Bir Tribünün Öyküsü: Kapalı Tribün
×
Bir Tribünün Öyküsü: Kapalı Tribün

Beşiktaş Forum|Bir Tribünün Öyküsü: Kapalı Tribün "Yeniden doğar, ölümlerden yeni bir şehir kurarız" Bursa'lı Kartalların Kapalı Tribüne astığı bir pankarttı bu. Birkaç

0 Üye ve 6 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Bir Tribünün Öyküsü: Kapalı Tribün  [Okunma sayısı 34655 defa] Bir Tribünün Öyküsü: Kapalı Tribün

Çevrimdışı Yalçın

"Yeniden doğar, ölümlerden yeni bir şehir kurarız"

Bursa'lı Kartalların Kapalı Tribüne astığı bir pankarttı bu.

Birkaç zamandır Kapalı Tribün ve Çarşı üzerine bir yazı yazma derdindeydim. Çok düşündüm yazıp yazmama konusunda. Çünkü çoğunda içinde olmadığımdan dolayı yazdıklarımın ne derece kabul göreceğinden şüphelerim vardı. Fakat 20 küsür senedir gittiğim tribünün en azından doğruluğundan şüphe duymadığım yönlerini yazmanın doğru olacağı kanaatine vardım.

Elbette her gün her saat içinde olan kişilerin varlığından dolayı haddime değil böyle bir yazı yazmak. Fakat en azından bilmeyenlere, duymayanlara bir nebze de olsa farkındalık yaratmak adına faydalı olacaktır diye düşünüyorum. Beşiktaş ne kadar ağır ve saygıdeğer bir kulüpse tribünü de o derece ağır ve saygıdeğerdir. Bunun dile getirilmesi gerekir. Diyelim ve başlayalım.. Her ne kadar kusurumuz olursa şimdiden affola..

Beşiktaş Kapalı Tribününün dönüm noktalarını 3'e ayırmak gerekir. Bunlar 1978-1980'li yıllara kadar ki olan dönem, 1980-1996'lı yıllara kadar ki olan dönem (ki en derin çatışmaların olduğu dönemdir) ve 1996'dan günümüze kadar olan dönem. Son döneme daha çok medyatik dönem desek yanlış sayılmaz. 1996'dan sonraki döneme Barış sonrası dönem de deniliyor.

İnönü Stadyumu ilk yapıldığında temel amaç İstanbul'un 3 büyük takımının ortak maçlarını oynayacağı bir stad olması istendiğiydi. Bu noktada 3 büyüklerin kendi aralarında oynadıkları maçlarda Kapalı Tribün büyük önem taşıyordu. Sahaya hakim bir tribün olması, kameranın direk görüş açısına sahip olması ve akustik avantajından dolayı Kapalı Tribün çok önemliydi. Dolayısıyla bu noktada Beşiktaş, taraftarı açıısndan avantajlı durumdaydı. Hem semtinden gelecek olanların stada daha yakın olması, hem de kendi semtlerindeki bir stada diğerlerinden daha hakim olmalarının avantajlarını reddemezlerdi. Bu bakımdan 78'li-80'li yıllara kadar Beşiktaş Kapalısının tribün adamları tek hakimiydi diyebiliriz. Rahmetli Bekir Ağbey ve kardeşi İsmail Ağbeyle beraber Musa'lar, Yelken Birol'lar ve daha nice eskilerle beraber Kapalı Tribün her zaman bu grubun kontrolündeydi. Bu dönem daha çok maç günleri olan olaylarla gündemde kaldı. Birkaç olay dışında. Bunlar da yeri gelince dillendirilir.

