...
Ahmet nur cebi atiyorum 100$ lik demiri ustelik piyasada sikinti varken vadeli 70e verdiyse neyini konusacaz, ayni sey degil adam neredeyse tekel yani
kurtulmamız gereken yönetim biçimi aslında bu cümlede, aynı şey değil dediğin durum "etik" değerlerin esnetilmeye başladığı, kurumsallık adımlarına ilk çelme takıldığı yer. yöneticiler böyle katkılar verebilecekler arasından seçildiği için bir süre sonra aykırı sesler çıkmaya başlıyor, çünkü iş sınırı aşınca ünvan kovalamacasına dönüyor, onun ardından eski defterlerin açılması geliyor.
ahmet nur çebi'nin bu katkıyı sağlaması için yönetimde olmasına ihtiyaç yoktu, ayrıca kendisinin herhangi bir defter açtığını da söyleyemem; fakat herkesi referans olacak kadar tanımıyoruz ve denetleme kabiliyetimiz kısıtlı.
bu sistem içinde nereden kâr edildiğini, neyin zarar olduğunu söylemek zor. biri kulübü 10 milyonluk yükten kurtardıysa, senin ona 5 milyonluk iş vermen kağıt üzerinde 5 milyonun peşkeş çekilmesi olarak görülüyorken temelde kulüp kazançlı çıkıyor. peki o kazancın 5 milyonda kalmasını sağlayan etken ne ya da oradaki para illa kâr olarak kalmalı mı? birisi bu karşılığı aldıysa senin de zor günlere yaptığın bazı iyilikler için karşılık almayı istemen çok mu anormal veya durumun sıkışık, yaptığın yatırımın sonuç vermedi, ünvanını da elinden almaya çalışıyorlar, ne yaparsın?
beşiktaş'ın borcunu idare edebilir duruma gelmesi, "günü gelene kadar" verilmiş "emeklerin" tahsilat kuyruğunu uzatmaya başladı, kuyrukta fazla beklemek istemeyenlerin ve beklemesi engellenenlerin ortalığı karıştırmaya çalışması doğal. beşiktaş yöneticisi olmak artık risk taşımıyor ve getirdiği tek şey prestij değil.