Onur Özgen ne güzel özetlemiş ;
''Oysa Beşiktaş’ın Şenol Güneş ile birlikte bir pas dolaşım modeli var. Bu modele göre oyunun üç ana figürü top, oyuncu ve alan birlikte düşünülüyor ve Beşiktaş hücuma kalktığında her şey bu üstün düşünce hüzmesinden elde edilen plan dahilinde gerçekleşiyor. Hepimizin gözüne hoş gelen o kısa ve seri paslaşmalar, savunmanın arkasına yapılan koşular ve o koşuları ödüllendiren ara paslar da işte bu planın bir parçası. Quaresma ise kariyeri boyunca herhangi bir kolektif planın parçası olamamış bir oyuncu olarak, Beşiktaş’ın bu planına da uyum sağlayamıyor.
Bol bol orta yapıyor Quaresma. Oysa plana göre en yakınındakine verip içeri penetre etmesi lazım. Veya bol bol çalım atıyor Quaresma. Aynı rakibi bir defa geçiyor, yetmiyor bir daha geçiyor. Taraftarlar da bol bol oley çekiyor. Oysa o esnada sahada boş bir alan ve o alana hareketlenen bir oyuncu var. Beşiktaş’ta o hareket mutlaka oluyor, takım kötü de oynasa, asla durağan oynamıyor, dolayısıyla Beşiktaş’ın pozisyona girmesi için yapılması gereken tek şey topun o alana doğru zamanda, doğru pas şiddetiyle atılması oluyor. Ama Quaresma sahadayken, onun kanadından o top bir türlü atılmıyor.''