2019/20 Beşiktaş Transfer Sezonu
×
2019/20 Beşiktaş Transfer Sezonu

Beşiktaş Forum|2019/20 Beşiktaş Transfer Sezonu Beşiktaş'ın 2019/20 sezonuna ait transferleri bu başlık altında konuşulacaktır. Üyeler transferlerle ilgili önerini, düşüncelerini ve

0 Üye ve 79 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

2019/20 Beşiktaş Transfer Sezonu  [Okunma sayısı 4275858 defa] 2019/20 Beşiktaş Transfer Sezonu
Anket
Yeni teknik direktörümüzün kim olmasını istersiniz?
Sergen Yalçın
42 [%26.6]
Rıza Çalımbay
8 [%5.1]
Samet Aybaba
11 [%7]
Mircea Lucescu - Sergen Yalçın
30 [%19]
Diğer
13 [%8.2]
Aykut Kocaman (:
15 [%9.5]
Ziya Doğan
3 [%1.9]
Mustafa Reşit Akçay
6 [%3.8]
Rasim Kara
14 [%8.9]
İbrahim Üzülmez
3 [%1.9]
Gutiérrez Hernández
13 [%8.2]

Toplam Oy Verenler: 158

Çevrimdışı mylife1903

Tiribunden gelmeyiz falan diyordu yoneticiler
Arkadas siz hangi tiribunde oturdunuz hic besiktas taraftarini tanimamisiniz
Bu oranak olayi daha buyur cig gibi olur maglubiyetle donulen bir deplasmandan sonra patlar bu mevzu

Çevrimdışı 38life

Ayrıca orta sahadaki oyuncularımızdan kalite olarak iyi oyuncular olsa da 3 adet Avcının oyununu oynamaya müsait oyuncu çıkartamıyoruz. Bu yüzden orta sahaya da transfer şart.

Dorukhan kalacaksa Ljajic'i sola atıp, orta sahaya bi b2b boyuncu daha alıp Oğuzhana regista rolü vererek oynayabiliriz.

Regista Oğuzhan önlerinde 2 tane b2b şeklinde bir orta saha kurgusu düşünülebilir. Önde kanat forvetler ve arkada hücumcu beklerle oynanabilir.

Çünkü Ljajic bugün b2b gibi oynatıldı fakat Ljajic 90 dakika bu şekilde oynayacak fizik kalitesine sahip değil. Atiba zaten bunu oynayamaz. Başka opsiyon kalmıyor.

Çevrimiçi Samet Demir

Bunu ben en son mahalle maçlarında yapıyordum. Adam profesyonel ve milyonlar kazanarak bunu yapıyor. Valla müthiş.

https://twitter.com/EKGedik/status/1155171121563611136

SM-A720F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Defans nasıl yapılmaz vol.1

 

Beşiktaş'lı olmak yolda Beşiktaş formalı birini görünce kardeşinmiş gibi gülümsemektir...

Çevrimdışı mrred

-94 dünya kupasında carlos alberto parreiranın brezilyanın hücum gücünü artırmak adına, iki stoperin arkasında oynayan, kaleciden aldığı topu oyuna sokmakla vazifeli liberoyu, iki stoperin önüne, ortasayaha koyması ve ön libero mevkisinin keşfi. bu turnuvada dunga tarihteki ilk ön libero olarak yer alırken, brezilya da bu yeni anlayış ve hücum ağırlıklı keyifli futboluyla kupayı kaldıran taraf oldu. kupanın diğer favorisi, lothar matthaeusla liberolu 3lü savunma oynayan almanya bekleneni veremedi ve erken havlu attı. bu turnuva ön libero modifiyeli 4lü savunmanın yükselişi, 3'lü savunmanın ise düşüşü oldu. dikkat etmemiz gereken nokta, ön libero günümüzdeki kanının aksine, savunmadan bir oyuncunun ileri taşınması ile takımın hücum yönünü artırmaya yönelik bir hamle idi.

