Vodafone Arena Stadyum Projesi 5 (Şeref Bey Stadyum Projesi)
×
Vodafone Arena Stadyum Projesi 5 (Şeref Bey Stadyum Projesi)

Beşiktaş Forum|Vodafone Arena Stadyum Projesi 5 (Şeref Bey Stadyum Projesi) Vodafone Arena Stadyum Projesi (5) 1360 sayfaya ulaşan Arşiv niteliğindeki diğer konumuzu (1) incelemek isterseniz;

0 Üye ve 12 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Vodafone Arena Stadyum Projesi 5 (Şeref Bey Stadyum Projesi)  [Okunma sayısı 6023289 defa] Vodafone Arena Stadyum Projesi 5 (Şeref Bey Stadyum Projesi)

Çevrimdışı DenizAnt

Herkese Merhaba,

Uzun süredir takip ettiğim foruma an itibariyle üye oldum. Çok doluyum, çok yazarsam kusura bakmayın. Uzun süredir bir konuda polemik dönüyor: Stadın bitiş tarihi ve çalışan sayısı. Statta kaç kişi çalışıyor bilemiyorum, kulübü arayıp bilgi almaya da çalışmam, Beşiktaş'ın Başkanının verdiği bilgiye güvenmeyi tercih ederim. Hemen derler ki, "beyaz yalan"lar ne olacak? Stadı 20 Eylül'de açmayı planladıklarını değil de Şubat'ta açmayı planladıklarını mı söylemeli Başkan? O zaman nasıl kombine satacaksınız, nasıl motive edeceksiniz camiayı?  Dün stada gidip dışarıdan baktım, her gün de canlı yayına ve yayınlanan fotoğraflara bakıyorum. Canlı yayından bugün tribünlerin altlarında çalışanlar hariç, tribünde ve zeminde 16 kişi sayabildim, bazılarını seçmek de çok zordu. Yani Pazar günü itibariyle tribün içlerinde, otoparkta ve dışarıda çalışanlar hariç en az 20 kişinin çalıştığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Stat inşaatını en başından beri takip ediyorum. Bana göre bu stat 29 Ekim'e de yetişmez. Çatının kalkması, membran, koltuklar, çim, küfeki, içerde ince işçilik, çevre düzenlemesi (bazıları aynı anda yapılacak olsa da) hesaplıyorum kitaplıyorum ama 15-20 Kasım'dan önce mümkün görünmüyor. Yarım sezon daha statsız kalmak üzücü mü, evet ama ben toplamda kaç yılda yapıldığına bakarım. Şubat 2016'da biterse, dünyada gerçekleşen stat inşaatı standartlarına göre gayet başarılı bir süredir. Proje yönetimi prensiplerine göre, her projenin sacayağı, termin (bitiş) tarihi, bütçe ve kaliteden (spesifikasyon) oluşur. Bu sacayağının bir tanesinde baştan belirlediğine uyamamışsan proje başarısız olmuş sayılır. Mesela, 100 milyon dolara mal edeceğim deyip 130 milyon dolara mal edersen, söylediğin kalitede ve söylediğin sürede yapsan bile başarısızsın. Ya da, bütçeyi tutturdun, kaliteyi tutturdun, ama söylediğin zamanda bitiremedin. Yine başarısızsın. Bütçeyi ve süreyi tutturdun, ama kalitede sorun var. Mesela, hibrit çim dedin, doğal çim yaptın, şeffaf çatı dedin yapamadın, ne bileyim, güneş enerjisi üretecek dedin yapamadın, o zaman da başarısızsın. Bütçe sapması ile ilgili olarak şunu söylemek lazım, dolar bazında tutturmuşsun ama kur artışından dolayı TL maliyeti çok artmışsa, proje giderlerinin dolar cinsinden olacağını bile bile gelirlerini TL'ye endekslemediğin sürece başarısız sayılmazsın. Süpersonik uçak olayını örnek vermek isterim. Fransa-İngiltere ortak projesi Concorde, kalite spesifikasyonu anlamında başarılı olmuş (son kazaya kadar), ancak planlanan bütçenin yaklaşık üç katına bitmiş, ne de söylenen sürede bitirilebilmiştir. ABD de bu projeye karşı kendi süpersonik uçak projesini başlatmış, yaklaşık 500 milyon dolar harcadıktan sonra, işletme sırasında rantabl olmayacağı gerekçesiyle rafa kaldırmıştır. Sonuçta ikisi de başarısız projedir, ancak Concorde'un Avrupa'ya maliyeti sanırım daha çok olmuştur. Sonuç itibariyle, Türkiye proje yönetimi bakımından son zamanlara kadar pek profesyonel çalışılan ve başarılı olunan bir ülke sayılmaz. Üç temel kriterden illa birinde çuvallanır. Ama mega projelerde, her ne kadar finansman maliyetini yükseltse de, kamu ya da büyük toplulukların çıkarı ve ilgisi, proje yönetimi prensiplerinden sapmaların tolere edilmesini sağlar.

Bu bilgiler ve örnekler ışığında, resmi sayfada yer alan kalite spesifikasyonunun yanı sıra (gerçi oradaki bilgilere ilave daha çok bilgiye ihtiyaç var bitmiş haliyle karşılaştırma için), Vodafone Arena projesinin başarıyla tamamlanıp tamamlanmayacağını, stadın projede resmen öngörülen bitiş tarihini, öngörülen toplam USD maliyetini bilmek gerekir ki proje başarılı olacak mı olmayacak mı bilelim.

Şu da var, biz Beşiktaş'ın denetleme kurulu değiliz. Denetleme kurulu, tıpkı Fulya Projesi'nde yapmış olması gerektiği gibi (yaptı mı o tartışılır), proje başarısını, Beşiktaş'ın çıkarlarının ne kadar korunduğunu denetlemeli ve yönetim kuruluna gerekli soruları sormalı, ciddi sıkıntılar tespit etmesi halinde konuyu genel kurulda tartışmaya açmalıdır. Bunun dışındaki tartışmalar, özellikle taraftarın yaptıkları boş muhabbet. Stadın, Dolmabahçe gibi İstanbul'un kalbinin en orta yerinde (!) yapılan bir inşaat olmasına, mevcut stadın yıkılmak zorunda kalınmasına, deniz seviyesinin çok altına inilmesine, dışarıdan ve maalesef içeriden engellemelere rağmen yaklaşık 2 yılda bu hale gelmesi, hiçbir proje planına bakmadan bile büyük başarı.

Taraftar, denetleme kurulunun işlerini yapmaya kalkacağına, son iki yıldır dar boğazdaki bir kulübün taraftarı olarak vermesi gereken imtihanı ne derece başarılı verdi, öncelikle bunu sorgulamalı. Geçen sezon Olimpiyat stadında bir sürü maçta 5-10 bin benim gibi insanla birlikte soğukla yağmurla mücadele ettikten sonra Liverpool goygoyuyla stada akın eden insanları görünce ettiğim küfrün haddi hesabı yok. Bu taraftar, yıllarca maketle uyutulan bir camiaya somut, elle tutulur bir şekilde stat yapılırken, sportif başarı ön koşulu öne sürmeksizin, 2 sezon boyunca 30-35 bin kombine parasını bu yönetimin önüne yığmalıydı. Köyiçi'nde rakı-balık yapıp maçları televizyondan izleyen ve bizi statta yalnız, yönetimi bu kadar borcun arasında meteliksiz bırakanlar, sözde Beşiktaş sevdasını, yapılıyor olmasını bile hasetle karşıladıkları yeni stada ve rakı-balıktan sonra ağaçlı yoldan yürüme ritüeline ya da klişesine erteleyenler, Beşiktaş'ın camia olarak bütünleşmede ve birlik olmada iki ezeli rakibinin gerisinde olduğunu gösterdi bana. Maalesef Beşiktaş taraftarı bu imtihandan çaktı. Geçen yaz Ankara'dan İstanbul'a taşınmam gerekti, geldiğimin 2. haftası hemen kombinemi, kendime ve oğluma yeni formamızı aldım. Bugün yine yeni sezon formalarından bir oğluma bir kendime aldım. Bu forumdakiler, taraftarlar, Beşiktaş'a verenleriz. Beşiktaş'tan alacağımız maddi bir şey yok. Elde edeceğimiz yalnızca sportif eğlence ve bizim gibi insanlarla Beşiktaş sevgisini paylaşmak. Bunu elde etmek için yapacağımız şey basit. Beşiktaş'tan alanlar ne yaparsa yapsın, ne konuşursa konuşsun, biz bildiğimiz yolda, taraftarlık yolunda yürümeliyiz. Taraftarlık yolu da, ağaçlı yolla, Köyiçi ile sınırlı değil. An gelir Olimpiyat yolu olur, an gelir Osmanlı stadı yolu. Beşiktaş forması ile oynayan takımımızı gururla izlemek için, onu bizden sonra devredeceğimiz çoluğumuza çocuğumuza huzurla bırakabilmek için Beşiktaş'a vermeye, Beşiktaş'tan almaya niyetlilerin söylediklerini kaale almamaya mecburuz.

Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim efendim.

Çevrimdışı Viviano


Çevrimdışı FARUK


ysariusta

  • Ziyaretçi


...
Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim efendim.
:hosgeldin söylediklerinin bir kısmına katılıyorum, bir kısmına katılmıyorum, ekimde bitmez demene ise umarım yanılırsın diyorum.

Çevrimdışı Oktay

@DenizAnt önce hoşgeldin..
 yazın baştan sona okudum %99,9 her kelimesine katılıyorum

Çevrimdışı vural

Herkese Merhaba,

Uzun süredir takip ettiğim foruma an itibariyle üye oldum. Çok doluyum, çok yazarsam kusura bakmayın. Uzun süredir bir konuda polemik dönüyor: Stadın bitiş tarihi ve çalışan sayısı. Statta kaç kişi çalışıyor bilemiyorum, kulübü arayıp bilgi almaya da çalışmam, Beşiktaş'ın Başkanının verdiği bilgiye güvenmeyi tercih ederim. Hemen derler ki, "beyaz yalan"lar ne olacak? Stadı 20 Eylül'de açmayı planladıklarını değil de Şubat'ta açmayı planladıklarını mı söylemeli Başkan? O zaman nasıl kombine satacaksınız, nasıl motive edeceksiniz camiayı?  Dün stada gidip dışarıdan baktım, her gün de canlı yayına ve yayınlanan fotoğraflara bakıyorum. Canlı yayından bugün tribünlerin altlarında çalışanlar hariç, tribünde ve zeminde 16 kişi sayabildim, bazılarını seçmek de çok zordu. Yani Pazar günü itibariyle tribün içlerinde, otoparkta ve dışarıda çalışanlar hariç en az 20 kişinin çalıştığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Stat inşaatını en başından beri takip ediyorum. Bana göre bu stat 29 Ekim'e de yetişmez. Çatının kalkması, membran, koltuklar, çim, küfeki, içerde ince işçilik, çevre düzenlemesi (bazıları aynı anda yapılacak olsa da) hesaplıyorum kitaplıyorum ama 15-20 Kasım'dan önce mümkün görünmüyor. Yarım sezon daha statsız kalmak üzücü mü, evet ama ben toplamda kaç yılda yapıldığına bakarım. Şubat 2016'da biterse, dünyada gerçekleşen stat inşaatı standartlarına göre gayet başarılı bir süredir. Proje yönetimi prensiplerine göre, her projenin sacayağı, termin (bitiş) tarihi, bütçe ve kaliteden (spesifikasyon) oluşur. Bu sacayağının bir tanesinde baştan belirlediğine uyamamışsan proje başarısız olmuş sayılır. Mesela, 100 milyon dolara mal edeceğim deyip 130 milyon dolara mal edersen, söylediğin kalitede ve söylediğin sürede yapsan bile başarısızsın. Ya da, bütçeyi tutturdun, kaliteyi tutturdun, ama söylediğin zamanda bitiremedin. Yine başarısızsın. Bütçeyi ve süreyi tutturdun, ama kalitede sorun var. Mesela, hibrit çim dedin, doğal çim yaptın, şeffaf çatı dedin yapamadın, ne bileyim, güneş enerjisi üretecek dedin yapamadın, o zaman da başarısızsın. Bütçe sapması ile ilgili olarak şunu söylemek lazım, dolar bazında tutturmuşsun ama kur artışından dolayı TL maliyeti çok artmışsa, proje giderlerinin dolar cinsinden olacağını bile bile gelirlerini TL'ye endekslemediğin sürece başarısız sayılmazsın. Süpersonik uçak olayını örnek vermek isterim. Fransa-İngiltere ortak projesi Concorde, kalite spesifikasyonu anlamında başarılı olmuş (son kazaya kadar), ancak planlanan bütçenin yaklaşık üç katına bitmiş, ne de söylenen sürede bitirilebilmiştir. ABD de bu projeye karşı kendi süpersonik uçak projesini başlatmış, yaklaşık 500 milyon dolar harcadıktan sonra, işletme sırasında rantabl olmayacağı gerekçesiyle rafa kaldırmıştır. Sonuçta ikisi de başarısız projedir, ancak Concorde'un Avrupa'ya maliyeti sanırım daha çok olmuştur. Sonuç itibariyle, Türkiye proje yönetimi bakımından son zamanlara kadar pek profesyonel çalışılan ve başarılı olunan bir ülke sayılmaz. Üç temel kriterden illa birinde çuvallanır. Ama mega projelerde, her ne kadar finansman maliyetini yükseltse de, kamu ya da büyük toplulukların çıkarı ve ilgisi, proje yönetimi prensiplerinden sapmaların tolere edilmesini sağlar.

Bu bilgiler ve örnekler ışığında, resmi sayfada yer alan kalite spesifikasyonunun yanı sıra (gerçi oradaki bilgilere ilave daha çok bilgiye ihtiyaç var bitmiş haliyle karşılaştırma için), Vodafone Arena projesinin başarıyla tamamlanıp tamamlanmayacağını, stadın projede resmen öngörülen bitiş tarihini, öngörülen toplam USD maliyetini bilmek gerekir ki proje başarılı olacak mı olmayacak mı bilelim.

Şu da var, biz Beşiktaş'ın denetleme kurulu değiliz. Denetleme kurulu, tıpkı Fulya Projesi'nde yapmış olması gerektiği gibi (yaptı mı o tartışılır), proje başarısını, Beşiktaş'ın çıkarlarının ne kadar korunduğunu denetlemeli ve yönetim kuruluna gerekli soruları sormalı, ciddi sıkıntılar tespit etmesi halinde konuyu genel kurulda tartışmaya açmalıdır. Bunun dışındaki tartışmalar, özellikle taraftarın yaptıkları boş muhabbet. Stadın, Dolmabahçe gibi İstanbul'un kalbinin en orta yerinde (!) yapılan bir inşaat olmasına, mevcut stadın yıkılmak zorunda kalınmasına, deniz seviyesinin çok altına inilmesine, dışarıdan ve maalesef içeriden engellemelere rağmen yaklaşık 2 yılda bu hale gelmesi, hiçbir proje planına bakmadan bile büyük başarı.

Taraftar, denetleme kurulunun işlerini yapmaya kalkacağına, son iki yıldır dar boğazdaki bir kulübün taraftarı olarak vermesi gereken imtihanı ne derece başarılı verdi, öncelikle bunu sorgulamalı. Geçen sezon Olimpiyat stadında bir sürü maçta 5-10 bin benim gibi insanla birlikte soğukla yağmurla mücadele ettikten sonra Liverpool goygoyuyla stada akın eden insanları görünce ettiğim küfrün haddi hesabı yok. Bu taraftar, yıllarca maketle uyutulan bir camiaya somut, elle tutulur bir şekilde stat yapılırken, sportif başarı ön koşulu öne sürmeksizin, 2 sezon boyunca 30-35 bin kombine parasını bu yönetimin önüne yığmalıydı. Köyiçi'nde rakı-balık yapıp maçları televizyondan izleyen ve bizi statta yalnız, yönetimi bu kadar borcun arasında meteliksiz bırakanlar, sözde Beşiktaş sevdasını, yapılıyor olmasını bile hasetle karşıladıkları yeni stada ve rakı-balıktan sonra ağaçlı yoldan yürüme ritüeline ya da klişesine erteleyenler, Beşiktaş'ın camia olarak bütünleşmede ve birlik olmada iki ezeli rakibinin gerisinde olduğunu gösterdi bana. Maalesef Beşiktaş taraftarı bu imtihandan çaktı. Geçen yaz Ankara'dan İstanbul'a taşınmam gerekti, geldiğimin 2. haftası hemen kombinemi, kendime ve oğluma yeni formamızı aldım. Bugün yine yeni sezon formalarından bir oğluma bir kendime aldım. Bu forumdakiler, taraftarlar, Beşiktaş'a verenleriz. Beşiktaş'tan alacağımız maddi bir şey yok. Elde edeceğimiz yalnızca sportif eğlence ve bizim gibi insanlarla Beşiktaş sevgisini paylaşmak. Bunu elde etmek için yapacağımız şey basit. Beşiktaş'tan alanlar ne yaparsa yapsın, ne konuşursa konuşsun, biz bildiğimiz yolda, taraftarlık yolunda yürümeliyiz. Taraftarlık yolu da, ağaçlı yolla, Köyiçi ile sınırlı değil. An gelir Olimpiyat yolu olur, an gelir Osmanlı stadı yolu. Beşiktaş forması ile oynayan takımımızı gururla izlemek için, onu bizden sonra devredeceğimiz çoluğumuza çocuğumuza huzurla bırakabilmek için Beşiktaş'a vermeye, Beşiktaş'tan almaya niyetlilerin söylediklerini kaale almamaya mecburuz.

Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim efendim.

 :hosgeldin iz , güzel yazınız için emeğinize sağlık.