2. dönem: En hareketli dönemdir bu dönem. Benim de ortalarında denk geldiğim dönem. Türkiye yeni bir ihtilalden çıkmış, ve yeni gelen rejimler gençlerin apolitik olmasına çanak tutacak olan tüm gelişmelere geç reaksiyon gösteriyordu. Bu noktada gece sokağa çıkma yasağının bittiği saatlerde Beşiktaş Kapalı Tribününün adamlarının Kapalı Tribüne el koyması özellikle Fener Tribünlerinde bir reaksiyon gösterme düşüncesini güçlendiriyordu. Nitekim 19 Eylül 1982'de oynanan Fenerbahçe-Altay maçıyla açılan Kadıköy Şükrü Saraçoğlu Stadıyla beraber Fener tribünü  bu işte ben de varım diyordu. O dönem Fener tribününde önemli nüfüsa sahip isimlerin söz hakkına sahip olmasıyla beraber, bu süreçte gerçekleşecek olayların da habercisiydi aslında. Nitekim sokağa çıkma yasakları İstanbul'da artık kalkmış, ve Fener tribünü ilk kez 1985'te oynanan ve sonucu 1-1 biten Donanma Kupası maçıyla beraber İnönü Stadının Kapalı Tribünlerine girmiş oluyordu. Beşiktaş tarafında ise artık Bekir ve İsmail kardeşlerin oluşturduğu jenerasyon yavaş yavaş ağırlaşmaya başlamıştı. Bu oluşumum değişmesine gerektiğine inananlar ilkönce Aksaray'da bir oto parçacasında bulunan arkadaşlarının mekanında buluşmaya başlamışlar, zamanla bu kesim yerini daha çok merkezi Beşiktaş Köyiçi'nde bulunan bir oluşumla pekiştirmeye başlamıştı. Artık öncelik gündüz derbilerinde Kapalı Tribünün öncelikli olarak ele geçirilme mücadelesiydi. Zamanla bu gelenek şekil değiştirmeye başladı. Önce gece sabahlamaları başladı. Bunu, gece olan olayların rövanşını almak için takip eden semt basma olayları takip etti. Nice insanlar sırf rakip takımın mekanı diye bir semte uğramaz oldu. Derken basket maçları da artık bir prestij mücadelesi haline gelmeye başladı. Ankara'da oynanan Cumhurbaşkanlığı Kupası maçları, Başbakanlık Kupası maçları, artık gazozuna maç bile olsa orada olay oluyordu. Bu olayların içinde olan kişiler ise merkez olarak Beşiktaş Köyiçi'ni kullanıyorlardı. Zamanla Köyiçi tandemli bu grup adını şu anda hepimizin bildiği bir grup olarak alacaktı. Çarşı. Beşiktaş-Fener maçlarında Fener tribünü gelirken "Kasımpaşa geliyor" diye bağırırken, ev sahibi tribün en son stada girdiği için "Çarşı geliyor Çarşı yadele yadele" tezahüratları insanların zihinlerinde adeta subliminal bir mesaj gibi yer ediyordu. Velhasıl, bu dönem tribün tarihinin en cesaret gerektirmiş dönemidir. Çok canlar yandı. Tesisler basıldı, karakol olayları oldu, kulaklar kesildi, tribünler basıldı, insanlar evlerinden alındı, semtler basıldı. Çok olaylar oldu. Tatile gidenlerin bile hesaplaşmalarla karşı karşıya kaldığı dönemlerdi bunlar. Şu anda insanlar "Beşiktaş Tribünleri sağlamdır" ya da "Fener tribünleri sağlamdır" diyorsa, o dönemde ortaya çıkmaktan korkmayanlar sayesindedir. Bu su götürmez bir gerçektir. Beşiktaş Tribünü adamları düşmanının mert ve kalleş olmayanını da sever. Bunu herkes bilmeli.