- 98 dünya kupasında ise fransa 3 -evet yanlış duymadınız- 3 ön liberolu (karembeu, petit, deschamps) 4-3-1-2 ile bu yeni sistemi bir adım öne götürüyor ve finalde de dungalı 4-2-3-1 oynayan brezilyayı 3-0 la domine ederek yeni trendi belirliyordu. bu yeni sistem bir kaç yıl sonra fatih terim tarafından türkiyeye taşınarak, okan, emre, suatlı 4-3-1-2 ile avrupayı şoka uğratacaktı. (evet, fatih terim güncel futbol teorisini sandığınızdan daha iyi takip ediyor, ankaragücü teknik direktörüyken 4'lü savunmayı türkiye'ye getiren isim olmuştur. şu an bile güncel trendleri yakalama isteğinin izlerini görmek mümkün, ilerde anlatacağım.)

-2002 los galacticos kadrosu. figo, zidane, raul, solari gibi hücumcu yıldızları orta sahasına toplayan read madridin, istediği başarıları elde edememesi üzerine, makalelenin bu kadronun savunma açığını toparlaması amacıyla defansif vazifelerle ilk 11'e monte edilmesi. evvelinde oyun kurucu ve dinamik ortasaha vazifeleri olan ön liberoların, tamamen defansif odaklı kullanılması ve anchorman/çapa/6 numara denilen pozisyonun keşfi.

-2006 dünya kupası. artık dünya futbolunda yeni trend olan 6 numaranın, bu turnuvada italya tarafından çift ön libero sistemi içinde kullanılması. bu pozisyondaki oyuncu (gattuso) yanında genelde hücuma destek verebilen başka bir ön libero ile (pirlo) değerlendirilmiş, böylece 8 numara/segundo volante dediğimiz mevki oluşmuştur. rakibe göre zaman zaman çift 6 numara ile de oynanan bu defansif sistemle italya toplamda sadece 2 gol yiyerek şampiyon olmuştur.

-mourinhonun altın çağı. çift ön liberolu bu yeni sistemin en önemli temsilcisi olan mourinho, portodaki 4-3-1-2 günlerinden sonra, chelsea'de, italyanın çift ön liberolu sistemini daha da ileriye götürdü. 2 tane 6 numaranın (essien ve obi mikel) önüne bir tane defansif vazifeli forvet arkası (lampard) ekleyerek, takımını dönemin devleri arasına yükseltmeyi başardı. aynı sistemi 2013'te ayrılana kadar real madrid'te de kullandı(khedira - alonso - modric). öyle ki bu orta saha dizilimini bozmamak adına klasik bir 10 numara olan mesut özili sağ kanatta değerlendiriyordu. diğer kanattaki ronaldo ile birlikte takımın yaratıcılık sorumluluğu tamamen kanatlara ve forvete terkediliyor, orta saha topu ileri taşımak ve tempo yapmak dışında hücum aksiyonlarında kullanılmıyordu. bu sistemi barçanın tiki-taka futboluyla başa çıkmanın yegane yolu olarak görüyordu. gerçekten de o kadar etkiliydi ki bu sistem, tüm dünya tarafından üst seviye takımlara karşı oynamanın en standart yolu olarak benimsendi.

