Aranan stoper Alexis mi?
Anıl Demirci - 21 Ocak 2016, 14:55
Beşiktaş, uzun süredir uğraş verdiği stoper transferini Alexis Ruano’yu alarak sonunda gerçekleştirdi. Alexis’in ne tarz bir stoper olduğuna, Beşiktaş’a neler katabileceğine bir bakalım.
Beşiktaş’ın stoper pozisyonunda nitelik olarak bir eksikliği zaten bulunuyordu. Pedro Franco’nun ayrılmasından sonra nicelik olarak da bir ihtiyaç doğmuş oldu. Mevcut stoperlerin özelliklerini incelediğimizde Ersan dışında atletik ve çabuk olarak nitelendirilecek bir stoper bulunmuyordu. Rhodolfo’yu bu tip bir stoper ile tamamlamanın ne kadar doğru olduğu da Ersan’ın olmadığı maçlarda kaybedilen puanlar ile birlikte gün yüzüne çıkmıştı. Yani Beşiktaş’ta Ersan’ı yedekleyecek ya da Ersan’ın yedekleyeceği bir stoper yoktu. Teknik ekip de bunun farkında olduğu için motorik özellikleri iyi bir stoper istiyordu. Yönetim ise başta mali esasları dikkate alarak iki tip alternatif üzerine yoğunlaştı. Birincisi maliyeti yüksek olabilecek ve Ersan’ı kesmesi muhtemel stoper; Douglas, Djilobodji vb. İkincisi ise maliyeti uygun ama kağıt üzerinde Ersan’ın alternatifi, onunla rotasyona girecek birisi. Alexis ikinci düşüncenin bir ürünü olarak kadroya dahil edildi. Gelir ve performansıyla Ersan’ı kesebilir de orası ayrı konu. Bu seçim sezon sonunda daha geniş bir zamanda ve muhtemel şampiyonlukla beraber maddi olarak da daha esnek davranılabilecek bir dönemde çok daha net bir stoper alma düşüncesini de barındırıyor içerisinde. Sezon sonuna dek Rhodolfo, Ersan, Alexis, Milosevic ile devam edilecek. Sezon sonunda Ersan iyi bir fiyata satılıp daha kaliteli ve net bir stoper alınacaktır.
Basında ismi anılmaya başladığından bu yana hep Delgado diye yazıldığından olsa gerek Alexis, ilk bakışta isim olarak insanları tatmin etmemiş gibi duruyordu. Oysa bu adam başta İspanya’da olmak üzere futbol dünyasında Alexis diye bilinen ve bilhassa Valencia günleri ile fazlaca akıllarda kalmış bir stoperdi. Alexis, İspanyolların kendisinden çok şeyler beklediği bir savunma oyuncusuydu. Aslında bu beklentiye karşılık veremedi demek de yanlış olur. Zira kendisi Real Madrid ve Barcelona’yı ayrı dünyadan saydığımız için İspanya’nın büyük ve kalburüstü (Valencia, Sevilla) takımlarında forma giymiş bir futbolcu. İspanya alt yaş milli takımlarında U17’den U21’e kadar oynadı. 2003 U20 Dünya Kupası’nda finalde Brezilya’ya mağlup olan İniestalı İspanya kadrosunda yer aldı. 2004 U19 Avrupa Şampiyonası’nda finalde Burak Yılmaz ve Selçuk İnanlı Türkiye’yi yenerek kupaya uzanan İspanya’nın stoperi Alexis’ti. Sergio Ramos ise o takımın sağ bekiydi. Ayrıca 2006-2007 sezonunda İspanya’da ‘Don Balon’ dergisinin gelenekselleşen ödüllerinden ‘yılın en iyi çıkış yapan futbolcusu’ ödülünü almıştı. Yani Alexis İspanya’da ‘background’ olarak olukça sağlam.
Teknik açıdan ele alacak olursa İspanyolların kısa ama çabuk, sert, agresif ve cesur stoper ekolünden. Puyol, Ramos, Marchena model diyelim. Tabii model olarak benzese de seviye olarak onların altında olduğu apaçık bir gerçek.
