Günaydın arkadaşlar,
Öncelikle Olimpiyat stadını o DAĞBAŞIna yapmayı her kim akıl etmiş ise en içten dileklerimle selamlıyorum. Strateji, planlama, ihtiyaç, bütçeleme ve kullanım gibi en temel yatırım araçlarından bile habersiz kifayetsiz muhterislerin el attığı işlerden çıkan sonuç bu olur. Bu olimpiyatta gittiğim 12-13. maç oldu sanırım. en soğuklarından biri idi. Hadi biz yine kapalıda idik, yeni açıkta maç izleyenler fare gibi ıslanmıştır :( Hasta olan arkadaşlara şimdiden geçmiş olsun.
İlk eleştiri kendime, bu maç için mağlubiyetin sürpriz olacağını, en köti beraberlik ile ayrılacağımızı ve hatta uygun şartlar oluşursa 3-1 4-1 gibi rahat bir skorla galip geleceğimizi düşünmüştüm. Yanılmışım, futbol FM gibi sadece veril koşullardan ve matematikten ibaret değil. Birçok şartın bir araya gelmesi lazım doğru sonuç elde edebilmek için. Aşağıda yeri geldikçe hepsini açıklayacağım.
1) Bilic: Bende kredisi sonsuz bir adam. Schuster antrenörken demişti: Türkiye'de 60ların futbolu oynanıyor. En temel sorunu bu. Geçen sene FB şampiyon olduğu halde sezon başında arsenal'den 3er tane yemişti. Ve Arsenal bildiğin aşağılamıştı İstanbul'daki maçta. Fener'in ortasahayı bile geçtiğini hatırlamıyorum. Ersun Yanal sevinmiştir bile elendiğine, çünkü o da biliyordu STSL de oynanan top ile avrupadakinin alakası olmadığını. Burada forvete 3 tane hızlı ve skorer adam koyup ortasahadan yardıran her takım zaten sezonu ilk 5'te bitiriyor. Bakınız İBB, bakınız Bursa. Bu sene GS gelenden geçenden 4 yedi. Terim zamanında yapılanları küçümsemiyorum. Ama orada da ŞL'de gruplardan çıkılan ilk yıl rakipleri braga ve cluj falandı. İkincisi sene zaten madridten kendi evinde bile 6 tane yedi. Mancini gelmese geçen sene de gruplardan çıkılamazdı. Ama yine bu sene ligde 2. Bu kadar pahalı ve tecrübeli takımın, ligde ayrı avrupada ayrı oynamasının, ne ayrısı apayrı oynamasının açıklaması nedir? Aykut, şikeli şampiyonluk hariç 3 sene en fazla 2. oldu 6-7 puan fark yiyerek ama o takım sistemi ile avrupa'da yarı final oynadı. Futbolcu hataları ve olmasa final de oynardı. FB taraftarı aykuta demediğini bırakmıyordu ama takım AL seviyesinde bile olsa Avrupa'da iyi oynuyordu.
Demek istediğim şu; oyun sistemimiz ile Avrupa'da veya üst düzey turnuvalarda her zaman parlayacağız. Çünkü orada rakibimizde sistemini koruyarak bizi yenmeye çalışıyor. Ayrıca şartlar daha eşit; hakemler adil, stad zeminleri benzer, her ligde bir iki istisna hariç bütçeler eşit, yine bir iki istisna hariç oyuncular benzer kalitede, altyapıdan hazır ve kaliteli oyuncular geliyor vs.. Türkiye'de ise yaşamımızın her alanında olduğu gibi sistemsizlik sistemi mevcut. O sebeple yabancı antrenörler bunu aşamıyor. İyi oyunun ve sistemin çoğu şeyi kendinden çözeceğine inanıyorlar. Aslında da çözüyor ama Türkiye'de iş onunla bitmiyor. Hakemden, federasyona, yönetimden, rakibe kadar birçok ayrıntı ile uğraşmamız gerekiyor. Muhtemelen Rusya'da da bize benzer bir sistemsizlik olduğu için orada başarılı olamadı Biliç. Eminim geldiğinden BJK'de bu kadar derin bir kriz ve Fikret ORman ile Önder Özen olmasa idi yine başarılı olamazdı. En taze örnekler Mancini ve Prandelli. KAriyerleri bu kadar parlak olan iki adam, ne oldu da burada nal topladı? Kaldı ki Mancini bence başarılı idi ama yine de yollandı ve yerine Hamza geldi. Hamza... Dünya kupası canlı yayınında "Yabancılar çoh para alıyor, yerliler oynamalı" diyen Hamza hoca. Vizyonu bu adamın.
