Taraftarlar ve otorite geçinen spor yorumcuları kadar düz bakmadıklarına eminim. Talisca ve Oğuzhan'ın oyunu sağ kenara açıp, takımın rakibi Adriano (Caner), Babel-Cenk ile sol bölgeye çekip-Quaresma'yı 1v1 bıraktığını, merkez forvetin sol kenarda hem bundan hem de üçüncü bölgede derinlik veren oyuncu eksikliği olduğundan Oğuzhan ile ikili oyun aramak için kendini sol koridora attığını bir sezon boyunca anlatamadım. CL'de Quaresma'nın yüksek ortalarıyla Talisca, Cenk karbon kağıdı gibi goller bulunca kendine otorite diyen spor yorumcuları bunun bir plan olduğunu anladı. Bir detay. Geçen sezon Aboubakar'a akan oyunda altı gol attıran Oğuzhan. Biri dışında hepsi sezonun ikinci yarısı. Oyun bölgesi Talisca ve Atiba'nın arkasında. Bunun nedenini bile doğru-düzgün anlatan çıkmadı. Kenardaki oyuncunun vücuduna top atabilmek için. Top rakipte Atiba ön alan baskısı yaparken, hücum sonrası ikinci toplar için switch yapıp, hücum bölgesinde top kazanmak için orada oynadı. Keza ilk yarı Caner ve Quaresma ile sürekli ortalayan takımın, ikinci yarı biraz olsun neden değiştiğini; Oğuzhan, Talisca-Aboubakar, Gönül-Adriano'nun rol değişimlerini tarif eden de. Talisca geldiği gün Abou ile kullanılış şeklini yazdığım saha içi pratiğini, içerideki Dynamo ve Antalya maçını saymazsak neredeyse sezonun ikinci yarısında gördük. Merkezden oyunu bloke eder, geriden gelen oyuncuya koridor açamaz, planlı geniş oynayıp, sağ kenardan gelen yüksek ortaya merkez forvet, forvet arkası ve sol kenar forvetin içeri ani koşuları ile gol ararsanız; Tolgay'ın vertical oyunları, Oğuzhan'ın geriden küçük adımlamalarını, Talisca'nın dribbling üzeri büyük adımlarını sezon içerisinde sadece anlık görürüzsünüz. Rakibin üçlü-dörtlü bölgesel üstünlüğü sağladığı savunmalara karşı... Sonra da Atiba, Oğuzhan formsuz denilir. Çünkü oyunun hakimiyeti kenarlar. Geçen sezonun ilk yarısı Caner ve Quaresma bu kadar oyunun merkezindeyken Atiba'ya yine formsuz deniliyordu. Sonra Trabzon maçının sonunda ilah ilan edildi. Halbuki değişen iki kenar bekinin oyun içinde pas istasyonu olup, orta alan oyuncularının oyun mesafesini öne taşımak ve oradaki geçirgenliği azaltmak oldu. Bir de Beşiktaş topun kıymetini daha çok bilerek hücum etmeye başladı. Sonra Tolisso atletizmi, Gonalons oyun zekası, Lacazette önde verdiği derinlik, Valbuena ise dribblingleri ile git-gelli yüksek tempoda oynayınca Atiba-Oğuzhan yine formsuz oldu. Bu sırada takım boyu 60 metre filan. Aynı oyuncular Leipzig, Porto, Monaco devirdi ama neyse. Şampiyon olan, UEL çeyrek finali gören, CL'de namağlup grup lideri olan takım ligde 21 puan kaybedince bu kez sorun kadro mühendisliği oldu. 1,5 yıldır bir oyuncu dışında on oyuncusu aynı olan takımın, -o transfer sezonunda 12 yeni oyuncu alındığı zamandaki- sıkıntısı bu değildi tabii, parçalar çok tamamlayıcıydı. Futbol aklı çok iyiydi. Napoli'de 7-8 farklı oyuncu ile kazanırken oyun üretilen doğrulara rağmen sanki çok güçlüydü, halbuki bugün rakiplerini dilediği gibi oynatan bir takım var. Fakat orta sahası güçsüz. Enteresan. Bahsedilen de atletizm ya da dinamizm değil. Güçsüz. Güçlü oyunlar oynayabiliyor iken nasıl olabiliyorsa?
Orada Beşiktaş'ın öndeki iki kenar oyuncusun topun arkasına geçerken ki sıkıntılarını söylüyor. Ekseriyet ise merkezin sürekli yumuşaklığından bahsediyor, ki Babel; Quaresma, Talisca ve kendisinin oluşturduğu üçlünün savunmasıyla denge oyuncusu olmasına ve savunma geçişlerinde diğer ikisine rağmen çok daha iyi olmasına rağmen o problemleri yaşıyor. Velhasıl Başakşehir, Beşiktaş maçlarına Beşiktaş'ın Başakşehir'e çalıştığından daha fazla çalışıyor. Fakat Napoli'ye karşı nasıl hücum edilebileceğini Roma maçında doğru analiz eden veya Leipzig'e karşı direkt oynamak konusunda Augsburg maçlarından doğru ipuçları olan bir Beşiktaş da görüyorum. Neyse yine suya yazı yazdık.
@Orhan_