Çevrimdışı mert_


Çevrimdışı cagdas44

Herkese Merhaba,

Uzun süredir takip ettiğim foruma an itibariyle üye oldum. Çok doluyum, çok yazarsam kusura bakmayın. Uzun süredir bir konuda polemik dönüyor: Stadın bitiş tarihi ve çalışan sayısı. Statta kaç kişi çalışıyor bilemiyorum, kulübü arayıp bilgi almaya da çalışmam, Beşiktaş'ın Başkanının verdiği bilgiye güvenmeyi tercih ederim. Hemen derler ki, "beyaz yalan"lar ne olacak? Stadı 20 Eylül'de açmayı planladıklarını değil de Şubat'ta açmayı planladıklarını mı söylemeli Başkan? O zaman nasıl kombine satacaksınız, nasıl motive edeceksiniz camiayı?  Dün stada gidip dışarıdan baktım, her gün de canlı yayına ve yayınlanan fotoğraflara bakıyorum. Canlı yayından bugün tribünlerin altlarında çalışanlar hariç, tribünde ve zeminde 16 kişi sayabildim, bazılarını seçmek de çok zordu. Yani Pazar günü itibariyle tribün içlerinde, otoparkta ve dışarıda çalışanlar hariç en az 20 kişinin çalıştığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Stat inşaatını en başından beri takip ediyorum. Bana göre bu stat 29 Ekim'e de yetişmez. Çatının kalkması, membran, koltuklar, çim, küfeki, içerde ince işçilik, çevre düzenlemesi (bazıları aynı anda yapılacak olsa da) hesaplıyorum kitaplıyorum ama 15-20 Kasım'dan önce mümkün görünmüyor. Yarım sezon daha statsız kalmak üzücü mü, evet ama ben toplamda kaç yılda yapıldığına bakarım. Şubat 2016'da biterse, dünyada gerçekleşen stat inşaatı standartlarına göre gayet başarılı bir süredir. Proje yönetimi prensiplerine göre, her projenin sacayağı, termin (bitiş) tarihi, bütçe ve kaliteden (spesifikasyon) oluşur. Bu sacayağının bir tanesinde baştan belirlediğine uyamamışsan proje başarısız olmuş sayılır. Mesela, 100 milyon dolara mal edeceğim deyip 130 milyon dolara mal edersen, söylediğin kalitede ve söylediğin sürede yapsan bile başarısızsın. Ya da, bütçeyi tutturdun, kaliteyi tutturdun, ama söylediğin zamanda bitiremedin. Yine başarısızsın. Bütçeyi ve süreyi tutturdun, ama kalitede sorun var. Mesela, hibrit çim dedin, doğal çim yaptın, şeffaf çatı dedin yapamadın, ne bileyim, güneş enerjisi üretecek dedin yapamadın, o zaman da başarısızsın. Bütçe sapması ile ilgili olarak şunu söylemek lazım, dolar bazında tutturmuşsun ama kur artışından dolayı TL maliyeti çok artmışsa, proje giderlerinin dolar cinsinden olacağını bile bile gelirlerini TL'ye endekslemediğin sürece başarısız sayılmazsın. Süpersonik uçak olayını örnek vermek isterim. Fransa-İngiltere ortak projesi Concorde, kalite spesifikasyonu anlamında başarılı olmuş (son kazaya kadar), ancak planlanan bütçenin yaklaşık üç katına bitmiş, ne de söylenen sürede bitirilebilmiştir. ABD de bu projeye karşı kendi süpersonik uçak projesini başlatmış, yaklaşık 500 milyon dolar harcadıktan sonra, işletme sırasında rantabl olmayacağı gerekçesiyle rafa kaldırmıştır. Sonuçta ikisi de başarısız projedir, ancak Concorde'un Avrupa'ya maliyeti sanırım daha çok olmuştur. Sonuç itibariyle, Türkiye proje yönetimi bakımından son zamanlara kadar pek profesyonel çalışılan ve başarılı olunan bir ülke sayılmaz. Üç temel kriterden illa birinde çuvallanır. Ama mega projelerde, her ne kadar finansman maliyetini yükseltse de, kamu ya da büyük toplulukların çıkarı ve ilgisi, proje yönetimi prensiplerinden sapmaların tolere edilmesini sağlar.

Bu bilgiler ve örnekler ışığında, resmi sayfada yer alan kalite spesifikasyonunun yanı sıra (gerçi oradaki bilgilere ilave daha çok bilgiye ihtiyaç var bitmiş haliyle karşılaştırma için), Vodafone Arena projesinin başarıyla tamamlanıp tamamlanmayacağını, stadın projede resmen öngörülen bitiş tarihini, öngörülen toplam USD maliyetini bilmek gerekir ki proje başarılı olacak mı olmayacak mı bilelim.

Şu da var, biz Beşiktaş'ın denetleme kurulu değiliz. Denetleme kurulu, tıpkı Fulya Projesi'nde yapmış olması gerektiği gibi (yaptı mı o tartışılır), proje başarısını, Beşiktaş'ın çıkarlarının ne kadar korunduğunu denetlemeli ve yönetim kuruluna gerekli soruları sormalı, ciddi sıkıntılar tespit etmesi halinde konuyu genel kurulda tartışmaya açmalıdır. Bunun dışındaki tartışmalar, özellikle taraftarın yaptıkları boş muhabbet. Stadın, Dolmabahçe gibi İstanbul'un kalbinin en orta yerinde (!) yapılan bir inşaat olmasına, mevcut stadın yıkılmak zorunda kalınmasına, deniz seviyesinin çok altına inilmesine, dışarıdan ve maalesef içeriden engellemelere rağmen yaklaşık 2 yılda bu hale gelmesi, hiçbir proje planına bakmadan bile büyük başarı.

Taraftar, denetleme kurulunun işlerini yapmaya kalkacağına, son iki yıldır dar boğazdaki bir kulübün taraftarı olarak vermesi gereken imtihanı ne derece başarılı verdi, öncelikle bunu sorgulamalı. Geçen sezon Olimpiyat stadında bir sürü maçta 5-10 bin benim gibi insanla birlikte soğukla yağmurla mücadele ettikten sonra Liverpool goygoyuyla stada akın eden insanları görünce ettiğim küfrün haddi hesabı yok. Bu taraftar, yıllarca maketle uyutulan bir camiaya somut, elle tutulur bir şekilde stat yapılırken, sportif başarı ön koşulu öne sürmeksizin, 2 sezon boyunca 30-35 bin kombine parasını bu yönetimin önüne yığmalıydı. Köyiçi'nde rakı-balık yapıp maçları televizyondan izleyen ve bizi statta yalnız, yönetimi bu kadar borcun arasında meteliksiz bırakanlar, sözde Beşiktaş sevdasını, yapılıyor olmasını bile hasetle karşıladıkları yeni stada ve rakı-balıktan sonra ağaçlı yoldan yürüme ritüeline ya da klişesine erteleyenler, Beşiktaş'ın camia olarak bütünleşmede ve birlik olmada iki ezeli rakibinin gerisinde olduğunu gösterdi bana. Maalesef Beşiktaş taraftarı bu imtihandan çaktı. Geçen yaz Ankara'dan İstanbul'a taşınmam gerekti, geldiğimin 2. haftası hemen kombinemi, kendime ve oğluma yeni formamızı aldım. Bugün yine yeni sezon formalarından bir oğluma bir kendime aldım. Bu forumdakiler, taraftarlar, Beşiktaş'a verenleriz. Beşiktaş'tan alacağımız maddi bir şey yok. Elde edeceğimiz yalnızca sportif eğlence ve bizim gibi insanlarla Beşiktaş sevgisini paylaşmak. Bunu elde etmek için yapacağımız şey basit. Beşiktaş'tan alanlar ne yaparsa yapsın, ne konuşursa konuşsun, biz bildiğimiz yolda, taraftarlık yolunda yürümeliyiz. Taraftarlık yolu da, ağaçlı yolla, Köyiçi ile sınırlı değil. An gelir Olimpiyat yolu olur, an gelir Osmanlı stadı yolu. Beşiktaş forması ile oynayan takımımızı gururla izlemek için, onu bizden sonra devredeceğimiz çoluğumuza çocuğumuza huzurla bırakabilmek için Beşiktaş'a vermeye, Beşiktaş'tan almaya niyetlilerin söylediklerini kaale almamaya mecburuz.

Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim efendim.