- alex'li fenerbahçe ve anadolu takımlarının yükselişi. 2002'deki lorant kadrosunda los galacticosa benzer şekilde 10 numara enflasyonu yaşayan fenerbahçe (ortega, revivo, rapaiç, yusuf şimşek, ceyhun eriş) büyük bir hezimet yaşayarak ligi 6. sırada bitirir. bir sonraki yıl kadrosunu kurarken kendi makalelesini bulur, marco aurelio. böylece 2004'te alexi de transfer ettiğinde daha dengeli bir orta saha kuracak ve ön libero trendini yakalayacaktır. alex sanılanın aksine, sadece oyun kurma aksiyonuyla görevli klasik 10 numaradan (mesela maradona) farklı, daha fazla skor üreten, ceza sahası çevresinde oynayan 10,5 numara (mustafa denizliye selam*) hüviyetinde olduğundan, önünde pivot santrafor (anelka/kejman yerine mert nobre/semih şentürk) ve defansif yükünü taşıması için arkasında çift ön libero (aurelio-selçuk) ile oynamayı seven bir oyuncuydu. böylece 2004-2012 arasında türkiye'de trend belirleyici faktör alex ve fenerbahçe oldu dersek abartmış olmayız. bu süre zarfında sürekli aynı sistemle oynayan bir fenerbahçe, ve bir karşı-strateji üretmeye çalışan diğer takımları izledik. bu 8 yılda fenerbahçe sürekli şampiyonluk mücadelesi içinde kalmayı başarırken, anadolu takımları da büyük takımlara karşı nasıl oynanması gerektiğini test etmek için yeterli fırsatı buldu. ve neticede türk tipi bir mourinho sistemi, 4'lü savunma/2 adet 6 numara/koşan 10 numara/fizik gücü yüksek santrafor/topu hızlı ileri taşıyabilen kanatlar şeklinde anadolu takımlarınca benimsendi. topu rakibe teslim eden bu sistemde, 3'lü orta saha rakibin iki orta saha oyuncusunu, santrafor da rakibin stoperlerini fizik mücadelesi ve derin koşularla yoruyor, kanattan hızlı hücumlarla da gol aranıyordu. zaman zaman başarılı sonuçlar elde edildi fakat asıl başarısını alex ve 3 temmuz sonrası dönemde, büyüklerin düşüşüyle elde etti diyebiliriz. günümüzde de geçerli olan bu sistem, 4 büyükler ve başakşehir dışında tüm anadolu takımları tarafından hala uygulanıyor. öyle ki anadolu futbolu trend belirleyici faktör olmayı büyüklerin elinden almayı başardı diyebiliriz. artık büyükler bu futbola adapte olma veya bir antisini bulma uğraşı içerisinde. bu karşı-sistemlere örnek olarak başakşehir ve aykut kocaman fenerbahçesine ayrı parantez açacağız, şimdi avrupa futbolundaki metagamee geri dönelim.

-2009, mourinhoya cevaplar. bizim büyüklerimiz anadolu futbolunu çözmeye çalışadursun, avrupa devleri için defter çoktan kapanmış durumda. 2010-2013 arası inanılmaz çekişmeli geçen el-classicoların tadı hala damağımızda. bunun en önemli sebebi, guardiola- mourinho arasında geçen taktik savaşları hiç şüphesiz. eto'o'nun 2009'daki ayrılışından sonra 3 yıl boyunca, pek çoklarına garip gelecek şekilde, messi merkez santrafor olarak denendi. arkasında yatan neden ise guardiolanın mourinho etkisiyle tabiri caizse kale önüne otobüs çeken takımlara karşı bir çözüm üretmek istemesi idi. kısmen başarılı da oldu; klasik olarak kapanan takımlara karşı fizik gücü yüksek uzun santraforlar oynatılırken, guardiola messi ile false nine olarak literatüre geçen pozisyonu deniyordu. bu yeni sistemde messi kasik forvetlerin aksine topla buluşmak için çok daha gerilere geliyor, onu markajla sorumlu stoperleri de kendisiyla birlikte orta sahaya kadar sürüklüyordu. böylece rakibin defans hattında oluşan boşluklara da kanat forvetler sızmaya çalışıyordu. barça suarezin gelişine kadar bu sistemle başarılı oldu diyebiliriz. bizde de dünya kupası elemelerinde 2016'da izlanda ile yaptığımız ve 2-0 yenildiğimiz maçta fatih terim, emre moru tek santrfor olarak sahaya sürecek ve benzer bir sistemi deneyecekti fakat basın tarafından başarısız bir deneme, hatta skandal olarak nitelendirilecekti.

