Milosevic ne kadar gerekli ?Beşiktaş genç stoper Milosevic’i kadroya katarak transfer dönemini açtı. Stoper mevkii Beşiktaş’ın transfer yapması gereken mevkilerin başında geliyordu. Geçtiğimiz sezondan bu yana bu bölgeye adam aranıyordu. Geçen yıl devre arasında Lescott, Moledo, Gil derken Dany gelmişti. Bu sezon başı da yine Moledo, Rolando, Kaboul gibi isimlerlerle ilgilenilmiş ama stoper transferi es geçilmişti. Beşiktaş’ın nasıl bir stopere ihtiyacı vardı? Milosevic neyi değiştirir? Bu transfere nereden bakmak gerekir?
İhtiyaç duyulan stoper tiplemesi geçen yıldan bu yana herkes tarafından sürekli dile getiriliyor. Hemen hemen herkes de bunda hemfikir. Havadan başarılı, kesiciliği iyi, rahatsız edici/caydırıcı markaj becerisine sahip ve agresyonu yüksek bir stoper kısaca… Beşiktaş bireysel savunmadan ziyade takım savunması ile önplana çıkan bir takım. Bunda da oldukça başarılı. Geçen yıl en az gol yiyen takım olma ünvanı elde edildi. Bu sezon da ilk devre itibariyle Başakşehir(8), F.Bahçe’den(13) sonra en az gol yiyen üçüncü takım Beşiktaş(15). Bu üç takımın duran toptan yediği gollere bakacak olursak; Başakşehir 1, F.Bahçe 0, Beşiktaş ise 5 gol yemiş. Bunun bir de duran topun hemen devamında yenilen kenar golleri var. Tıpkı G.Saray maçında karşılanan kornerin akabinde bir duran top gibi kesilen kenar ortaları yani. Yenilen golleri biraz saha detaylandıralım. Beşiktaş yediği 15 golün 14’ünü ceza sahası içinden yerken F.Bahçe ise yediği 13 golün 7’sini ceza sahası içinden yemiş. Genel olarak iyi takım savunması yapan ve rakibi ceza alanından uzak tutan, atakları daha çok ikinci bölgede bitiren Beşiktaş’ın ceza sahasından bu kadar çok gol yemesi ceza alanı içinde caydırıcılığının, mahrem bölgeyi savunuculuğunun zayıf olduğunun apaçık göstergesi. Bunu yapacak olan ise ceza alanının bekçileri stoperler. Daha genel bir istatistikle anlatmak gerekirse Beşiktaş top kesme/karşılama istatistiğinde ligde 17. sırada bulunurken, ‘tackle’ diye adlandırılan top kapma/kazanma istatistiğinde 2. sırada. Peki bu iki rakamın tercümesi ne? Bu iki savunma istatistiğindeki bu denli farkın nedeni ne? Beşiktaş topu rakibin kullanmasına(pas, orta, şut) izin verdikten sonra savunmaya çalışan değil de rakibin ayağındayken baskı uygulayıp topu kullanmasına izin vermeden kazanmaya çalışan bir takım. Yani yerleşik savunma değil de tempolu savunma yapıyor Beşiktaş. Bu nedenle top kesme/karşılama ile top kapma(tackle) istatistiği arasında bu kadar fark var. Ancak bunu yalnız formata bağlayamayız. Oyuncu özellikleriyle de alakalı bir durum zira. Misal baskı gücü sayesinde ‘tackle’ istatistiği Beşiktaş gibi yüksek olan F.Bahçe ve Bursaspor’un kesme/karşılama istatistiği Beşiktaş’tan bir hayli fazla. Bu da Beşiktaş’ın savunmacılarının kesicilik, durduruculuk, karşılayıcılık, bloklayıcılık açısından yetersiz olduğunun kanıtı. Bu yetersizlik de ceza alanı içerisinden, duran toptan bu kadar çok fazla gol yenmesinin açıklaması oluyor. Tabii burada sadece sorunun stoperlerde olmadığını bilhassa duran top savunmasında beklerin, orta saha ve forvetlerin de etkin olduğunu belirtmekte fayda var. F.Bahçe’de stoperler dışında Mehmet Topal, Kuyt, Webo, Selçuk gibi; G.Saray’da Melo, Umut, H.Balta, Veysel gibi; Bursa’da Fernandao, Şamil, Ozan gibi hava topu becerisi yüksek olup savunma duran topunda da faydalanılan isimler mevcut. Beşiktaş’ta ise bırakın stoperler dışındaki oyunculardan yüksek top katkısı almayı stoperler(Pedro Franco) bile bu konuda yetersiz. Demba Ba gibi uzun bir isim var ancak o yüksek topa çıkmayı pek sevmiyor. Hücum duran topunda dahi çıkıp vurmak yerine seken topu falan kovalıyor. Zaten kariyerinde birçok kafa golü olmasına rağmen duran toptan attığı gol yok denecek kadar azdır.
