Bence söylenecek hiçbir şey yok...
Kızgın mıyım? Değilim. Kime kızacağım? Tek kale top oynamışız. Bir sürü net pozisyonumuz var. Kaçmış. Kaçar, futbol bu. Erkenden fişi çekebilirmişiz... E tamam da, '20 puan farkla şampiyon olabilirdik' demek gibi bir şey bu. Ezici üstünlükle oynadık, bir gol çıkarabildik.
Son dakikadaki pozisyon...
Kızgın mıyım? Değilim. Kime kızacağım? Marcelo, ligin en çok hava topu kazanan futbolcusu. Konsantre olmuş, kafayı vurup uzaklaştıracak. Fabri, konsantre olmuş, yumruklayacak ve maç bitecek... Aynı anda denk geliyorlar, olmayacak şeyler oluyor. Marcelo biraz daha hafif vursa Atınç çizgiden çıkaracak, biraz daha şiddetli vursa kornere gidecek. Fabri bir saniye daha önce çıksa, Marcelo'nun önünden yumruğu vuracak... 1 milyon kez yapılsa aynı orta, böyle bir gol daha gelmez.
Cenk neden basmamış, Gökhan İnler neden taçta pres yapmamış... Geçelim beyler... Korkunç bir şans golüydü bu... Geçen sene Akhisar maçında direkten dönen top gibi... Trabzon maçında son dakikada Atiba'nın attığı kafa golü gibi... Böyle şeyler var futbolda... Bazen şanslısın, bazen şanssız...
Bu sene futbolun adaleti, şaşırtıcı bir şekilde yerli yerinde... Başakşehir, kuruluşundan yönetiliş şekline, başkanından kaptanına kadar her şeyinden nefret etsem de, ligin en iyi iki takımından biri. 10 puan farkla ikinci olmayı haketmediler. Şanslarını son haftalara kadar taşıdılar. Biz, malesef onlardan 'çok az daha' iyiyiz. Adalet aynı şekilde devam ederse, kupayı da biz kaldırırız.
Sonuçta kızgın mıyım? Kızgınım... Volkan denen yüzsüz alçağa, ona mikrofon uzatanlara, yüzde yüz penaltımızı yiyen hakeme...
Takıma kızgın mıyım? Hayır. Hepsinin alnından öpüyorum.
Bu sene şampiyon olacağız. O kadar!