Konu dışı olacak ancak @Necmi yazdıktan sonra azicane kendi bilgilerimi ve düşüncelerimi paylaşmak farz oldu,
Evrim olan devam eden ve devam edecek bir süreçtir.
Öz olarak insan oğlu bugünkü maymun olarak tabir hayvanla aynı soydan gelmediğini düşünmekteyim. ilk insanla bugünkü insan arasında evrim kaynaklı farklılıklar olduğu aşikardır.
Bunu kabul etmek dinen ters ve yanlış bir hususta değildir.
evet bence bizim soyumuz ve kökenimiz insandır. ancak bugünkü insan formatında değildik hiç bir zaman. bin yıllar içerisinde ilk insandan bugünkü insana evrildik. ve evrilmeyede devam ediyoruz. gerek beyin büyüklüğü, beyin kullanma kapasitesi, gerek yirmilik dişlerinin yeni nesilde çıkmamaya başlaması, evrimin devamının göstergesidir.
Bir teoriye göre yine kullanım şekli nedeniyle baş parmak uzunluğu artmaktadır.
Tüm canlıların insanda dahil tek gayesi var olan ortamda hayatını sürdürmek ve genetik kodunu bir sonraki nesle aktarmaktır. Bizde bu süreç içerisinde değişen iklim dünya atmosfer yapısı beslenme tarzı değiştikçe evrileceğiz.
Tıpki kör bağırsak (apandist) önceden selülözlü gıda tüketen insan oğlunda selülözlü beslenme tarzı bitince işlevini yitirmişse ileriki dönemde işlevsiz olarak kalan organlar küçülecek, işlevi artan organlarımız gelişecektir.
Bunu kabul etmek insanı dinden çıkartmaz.
İslamiyete göre hepimiz Hz. Adem ve Hz Havva soyundan geldik. Bunu ben kabul ediyorum. Ancak ilk insan Hz. Adem ve Hz. Havva nın şimdi bizler gibi göründüğünü düşünmüyorum. O zaman Mevlam onları yaratırken farklı yaratmıştır. Yine mevlamın çizdiği yolda bugünkü halimize geldik. Yİne mevlamın çizeceği yolda gelecekteki halimize kavuşacağız.
İnancından dolayı evrim teorisini direk red edenlerle, inançsızlığından dolayı direk taraftar olanlar aslında aynı bağnazlığın içerisindedir. Evrim teorisi kadar evrimin kapsamı, başı ve sonu da hem felsefi hem de bilimsel olarak ayrı bir tartışma konusudur. Mutasyon ve adaptasyon ne kadar basit ve anlaşılabilir bir gerçekse, 1 milyon dünya nüfusuyla 10 milyon yılda olduğu iddia edilen insan evriminin, eşit frekansa tekamül eden 10 milyar nüfusla 1000 yılda neden kayda değer bir kalıcı bir mutasyon ve adaptasyona uğramadığı ve uğramayacağı da insanın evrimi bakımından bilimsel çelişkilerden biridir. Kıllı ve yağlı bir posta sahip olmayan insanoğlunun bu durumunun, giysi kullanma sürecindeki zaman diliminde ortaya çıkması durumunun bu mutasyon ihtimallerine frekans olarak olanak vermemesi çelişkisi gibi...
Olaya sizinle ayna paralelde, hem dinsel hem de bilimsel perpektifle sentezlemenin doğru ve gerekli olduğuna inananlardanım. Kimisi insanlık tarihi, dinler tarihi, islam felsefesi olmaksızın bu konuya sarılır, kimisi de sadece dini eğilimine dayanarak bu konuyu red eder. Önyargının iki taraftan da olabildiği bu tartışma, bu yüzden, on yıllardır biraz kısırca devam etmektedir.
Necmi hocam, sen stada bağlarsın artık.

Saygılarımla,