3. dönem: Barış ve sonrası. Artık gece maçları oynanmaya başlamıştı ülkemizde. Gece sabahlamaya kalan tayfa akşam maçlarına kalmakta zorlanıyordu. Buna müteakip tribün olaylarının uzaması kimseye bir fayda getirmiyordu. Kimse geri vites yapmıyordu. Nitekim 1996 yılında 3 büyük takım taraftarları arasında bir barış anlaşması yapıldı. Artık herkes kendi çöplüğüne bakacaktı. Velhasıl bu karar Beşiktaş tribünlerinin bir kaç sıra öne geçmesine sebeb oldu. Forzabesiktas'ın resmi site olarak lanse edilmesi, sansasyonel aksiyonlar Beşiktaş Çarşı Grubunu hep bir adım önde getirdi. Sosyalist ve halkçı bir hamuru vardı Çarşı Grubunun. Toplumsal olaylara reaksiyon göstermeleri, gerektiğinde kendisine bile karşı olduğunu dile getirmesi, oynanan müsabakalarda körü körüe takıma sonuna kadar destek vermeleri, bunlara eklenecek çok hareketleri oldu. Halkın çoğu kesiminin sempatisini kazandı. Alen'in bir sözü vardı: "Çarşı, her Beşiktaşlı'nın ıslanmamayı düşündüğü anda altına girebileceği bir şemsiyedir". Medyatik oldu, her kesime ulaşabilme avantajı elde etti. Fakat bunu ayağa düşürmediler. Bu bakımdan her zaman kazanan oldular. Bu dönemde 2 kritik hareket oldu Beşiktaş Tribünleri adına. İlki Beşiktaş-Bursa maçında yaşanan olaylardı. Her ne kadar yasadışı olsa da ve tasvip edilmese de, yıllarca Bursa tribünlerinin yaptığı aşşağılamalara, hakaretlere işin raconuna göre tepki verdi Beşiktaş Tribünü. 5 Aralık 2010 yılında cereyan eden olaylar, bir tribünün nerde susar, nerde cevap verir dersinin finali olmuştur. Ne yazık ki bu olaydan sonra Bursa Tribünleri bir daha toparlanamamıştır. İkinci hareket ise, Gezi Olaylarında verilen destektir. Beşiktaş Tribünü ve Çarşı, stadları yıkım aşamasındayken, belkide stadlarının ellerinden gitmelerine sebeb olacak bir harekete girişip; toplum vicdanına duyarsız kalmayarak dosta düşmana reklamcı olmadıklarını göstermişlerdir. Bu anlamda özellikle Çarşı Grubunun verdiği destek ders niteliğindedir. Çünkü menfaatçi bir oluşum elinde bir varken ve stad yapılma aşamasındayken bindiği alı kesmez.

Sonuç: Sonuç olarak, Kapalı Tribünümüz bize bir emanettir. Yadigardır. Her ne kadar Başkanımız tribünümüzü mor,mavi,turuncu diye sınıflandırsa da bizler yine de bedelini ödeyip orada yerimizi alacağız.

Tüm rahmetlilerimizin ruhu şad olsun.

Konuyu Göztepe'li kardeşlerimizin nidasıyla kapatalım:

"Issız kuytu köşelerden
And olsun ki döneceğiz"


Saygılarımla,

Soner Yalçın
"Herkesi bir defa, bazılarını her zaman aldatabilirsiniz. Ama herkesi her zaman aldatamazsınız."

Suleyman Seba

Çevrimdışı ALI RIZA


Çevrimdışı Yalçın

"Herkesi bir defa, bazılarını her zaman aldatabilirsiniz. Ama herkesi her zaman aldatamazsınız."

Suleyman Seba

Çevrimdışı Altuğ

@Yalçın abi merhaba çok etkileyici bir yazı olmuş yazına kalemine sağlık.

Çevrimdışı ZEKI

@Yalçın simdi okuyabildim cok guzel bir yazi olmus emegine saglik

Çevrimdışı ilhan


Çevrimdışı Ziver VARLI

emeğine ve yüreğine sağlık güzel yazı

Çevrimdışı Yalçın

Kisa kisa entryler girerek bu basligi bir klavuz haline getirelim. Soru cevap seklinde olsun.

S) Besiktas Kapali Tribunune giren ilk deplasman taraftari hangisidir?

C) Diyarbakirspor taraftaridir. 80'li yillarin ortasinda girmislerdir. O donem Besiktas Kapalisinda hakim olan grubun Diyarbakir agirlikli olmasindan dolayi daha rahat olmustur bu giris.
"Herkesi bir defa, bazılarını her zaman aldatabilirsiniz. Ama herkesi her zaman aldatamazsınız."

Suleyman Seba

Çevrimdışı Yalçın

S) Sabahlama donemlerinde uc buyuklerin sabahladiklari mekanlar nerelerdi?

C) Besiktas: Abbasaga Parki - Macka Parki - Sahil Parki (Baska bir adi daha var soylemeyelim burada)

C) FB: Kalamis Parki. Avrupa Yakasinda iken Ferikoy Mezarligi.

C) GS: Eski Likor Fabrikasi. Ferikoy Mezarigi.

Zaman zaman FB ve GS Zincirlikuyu Mezarligini da tercih etmislerdir.
"Herkesi bir defa, bazılarını her zaman aldatabilirsiniz. Ama herkesi her zaman aldatamazsınız."

Suleyman Seba

Çevrimdışı EMİR EMRE

terima kasih
Tidak semuanya bro :)

SM-A320F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi


Çevrimdışı mylife1903

Bu ne diyo nereye varmak istiyo

Bimeci kanis


Etiketler: