Sergen'le birlikte bir coşku patlaması olacağını biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum. Vodafone Park'ı İnönü gibi alevler içinde görmek müthişti.
Kadro aynı, sıkıntılar aynı, maaşlar ödenemeyecekse yine ödenemeyecek... Ama bir fark var, ve o fark, Fenerbahçe'yi geçen sene PTT'den Süper Lig'e geri getirdi, nerdeyse Avrupa'ya bile götürecekti. Doğru dürüst top oynamadılar, kadroları gayet zayıftı, iddiaları olmadığı gibi küme düşme paniği akıllarından bir an olsun çıkmadı, ama Ersun Yanal gelince, 15. sıradayken bile stadı doldurdular, yenilseler bile protesto etmediler, en kıytırık maçtan sonra tesislere gidip hocalarına ve oyuncularına destek oldular... Ki bunlar, düne kadar arabanın içinde kendi oyuncularını tekmeleyen, iki mağlubiyet sonra camı çerçeveyi indiren, ilk derbi mağlubiyetinde başkan değiştiren, zirveden biraz kopunca stadı bomboş bırakan adamlardı... Kenetlendiler. Bize de böyle bir 'bahane' gerekiyordu. Bahanenin en büyüğü geldi.
Yaşayan en büyük Beşiktaş topçusu Sergen benim için... Belli ki çoğu kişi için de böyle...
Erzurum; Beşiktaş'ı, muhteşem kadrosuyla değil, inanarak, kenetlenerek, hayal ederek eledi. Beşiktaş da muhteşem kadrosuyla olmasa bile, inanarak, kenetlenerek, hayal ederek seneyi olabilecek en iyi yerde bitirebilir.
Yolun açık olsun Sergen...