-juventusun 2011 sezonu, pirlo'nun yeniden keşfi. küme düştüğü 2006 sezonundan beri başarısız sonuçlar alan ve şampiyonluğa hasret kalan juventus, 2011 sezonuna şampiyonluk parolasıyla iddialı bir kadroyla girmişti. bu kadroya milanda sözleşmesi sona eren pirlo eklendiğinde, yaş başı geçmiş bir oyuncunun yıldızlar topluluğunda yeri yok şeklinde eleştirilmişti fakat devrimsel fikirlerin adamı antonio conte, 31 yaşındaki pirloyu yeni bir görevle baştan yaratacak ve sonraki yıllarda ligi domine edecek juventus hegemonyasını başlatacaktı. ligimizde de büyük takımlar arasında moda olan çift ön liberolu sistemler skor odaklı ve uzun vadede başarı getiren sistemlerdi fakat önemli bir sıkıntıları vardı. başa baş ve daha iyi takımlara karşı her zaman iyi sonuç veriyorlardı ama nasıl oynaması gerektiğini bilen ve kapanan küçük takımlara karşı defans-hücum bağlantısında teklediği de çok oluyordu. özellikle fenerbahçeliler çok iyi hatırlayacaktır, vitor pereira ve dick advocaat dönemlerinde şu klasik manzara ile sık sık karşılaşılırdı: mehmet topal defanstan topu alır, hücum başlatmak ister ama topu atabileceği müsait hiç bir arkadaşı yoktur, sağa döner bulamaz, sola döner bulamaz, hepsi en az iki oyuncu ile tutulmuştur, o da en sonunda ellerini veryansınla iki yana açar ve tirübünlerdeki ıslık sesi eşliğinde geriye oynardı... bu sıkıntı fenerbahçeye özgü değildi, avrupanın devleri de benzer şeyler yaşıyordu ve çözüm arayışı içindeydiler. iyi bir 8 numara bulunduğu takdirde 6/8/10 dizilimi tercih edilirdi fakat, hem defansif vazifelerini aksatmayacak, hem de oyun kurma beceresi yüksek ve modern tempolu oyuna uyum sağlayacak kadar fiziksel kalitesi olan birini bulmak her zaman mümkün olmuyordu. bknz: 2010 emresi. dolayısıyla sistemde bir değişikliğe ihtiyaç vardı ve o devrim regista şeklinde pirlo ile gerçekleşti. bu yeni sistemde pirlo orta sahanın en gerisinde ve defansın önünde konumlanıyor fakat 6 numaranın aksine defansif beklentiler olmadan, sadece topu ileri aktarma ve geriden oyun kurma vazifeleri ile görevlendiriliyordu. zaten yaşından dolayı 6 numara kadar fizik kalite gösteremezdi, bu yüzden önündeki iki oyuncuda da rol değişikliğine gidildi. vidal ve marchisio ile mücadeleci, defansif katkıları üst düzey ve hücumdaki tek görevleri toplu veya topsuz olarak regista ve hücum hattı arasında koşmak olan yeni bir rol tanımlandı; carrilero/shuttler veya türkçe dinamo diyebiliriz. fm 2019'tan da aşina olduğumuz tabirler. başlangıçta yaşlı pirloya yer açmak için üretilen bu sistem beklenenden daha verimli oldu, çift ön liberonun sıkıntılarından müzdarip diğer büyük takımlar (özellikle ingilizler) arasında da yayıldı. bugün chelseade jorginho/kante/kovacic, manchester cityde ilkay/silva/silva, liverpoolda henderson/wijnaldum/keita şeklinde küçük değişiklerle farklı varyasyonlarını gördüğümüz bu sistem, eplin son yıllarda la liga ve bundesliga karşısındaki yükselişinin de en büyük sebebi. bu yeni roller hakkında daha ayrıntılı bilgi için bknz: #51078664 @keane

-2015 emrenin başakşehire transferi ve yeni trendin ülkemizdeki yansımaları. başakşehire 2015'te 35 yaşında transfer olduğunda emrenin de pirlo benzeri bir dönüşüm yaşayacağını kimse tahmin etmiyordu, fakat güncel trendleri takip eden diğer bir antrenörümüz abdullah avcı onu regista olarak görevlendirmekten çekinmedi. yaşından kaynaklı oluşabilecek defansif zaaflarını kapatan mahmut tekdemir ve mossoro ile kısmen de olsa bu 1 regista/2 carrilerolu sistem denendi ve emre 35 yaşında adeta yeniden küllerinden doğduğu bir 3 yıl yaşadı. geçtiğimiz sezonun ikinci yarısında mahmutun stopere kaydırılması ve defansif yükün tamamen emrenin üstüne binmesiyle, sistem tahrip olana kadar da başarıyla uygulandığını söyleyebiliriz. onun dışında zaman zaman diğer takımlarımızda küçük denemeler yapıldı, fatih terimin 2011-2013 arası selçuk inanı savunmanın önündeki tek adam yapma denemeleri gibi. fakat gerek kadro yapılanması, gerek taraftar baskısı altında başakşehirdeki gibi bir değişim yaşanamadı maalesef.

