Ah be güzel arkadaşım!
Osmanlı imparatorluğunun temel taşı savaş ekonomisidir. Bu günün Amerika'sı neyse, zamanın Osmanlı İmparatorluğu O' dur.
O ihtişamın, görkemin, dev gibi orduların kaynağı(ki henüz sanayi devrimi, ürün ihracı vb yok), işgal ve talandır.
Haaaa dönemin gerçekliği bu mudur? Evet! Ya güçlüsündür sen yaparsın veya yeterince güçlü değilsen sömürülmeyi kabul edersin.
Yok saymayalım, tu-kaka ilan etmeyelim. Kendi gerçekliğimizdir. Kabul edelim. Gurur da duyalım.
Ama yedi düvele hükmetmenin bedeli, yedi düvelin nefreti ve öfkesidir. 4 kıtada vergiye bağlamadığın, işgal etmediğin, talan(!) etmediğin
ulus-toprak kalmamışsa...
Eh! Bu bugünün Amerika' sının Irak, Libya, Suriye' ye demokrasi götürmesi gibi bir şey bu o dönemde.
Velhasıl-ı kelam. Biz Beşiktaşlıyız. Önceliğimiz, derdimiz, birlikteliğimizin temel meselesi budur.
İster Afrika kökenli, ister Ermeni tohumu(!), ister gavur ol!
Spoiler: Bundan sonrası kafa ütüleyici olabilir!
Samsun' da sosyal sorumluluk projesi yapıyoruz. Mevzuu akran eğitimi. Çocuklar en iyi akranlarından öğreniyor ya!
Biz de önce burada öğrencileri seçiyor, geliştiriyor sonra çayıra salıyoruz.
Neyse. Temel dersler: İnsan hakları, Eleştirel düşünme, Tarih, İngilizce, Beden eğimi, Müzik vb....
Çocuklar yaz tatilinde normalde köylere dağılıp ırgatlık yapıyor, sırf bu yüzden mutlular. Tarlada çalışacağına ense yapıyorsun düşünsene! Mis!
Hele o yaşta. Bu arada seviye 5-8. sınıflar.
İngilizce dersini Nick adında Amerika' nın Minnesotasından bir köylü bir arkadaş veriyor. Adam o derece pozitif. Biz yorgunluktan ölürken o çocuklarla oyun oynuyor, maç ediyor, voleybol takımına yazılıyor falan. Erkek halimle aşık olurum öyle bir adam!
Devlet okulunun tuvaletlerini temizliyoruz müstahdem abi cugarasını tüttürüken. Aman diyor "hijyen!" koşuyor kendi cebinden çamaşır suyu alıyor. Bütün tuvaletleri yıkıyor, paklıyoruz beraber falan... Dünya iyisi bi adam yani.
Bu arada... Eleştirel düşünme de, "gavur" diye bi kavram var. Çocuklara sorsan: "Kafadan bacaklı, kan emen, vücuduna girip, sen fark etmeden bağırsağa çengel atıp, simbiyotik yaşayan falan bi canlı...
Son gün gözlemci olarak girdiğim sınıfta; çocuklar "gavur nedir?" i tartışıyor. Ki hassas bi konu bu. Üç ayrı ilde misyoner lan bunlar diye izinli olduğumuz Milli Eğitim e şikayet edilmişiz. Bu arada ben İmam Hatip mezunuyum yanlış anlaşılmasın.
Her neyse. Bizim öğrenci; Öğretmen sıfatı ile soruyor yaşıtına "Gavur nedir?".
Cevap yine yukarıdaki gibi. Yaratık, kafadan bacaklı falan...
Ben müdahale edene kadar, binbir türlü hakaret...
"Nick hocanız(hoca!?) gavur biliyor musunuz çocuklar?" dedim. Kaldı sınıf. En yaramazı kalktı. Nerdeyse küfür edecek!
"-Olmaz öyle şey... Ama Nick hoca şöyle böyle..."
Adam projenin 4. haftası babasının hastalığı nedeni ile Amerika' ya gitti. Ardından ağlamayan bir tek öğrenci bile yoktu!!!
Neden anlattım bunu? Aslında ben de bilmiyorum ama... mylife hocam dedi ya; " bindir otobüse gönder yurtdışına..."
Bu da böyle bir anımdır.
osmanlı ve selçuklu imparatorluğu olsun diğer anadolu beylikleri olsun iyi/kötü ne varsa hepsi bizim kültürel mirasımız.
oryantalist akımlara kapılıp tarihimizi paçavraya çevirmek bize yakışmaz. hataları varsa kabul edilir fakat öyle sömürdü etti kabul etmiyorum. vergiden başka ne alınmış?
kimsenin dinine örf adetine müdahale edilmemiş, onlarca kültür hep birlikte kardeşçe yaşamışız. suç istatistikleri o gün ve bugün arasındaki toplumsal huzur farkını gösteriyor.