Fenerbahçeli gazeteci Hakkı Yalçın'ın kaleminden Şenol Hocamız
Şenol Güneş’in HİKAYESİ
Birkaç yıl önce Antalya'da kamp dönemiydi de, Şenol Güneş'le teknik adam olarak bir söyleşi yapıyordum.
Yanımıza evli bir çift gelmişti.
Kendisine olan hayranlıklarını dile getirdiler. O kadar alçakgönüllü bir adamdır ki Şenol Güneş; beni işaret etti misafirlerine.
"Bu beyefendinin yazdığı şarkıları biliyor musunuz?" dedi.
Öğretmenliğin getirdiği asaletiyle, kalemimi onurlandırdı, duygularımı.
Popülerlikle, züppelikle hiç işi olmayan çok özel biridir zaten.
Deniz kabuğunun içinde yolculuk yaparken bile kitap okuyan.
***
Futbol maçlarında bir kaleciyi seyretmek, futbolcuları izlemekten daha az zaman alır.
Ama bir adamın kaleci duruşu varsa, topun ona gelmesi için dua edersiniz.
Bizim için Şenol Güneş öyleydi.
Varsın gönül verdiğimiz takımda oynamasın, iyi insan, iyi futbolcu ve her şeyden önemlisi adam olsun.
Sevgimize yetmez mi?
Her takım taraftarının onu sevmesindeki sihrin sebebi olarak, köşelerden çıkardığı toplarda kanatları olduğu söylenir.
Bu duyguları çocuk masumiyetinden başka hangi gerçek üretebilir ki?
***
Teknik adamlığında hiçbir yerli teknik adamın erişemeyeceği tarihi bir başarıya imza attı.
Milli takımdaki başarısını sadece tarih yazdı. Kimse de silemedi.
Hiçbir haksız kazanca yüz vermedi.
Oturduğu yerde para kazanmayı da onuruna yedirmeyecek kadar asil adam. Çok iyi hatırlıyorum, milli takım primini de iade etmişti.
Şimdi prim için birbirine girenlerin yarattığı sevgisizlik terörünü düşününce, zaman içinde ne çok şey kaybettiğimizi daha iyi anlıyorum.
Ve Şenol Güneş gibilerine ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu da.
***
Adıyla anılan bir yürüyüşü vardır Şenol Güneş'in, insanın içine işleyen hüzünlü bir gülüşü.
Dostlarına ilginç sözler bırakır;
"Yapraklar eksilince ağaçlar ölmüyor" der, bıraktığı yerden başlar hayata. O yüzden kaç kez darbe yedi de, inadına dik durdu.
Hiç köşe dönmedi, hep dikine giden berrak bir ırmak gibi aktı.
Aykırı düşüncelerini beğenmediler diye onu yıkmaya kalktılar.
Saçlarını tarama şekline taktılar, pantolonun rengine.
Düşüncelerinin heykelinin kılına bile dokundurtmadı.
***
Çalıştığı her kulüpte futbol onunla anlam bulduysa sebepsiz değildir.
Hâlâ sevdiği şarkıları dinlerken, mazinin güzelliklerine dalıp gitmesi de sebepsiz değildir.
Çünkü Şenol Güneş sadece futbolcu değildir, ülkenin neferidir. Mahallenin öğretmeni, çocukların ağabeyi.
Mahalleden terörist çıkacak da, mahallenin haberi olmayacak ha!
O mahalleler kalsaydı bunlar olur muydu?
***
Bu ülkede hiçbir futbolcu onun kadar hak etmedi bir stada adını vermeyi. Tarihe yazdırdığı ismini, stada yazdıranlara teşekkürler.
Şenol Güneş'in adının, birçok yanlışa duvar olacağından kimsenin kuşkusu olmasın.
Çünkü omuzlarındaki melekleri düşürdü insanlar, ya da acımasızca öldürdü. Terör sadece sokakta değil, yüreklerde. Mazinin asaletini, sistemin ağaları yok etti.
Ve televizyonlar o radyolu günlerin futbol zarafetini katletti.
Ama Şenol Güneş'in hikayesinde ve duruşunda değişen hiçbir şey yok.
Çünkü onun geride bıraktıkları, aslında hiç terk etmedikleri.
.