-ve çok tartışılan aykut kocaman fenerbahçesi. topal/emre/alexle ideal bir 6/8/10 sistemi oynattığı 2010-2012 arası dönemi bir kenara bırakırsak, asıl eleştirildiği döneme, alex ve emre sonrası döneme odaklanalım. hem 2012 sezonunda hem de ikinci gelişi olan 2017 sezonunda, içinde bulunduğu olağanüstü şartları değişim için bir fırsat gördüğünü söyleyebiliriz. yükselen anadolu futboluna bir çare üretmek ve metagamee uygun bir futbol anlayışı geliştirmek maksadıyla, taraftarın pek de alışık olmadığı bir fenerbahçe izletti. kapanan ve hızlı hücumlarla rakibini alt eden anadolu futbolu öyle bir seviyeye gelmişti ki, artık topa sahip olma istatistiği yüksek olan takımın kesin yenilgisiyle sonuçlanan maçlar izliyorduk. küçük takımlar bilerek topu teslim eder ve fırsat kollar olmuştu. soğukkanlı savunmalara karşı çaresizce hücum yapan ve gol arayan büyükler, ani hücumlarla hazırlıksız yakalanıyor ve bu takımlara yakıştıramadığımız savunma hataları ile goller yiyorlardı. kocaman da buna çare olarak oyunun ilk bölümlerinde topu dolaştıran, minimum riskle rakibe kontra şansı vermeyen, 65 sonrasında da değişiklerle baskıyı artıran sabırlı bir anlayışı uygun görmüştü. fakat ne taraftarda ne de yönetimde o sabır yoktu ve hafızalarda acı bir tat bırakarak ayrıldı. genel anlayışı değiştirme üzerine olan fikirlerini, roller ve diziliş üzerinden de desteklese, uygun transferlerle avrupa'daki bahsettiğimiz trendlere ayak uydursa, belki de başarılı olabilirdi.

-ligimizdeki güncel durum. anadolu takımları git gide çift ön liberolu sistemlerini oturtup, üstüne kanatlarda ve forvette kalite de ekleyerek gelişmelerini sürdürüyorlar. büyükler ise fırsatları ıskalamaya ve 6/8/10 modeli üzerine ısrarda devam ediyorlar. hala en büyük sıkıntıları topu defanstan hücum hattına taşımak. beşiktaşın iki şampiyonluğunda bu görev quaresmanın bireysel yetenekleri üzerinden sağlanırken, galatasarayın şampiyonluklarında da forvet ve kanatların dönemlik performans yükseltmeleri ile sağlandı. iki takımın da kadrosunda orta sahalar beklenen hücum aksiyonlarını sağlamaktan uzaktı. fenerbahçe ise malum, yukarıda anlattık. ellerindeki fırsatları bile değerlendirmekten uzakta, salih uçanı regista veya eljif elması carrilero olarak düşünmeyi ve bu değişimi yaşamayı göze alamıyorlar. bu rollerin mucidi italyanlar ise fırsatları kaçırmıyor ve tereddütsüz transfer ediyorlar bu isimleri. onların görüp de bizim göremediğimiz şey bu. yoksa eljif doğru değerlendirildiğinde bırakın 18 milyonu, potansiyeliyle çok daha fazla eder. umarım gelişimini sürdürür ve kendisini elit bir carrilero olarak premier ligte de izleriz.

büyüklerin yeni sezondaki yapılanmalarında da değişiklik yok gibi görünüyor. taraftarlar arasında en popüler rol hala 10 numara. kulüpler de buna uygun transferler yapıyor. tekrar aynı sıkıntıları yaşayacaklarına ve işler bir sistem yerine bireysel yetenekler üzerinden gol arayacaklarına şüphem yok. çünkü anadolu futboluna hala bir çare geliştirebilmiş değiller, dolayısıyla büyükler arasında bol bol hayal kırıklığı, anadolu takımları arasında da sürpriz performansıyla sivrilen ekipler göreceğiz tekrardan.

Alıntıdır
[ Son Düzenleme: 27 Temmuz 2019, 21:28:33 mrred ]
The great gig in the sky

Çevrimdışı mrred

Ayrıca orta sahadaki oyuncularımızdan kalite olarak iyi oyuncular olsa da 3 adet Avcının oyununu oynamaya müsait oyuncu çıkartamıyoruz. Bu yüzden orta sahaya da transfer şart.

