Taraftarız, tabi ki takımımız her maçı kazansın istiyoruz. Gol yiyince bozuluyoruz, berabere kalınca çıldırıyoruz, bunlar normal şeyler... Ben de kişisel olarak her zaman 'karamsar' taraftayımdır. Hiç rahat etmem, hiç rehavete kapılmam, puan farkı 20 bile olsa temkinliyimdir.
Bugün neden bilmiyorum ama ilk defa maçtan sonra çok üzülmedim.
Kayseri ile Sergen'den önce oynamamış olmamız şanssızlığımız... Onun dışında bugün kötü yaptığımız az şey vardı. Beck'in, Beşiktaş standartında bir sağ bek olmadığını geldiği günden beri söylüyoruz. Ama geçen sene onunla şampiyon olduk. Tosic konusuna girmiyorum bile, yazdıklarım silinmesin diye... Ama geçen sene onunla ve onun ayarında bir defans hattıyla şampiyon olduk. Böyle hatalar olacak, şanssızlıklar olacak, puan kayıpları olacak, hepsi normal...
Bugün; Gökhan Gönül ve Quaresma'nın, ikinci yarının büyük bölümünde de Marcelo'nun yokluğuna rağmen takım çok diri bir görüntü sergiledi bana göre. Olympiakos deplasmanından Perşembe sabaha karşı döndüler. Dinlenmek ve Kayseri'ye hazırlanmak için sadece Cuma ve Cumartesi günleri vardı. Buna karşın fizik olarak mükemmele yakın bir takım izledik sahada... Çocuklar 95 dakika hiç durmadılar, sürekli baskı kurdular, sahada basmadık yer bırakmadılar.
Ben 'Başakşehir her türlü kopar' diyenlerden hiç olmadım. Hala da öyle olacağını düşünmüyorum. Şampiyonluk yarışının son 2-3 haftaya kadar devam edeceği kanaatindeyim. Bunda da anormal bir durum yok.
Avantajlarımız; stadımız, alternatifli kadromuz ve rakibimizin tecrübesiz olması...
Dezavantajlarımız; Avrupa macerası nedeniyle çok sayıda önemli maç oynuyor olmamız, ama Başakşehir'in de iyi kötü bir Türkiye Kupası derdi var.
Toplayıp çıkarınca;
- Son 11 maçında 8 galibiyet almış,
- Geçen seneki puanından sadece 3 puan geride olan,
- Özellikle Türkiye standartlarında iyi top oynayan,
- Şampiyonluğun en güçlü adayı hala biziz.
Bir terslik olur, Başakşehir'e deplasmanda yeniliriz, geriye düşeriz. Mesele; o şartlarda da inanmaya ve destek olmaya devam etmekte... Sonuna kadar, hep beraber!