Sana şu kadarını söyleyeyim, eğer yöneticinden rahatsızsan işin gerektirdiği kadarını yapacak psikolojide olursun.
Ancak yöneticine güvenirsen ve senin arkanda olduğunu bilirsen elinden gelenin çok daha fazlasını yapmaya çalışırsın.
Hoca daha hiç bir şey görmediği Burak Yılmaz' a kefilim diyor ama kendisiyle beraber çalışan oyuncular için,
* Güven geriye gitti, (bunu basın önünde açıklamak zorunda değilsin, o oyuncudan sen sorumlusun bu çocuk daha 18 yaşında)
* Fabri'yi tabii ki isterim, (Karius olsam şu saatten sonra tek derdim günümü gün edip tekrar Liverpool' a döneceğim günü beklemek olur)
* Dünya futbolundan bihaber, Burak Yılmaz' dan sonraki golcü adayı Suarez. Dünyadan o kadar bihaber ki başka oyuncu söyleyemiyor bile.
Her ne kadar an itibari ile nefret etsem de Tolgay için sene başında söylediği, gideceğim diyor ama gitmiyor tarzı söylemler.
İnsan yönetiyorsun, robot değil.
Uzun yazardım hocam da maalesef çok vaktim yok evden çıkmak zorundayım.
Kısaca şunu söyliyim, 19 yaşındaki bir adam şartlar her ne olursa olsun kendisini geliştirmek için çabalamalıdır.
Ben yöneticimi sevmiyorum o yüzden eh işte yettiği kadar kafasındaki adamdan hiç bir halt olmaz.
Sadece futbolda değil her işte bu böyledir.
Bir işin iyisini yapacak adam bahane üretmez, yapar.
O yüzden hiç katılmıyorum, kusurabakma.
Bir adam emek vermiyorsa ben önce onu suçlarım, onu eleştireni değil.
Hatta örnek de vereyim. Bkz Cenk Tosun.
Bilic onu hep 3. forvet olarak gördü, Pektemek'in arkasındaydı.
Geldi, söke söke aldı formayı. Ben bunu bilir, bunu söylerim.
Sözleşme yaparken profosyonel olan adamların, beni sevmiyorlar bana adaletsizlik yapıyorlar vs hikayelerine karnım tok.