önce wow, sonra dh, kurulduğu günden beri de burası.
okuya okuya artık pek çoğunuzu tanır gibi oldum valla. yolda görsem selam verecek durumdayım. üyelik bugüne kısmetmiş. işin ilginci şu yaşıma kadar inönü'ye toplasan 5 kez gidebilmişken, hergün yeni stadı takip ediyor olmam. beşiktaşlılık işte. aslına bakarsanız şu uzaklaştırılan arkadaşın stad büyüklüğü ile kulüp büyüklüğü ilişkilendirmesi hakkında 2 kelam etmek istedim, biraz da onun etkisi var üyelikte.
bu stad daha büyük, daha iyi olabilir miydi? muhakkak olabilirdi. ancak bir laf var ya, mükemmel çok iyinin düşmanıdır. zira en iyisini yapayım derken hiçbir şey yapamazsınız. 2 sene daha kazma vurulmasa, ek izinlerle uğraşılsa, kaynak aransa, o kazma muhtemelen hiç vurulmazdı. 2 sene daha takım düşük gelir sebebiyle rekabet edemez, başarı gelmeyince de ne başkan kalırdı, ne para. o saatten sonra da kimse bize bu araziyi yar etmezdi.
mevzu büyüklükse, bence asıl büyüklük 7 düvel karşındayken, cebinde 3 kuruş nakit yokken o stadı oraya yapabilmektir. yoksa o stadı dağın başına bedavaya devlete yaptırır, vodafone'dan gelen 150 milyonu stad yerine cebimize atar, borçları sıfırlar, üstüne 60 bin kişilik stad sahibi olurduk. maçları da yeni stad bitene kadar inönü'de oynar, gurbetçi olmazdık. daha güçlü kadromuz, yıldız futbolcularımız olurdu.
tüm bunlara rağmen aramızdan o araziyi vermek isteyen tek bir Allah'ın kulu çıkmadı. zira diğerlerinin anlamlandıramadığı "beşiktaşlı duruşu", değerleri başarının üzerinde tutmayı gerektiriyor. başkasının büyüklük kıstasını bilmem de, benim kıstasım sahip olunan değerler. büyüklük, saha zemini, kaplama kalitesi, vs. bunların hepsi stadın açıldığı gün unutulacak zaten. o stad orada olsun, yeter.