 :hosgeldin iz

Çevrimdışı ZEKI


Çevrimdışı Neco

Herkese Merhaba,

Uzun süredir takip ettiğim foruma an itibariyle üye oldum. Çok doluyum, çok yazarsam kusura bakmayın. Uzun süredir bir konuda polemik dönüyor: Stadın bitiş tarihi ve çalışan sayısı. Statta kaç kişi çalışıyor bilemiyorum, kulübü arayıp bilgi almaya da çalışmam, Beşiktaş'ın Başkanının verdiği bilgiye güvenmeyi tercih ederim. Hemen derler ki, "beyaz yalan"lar ne olacak? Stadı 20 Eylül'de açmayı planladıklarını değil de Şubat'ta açmayı planladıklarını mı söylemeli Başkan? O zaman nasıl kombine satacaksınız, nasıl motive edeceksiniz camiayı?  Dün stada gidip dışarıdan baktım, her gün de canlı yayına ve yayınlanan fotoğraflara bakıyorum. Canlı yayından bugün tribünlerin altlarında çalışanlar hariç, tribünde ve zeminde 16 kişi sayabildim, bazılarını seçmek de çok zordu. Yani Pazar günü itibariyle tribün içlerinde, otoparkta ve dışarıda çalışanlar hariç en az 20 kişinin çalıştığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Stat inşaatını en başından beri takip ediyorum. Bana göre bu stat 29 Ekim'e de yetişmez. Çatının kalkması, membran, koltuklar, çim, küfeki, içerde ince işçilik, çevre düzenlemesi (bazıları aynı anda yapılacak olsa da) hesaplıyorum kitaplıyorum ama 15-20 Kasım'dan önce mümkün görünmüyor. Yarım sezon daha statsız kalmak üzücü mü, evet ama ben toplamda kaç yılda yapıldığına bakarım. Şubat 2016'da biterse, dünyada gerçekleşen stat inşaatı standartlarına göre gayet başarılı bir süredir. Proje yönetimi prensiplerine göre, her projenin sacayağı, termin (bitiş) tarihi, bütçe ve kaliteden (spesifikasyon) oluşur. Bu sacayağının bir tanesinde baştan belirlediğine uyamamışsan proje başarısız olmuş sayılır. Mesela, 100 milyon dolara mal edeceğim deyip 130 milyon dolara mal edersen, söylediğin kalitede ve söylediğin sürede yapsan bile başarısızsın. Ya da, bütçeyi tutturdun, kaliteyi tutturdun, ama söylediğin zamanda bitiremedin. Yine başarısızsın. Bütçeyi ve süreyi tutturdun, ama kalitede sorun var. Mesela, hibrit çim dedin, doğal çim yaptın, şeffaf çatı dedin yapamadın, ne bileyim, güneş enerjisi üretecek dedin yapamadın, o zaman da başarısızsın. Bütçe sapması ile ilgili olarak şunu söylemek lazım, dolar bazında tutturmuşsun ama kur artışından dolayı TL maliyeti çok artmışsa, proje giderlerinin dolar cinsinden olacağını bile bile gelirlerini TL'ye endekslemediğin sürece başarısız sayılmazsın. Süpersonik uçak olayını örnek vermek isterim. Fransa-İngiltere ortak projesi Concorde, kalite spesifikasyonu anlamında başarılı olmuş (son kazaya kadar), ancak planlanan bütçenin yaklaşık üç katına bitmiş, ne de söylenen sürede bitirilebilmiştir. ABD de bu projeye karşı kendi süpersonik uçak projesini başlatmış, yaklaşık 500 milyon dolar harcadıktan sonra, işletme sırasında rantabl olmayacağı gerekçesiyle rafa kaldırmıştır. Sonuçta ikisi de başarısız projedir, ancak Concorde'un Avrupa'ya maliyeti sanırım daha çok olmuştur. Sonuç itibariyle, Türkiye proje yönetimi bakımından son zamanlara kadar pek profesyonel çalışılan ve başarılı olunan bir ülke sayılmaz. Üç temel kriterden illa birinde çuvallanır. Ama mega projelerde, her ne kadar finansman maliyetini yükseltse de, kamu ya da büyük toplulukların çıkarı ve ilgisi, proje yönetimi prensiplerinden sapmaların tolere edilmesini sağlar.

Bu bilgiler ve örnekler ışığında, resmi sayfada yer alan kalite spesifikasyonunun yanı sıra (gerçi oradaki bilgilere ilave daha çok bilgiye ihtiyaç var bitmiş haliyle karşılaştırma için), Vodafone Arena projesinin başarıyla tamamlanıp tamamlanmayacağını, stadın projede resmen öngörülen bitiş tarihini, öngörülen toplam USD maliyetini bilmek gerekir ki proje başarılı olacak mı olmayacak mı bilelim.

Şu da var, biz Beşiktaş'ın denetleme kurulu değiliz. Denetleme kurulu, tıpkı Fulya Projesi'nde yapmış olması gerektiği gibi (yaptı mı o tartışılır), proje başarısını, Beşiktaş'ın çıkarlarının ne kadar korunduğunu denetlemeli ve yönetim kuruluna gerekli soruları sormalı, ciddi sıkıntılar tespit etmesi halinde konuyu genel kurulda tartışmaya açmalıdır. Bunun dışındaki tartışmalar, özellikle taraftarın yaptıkları boş muhabbet. Stadın, Dolmabahçe gibi İstanbul'un kalbinin en orta yerinde (!) yapılan bir inşaat olmasına, mevcut stadın yıkılmak zorunda kalınmasına, deniz seviyesinin çok altına inilmesine, dışarıdan ve maalesef içeriden engellemelere rağmen yaklaşık 2 yılda bu hale gelmesi, hiçbir proje planına bakmadan bile büyük başarı.

Taraftar, denetleme kurulunun işlerini yapmaya kalkacağına, son iki yıldır dar boğazdaki bir kulübün taraftarı olarak vermesi gereken imtihanı ne derece başarılı verdi, öncelikle bunu sorgulamalı. Geçen sezon Olimpiyat stadında bir sürü maçta 5-10 bin benim gibi insanla birlikte soğukla yağmurla mücadele ettikten sonra Liverpool goygoyuyla stada akın eden insanları görünce ettiğim küfrün haddi hesabı yok. Bu taraftar, yıllarca maketle uyutulan bir camiaya somut, elle tutulur bir şekilde stat yapılırken, sportif başarı ön koşulu öne sürmeksizin, 2 sezon boyunca 30-35 bin kombine parasını bu yönetimin önüne yığmalıydı. Köyiçi'nde rakı-balık yapıp maçları televizyondan izleyen ve bizi statta yalnız, yönetimi bu kadar borcun arasında meteliksiz bırakanlar, sözde Beşiktaş sevdasını, yapılıyor olmasını bile hasetle karşıladıkları yeni stada ve rakı-balıktan sonra ağaçlı yoldan yürüme ritüeline ya da klişesine erteleyenler, Beşiktaş'ın camia olarak bütünleşmede ve birlik olmada iki ezeli rakibinin gerisinde olduğunu gösterdi bana. Maalesef Beşiktaş taraftarı bu imtihandan çaktı. Geçen yaz Ankara'dan İstanbul'a taşınmam gerekti, geldiğimin 2. haftası hemen kombinemi, kendime ve oğluma yeni formamızı aldım. Bugün yine yeni sezon formalarından bir oğluma bir kendime aldım. Bu forumdakiler, taraftarlar, Beşiktaş'a verenleriz. Beşiktaş'tan alacağımız maddi bir şey yok. Elde edeceğimiz yalnızca sportif eğlence ve bizim gibi insanlarla Beşiktaş sevgisini paylaşmak. Bunu elde etmek için yapacağımız şey basit. Beşiktaş'tan alanlar ne yaparsa yapsın, ne konuşursa konuşsun, biz bildiğimiz yolda, taraftarlık yolunda yürümeliyiz. Taraftarlık yolu da, ağaçlı yolla, Köyiçi ile sınırlı değil. An gelir Olimpiyat yolu olur, an gelir Osmanlı stadı yolu. Beşiktaş forması ile oynayan takımımızı gururla izlemek için, onu bizden sonra devredeceğimiz çoluğumuza çocuğumuza huzurla bırakabilmek için Beşiktaş'a vermeye, Beşiktaş'tan almaya niyetlilerin söylediklerini kaale almamaya mecburuz.

Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim efendim.

Öncelikle hoşgeldiniz @DenizAnt , tek kelimeyle muhteşem bir giriş yazısı olmuş. Özellikle son paragrafta söylediğiniz şeyler acı ama gerçek  :claps:

Çevrimdışı MHakan

Herkese Merhaba,

Uzun süredir takip ettiğim foruma an itibariyle üye oldum. Çok doluyum, çok yazarsam kusura bakmayın. Uzun süredir bir konuda polemik dönüyor: Stadın bitiş tarihi ve çalışan sayısı. Statta kaç kişi çalışıyor bilemiyorum, kulübü arayıp bilgi almaya da çalışmam, Beşiktaş'ın Başkanının verdiği bilgiye güvenmeyi tercih ederim. Hemen derler ki, "beyaz yalan"lar ne olacak? Stadı 20 Eylül'de açmayı planladıklarını değil de Şubat'ta açmayı planladıklarını mı söylemeli Başkan? O zaman nasıl kombine satacaksınız, nasıl motive edeceksiniz camiayı?  Dün stada gidip dışarıdan baktım, her gün de canlı yayına ve yayınlanan fotoğraflara bakıyorum. Canlı yayından bugün tribünlerin altlarında çalışanlar hariç, tribünde ve zeminde 16 kişi sayabildim, bazılarını seçmek de çok zordu. Yani Pazar günü itibariyle tribün içlerinde, otoparkta ve dışarıda çalışanlar hariç en az 20 kişinin çalıştığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Stat inşaatını en başından beri takip ediyorum. Bana göre bu stat 29 Ekim'e de yetişmez. Çatının kalkması, membran, koltuklar, çim, küfeki, içerde ince işçilik, çevre düzenlemesi (bazıları aynı anda yapılacak olsa da) hesaplıyorum kitaplıyorum ama 15-20 Kasım'dan önce mümkün görünmüyor. Yarım sezon daha statsız kalmak üzücü mü, evet ama ben toplamda kaç yılda yapıldığına bakarım. Şubat 2016'da biterse, dünyada gerçekleşen stat inşaatı standartlarına göre gayet başarılı bir süredir. Proje yönetimi prensiplerine göre, her projenin sacayağı, termin (bitiş) tarihi, bütçe ve kaliteden (spesifikasyon) oluşur. Bu sacayağının bir tanesinde baştan belirlediğine uyamamışsan proje başarısız olmuş sayılır. Mesela, 100 milyon dolara mal edeceğim deyip 130 milyon dolara mal edersen, söylediğin kalitede ve söylediğin sürede yapsan bile başarısızsın. Ya da, bütçeyi tutturdun, kaliteyi tutturdun, ama söylediğin zamanda bitiremedin. Yine başarısızsın. Bütçeyi ve süreyi tutturdun, ama kalitede sorun var. Mesela, hibrit çim dedin, doğal çim yaptın, şeffaf çatı dedin yapamadın, ne bileyim, güneş enerjisi üretecek dedin yapamadın, o zaman da başarısızsın. Bütçe sapması ile ilgili olarak şunu söylemek lazım, dolar bazında tutturmuşsun ama kur artışından dolayı TL maliyeti çok artmışsa, proje giderlerinin dolar cinsinden olacağını bile bile gelirlerini TL'ye endekslemediğin sürece başarısız sayılmazsın. Süpersonik uçak olayını örnek vermek isterim. Fransa-İngiltere ortak projesi Concorde, kalite spesifikasyonu anlamında başarılı olmuş (son kazaya kadar), ancak planlanan bütçenin yaklaşık üç katına bitmiş, ne de söylenen sürede bitirilebilmiştir. ABD de bu projeye karşı kendi süpersonik uçak projesini başlatmış, yaklaşık 500 milyon dolar harcadıktan sonra, işletme sırasında rantabl olmayacağı gerekçesiyle rafa kaldırmıştır. Sonuçta ikisi de başarısız projedir, ancak Concorde'un Avrupa'ya maliyeti sanırım daha çok olmuştur. Sonuç itibariyle, Türkiye proje yönetimi bakımından son zamanlara kadar pek profesyonel çalışılan ve başarılı olunan bir ülke sayılmaz. Üç temel kriterden illa birinde çuvallanır. Ama mega projelerde, her ne kadar finansman maliyetini yükseltse de, kamu ya da büyük toplulukların çıkarı ve ilgisi, proje yönetimi prensiplerinden sapmaların tolere edilmesini sağlar.

Bu bilgiler ve örnekler ışığında, resmi sayfada yer alan kalite spesifikasyonunun yanı sıra (gerçi oradaki bilgilere ilave daha çok bilgiye ihtiyaç var bitmiş haliyle karşılaştırma için), Vodafone Arena projesinin başarıyla tamamlanıp tamamlanmayacağını, stadın projede resmen öngörülen bitiş tarihini, öngörülen toplam USD maliyetini bilmek gerekir ki proje başarılı olacak mı olmayacak mı bilelim.

Şu da var, biz Beşiktaş'ın denetleme kurulu değiliz. Denetleme kurulu, tıpkı Fulya Projesi'nde yapmış olması gerektiği gibi (yaptı mı o tartışılır), proje başarısını, Beşiktaş'ın çıkarlarının ne kadar korunduğunu denetlemeli ve yönetim kuruluna gerekli soruları sormalı, ciddi sıkıntılar tespit etmesi halinde konuyu genel kurulda tartışmaya açmalıdır. Bunun dışındaki tartışmalar, özellikle taraftarın yaptıkları boş muhabbet. Stadın, Dolmabahçe gibi İstanbul'un kalbinin en orta yerinde (!) yapılan bir inşaat olmasına, mevcut stadın yıkılmak zorunda kalınmasına, deniz seviyesinin çok altına inilmesine, dışarıdan ve maalesef içeriden engellemelere rağmen yaklaşık 2 yılda bu hale gelmesi, hiçbir proje planına bakmadan bile büyük başarı.

Taraftar, denetleme kurulunun işlerini yapmaya kalkacağına, son iki yıldır dar boğazdaki bir kulübün taraftarı olarak vermesi gereken imtihanı ne derece başarılı verdi, öncelikle bunu sorgulamalı. Geçen sezon Olimpiyat stadında bir sürü maçta 5-10 bin benim gibi insanla birlikte soğukla yağmurla mücadele ettikten sonra Liverpool goygoyuyla stada akın eden insanları görünce ettiğim küfrün haddi hesabı yok. Bu taraftar, yıllarca maketle uyutulan bir camiaya somut, elle tutulur bir şekilde stat yapılırken, sportif başarı ön koşulu öne sürmeksizin, 2 sezon boyunca 30-35 bin kombine parasını bu yönetimin önüne yığmalıydı. Köyiçi'nde rakı-balık yapıp maçları televizyondan izleyen ve bizi statta yalnız, yönetimi bu kadar borcun arasında meteliksiz bırakanlar, sözde Beşiktaş sevdasını, yapılıyor olmasını bile hasetle karşıladıkları yeni stada ve rakı-balıktan sonra ağaçlı yoldan yürüme ritüeline ya da klişesine erteleyenler, Beşiktaş'ın camia olarak bütünleşmede ve birlik olmada iki ezeli rakibinin gerisinde olduğunu gösterdi bana. Maalesef Beşiktaş taraftarı bu imtihandan çaktı. Geçen yaz Ankara'dan İstanbul'a taşınmam gerekti, geldiğimin 2. haftası hemen kombinemi, kendime ve oğluma yeni formamızı aldım. Bugün yine yeni sezon formalarından bir oğluma bir kendime aldım. Bu forumdakiler, taraftarlar, Beşiktaş'a verenleriz. Beşiktaş'tan alacağımız maddi bir şey yok. Elde edeceğimiz yalnızca sportif eğlence ve bizim gibi insanlarla Beşiktaş sevgisini paylaşmak. Bunu elde etmek için yapacağımız şey basit. Beşiktaş'tan alanlar ne yaparsa yapsın, ne konuşursa konuşsun, biz bildiğimiz yolda, taraftarlık yolunda yürümeliyiz. Taraftarlık yolu da, ağaçlı yolla, Köyiçi ile sınırlı değil. An gelir Olimpiyat yolu olur, an gelir Osmanlı stadı yolu. Beşiktaş forması ile oynayan takımımızı gururla izlemek için, onu bizden sonra devredeceğimiz çoluğumuza çocuğumuza huzurla bırakabilmek için Beşiktaş'a vermeye, Beşiktaş'tan almaya niyetlilerin söylediklerini kaale almamaya mecburuz.

Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim efendim.
:hosgeldin iz hocam.
Bir solukta okudum  :)
Çok güzel bir yazı olmuş ellerinize sağlık  :)

Çevrimdışı Esref

Merhaba Kartallar. Forumu 1 ay önce farkettim ve yazışmalarınızı zevkle okuyorum. Çokta forum kültürü olan biri değilim ve çokta yazmam aslında ama bu forum sitesini gerçekten sevdim. Bende mümkün olduğunca birşeyler yazmaya çalışıcam bir Beşiktaş sevdalısı olarak. Herkese tekrar merhaba.  :)
İyi günde, kötü günde, her zaman Beşiktaş.

Çevrimdışı cagdas44

Merhaba Kartallar. Forumu 1 ay önce farkettim ve yazışmalarınızı zevkle okuyorum. Çokta forum kültürü olan biri değilim ve çokta yazmam aslında ama bu forum sitesini gerçekten sevdim. Bende mümkün olduğunca birşeyler yazmaya çalışıcam bir Beşiktaş sevdalısı olarak. Herkese tekrar merhaba.  :)