Gelelim işin hücum kısmına; Beşiktaş akan oyunda Bursaspor ile birlikte ligde en fazla gol atan takımken duran toptan attığı gol(penaltı ve direkt frikik hariç) sayısıysa sadece 4. Trabzon ve G.Saray’ın 9, Bursaspor’un 7, F.Bahçe’nin ise 6 duran top golü var.
Bütün bu verilerin ışığında yazının başında bahsettiğimiz tipte bir stoperin elzem olduğu aşikar. Geçen yıldan bu yana ilgilenilen Lescott, Moledo, Rolando, Kaboul ve basında ismi hiç çıkmayan ama Bilic’in özel olarak ısrarla istediği Dinamo Moskovalı Douglas gibi isimler ihtiyacı karşılayabilecek isimler. Peki Alexander Milosevic? Ayrıntılı analizini yapacak kadar çok izlediğim bir oyuncu değil. Ama izlediğim kadarıyla ve özellikle fikirlerine, oyuncu gözlerine inandığım kişilerin analizlerinden yola çıkarak agresyonunun yüksek olmadığı, rahatsız edici/temaslı bir markajının olmadığı, atletikliğinin düşük olduğu ortada. Boyu nedeniyle yüksek toplarda doğal olarak iyi. Zihinsel(pozisyon alma, hamle zamanlaması, sezgi vb ) aksiyonlarda da ortalama üstü. Ve belki de en mühim özelliği top tekniği. Şimdi sihirli soruyu soruyorum. Milosevic’in, Atınç Nukan’dan daha iyi olduğu özellikleri nelerdir? Bence bu soruya pas becerisi dışında verilecek net bir cevap yok. Hatta Atınç’ın yüksek topları, daha iri olmasına rağmen atletikliği falan daha iyi. Scout şefi Fikret Demirer stoperde pas becerisine haddinden fazla önem veriyor ama bu bir stoper için aranılan ilk özellik olmamalı. Bilhassa Beşiktaş gibi set/pas oyunu oynamayan, geriden top yaparak çıkmayan takımlar için daha da anlamsızlaşıyor. He olursa tabii ki daha iyi olur ama zaten Pedro Franco var. Milosevic savunmanın agresyonunu, sertliğini, atletikliğini, tecrübesini, karakterini arttıracak mı? Hayır. Neyi arttırır? Hava topu hakimiyetini arttırır. Atınç oynadığı zaman bunun kralını yaptı/yapar. Çıkan haberlere göre Bilic, ısrarla Kaboul’de diretiyor. Bunda da son derece haklı. Milosevic için sorduğum soruları Kaboul için de soralım ve cevaplayalım. Kaboul savunmasının agresyonunu arttırır, markaj becerisini arttırır, sertliğini arttırır, yüksek top hakimiyetini arttırır, tecrübesini arttırır, karakterini arttırır… Eğer Kaboul ya da benzer bir stoper alınmayacaksa -ki bence alınmayacak- stoper grubu şöyle olacak: Ersan, Pedro Franco, Milosevic, Atınç. Yani Sivok çıkıp Milosevic dahil oluyor. Ve ben burada bir fark göremiyorum. Milosevic kimi tamamlayacak sorusuna da cevap bulamıyorum. Franco ile oynarsa atletiklik, tecrübe ve tempo düşecek(Ersan kadar atletik ve tempolu değil). Ersan ile oynarsa savunma aklı düşecek.(Franco kadar akıllı değil)
Güzel Analiz yapmış.
Bu transferi eleştirmiş
http://www.medyaspor.com/kose-yazilari/milosevic-neyi-degistirir-602