Şimdi bir yönetici çıkıp, 'hocamızın istediği her şeye tamam dedik, sonra bir anda çalışmak istemediğini söyledi, biz de şaşırdık' dese, bu sefer hoca çıkıp sağa sola verip veriştirecek. Her zamanki gibi isim vermeden, gizemli gizemli konuşacak... 'Herkes kendini biliyor' falan diyecek... 'Allaha havale ediyorum' falan gibi gereksiz laflar edecek... 'Gün gelir, bunların hepsini konuşuruz ama şimdi yeri değil, Beşiktaş'ı yıpratmayalım' tripleri...
Ardından bir ay yana yakıla teknik direktör arayışı... 'Lucescu şunu önerdi, Atiba bunu önerdi' saçmalıkları... 'Şenol Güneş servet istedi', 'Rıza Hoca elden kaçtı', 'İbrahim Üzülmez göreve hazır' falan...
Sonra bir parmak bal... 'Diego Costa Beşiktaş'ta'... Formalı fotoğraf, yanında gururlu bir yönetici... İğrenç tasarlanmış, 250 TL'ye satılan bir 'özel' Costa tişörtü...
Ardından Ghezzal Tottenham'a, Rosier Marsilya'ya... 'Beşiktaş'ın yeni transferi Lens'... 'Boyd yeni sezona hazır'... 'Larin büyük konuştu: 30 gol atarım'... Derken 'Beşiktaş'a gençlik aşısı'... Sağda solda ne kadar çer çöp gurbetçi varsa doldur... 'Galatasaray'a Hebele çalımı... 17 yaşındaki oyuncu Beşiktaş'ı seçti, formayı giydi'... Sonra 'Beşiktaş'ın tek kuruşunu çarçur ettirmem' edebiyatı...
Off midem bulandı ya...