 :hosgeldin iz

Çevrimdışı Sedat C

Herkese Merhaba,

Uzun süredir takip ettiğim foruma an itibariyle üye oldum. Çok doluyum, çok yazarsam kusura bakmayın. Uzun süredir bir konuda polemik dönüyor: Stadın bitiş tarihi ve çalışan sayısı. Statta kaç kişi çalışıyor bilemiyorum, kulübü arayıp bilgi almaya da çalışmam, Beşiktaş'ın Başkanının verdiği bilgiye güvenmeyi tercih ederim. Hemen derler ki, "beyaz yalan"lar ne olacak? Stadı 20 Eylül'de açmayı planladıklarını değil de Şubat'ta açmayı planladıklarını mı söylemeli Başkan? O zaman nasıl kombine satacaksınız, nasıl motive edeceksiniz camiayı?  Dün stada gidip dışarıdan baktım, her gün de canlı yayına ve yayınlanan fotoğraflara bakıyorum. Canlı yayından bugün tribünlerin altlarında çalışanlar hariç, tribünde ve zeminde 16 kişi sayabildim, bazılarını seçmek de çok zordu. Yani Pazar günü itibariyle tribün içlerinde, otoparkta ve dışarıda çalışanlar hariç en az 20 kişinin çalıştığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Stat inşaatını en başından beri takip ediyorum. Bana göre bu stat 29 Ekim'e de yetişmez. Çatının kalkması, membran, koltuklar, çim, küfeki, içerde ince işçilik, çevre düzenlemesi (bazıları aynı anda yapılacak olsa da) hesaplıyorum kitaplıyorum ama 15-20 Kasım'dan önce mümkün görünmüyor. Yarım sezon daha statsız kalmak üzücü mü, evet ama ben toplamda kaç yılda yapıldığına bakarım. Şubat 2016'da biterse, dünyada gerçekleşen stat inşaatı standartlarına göre gayet başarılı bir süredir. Proje yönetimi prensiplerine göre, her projenin sacayağı, termin (bitiş) tarihi, bütçe ve kaliteden (spesifikasyon) oluşur. Bu sacayağının bir tanesinde baştan belirlediğine uyamamışsan proje başarısız olmuş sayılır. Mesela, 100 milyon dolara mal edeceğim deyip 130 milyon dolara mal edersen, söylediğin kalitede ve söylediğin sürede yapsan bile başarısızsın. Ya da, bütçeyi tutturdun, kaliteyi tutturdun, ama söylediğin zamanda bitiremedin. Yine başarısızsın. Bütçeyi ve süreyi tutturdun, ama kalitede sorun var. Mesela, hibrit çim dedin, doğal çim yaptın, şeffaf çatı dedin yapamadın, ne bileyim, güneş enerjisi üretecek dedin yapamadın, o zaman da başarısızsın. Bütçe sapması ile ilgili olarak şunu söylemek lazım, dolar bazında tutturmuşsun ama kur artışından dolayı TL maliyeti çok artmışsa, proje giderlerinin dolar cinsinden olacağını bile bile gelirlerini TL'ye endekslemediğin sürece başarısız sayılmazsın. Süpersonik uçak olayını örnek vermek isterim. Fransa-İngiltere ortak projesi Concorde, kalite spesifikasyonu anlamında başarılı olmuş (son kazaya kadar), ancak planlanan bütçenin yaklaşık üç katına bitmiş, ne de söylenen sürede bitirilebilmiştir. ABD de bu projeye karşı kendi süpersonik uçak projesini başlatmış, yaklaşık 500 milyon dolar harcadıktan sonra, işletme sırasında rantabl olmayacağı gerekçesiyle rafa kaldırmıştır. Sonuçta ikisi de başarısız projedir, ancak Concorde'un Avrupa'ya maliyeti sanırım daha çok olmuştur. Sonuç itibariyle, Türkiye proje yönetimi bakımından son zamanlara kadar pek profesyonel çalışılan ve başarılı olunan bir ülke sayılmaz. Üç temel kriterden illa birinde çuvallanır. Ama mega projelerde, her ne kadar finansman maliyetini yükseltse de, kamu ya da büyük toplulukların çıkarı ve ilgisi, proje yönetimi prensiplerinden sapmaların tolere edilmesini sağlar.

Bu bilgiler ve örnekler ışığında, resmi sayfada yer alan kalite spesifikasyonunun yanı sıra (gerçi oradaki bilgilere ilave daha çok bilgiye ihtiyaç var bitmiş haliyle karşılaştırma için), Vodafone Arena projesinin başarıyla tamamlanıp tamamlanmayacağını, stadın projede resmen öngörülen bitiş tarihini, öngörülen toplam USD maliyetini bilmek gerekir ki proje başarılı olacak mı olmayacak mı bilelim.

Şu da var, biz Beşiktaş'ın denetleme kurulu değiliz. Denetleme kurulu, tıpkı Fulya Projesi'nde yapmış olması gerektiği gibi (yaptı mı o tartışılır), proje başarısını, Beşiktaş'ın çıkarlarının ne kadar korunduğunu denetlemeli ve yönetim kuruluna gerekli soruları sormalı, ciddi sıkıntılar tespit etmesi halinde konuyu genel kurulda tartışmaya açmalıdır. Bunun dışındaki tartışmalar, özellikle taraftarın yaptıkları boş muhabbet. Stadın, Dolmabahçe gibi İstanbul'un kalbinin en orta yerinde (!) yapılan bir inşaat olmasına, mevcut stadın yıkılmak zorunda kalınmasına, deniz seviyesinin çok altına inilmesine, dışarıdan ve maalesef içeriden engellemelere rağmen yaklaşık 2 yılda bu hale gelmesi, hiçbir proje planına bakmadan bile büyük başarı.

Taraftar, denetleme kurulunun işlerini yapmaya kalkacağına, son iki yıldır dar boğazdaki bir kulübün taraftarı olarak vermesi gereken imtihanı ne derece başarılı verdi, öncelikle bunu sorgulamalı. Geçen sezon Olimpiyat stadında bir sürü maçta 5-10 bin benim gibi insanla birlikte soğukla yağmurla mücadele ettikten sonra Liverpool goygoyuyla stada akın eden insanları görünce ettiğim küfrün haddi hesabı yok. Bu taraftar, yıllarca maketle uyutulan bir camiaya somut, elle tutulur bir şekilde stat yapılırken, sportif başarı ön koşulu öne sürmeksizin, 2 sezon boyunca 30-35 bin kombine parasını bu yönetimin önüne yığmalıydı. Köyiçi'nde rakı-balık yapıp maçları televizyondan izleyen ve bizi statta yalnız, yönetimi bu kadar borcun arasında meteliksiz bırakanlar, sözde Beşiktaş sevdasını, yapılıyor olmasını bile hasetle karşıladıkları yeni stada ve rakı-balıktan sonra ağaçlı yoldan yürüme ritüeline ya da klişesine erteleyenler, Beşiktaş'ın camia olarak bütünleşmede ve birlik olmada iki ezeli rakibinin gerisinde olduğunu gösterdi bana. Maalesef Beşiktaş taraftarı bu imtihandan çaktı. Geçen yaz Ankara'dan İstanbul'a taşınmam gerekti, geldiğimin 2. haftası hemen kombinemi, kendime ve oğluma yeni formamızı aldım. Bugün yine yeni sezon formalarından bir oğluma bir kendime aldım. Bu forumdakiler, taraftarlar, Beşiktaş'a verenleriz. Beşiktaş'tan alacağımız maddi bir şey yok. Elde edeceğimiz yalnızca sportif eğlence ve bizim gibi insanlarla Beşiktaş sevgisini paylaşmak. Bunu elde etmek için yapacağımız şey basit. Beşiktaş'tan alanlar ne yaparsa yapsın, ne konuşursa konuşsun, biz bildiğimiz yolda, taraftarlık yolunda yürümeliyiz. Taraftarlık yolu da, ağaçlı yolla, Köyiçi ile sınırlı değil. An gelir Olimpiyat yolu olur, an gelir Osmanlı stadı yolu. Beşiktaş forması ile oynayan takımımızı gururla izlemek için, onu bizden sonra devredeceğimiz çoluğumuza çocuğumuza huzurla bırakabilmek için Beşiktaş'a vermeye, Beşiktaş'tan almaya niyetlilerin söylediklerini kaale almamaya mecburuz.

Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim efendim.

Yüreğine sağlık..

Çevrimdışı mert_

Merhaba Kartallar. Forumu 1 ay önce farkettim ve yazışmalarınızı zevkle okuyorum. Çokta forum kültürü olan biri değilim ve çokta yazmam aslında ama bu forum sitesini gerçekten sevdim. Bende mümkün olduğunca birşeyler yazmaya çalışıcam bir Beşiktaş sevdalısı olarak. Herkese tekrar merhaba.  :)
:hosgeldin @Esref

Çevrimdışı Esref

İyi günde, kötü günde, her zaman Beşiktaş.

Çevrimdışı Esref

İyi günde, kötü günde, her zaman Beşiktaş.