Bilic'in yukarıdaki konu dışında bariz eksiklikleri de mevcut, daha önce forumda yazdım: Takımı fiziksel olarak hazırlama ve taktisyenlik konusunda bir sıkıntısı olduğunu düşünmüyorum. Dün takım son 5 dakikaya kadar yine ayakta idi. 10 kişi kalıp o kadar tempolu oynadıktan sonra düşüş normal. son 4 ayda 30. resmi maçımız. Ortalama haftada 2 maç yapmışız. Ama abicim, tribünde izleyen herkes ama herkes 60'ta Olcay oyundan çıkınca "noluyoruz yaa" dedi. O sırada oyundan çıkmaması gereken iki adamdan biri Töre ise diğeri Olcay idi. Ba'yı çok geç aldı oyundan. Ba'nın ilk yarı sonunda çıkması gerektiği konusunda herkes hemfikirdir. Belli ki büyük maçları ve kriz yönetmeyi bilmiyor. Bu, öğrenilerek gelişecek bişey mi? ondan da emin değilim. Kaldı ki bana göre taktiği de makul bir taktik idi: Ön alanda baskı yapma, top ortaya geldiği anda Selçuk ve Emre'den topu kap ve kanatlardan yardır. İlk yarıda en az 3-4 top kaptık öyle, değerlendiremedik ayrı. Ama işe yaradı. Ayrıca, kimse çıkan kadro ve diziliş içinde laf edemez bence. Sosa ile Ozzy Veli'nin yanında değişmeli oynuyor, top her şekilde kanatlara açılıyordu. Haa, bence Kerimle başlamalı idi Ozzy yerine ama bence dün Ozzy kötü değildi. Bir iki hata dışında iyi top dağıttı ve top kaptı.
Demek istediğim, Bilic kolay harcanacak bir adam değil. Evet, bir yıl daha kredi verilebilir. Oyuncuların potansiyellerini ortaya çıkarıyor, hepsini geliştiriyor, kazanma alışkanlığı edindiriyor. Bunlar az buz şeyler değil. Sabır, sabır, Ya Sabır... Stad bitecek, daha kaliteli oyuncular gelecek, sonra kesin değerlendirme yapacağız.
2) Takım: İlk yarı çoğu düşünenin aksine iyi olduğumuzu düşünüyorum. Neye göre iyi: Takım güzel yayıldı, taktiği iyi uyguladı, kanatlardan yardırdık, planımız sahaya yansıdı. Hatta ikinci yarı golü GS değil de biz bulsa idik durum çok farklı olabilirdi ama olmadı. GS oyuncuları, Türkiye liginin çok üzerinde bir özgüven ve tecrübeye sahip. Bunu daha önce defalarca yazdım bu başlığa. Bu sonuç normal. Bu takımın başında Hamza değil başkası olsa da maç bu şekilde biterdi. Kaldı ki Hamza hoca bana göre kötü bir kadro ve dizilişle çıktı maça. Tam bize uygun adamları koymuştu, Umut kanada, Emre ve Selçuk göbeğe. Değerlendiremedik maalesef. İlk yarı Emre efendiye pas bile attırmadık. Şu adamlar nasıl "teknik futbolcu" diye anılıyor, gerçekten anlamıyorum.
