Diğer bir nokta ise endüstriyel futbolda duygusallığa yer verilmemeli. Kulüplerin duygulardan arındırılıp şirket gibi yönetilmeleri gerekiyor. Örneğin; Bir işveren olduğumuzu düşünelim. Amacımız karı maksimize etmektir. Çalışanlardan bazılarının performansından memnun değilsek onların yerine verimliliği daha iyi birilerini alır, zarardan dönmüş oluruz. Hiçbir patron "Pırıl pırıl çocuksun 2-3 aydır kötü çalışıyorsun ama olsun daha iyi olabilirsin o yüzden al sana yeni sözleşme" demez. Sırtını sıvazlamaz. Kulüpler de böyle olmalıdır. Herkes kendi dükkanını işletiyormuş gibi hareket etseydi kulüplerin borçları böyle olmazdı.
-Yıllık 1.5 isteyen Mustafaya, işleri aksatıyorsun faydadan çok zararın oldu bizimle değilsin denmeliydi.
-Yıllık 1.7 isteyen Ersana, bu ücrete Cv'si çok daha iyi çalışanlar mevcut sen de bizimle değilsin denmeliydi.
-İsmail Köybaşına, bu işletmede çalışabilecek kapasitede değilsin denmeliydi.
-Uğur Borala, biz sizi daha sonra arayacağız denmeliydi.
-Küçük Pirlo Oğuzhana, burası kaytararak para kazanacağın yer değil ya kendine çeki düzen verirsin ya da kendine yeni bir iş bulursun denmeliydi
-Usta başı Sir Biliçe, ya usta gel hele gel, biz sana bu işçileri emanet ettik ama verimlilikleri gün geçtikçe düştü ve işçiler devamlı hastalanıyor bunun nedeni nedir? denmeliydi.
gibi gibi şeyler.