Dorukhan kalacaksa Ljajic'i sola atıp, orta sahaya bi b2b boyuncu daha alıp Oğuzhana regista rolü vererek oynayabiliriz.

Regista Oğuzhan önlerinde 2 tane b2b şeklinde bir orta saha kurgusu düşünülebilir. Önde kanat forvetler ve arkada hücumcu beklerle oynanabilir.

Çünkü Ljajic bugün b2b gibi oynatıldı fakat Ljajic 90 dakika bu şekilde oynayacak fizik kalitesine sahip değil. Atiba zaten bunu oynayamaz. Başka opsiyon kalmıyor.
Dorukhan b2b oynayabilir  fakat ljajicten şüphelerim var. Her ne kadar kagawa 'da b2b oynayamasa da belki kagawayı regista yapıp ademi sola atıp oğuzhanı b2b yapabilir miyiz diye düşünüyorum. Bizim her halükarda top sürme becerileri çok iyi olan beklere ve ayağa iyi olan defans oyuncularına ihtiyacımız var.
The great gig in the sky

Çevrimdışı mrred

Özellikle defanstan uzun vurmadan çıkmak her ne kadar handikap gibi görünse de 3.ve 2. alanda press yaparak oynayan takımların geride çok büyük boşlukları oluyor. Aslında bu bir fırsat ama bu ne mirin ne de rocoyla olur. Gerçekten çok feci ayakları var.
The great gig in the sky

Çevrimdışı haluk.m

Son 7-8 yıldır biz defanstan rahat çıkamıyoruz, 16-17 sezonu hariç ne zaman önde baskı yesek takım sapıttı. Takımın iliklerine işlemiş bu durum. Hoca değişiyor, oyuncular değişiyor(necip hariç)  yine bu sorun değişmiyor.

Çevrimdışı mrred

Son 7-8 yıldır biz defanstan rahat çıkamıyoruz, 16-17 sezonu hariç ne zaman önde baskı yesek takım sapıttı. Takımın iliklerine işlemiş bu durum. Hoca değişiyor, oyuncular değişiyor(necip hariç)  yine bu sorun değişmiyor.
Kolay bir şey değil baya bir tekrar yapmamız gerek aynı zamanda sabretmemiz gerekiyor. Elimizde buna uygun profilde oyuncular vardı aslında ama çeşitli sebeplerle takımdan ayrıldılar.
Sosa Marcelo ve Fabri tam bu oyunun oyuncuları idi. Hoş gerçi elimizde Fabri varken Lyon maçında hatalı gol yediği için hoca onun topla oynamasını yasaklamıştı ama yinede gitmesi çok kötü oldu
The great gig in the sky

Çevrimdışı 38life

Dorukhan b2b oynayabilir  fakat ljajicten şüphelerim var. Her ne kadar kagawa 'da b2b oynayamasa da belki kagawayı regista yapıp ademi sola atıp oğuzhanı b2b yapabilir miyiz diye düşünüyorum. Bizim her halükarda top sürme becerileri çok iyi olan beklere ve ayağa iyi olan defans oyuncularına ihtiyacımız var.

Dorukhan zaten b2b oyuncusu. Ama dediğim gibi eğer Oğuzhan regista oynayacaksa bir b2b yetmez, 2b2 gerekir. Aksi taktirde Oğuzhan hem defansif açıdan zaaf yaratır, hemde takımı ayağa kaldırırken yiyeceği baskının altından kalkamaz. Sırtı dönük oyunu yeterli değil. 2 b2 olursa Oğuzhanın işlevi de artar. Oğuzhanın b2b oynayabileceğini ise hiç sanmıyorum. O fizikle, kondisyonla imkansız.

Çevrimdışı 38life

Özellikle defanstan uzun vurmadan çıkmak her ne kadar handikap gibi görünse de 3.ve 2. alanda press yaparak oynayan takımların geride çok büyük boşlukları oluyor. Aslında bu bir fırsat ama bu ne mirin ne de rocoyla olur. Gerçekten çok feci ayakları var.

Avcının istediği sistemin oturması ve işlemesi için hem o rolleri kaldırabilecek oyunculara hemde zamana ihtiyaç var. İstenen rollerdeki oyuncular vaktinde alınsaydı bu süreç kısalırdı. Ama yönetim oyuncuları almayarak bu süreci uzatıyor ve Avcının sonunu hazırlıyor. Taraftar sabretmeyecek çünkü.

Çevrimdışı mrred

Uzunca paylaştığım yazıda aslında 90'lardan bu yana tez antitez şeklindeki oyun planlarının bir özeti çok güzel anlatılmış. Yazıda katıldığım bir nokta var anadolu takımları artık çift ön libero ve koşan 10 numara ile kanatlarda da kaliteli oyuncular kullanarak büyük takımlardan çok rahat puan alıyorlar. İşte bu yüzden 2 senedir puan ortalaması bir hayli düşük ve mourinho taktiği ile karşımıza gelen anadolu takımlarını aşmamızın en geçerli yolu registalı çift 8 numaralı sistem olabilir.
The great gig in the sky

Çevrimdışı 38life

Son 7-8 yıldır biz defanstan rahat çıkamıyoruz, 16-17 sezonu hariç ne zaman önde baskı yesek takım sapıttı. Takımın iliklerine işlemiş bu durum. Hoca değişiyor, oyuncular değişiyor(necip hariç)  yine bu sorun değişmiyor.

Oyuncular değişmedi. İsimlerin değişmesi önemsiz. Tipler aynı.

Çevrimdışı 38life

Biraz fazla karamsar gibi gelecek ama ben Avcı'nın sezon sonunu göremeyeceğine dair bir his, bir önsezi taşıyorum.

Yönetim ve taraftar altını oyacak Avcının.

Çevrimdışı mrred

Oğuzhan orada oynacaksa adem biraz defansif yönünü kuvvetlendirmeli. Dorukhan ise hücum yönünü kuvvetlendirmeli ve bütün bunlar olurken ilk 10 hafta puan kaybı minimum olmalı. İşte burada geçici bir çözüm bulmak gerek. İçerdeki maçlarda taraftar baskısı ile tempo yapılır ama deplasman oyunlarında işimiz çok zor. Anadolu takımları eibarın bize yaptığı gibi 3.veya 2. bölgede devamlı basacaklar. Oradan topu çıkarmamız gerekiyor.
The great gig in the sky

Çevrimdışı 38life

Aslında elimizde halihazırda bi b2b oyuncusu daha var Dorukhan haricinde. Ama neyse...

Çevrimdışı haluk.m

Kolay bir şey değil baya bir tekrar yapmamız gerek aynı zamanda sabretmemiz gerekiyor. Elimizde buna uygun profilde oyuncular vardı aslında ama çeşitli sebeplerle takımdan ayrıldılar.
Sosa Marcelo ve Fabri tam bu oyunun oyuncuları idi. Hoş gerçi elimizde Fabri varken Lyon maçında hatalı gol yediği için hoca onun topla oynamasını yasaklamıştı ama yinede gitmesi çok kötü oldu

Kesinlikle defalarca tekrar yapmalıyız hatta transferler bile geç kaldı bu dezavantaj olacak ama kulüp olarak biz Abdullah hocaya 2-3 yıl veremeyiz. Şu durumda bile neler oluyor sezon sonunda gelecek bir 3 ya da 4'üncülük sonrasını düşünmek istemiyorum.

Aslında başka bir noktaya da dikkat çekmek istiyorum,  sizce de bu sezon yapmış olduğumuz kamp programı zayıf değil mi ?  Kamp süresi olsun, maç sayısı ve seçilen rakipler istenilen düzeyde değil gibi.


Oyuncular değişmedi. İsimlerin değişmesi önemsiz. Tipler aynı.