İkinci yarı ise tecrübeli ilt tecrübesizin farkını yaşadık resmen. Olcay'ın golden sonra ortamı germesi hata, ouncuların hemen gerilmesi hata, Veli'nin o tokadı en olmayacak hata. Bakın iddia ediyorum, Veli pas bile atmasa sadece prese devam etse biz maçı yine çevirebilirdik. O atılınca orta sahamızın hali: Ozzy, Sosa :S E zaten Veli atlına kadar doğru düzgün oyun kuramayan GS ondan sonra coştu. Selçuk bile 3-4 pas yaptı öyle diyeyim siz anlayın.
Bana göre, bu takım geçiş dönemi için yeterli. İki transfer ile sezonu ilk 2 de bitiririz de eğer büyük hedefler var ise mutlaka oyuncu kalitemizi arttırmamız lazım. Mutlaka bir stoper, mutlaka bir sağ bek ve mutlaka çok iyi bir orta saha. Bizim gibi sistemsiz ülke takımlarının her oyuncusunun üst düzey olmasına gerek yok. Zaten öyle bir para da yok bizde. Ama bu üç transferi yapıp, kulübeyi güçlendirmez isek her sene aynı sıkıntıları yaşayacağımız garanti.
Şunu da eklemeden geçemeyeceğim, en büyük hayal kırıklıklarım Ba Ba ile SOSA oldu, onların bu maçlarda oynaması ve sorumluluk alması lazım. Hagi ve Alex o yüzden Hagi ve Alex oldular. Sadece Melo GS'yi nasıl ayakta tuttu gördük. Bize de en acilinden lider ruhlu, karakter sahibi, Beşiktaş'ı sahiplenecek bir adam lazım. Bu Türk mi olur yabancı mı? Onu bilmem. En büyük ve ivedi eksiğimiz o. Saha bi karizmamız yok maalesef.
Hakem: İlk yarı maçı hepimiz izledik. GS'nin gol attığına ölümüne sevinmiştir, goygoya gerek kalmadı çünkü. SAdece yazıklar olsun diyorum. Bu kadar aleni sabotaj yapılmaz. Bazı arkadaşlarımız "hakem hayati hata yapmadı" demiş. Anlamıyorum, hayati hata yapması için illa ceza sahasında 3 penaltı es geçmesi mi lazım? Veirlmeyen sarılar, verilmeyen fauller, abuk subuk uygulanan avantaj kuralları ve çıkmayan kartlar. İlk yarı biz tribünden kanser olduk.
Ve son olarak, derbi kazanmadan pek tabii şampiyon olunur. FB geçen sene derbilerden 5 puan aldı ve şamppiyon oldu. GS 9 puan aldı 2. oldu, bizim sadece 1 puan üzerimizde. Kayseri maçını vermesek şu an lider bizdik. Şansımız şu: sanırım çok büyük terslik olmaz ise başaltı takımların maçlarını kazanma alışkanlığını edindik. Bütün hedef maçları kazanalım, varsın derbileri sarışın kardeşler kazansın, açıkçası pek umurumda değil şampiyon olacaksak.
TS maçından sonra kendimce belirlediğim hedef 4G+1B idi. 1B'yi GS maçına yazmıştım, olmadı. SAdece bir puan kaybettik. Gelecek hafta kazanınca 38 puan ile bitireceğiz il yarıyı, ki bence süper bir puan bu. STSL de 70 puan üzeri alan %70, 75 puan üzeri alan %100 şampiyon olur. Demek oluyor ki, 2. yarı da aynı puanı alırsak şampiyonuz. Yani en temel matematik ile, 3 mağlubiyet ve 2 B hakkımız var. Derbi kazanamayacağımızı düşünürsek kalan tek mağlubiyet hakkını iyi değerlendirmemiz lazım. Yolu yarıladık ve aslında 2 sene önce hayal bile edemeyeceğimiz yerlerdeyiz. Belki bu kadar iddialı galibiyetler almasak bizim için daha acısız bir sezon olurdu ama takımın formu arttıkça hayallerimiz de artıyor, böyle de güzeliz böyle de çiçek
Sadece sabır arkadaşlar, sadece sabır...