Çözüm basit . Alt katta bir bilet alana bir kazık hediye ederiz olur biter 
hiç aklıma gelmedi çok iyi fikir 
yaşlarınızın toplamı bir asırdan fazla, 15. yy Romen yöntemleri öneriyorsunuz insanlara. Hani nerede kaldı misafirperverlik.

(Bildiğin kendi ipimi çektim.)
Elbette yaptığınızın şaka olduğunun farkındayım abiler. Ancak ben sizden farklı düşünüyorum. İnsanlar oraya geldiklerinde iyi karşılanırlarsa, iyi ağırlanırlarsa, küfür edilmeden, tahrik edilmeden orada maç izlerlerse zamanla tribünlerdeki o efsanevi yarı yarıya günlere (tabi artık yarı yarıya olmaz hiç bir zaman) hatta daha da evveline; birlikte izlenilen, heyecanlanınca öndekine yanlışlıkla tekme atılıp, özür diledin mi sorun kalmayan günlere benzer görüntüler oluşabilir. En azından başlangıçlar olmalı.
80 lerin sonu 90 ların başıydı sarısının yanında gırmızısı olan takımın futbol şubesine Adnan Polat geldi ve deplasman tribünü yüzde 5 e düşürüldü. Avrupa standardı geldi falan işte. O zamana kadar yani tribünler yarı yarıya paylaşılırken yolda karşılaşılaşan gruplar hep ve daha çok olsa da topyekün savaşa birmiş girmiş gibi birbirine saldıran 3 5 grup dışından pek de olay olmazdı. Onlara da "iyi" gözle bakılmazdı. Sonrasında bu yüzde 5'lik kontenjana hep yönetimden torpilliler bilet alabildiğinden bu tribünden beslenen adamlar ne kadar "gürültü" çıkarırlarsa o kadar makbul oldular. Söz var ya, nerde çokluk orda hokluk. Bence burada çalışmadı o kural. Tersi oldu.
Çok uzadı kimse okumayacak. Bitirelim. Elbette tüm toplumda mevcut olan hoşgörüsüzlüğü sadece futbolda çözemeyiz ama küçük küçük bir yerlerden başlamak gerekiyor. Bunlara alışmak lazım. Çünkü bunu halk kendi kendine yapmazsa, öğretmenin zorla barıştırdığı ama halen birbirine kırgın olan talebeler gibi olacaz. İstemeye istemeye bir birimizden "nefret" ederek sarmaş dolaş olmak zorunda kalıcaz.