Tarih: 15/02/2016
Yer: Stad inşaatının son başlığı
O anki duygularım neyse, şu anki duygularım da o. Yalan yok, Kasımpaşa maçından sonra yılların verdiği yılgınlıkla "acaba? yine mi aynısı olacak?" demedim değil içimden ama sanırım bu sefer başardık. Osmanlı maçında ben de bu ana tanıklık edeceğim. Aşağıdaki yazıyı feda sezonundan beri bugün için emek veren tüm Beşiktaşlılara ithaf ediyorum;
-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-
"Acaba nasıl gitsem? Arabayı Zeytinburnu'nda bırakıp Kabataş tramvayına mı binsem? Gümüşsuyu otoparkına bırakıp Gümüşsuyu Parkı'ndan yürüyerek Dolmabahçe'ye mi insem? Ya Gümüşsuyu otoparkını boşver, dönüşünde eşek pırtlatıyo o yokuş. Çıkmaya gücüm kalmaz? Ama kutlamalar için meydana çıkacağım zaten?.." gibi düşüncelerle bir anda Sarayburnun'da bulmuştum kendimi. 33-34 yaşındaydım artık. Eski İnönü zamanlarında maçlara gittiğim gibi kendimi dağıtıp heyecan yapamam. Ağırlığımız, yaşımız var. Tamam Sergen'in atıp şampiyonluğun geldiği maçtan sonra biraz dağıtmış olabilir; 2009'daki Denizli maçında takım şampiyon olurken tuttuğum nöbet yüzünden krize girmem sebebi ile maçı dinlediğim telefonu nizamiye kulübesi duvarına yapıştırmış olabilirim. O durumlarda haklı ve mücbir sebeplerim olması nedeni ile kabul edilebilir. Şimdi ise asla!.. Ulan her her siyah beyaza doymuş daha bu saatte. Neredeyim ben? Aaa, Kabataş'a girmek üzereyim, neyse KAraköy'den dönüp arabayı gümüşsuyu'na bırakayım. Başa gelen çekilir. Hem bizimkilerle o yokuşu çıkmak ayrı bir keyif be.
Arabayı bıraktım ve Gümüşsuyu parkının içinden Dolmabahçe'ye doğru yürümeye başladım. Maçlara ilk gelmeye başladığım yıllarda (ki sanırım 94-95 sezonunda galip geldiğimiz bir Antep maçı idi) bu parktan geçerken totom üç buçuk atardı, bir defa da maç biletim gasp edilecekken birkaç tribün abisi benim yakarışlarımı duymuş, olaya müdahale edip beni kurtamıştı. Ama sonraları alışmıştım. İnsan her şeye alışıyor be ya

Diye düşünürken Ana!! Dolmabahçe'ye gelmişim bile la

Saat daha üç, eh Kazan'a en son Holosko'nun golden sonra Gam Gam style yaptığı maçta gitmiştim. Yav şimdi hatırladım, İnönü'ün son sezonunda yeterince maça gitmedim ben evlilik telaşı sebebi ile. Keşke daha çok gideydim. Acaba önce bi yemek yiyip mi gitsem mekana? Öff hamlamışız la.
Ulan şuna bak ya

Ayaklarım doğrudan buraya geldi, yalnız maça daha 5-6 saat olmasına rağmen şimdiden dolmuş, bu kadarını beklemiyordum. Ne yapalım? Neyse yemeğide burada yerim. Kanım kaynadı görür görmez. Tabii ki
@Necmi abi'yi arayalım. O kesin zulalanmıştır tayfa ile birlikte

Ya hangi ara saat yedi oldu lan? Daha girer girmez Valeranga maçından bahsetmeye başladık, daha 10 dakka önceydi ya. Ulan 10 dakkada 7-8 bardak 50 lik birayı ve sınırsız çerez ile köfteyi ne zaman gömdük? Bi de
@Çağrı ile de ilk bugün karşılaştık. Adamı bir tane maça getiremedik Olimpiyat'ta, uyanık arena'daki ilk maç için saat bir de konuşlanmış Kazan'a

A durun lan nereye gidiyorsunuz? Biz burada düşünce baloncukları ile boğşurken millet dolmabahçe yolunu kapatmış bile

Ezgiler kulağıma geliyor "Sevdalı yüreklerde beyaz sürgünler...", çok özlemişim, çıldırmamak elde değil

Gidip küfekilere kafa atabilirim, o derece.
Lan stadın önünde yüz bin kişi var. Bu stad 40bin küsür kişilik değil mi? Ulan hangi ara elime bu bira şişesi geldi. Para dağıtsalar bu kalabalık buraya bir daha toplanabilemez. Hem belki ben de şair olurum, Vodafone Arena için şiir yazarım. Belki bir gün bir hikaye yazarım Beşiktaş hakkında, ilk sayfasına "Önce çok sevdiğim Beşiktaşıma, sonra bana hislerimi anlatma fırsatı veren Arena ahalisine ithaf ediyorum" yazarım. Belki Beyaz Show'a çıkarım... Ulan kapıya gelmişim. Çıldırmak üzereyim galiba :/
Evde miyim? Sanırım evet. Kafamda biri bakıyor? Hem bakıyor, hem gülüyor? Ha, eşimmiş. Ağzından bazı kelimeler dökülüyor. Seçebildiklerim "Şampiyon, yendik, tebrik, işe git...". Biraz kendime geliyorum ve duruma iyice uyanıyorum. Şampiyon olmuştuk, bu nedenle evi barkı hanımı unutup krize girmişim. Sabaha karşı 5 gibi eve gelmişim. Eşim saat gece birde aramış, iyi olduğumu anlamış sonra o da keyifle uyumuş. Eh neticesinde o da Beşiktaşlı

Telefonuma bakıyorum, bilmediğim numaralardan fotograflar gelmiş. Hangi ara bu kadar insanla tanıştım, telefonumu paylaştım, kucak kucağa olacak kadar samimi oldum? Biraz abartmışım sanırım

ama olsun. 2013 Mayıs'ında başlamıştı hasret. Hafriyat kamyonu saydık, para yok dedik, inşaat durdu galiba dedik, bu iş nasıl bitecek dedik, kolon saydık, semer saydık, mebran saydık, çim tohumu bile saydık. Hepsine değdi ama. 16/05 günü, yeni mabedimizde Osmanlıspor ile çıktığımız maçta şampiyonluğumuzu ilan ederek güneşli günlere yelken açtık. Ben de oradaydım. Bunu hayat boyu anlatırım herhalde. E insan hayatında kaç defa böyle günlere tanıklık ediyor ki?
**-*-*-*-*-*-*-*-*-*-**-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-