Evet oyuncu tipi aynı kalıyor o konuda haklısınız ama maalesef  sıfırdan yapılanacak gücümüzde kalmadı, farklı bir çözüm bulunmalı. Antalya, Sivas, Kayseri bile o baskıyı  kurabiliyor üstümüzde. :by2:
[ Son Düzenleme: 27 Temmuz 2019, 21:50:01 jokerhm ]

Çevrimdışı 38life

Oğuzhan orada oynacaksa adem biraz defansif yönünü kuvvetlendirmeli. Dorukhan ise hücum yönünü kuvvetlendirmeli ve bütün bunlar olurken ilk 10 hafta puan kaybı minimum olmalı. İşte burada geçici bir çözüm bulmak gerek. İçerdeki maçlarda taraftar baskısı ile tempo yapılır ama deplasman oyunlarında işimiz çok zor. Anadolu takımları eibarın bize yaptığı gibi 3.veya 2. bölgede devamlı basacaklar. Oradan topu çıkarmamız gerekiyor.

Sadece defansif yönü geliştirmek yetmiyor işte ne yazık ki. Fizik kondisyon üst seviyede olması gerek. Çünkü sürekli bi rakip kaleye bi defansın önüne git gel yapacak. Zor.

Çevrimiçi levitate

hoca istifa etmiş diye tweetler var inş trollüyolardır
bipbipbupbup

Çevrimiçi Kapkarakartal

Biraz fazla karamsar gibi gelecek ama ben Avcı'nın sezon sonunu göremeyeceğine dair bir his, bir önsezi taşıyorum.

Yönetim ve taraftar altını oyacak Avcının.

Bence takım için doğru kişi ama doğru kadro verilirse.

Çevrimiçi sozkul

Tiribunden gelmeyiz falan diyordu yoneticiler
Arkadas siz hangi tiribunde oturdunuz hic besiktas taraftarini tanimamisiniz
Bu oranak olayi daha buyur cig gibi olur maglubiyetle donulen bir deplasmandan sonra patlar bu mevzu

Babalarıyla numaralı tribüne gitmişlerdir bol bol, heyecan olsun diye büyüyünce kapalıya gitmişlerdir YD ile beraber birkaç defa 😀

Çevrimdışı KARA BOĞA

2017'den beri anlayamadığım şey şu: Oğuzhan denen vitaminsiz neden hala Beşiktaş'ta?
Beşiktaş kimsenin babasının çiftliği değildir!

Çevrimiçi sozkul

Son 7-8 yıldır biz defanstan rahat çıkamıyoruz, 16-17 sezonu hariç ne zaman önde baskı yesek takım sapıttı. Takımın iliklerine işlemiş bu durum. Hoca değişiyor, oyuncular değişiyor(necip hariç)  yine bu sorun değişmiyor.

Çünkü ilerde boşa kaçan adam yok, kaçan da çalışılmış bir ezber oyununun parçası olarak değil kişisel insiyatifi ile kaçıyor, oda gözden kaçıyor. Kollektif bir niyetle boşa kaçma olayı uzun süredir yok bizde, üç kişi koşu yapar ama top birine gelir. Dengede bozulmuş olur.

Çevrimdışı MUSTAFA_

Banka anlaşmasının şartları  :tabe:

Bir tane konu hakkında düzeltme yapmak istiyorum. İlk başta öğrendiğim bilgi doğruymuş ama sonra çok fazla bilgi kirliliği olmuştu.

Bankalarla yapılan anlaşma gereği, tüm finansal borçlar bankalar tarafından üstlenmiş. 290 Milyon Tl'lik konu ise Futbol takımının tüm giderlerinin bir yıllık toplam tutarıymış. Bu tutarın dışında çıkılırsa bankalar anlaşması bozulacakmış. Borçları üstlenip sadece harcama limiti getirmişler.

Basketbou ise bağlayan bir harcama kısıtı bulunmamakta. (via. Metin Sönmez)

Beşiktaş Tarihi
Asıl aşık biziz mecnunun sadece adı var...
★★★

Çevrimdışı 38life

Bu arada sürekli sol stoper sol stoper diyip duruyoruz da. "Sağ tamam, solu da alırsak ikisi de tamam olur." gibi algılanmasın. Aksine "sağ zaten tamam değil, bari sol tamam olsun." diyoruz. Sola pasör bir stoper alsak bile Vida sorunu hala devam edicek.

Çevrimdışı mrred

İşleri güçleri kendi egolarını tatmin etmek olan bu çarşı grubunun ne desteklerine ne de tepkilerine zerre kadar inancım yok. Samimiyet sınavından defalarca kaldılar. Artık sahici gelmiyorlar üzgünüm.
The great gig in the sky