Çevrimdışı Ayberk

Beşiktaş tek, siz hepiniz

Çevrimdışı Türkay

Herkese Merhaba,

Uzun süredir takip ettiğim foruma an itibariyle üye oldum. Çok doluyum, çok yazarsam kusura bakmayın. Uzun süredir bir konuda polemik dönüyor: Stadın bitiş tarihi ve çalışan sayısı. Statta kaç kişi çalışıyor bilemiyorum, kulübü arayıp bilgi almaya da çalışmam, Beşiktaş'ın Başkanının verdiği bilgiye güvenmeyi tercih ederim. Hemen derler ki, "beyaz yalan"lar ne olacak? Stadı 20 Eylül'de açmayı planladıklarını değil de Şubat'ta açmayı planladıklarını mı söylemeli Başkan? O zaman nasıl kombine satacaksınız, nasıl motive edeceksiniz camiayı?  Dün stada gidip dışarıdan baktım, her gün de canlı yayına ve yayınlanan fotoğraflara bakıyorum. Canlı yayından bugün tribünlerin altlarında çalışanlar hariç, tribünde ve zeminde 16 kişi sayabildim, bazılarını seçmek de çok zordu. Yani Pazar günü itibariyle tribün içlerinde, otoparkta ve dışarıda çalışanlar hariç en az 20 kişinin çalıştığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Stat inşaatını en başından beri takip ediyorum. Bana göre bu stat 29 Ekim'e de yetişmez. Çatının kalkması, membran, koltuklar, çim, küfeki, içerde ince işçilik, çevre düzenlemesi (bazıları aynı anda yapılacak olsa da) hesaplıyorum kitaplıyorum ama 15-20 Kasım'dan önce mümkün görünmüyor. Yarım sezon daha statsız kalmak üzücü mü, evet ama ben toplamda kaç yılda yapıldığına bakarım. Şubat 2016'da biterse, dünyada gerçekleşen stat inşaatı standartlarına göre gayet başarılı bir süredir. Proje yönetimi prensiplerine göre, her projenin sacayağı, termin (bitiş) tarihi, bütçe ve kaliteden (spesifikasyon) oluşur. Bu sacayağının bir tanesinde baştan belirlediğine uyamamışsan proje başarısız olmuş sayılır. Mesela, 100 milyon dolara mal edeceğim deyip 130 milyon dolara mal edersen, söylediğin kalitede ve söylediğin sürede yapsan bile başarısızsın. Ya da, bütçeyi tutturdun, kaliteyi tutturdun, ama söylediğin zamanda bitiremedin. Yine başarısızsın. Bütçeyi ve süreyi tutturdun, ama kalitede sorun var. Mesela, hibrit çim dedin, doğal çim yaptın, şeffaf çatı dedin yapamadın, ne bileyim, güneş enerjisi üretecek dedin yapamadın, o zaman da başarısızsın. Bütçe sapması ile ilgili olarak şunu söylemek lazım, dolar bazında tutturmuşsun ama kur artışından dolayı TL maliyeti çok artmışsa, proje giderlerinin dolar cinsinden olacağını bile bile gelirlerini TL'ye endekslemediğin sürece başarısız sayılmazsın. Süpersonik uçak olayını örnek vermek isterim. Fransa-İngiltere ortak projesi Concorde, kalite spesifikasyonu anlamında başarılı olmuş (son kazaya kadar), ancak planlanan bütçenin yaklaşık üç katına bitmiş, ne de söylenen sürede bitirilebilmiştir. ABD de bu projeye karşı kendi süpersonik uçak projesini başlatmış, yaklaşık 500 milyon dolar harcadıktan sonra, işletme sırasında rantabl olmayacağı gerekçesiyle rafa kaldırmıştır. Sonuçta ikisi de başarısız projedir, ancak Concorde'un Avrupa'ya maliyeti sanırım daha çok olmuştur. Sonuç itibariyle, Türkiye proje yönetimi bakımından son zamanlara kadar pek profesyonel çalışılan ve başarılı olunan bir ülke sayılmaz. Üç temel kriterden illa birinde çuvallanır. Ama mega projelerde, her ne kadar finansman maliyetini yükseltse de, kamu ya da büyük toplulukların çıkarı ve ilgisi, proje yönetimi prensiplerinden sapmaların tolere edilmesini sağlar.

Bu bilgiler ve örnekler ışığında, resmi sayfada yer alan kalite spesifikasyonunun yanı sıra (gerçi oradaki bilgilere ilave daha çok bilgiye ihtiyaç var bitmiş haliyle karşılaştırma için), Vodafone Arena projesinin başarıyla tamamlanıp tamamlanmayacağını, stadın projede resmen öngörülen bitiş tarihini, öngörülen toplam USD maliyetini bilmek gerekir ki proje başarılı olacak mı olmayacak mı bilelim.

Şu da var, biz Beşiktaş'ın denetleme kurulu değiliz. Denetleme kurulu, tıpkı Fulya Projesi'nde yapmış olması gerektiği gibi (yaptı mı o tartışılır), proje başarısını, Beşiktaş'ın çıkarlarının ne kadar korunduğunu denetlemeli ve yönetim kuruluna gerekli soruları sormalı, ciddi sıkıntılar tespit etmesi halinde konuyu genel kurulda tartışmaya açmalıdır. Bunun dışındaki tartışmalar, özellikle taraftarın yaptıkları boş muhabbet. Stadın, Dolmabahçe gibi İstanbul'un kalbinin en orta yerinde (!) yapılan bir inşaat olmasına, mevcut stadın yıkılmak zorunda kalınmasına, deniz seviyesinin çok altına inilmesine, dışarıdan ve maalesef içeriden engellemelere rağmen yaklaşık 2 yılda bu hale gelmesi, hiçbir proje planına bakmadan bile büyük başarı.

Taraftar, denetleme kurulunun işlerini yapmaya kalkacağına, son iki yıldır dar boğazdaki bir kulübün taraftarı olarak vermesi gereken imtihanı ne derece başarılı verdi, öncelikle bunu sorgulamalı. Geçen sezon Olimpiyat stadında bir sürü maçta 5-10 bin benim gibi insanla birlikte soğukla yağmurla mücadele ettikten sonra Liverpool goygoyuyla stada akın eden insanları görünce ettiğim küfrün haddi hesabı yok. Bu taraftar, yıllarca maketle uyutulan bir camiaya somut, elle tutulur bir şekilde stat yapılırken, sportif başarı ön koşulu öne sürmeksizin, 2 sezon boyunca 30-35 bin kombine parasını bu yönetimin önüne yığmalıydı. Köyiçi'nde rakı-balık yapıp maçları televizyondan izleyen ve bizi statta yalnız, yönetimi bu kadar borcun arasında meteliksiz bırakanlar, sözde Beşiktaş sevdasını, yapılıyor olmasını bile hasetle karşıladıkları yeni stada ve rakı-balıktan sonra ağaçlı yoldan yürüme ritüeline ya da klişesine erteleyenler, Beşiktaş'ın camia olarak bütünleşmede ve birlik olmada iki ezeli rakibinin gerisinde olduğunu gösterdi bana. Maalesef Beşiktaş taraftarı bu imtihandan çaktı. Geçen yaz Ankara'dan İstanbul'a taşınmam gerekti, geldiğimin 2. haftası hemen kombinemi, kendime ve oğluma yeni formamızı aldım. Bugün yine yeni sezon formalarından bir oğluma bir kendime aldım. Bu forumdakiler, taraftarlar, Beşiktaş'a verenleriz. Beşiktaş'tan alacağımız maddi bir şey yok. Elde edeceğimiz yalnızca sportif eğlence ve bizim gibi insanlarla Beşiktaş sevgisini paylaşmak. Bunu elde etmek için yapacağımız şey basit. Beşiktaş'tan alanlar ne yaparsa yapsın, ne konuşursa konuşsun, biz bildiğimiz yolda, taraftarlık yolunda yürümeliyiz. Taraftarlık yolu da, ağaçlı yolla, Köyiçi ile sınırlı değil. An gelir Olimpiyat yolu olur, an gelir Osmanlı stadı yolu. Beşiktaş forması ile oynayan takımımızı gururla izlemek için, onu bizden sonra devredeceğimiz çoluğumuza çocuğumuza huzurla bırakabilmek için Beşiktaş'a vermeye, Beşiktaş'tan almaya niyetlilerin söylediklerini kaale almamaya mecburuz.

Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim efendim.

 :hosgeldin
Sevdalı yüreklerde Beyaz sürgünler

ysariusta

  • Ziyaretçi


Merhaba Kartallar. Forumu 1 ay önce farkettim ve yazışmalarınızı zevkle okuyorum. Çokta forum kültürü olan biri değilim ve çokta yazmam aslında ama bu forum sitesini gerçekten sevdim. Bende mümkün olduğunca birşeyler yazmaya çalışıcam bir Beşiktaş sevdalısı olarak. Herkese tekrar merhaba.  :)
Hoşgeldin, bende bir yıl evvel forum kültürü olmayan biriydim, burada pek çok arkadaşın aynı şekilde. Bilginizi fikrinizi eksik etmeyin. Kalanı tribünle aynı işte. Biz bizeyiz, çok eğleniyoruz, renklilerde izliyor.  :super: :super:

Çevrimdışı Efe

Merhaba Kartallar. Forumu 1 ay önce farkettim ve yazışmalarınızı zevkle okuyorum. Çokta forum kültürü olan biri değilim ve çokta yazmam aslında ama bu forum sitesini gerçekten sevdim. Bende mümkün olduğunca birşeyler yazmaya çalışıcam bir Beşiktaş sevdalısı olarak. Herkese tekrar merhaba.  :)
:hosgeldin forum diger forumlar gibi degildir samimidir zaten bunu hissedenler hem uye oluyor  :)
Şampiyon Beşiktaş JK

Çevrimdışı ALI RIZA


Çevrimdışı Esref

İyi günde, kötü günde, her zaman Beşiktaş.

Çevrimiçi Necmi

Herkese Merhaba,

Uzun süredir takip ettiğim foruma an itibariyle üye oldum. Çok doluyum, çok yazarsam kusura bakmayın. Uzun süredir bir konuda polemik dönüyor: Stadın bitiş tarihi ve çalışan sayısı. Statta kaç kişi çalışıyor bilemiyorum, kulübü arayıp bilgi almaya da çalışmam, Beşiktaş'ın Başkanının verdiği bilgiye güvenmeyi tercih ederim. Hemen derler ki, "beyaz yalan"lar ne olacak? Stadı 20 Eylül'de açmayı planladıklarını değil de Şubat'ta açmayı planladıklarını mı söylemeli Başkan? O zaman nasıl kombine satacaksınız, nasıl motive edeceksiniz camiayı?  Dün stada gidip dışarıdan baktım, her gün de canlı yayına ve yayınlanan fotoğraflara bakıyorum. Canlı yayından bugün tribünlerin altlarında çalışanlar hariç, tribünde ve zeminde 16 kişi sayabildim, bazılarını seçmek de çok zordu. Yani Pazar günü itibariyle tribün içlerinde, otoparkta ve dışarıda çalışanlar hariç en az 20 kişinin çalıştığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Stat inşaatını en başından beri takip ediyorum. Bana göre bu stat 29 Ekim'e de yetişmez. Çatının kalkması, membran, koltuklar, çim, küfeki, içerde ince işçilik, çevre düzenlemesi (bazıları aynı anda yapılacak olsa da) hesaplıyorum kitaplıyorum ama 15-20 Kasım'dan önce mümkün görünmüyor. Yarım sezon daha statsız kalmak üzücü mü, evet ama ben toplamda kaç yılda yapıldığına bakarım. Şubat 2016'da biterse, dünyada gerçekleşen stat inşaatı standartlarına göre gayet başarılı bir süredir. Proje yönetimi prensiplerine göre, her projenin sacayağı, termin (bitiş) tarihi, bütçe ve kaliteden (spesifikasyon) oluşur. Bu sacayağının bir tanesinde baştan belirlediğine uyamamışsan proje başarısız olmuş sayılır. Mesela, 100 milyon dolara mal edeceğim deyip 130 milyon dolara mal edersen, söylediğin kalitede ve söylediğin sürede yapsan bile başarısızsın. Ya da, bütçeyi tutturdun, kaliteyi tutturdun, ama söylediğin zamanda bitiremedin. Yine başarısızsın. Bütçeyi ve süreyi tutturdun, ama kalitede sorun var. Mesela, hibrit çim dedin, doğal çim yaptın, şeffaf çatı dedin yapamadın, ne bileyim, güneş enerjisi üretecek dedin yapamadın, o zaman da başarısızsın. Bütçe sapması ile ilgili olarak şunu söylemek lazım, dolar bazında tutturmuşsun ama kur artışından dolayı TL maliyeti çok artmışsa, proje giderlerinin dolar cinsinden olacağını bile bile gelirlerini TL'ye endekslemediğin sürece başarısız sayılmazsın. Süpersonik uçak olayını örnek vermek isterim. Fransa-İngiltere ortak projesi Concorde, kalite spesifikasyonu anlamında başarılı olmuş (son kazaya kadar), ancak planlanan bütçenin yaklaşık üç katına bitmiş, ne de söylenen sürede bitirilebilmiştir. ABD de bu projeye karşı kendi süpersonik uçak projesini başlatmış, yaklaşık 500 milyon dolar harcadıktan sonra, işletme sırasında rantabl olmayacağı gerekçesiyle rafa kaldırmıştır. Sonuçta ikisi de başarısız projedir, ancak Concorde'un Avrupa'ya maliyeti sanırım daha çok olmuştur. Sonuç itibariyle, Türkiye proje yönetimi bakımından son zamanlara kadar pek profesyonel çalışılan ve başarılı olunan bir ülke sayılmaz. Üç temel kriterden illa birinde çuvallanır. Ama mega projelerde, her ne kadar finansman maliyetini yükseltse de, kamu ya da büyük toplulukların çıkarı ve ilgisi, proje yönetimi prensiplerinden sapmaların tolere edilmesini sağlar.

Bu bilgiler ve örnekler ışığında, resmi sayfada yer alan kalite spesifikasyonunun yanı sıra (gerçi oradaki bilgilere ilave daha çok bilgiye ihtiyaç var bitmiş haliyle karşılaştırma için), Vodafone Arena projesinin başarıyla tamamlanıp tamamlanmayacağını, stadın projede resmen öngörülen bitiş tarihini, öngörülen toplam USD maliyetini bilmek gerekir ki proje başarılı olacak mı olmayacak mı bilelim.

Şu da var, biz Beşiktaş'ın denetleme kurulu değiliz. Denetleme kurulu, tıpkı Fulya Projesi'nde yapmış olması gerektiği gibi (yaptı mı o tartışılır), proje başarısını, Beşiktaş'ın çıkarlarının ne kadar korunduğunu denetlemeli ve yönetim kuruluna gerekli soruları sormalı, ciddi sıkıntılar tespit etmesi halinde konuyu genel kurulda tartışmaya açmalıdır. Bunun dışındaki tartışmalar, özellikle taraftarın yaptıkları boş muhabbet. Stadın, Dolmabahçe gibi İstanbul'un kalbinin en orta yerinde (!) yapılan bir inşaat olmasına, mevcut stadın yıkılmak zorunda kalınmasına, deniz seviyesinin çok altına inilmesine, dışarıdan ve maalesef içeriden engellemelere rağmen yaklaşık 2 yılda bu hale gelmesi, hiçbir proje planına bakmadan bile büyük başarı.

Taraftar, denetleme kurulunun işlerini yapmaya kalkacağına, son iki yıldır dar boğazdaki bir kulübün taraftarı olarak vermesi gereken imtihanı ne derece başarılı verdi, öncelikle bunu sorgulamalı. Geçen sezon Olimpiyat stadında bir sürü maçta 5-10 bin benim gibi insanla birlikte soğukla yağmurla mücadele ettikten sonra Liverpool goygoyuyla stada akın eden insanları görünce ettiğim küfrün haddi hesabı yok. Bu taraftar, yıllarca maketle uyutulan bir camiaya somut, elle tutulur bir şekilde stat yapılırken, sportif başarı ön koşulu öne sürmeksizin, 2 sezon boyunca 30-35 bin kombine parasını bu yönetimin önüne yığmalıydı. Köyiçi'nde rakı-balık yapıp maçları televizyondan izleyen ve bizi statta yalnız, yönetimi bu kadar borcun arasında meteliksiz bırakanlar, sözde Beşiktaş sevdasını, yapılıyor olmasını bile hasetle karşıladıkları yeni stada ve rakı-balıktan sonra ağaçlı yoldan yürüme ritüeline ya da klişesine erteleyenler, Beşiktaş'ın camia olarak bütünleşmede ve birlik olmada iki ezeli rakibinin gerisinde olduğunu gösterdi bana. Maalesef Beşiktaş taraftarı bu imtihandan çaktı. Geçen yaz Ankara'dan İstanbul'a taşınmam gerekti, geldiğimin 2. haftası hemen kombinemi, kendime ve oğluma yeni formamızı aldım. Bugün yine yeni sezon formalarından bir oğluma bir kendime aldım. Bu forumdakiler, taraftarlar, Beşiktaş'a verenleriz. Beşiktaş'tan alacağımız maddi bir şey yok. Elde edeceğimiz yalnızca sportif eğlence ve bizim gibi insanlarla Beşiktaş sevgisini paylaşmak. Bunu elde etmek için yapacağımız şey basit. Beşiktaş'tan alanlar ne yaparsa yapsın, ne konuşursa konuşsun, biz bildiğimiz yolda, taraftarlık yolunda yürümeliyiz. Taraftarlık yolu da, ağaçlı yolla, Köyiçi ile sınırlı değil. An gelir Olimpiyat yolu olur, an gelir Osmanlı stadı yolu. Beşiktaş forması ile oynayan takımımızı gururla izlemek için, onu bizden sonra devredeceğimiz çoluğumuza çocuğumuza huzurla bırakabilmek için Beşiktaş'a vermeye, Beşiktaş'tan almaya niyetlilerin söylediklerini kaale almamaya mecburuz.

Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim efendim.
Hoşgeldin kardeşim güzel bir yazı eline sağlık  @DenizAnt
ne yazık taraftarımız taraftar olmanın anlamının ne olduğunu daha kavramış değil.

Çevrimiçi Necmi

Merhaba Kartallar. Forumu 1 ay önce farkettim ve yazışmalarınızı zevkle okuyorum. Çokta forum kültürü olan biri değilim ve çokta yazmam aslında ama bu forum sitesini gerçekten sevdim. Bende mümkün olduğunca birşeyler yazmaya çalışıcam bir Beşiktaş sevdalısı olarak. Herkese tekrar merhaba.  :)
Hoşgeldin kardeşim zaten burda herkes aynı çoğunun forum kültürü yok
forumu kuranlarında :D  o yüzden her şey doğaçlama gidiyor.  @Esref