Taraftar olmak başka bir şeydir,
tarafgir olmak başka bir şey. Ancak bir kaç kalem haricinde buradaki yorumların çoğu taraftar işi; objektiflikten uzak, aşırı pesimist (kötümser) veya aşırı optimist (iyimser) kahvehane tarzında yorumlar.
Hayatta herşey matematik üzerine kuruludur. Sadece fizik veya evrensel kanunları değil; özel yaşamdan, iş yaşamına kadar her şeyi formülize edebilirsiniz. Büyük başarılar, doğru formülasyonun neticesidir.
Maalesef bizim camia uzun süredir, doğru denklem oluşturmaktan çok uzak. Doğruya en yakın olduğumuz zaman, Önder Özen'in dahil olduğu zamandı. En azından kısa, orta ve uzun vadeli planlar oluşturuyorduk.
Maalesef görüyoruz ki, menajerlik sistemi yine Beşiktaş'ın o sözü edilen planlamalarını çerçöp etmiş. Menajer oyunları ve yönetici egolarına kurban ediliyor koca kulüp. Beşiktaş'ta transfer bitmez, squad ekibi yıl boyunca oyuncu takip ediyor sözü koca bir yalanmış demek ki! O kadar çok oyuncunun isminin Beşiktaş'la anılması, kamp programına eksik pozisyon oyuncusuyla çıkılması bunun en büyük kanıtı. Doğru dürüst kaleci, hiç stoper yokken; sol kanada iki oyuncu transfer etme çabasında olmamız başka nasıl açıklanabilir ki? Basın açıklamaları ve tv röportajları, transfer aksiyonuyla çelişir halde.
Normalde; Ya yıl boyu takip ettiğin oyuncuyla anlaşır imza attırırsın ya da yıldız kendini ıspatlamış isimlere yönelirsin. Hedef transfer ile alternatifin kalitesi birbirine yakın isim olur. Remy, RVP deyip arkasından N'Doye dersen; plansızlık, işbilmezlik, formülsüzlük kabak gibi ortaya çıkar. Aynı stad işinde veya daha evvelki teknik adam seçimlerinde olduğu gibi.
Doğrusu bu sene için hiç ümitli değilim. Yıldız transfer olmadığı için değil. Formülsüz, plansız işgörmeye çalıştığımız için ümitli değilim.
Fikstür çekildi ve hala hangi stadta top oynamaya başlayacağımız belli değil. Olimpiyat Stadı konuşulmaya başladı yine. Öyle görünüyor ki, Olimpiyat'ta başlayacağız lige.
Tarafgir olmadan şuna ana kadar ki transfer özeti; Fenerbahçe, sadece lig değil Avrupa kupalarında başarı hedefleyen bir kadro kurdu. Yıldız transferler yaptı, ancak riski az olan tercihler yaptı. İmza atanların hepsi, önceki takımlarında oynayan oyuncular. Keza teknik adam tercihleri de bana göre isabetli. 4. Yıldız eşitliğini sağlamak adına arkasına alacakları lobi gücünü de hesaba katarsak; kadro+teknik heyet+lobi ile henüz lig başlamadan şampiyonluğun favorisi.
Galatasaray'ın herşeyden önce Melo'su olduğunu unutmamak lazım. Fenerbahçe ve bizden en büyük artısı bu isim. Kadrosu geçen sene zaten kaliteliydi. Ancak teknik adam ve yönetim problemi yaşadıkları için performansları dalgalıydı. Melo kaybını telafi eder, forvete yıldız bir isim getirirlerse ligde yine yarışmacı bir takım hüviyetinde olacaklardır. CL'de başarı için risksiz A+ kalitede yıldıza ihtiyaçları var.
Biz maalesef Önder Özen'in bahsettiği 8+8+8 kadrosunu inşaa etmekten çok uzağız. Buna karşın herkesin şikayet ettiğinin aksine, fikstürün bir süre bizi şampiyonluk yarışının içinde tutacağını düşünüyorum. Devamının gelip gelmemesi teknik adamın elinde. Geçen sene Biliç'in yaptığı hatalar tekrarlanmazsa, Beşiktaş derbiler hariç yine başarılı bir tablo çizecektir. Kadro Galatasaray ve Fenerbahçe'ye göre, kalite ve tecrübe anlamında yetersiz olsa da ligimizin geri kalanı için fazlasıyla yeterlidir. Anadolu'da sürpriz kayıp yaşamaz derbilerden puan çıkarırsa, şampiyonluk şansımız bu kadroya rağmen mümkündür. Ancak Avrupa kupaları için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Ba'nın eksikliğini yerini dolduramazsak, Avrupa kupalarında çok arayacağız. Dolayısıyla geçen seneki gibi gruptan çıkıp, elemelerde takılmamız büyük ihtimal. Bu kadro ve formülsüzlükle daha fazlasını beklemek hayalcilik olur.