Vallahi bu soyledigim lafa kizacak arkadaslar olacak, olabilir ama soyleyecegim.
Mental yapi bozuk derken daha net soyleyim; biz bastan sona ezik, loser bir camia'yiz.
Iliklerimize kadar islemis bu eziklik. Buna da efendlik adini koymusuz, ama efendilik falan degil. Loser'lik, eziklik, enayilik baska birsey degil.
Loser bir camia'nin yonetimi anca bir takimi boyle kritik bir maca boyle eksik cikarirdi. Ve catir catir oynayan oyunculari gonderip tasarruf ettigi icin ovunurdu. Loser bir camia'nin hocasi anca bir takimi boyle kritik bir maca hazirliksiz cikarirdi, rakip takim antrenorune net bir sekilde yenilirdi, daha ilk yarim saatte follos olurdu. Loser bir camia'nin futbolculari anca boyle kritik bir macta bu kadar rahat oynardi, tepki gostermezdi.
Penalti pozisyonunda bile itiraz eden 1 kisi olmadi.
Su ezikligi FB'nin yaptigi transferlere ve limite karsi bakis acisina ve bizim yonetimin aciklamalarina, davranislarina bakarak da gorebilirsiniz.
Eziklik iliklerine kadar islemis bir camia'ya winner oyuncu sart. Gomez, Sosa ve maalesef gonderdigimiz Caner ve G.Gonul gibi oyunculardan birkac
tane net lazim bu kulube.
Ama biz hala 5 senedir gram top oynamayan, kaplumbaga gibi agir, temposu sifir, her mac 1-2 kritik pas hatasi veya top kaybi yapan Atiba'nin heykelini dikmeye
kalkiyoruz. Neden? Cunku bizim iliklerimizde hissettigimiz ezikligin, vasatligin sahada karsiligi Atiba. Bana profesyonel, iyi niyetli oyuncu lazim degil.
Sahada catir catir mac kazandiracak kaliteli, baskin oyuncu lazim. Vasatligimizin, ezikligimizin en guzel orneklerinden biri Atiba'ya olan bakis acimiz mesela.
Malesef yazinin altina imzami kalin kalin atarim. Besiktas’la ilgili en cok rahatsiz oldugum konu budur. 15-16 sezonundan sonra ayni noktaya tekrar donmeyiz saniyordum ama farkli sekiller ayni mantaliteyle donuyoruz.
Kazaniriz kaybederiz olabilir ama Besiktas bu kotu gidisatta CL gibi bir firsati 30 dakika gibi kisa surede car cur edemez, elendik iyi oldu diye taraftari sevinemez. Yani buyuklugunden suphesi yoksa tabi, gerisini bilemem.
19 yasindaki kalecinin kritik kurtarislari sayesinde belki de 6’lik olmaktan yirtmissin bugun bakiyorum hala anadolu topcusu isimleri donuyor medyada. Saka mi bu aga? Dun Anadolu’dan getirttigin topcular donu indirip sahaya birakmadigi kaldi yani hala ne anadolusu? Para yok da para yok. Paranin yaninda akil da yok herhalde. Oynamaya niyeti olmayan topcuyu taraftarin onune atmak degil akillica olan, mesela menajere yetki verir satisindan pay alacaksin denir hem topcunun yillik maliyetinden kurtulunur hem 2-3 kasaya birseyler girer hem de takimdan bir gereksiz cikar. Basit bir ornek.
Sergen kesinlikle zekasindan suphe etmedigim, kritik anlarda sansi yaver giden ve loser mantaliteye sahip olmayan biri ama Besiktas mi Sergen’e bir seyler ispat etmek zorunda yoksa Sergen mi Besiktas’a bir seyler ispat etmek zorunda? Neden bazi taraftarlarda “Sergen istiyorsa vardir bir bildigi” mantigi var gercekten anlam veremiyorum. Kadro kurulsun hoca da en uygun stratejiyi uygulasin bu kadar basit. Yani bizim Sergen’e borcumuz var da ben mi bilmiyorum?
Bir diger rahatsiz oldugum konu da taraftarin belli bolumunun isin sportif kismindan cok baska meseleleri Besiktas’in gundemine koymak. Esas dusunulmesi gereken konu bu sene nasil sampiyon oluruz olmasi gerekirken bu sene nasil borc eritiriz oluyor. Borcu hicbir taraftar yapmadigi gibi hicbir taraftar da kapatamayacak. Burasi kesin. Sportif basari haricinde kulube yuklu meblag girmesi cok cok zor. O yuzden tek odak noktasi sampiyonluk olmali. Sampiyon olamayiz bu sene dusuncesi zaten bastan kaybetmek demek. Yoneticiler durumun zorlugunu bilerek geldiler o koltuga. Bir cozumleri olmali. Ayrica kimse o koltuga salt vefa borcuyla gelmiyor. O koltuklar sahislara taninirlik getiriyor.
Uzun suredir bu loserlik konusu hakkinda bir sey yazmayi dusunmuyordum ama gorunce dayanamadim.
Ya da neden kendimi yoruyorsam Alanya’nin topculari super hepsini getirelim, susalim hocamiz en iyisini bilir, borc var kardesim borc, zaten bizi sampiyon yapmazlar falan filan...