Alexis’in anatomik yapısının kendisine kattığı artılar da var eksiler de. Stoper standartlarına göre kısa oluşu onu çabuk ve çevik kılıyor. Kısa mesafede ani dönüşlerde gayet iyi. Ayak çabukluğu hamle ve reaksiyon hızının yüksek olmasını sağlıyor. Rakibin hamlesine hamle ile cevap verebiliyor. Keza feyki yese de çevikliği sayesinde tekrar dönebiliyor. Yani 1vs1 savunmada geçilmesi zor bir oyuncu. Kuvvet olarak da iyi, vücut vücuda temasta sağlam kalabilen bir bedene sahip. Kısa boylu oluşu ve sıçramasının da çok iyi olmaması yüksek toplarda yeterince iyi olmamasına neden oluyor. Bilhassa cepheden gelen yüksek toplarda rakip santrfor sırtını dayadığı zaman kafaya çıkmakta zorlanıyor. Ama bunu çabukluğu sayesinde minimize edebiliyor. Şöyle ki rakip kendisinden daha uzun ve daha iyi sıçrıyor olsa dahi atik davranıp önüne geçip avantaj sağlayabiliyor. Yine fiziksel durumu ve bacak boyunun kısa oluşu sebebiyle kesici ve karşılayıcı bir oyuncu değil. Yani derinde yerleşen ve rakibin ceza alanına gönderdiği her topa atlayarak, kafaya çıkarak, bacağını oraya buraya sokarak top uzaklaştıran tipte bir stoper değil. Bekleyerek değil basarak savunan girişken bir stoper.
Zihinsel olarak öne çıkan en mühim özellikleri ise agresif ve cesur olması. Gözü kara diye tabir edilecek savunmacılardan ve bu nedenle çok sık kart görüyor. Bu agresif ve cesur yapısı rakip hücumcular için rahatsız edici olsa da bazen kontrolü kaçırabiliyor. Yani bu kendine güvenen, cesur yapısı sakin kalması gereken yerlerde yanlış hamlelerde bulunmasına sebebiyet verebiliyor. Ama ilerleyen yaşı itibariyle eskiye nazaran daha olgun bir savunmacıya dönüştüğünü söylemek mümkün. Pozisyon alması ve sezgileri iyi olsa da bazen hamle zamanlamalarını ayarlayamamasından kaynaklanan sıkıntılar yaşayabiliyor. Ancak çabuk ve çevik yapısı sayesinde bunu da tolere edebiliyor. Konsantrasyonunun yüksek oluşu, maçın tamamında oyunun içinde kalabilmesini sağlıyor.
Savunma tekniğini oluşturan etkenler anlatmaya çalıştığım fiziksel ve zihinsel özelliklerinde gizli. Şöyle ki çabuk ve sezgileri iyi olduğu için fazlaca ‘pas arası’ yapabiliyor. Aynı özellikler yardımıyla ‘boş top kazanımı’ da iyi. Temaslı ve sert oynamayı sevse de size olarak düşük olması ‘markaj’ becerisini sınırlandırıyor. Yüksek toplarda da bahsettiğim üzere çok kötü olmamakla birlikte dominant değil. Top tekniğine gelecek olursak; Alexis’in topla oynamayı seven bir savunmacı olduğunu söyleyebiliriz. Maç içinde fırsatını bulduğunda topla çıkmayı ve sık sık top sürmeyi denediğini görebiliyoruz. Bu konuda fena da değil. Pas konusunda bir Pedro Franco olmadığını söylemekle birlikte mevut stoperlere göre bir tık önde. İki ayağını da kullanabilmesi de büyük artı.
Tüm bu ifade etmeye çalıştıklarımdan yola çıkarak Alexis Ruano’nun özelliklerinin Beşiktaş’ın ihtiyaç duyduğu stoper tiplemesine uyduğunu görüyoruz. Getafe’nin daha ziyade ‘bekleyen ve savunan’ bir takım Beşiktaş’ın ise ‘öne çıkan ve oynayan’ bir takım olduğunu düşündüğümüzde Alexis’in özelliklerinin Beşiktaş’ta daha fazla iş görür olduğunu söylemek pek tabii mümkün. Takımında sol stoper oynuyor olması da ufak gibi görünen önemli bir detay. Teoride Ersan’ın alternatifi olarak gözüken ve bunu da layıkıyla yerine getireceğini düşündüğüm Alexis, pratikte Ersan’ı keser ise buna da şaşırmayacağımı ifade edeyim.
