana kadarki bölümünden beşiktaş taraftarını çıkar daha kötüsü olur muydu, diye soruyorum kendime. evet, diyemiyorum. yıldırım demirören'i de biz göndermedik, şenol güneş'i de, fikret orman'ı da biz göndermeyeceğiz. sanırım artık hastalığı kabullenmekten başka seçenek kalmıyor.
daha iyi teknik direktör, daha iyi başkan zaten yetiyormuş şampiyonluk için. bizim payımız ne o zaman, kulüp iki milyar daha borç yapsın diye mi bağırıyoruz?
"kısacası ben hükümete gidip bunu söyleyeceğim, onlar bir şey der elbet."