10 Ocak 2017, 16:51:26 »
Kulüplerin mali tablolarına dair uzunca bir projeksiyon tutabilirim. Fakat ez cümle: Şampiyonluk ve ŞL gelirinden mahrum kalan büyükler çarkı döndüremez hale gelecektir. Bizim maaş skalamızın yükselmesi sonraki kontratlara olumsuz yansıyacaktır. Ayrıca kulüplerin oyuncu alımından ziyade oyuncu satışı ile ilgili planlamaları mühim. Çarkın dönebilmesi için pastanın büyük bölümüne sahip olmak ya da yüksek kontratlı oyuncuların büyük bölümünü fahiş bedellere elden çıkarmak gerekiyor.
25 Ocak 2017, 17:40:19
Galatasaray, Benchmark 2015 raporuna göre sahip olduğu tüm gelirleri futbolcu maaşlarını ödemek için harcamış. Ve geçen sezon transfer geliri olmamasına rağmen bonservis ve kiralama bedelleri için 27 milyon € gibi bir meblağ ödemiş. Diğer parametreler ile birlikte toplam gelirde ilk 30 içinde olmasına rağmen risk raporunda 3. net borçta ise 8.sırada. Zira borcu, gelirlerinin 1,5 katı; kulüp varlıkları ise borç miktarının dörtte biri.
26 Ocak 2017, 18:09:31
Galatasaray CL gelirlerinden mahrum kalınca ilk 6 aylık dönemdeki gelir kalemlerinin tamamı bir sezon öncesine göre düşmüş. Toplam gelirleri ise geçen sezona göre -42% azalmış. Brüt 31 M TL, net 153 M TL zarar açıklamışlar. Finansman giderleri 75 M TL. Banka ve faktoring borçları ise 617 M TL. Ayrıca 156 M TL'lik ticari borçları var.
20 Aralık 2016, 10:14:28 »
Alıntı yapılan: atalay - 08 Aralık 2016, 11:40:58
Altyapı eğitimi ve organizasyonunda önemli problemler var. Fakat en önemlisi altyapıdan üst yapıya oyuncu hazırlayamama sorunu. Bu sanılanın aksine akıla ilk gelen parametreler ile sınırlı değil. Burada tek bir adam üzerinden değerlendirme yapılması da mümkün değil. Kulüp organizasyonu ve işin tüm yönetimsel birimlerini güçlü/doğru kullanmak gerekiyor. Oyuncunun saha içi fundamental yönünü geliştirmek yetmez. Öncelikle bu gençleri saha dışında nitelikli bireyler olarak yetiştirmek gerek. Jira eğitimi ve pedagoji üzerine öğrenim görmüş kişilerin, genç oyunculara; beslenmeden spor doktrinlerine, atletik departmandan oyuncunun kişisel ve bilhassa iletişim becerilerinin gelişimine kadar doğru metotlar sunması, kariyer planlamaları için yardımcı olmaları gerekiyor. Bunun için ise önce üst yapıdaki düstur ve mantaliteyi düzeltmek gerek. Burada kulüp kültürü ve perspektif devreye giriyor. Ülke futbolunu planlayanların genç oyuncuların (18-22/23 yaş) üst yapılarda oynamasını teşvik ettirecek ve kulüplere maddi destek sunacak bir model yaratması lazım. 600 milyonluk balon ligin bunu sunabilecek ekonomik olanakları var. Bu yaş aralığındaki isimlerin bu seviyelerde düzenli oynaması elzem. Fakat siz daha altyapılarda gelişim ve performans yaşındaki gençlerin makas aralığını bu kadar açarsanız üst yapı için iyi bir zemin hazırlamamış olursunuz.
Bundesliga'nın yeni yanın ihalesi 4 yıl için 4,64 milyar € bedel karşılığında satıldı. Almanya Federasyonu, gelirin %30'unu son beş yıllık performansa göre dağıtıyor. Kalan %70 dilimdeki %3'lük bölümü ise 19-22 yaş aralığındaki gençleri belli bi' kota üzerinden oynatma karşılığında veriyor. Bu senede yaklaşık 25 milyon € demek. Bu gençleri neden oynatmasınlar?
22 Mayıs 2017, 15:08:48 »
Kulüpler birliği yasası ve anlaşmalı bankalar aracığıyla yapılacak faizsiz geri kredi ödemesi, benim de olması gerektiğini düşündüğüm şey. Fakat bu olmayacak. Kaldı ki bu işin kulüpler üstü kısmı. Bu arada kulübün halihazırda devlete karşı 253 milyon TL vergi borcu var. Öncelikle güçlü bir altyapı ve futbol aklı ön şart. Sonra altyapıdan üst yapıya oyuncu taşımak adına doğru bir organizasyon gerekli. Futbol A takımının harcamalarını ve maaş bütçesini belli bir seviyede tutup, finansal harcamaları kısmak gelir-gider dengesini pozitif ivmeye dönüştürmek lazım. Bunun dışında gerek sportif başarılar gerek ise transferdeki oyuncu satışlarından elde edilecek gelir yine olmazsa olmaz. Gelir kalemleri için de en önemli yeri kaplayan oyuncu satışı için ise daha güçlü bir network gerek. Transfer sirkülasyon için de yüksek rakamlara oyuncu satıp, saha içindeki kaliteyi korumak ve arttırmak için ise güçlü bir transfer aklı gerek.
Banka ve faktoring borçları böylesine artış göstermişken öncelikli olarak faiz ve kur farkını kontrol altına almamız gerekiyor. 1 yılda kur farkı ve faiz giderleri için 194 M TL ödemişiz. Bütçede beklenen gelir rakamlarında da gider rakamlarında da negatif anlamda büyük saplamalar var. Çünkü artan gelirlerle rağmen banka, faktoring ve ticari borçlarda aynı zamanda finansman giderlerinde büyük artış var. Nakit çıkışı gerektiren borçları ödemek için düzenli olarak sıcak para akışını sağlayabileceğimiz bir proje gerekli. Eldeki mevcut gelir kalemlerini muhafaza edip, arttırmak ve yeni gelir kalemleri yaratmak gerek. Yeni pazarlara açılmak düşünülebilir. Fakat uzakdoğu pazarı bana pek rasyonel gelmiyor. İyi bir fizibilite ve ülke futbolunun da açıldığı doğru bir pazarlama projesi gerekli. Ayrıca bu kısa ve orta vadede sonuç vermeyecektir. Mesela Kuzey İran yani Güney Azerbaycan ve Mena bölgesi daha rasyonel hedef. Bunlara eklenebilecek uzun vadeli pek çok şey var fakat kısa vadede yapılacak ve bunu sürekli kılacak şeyler net. Yalnızca UEFA, stat ya da lisanlı ürünlerden elde edilecek gelirler ile borçları azaltmak mümkün olmadığı gibi her geçen gün daha da artacaktır.
22 Haziran 2017, 13:52:46 »
Borçlar ile ilgili durum net. Son iki yılda banka ve faktoring borçları 360 m TL artmış. Toplamda 700 m TL'ye ulaşmış. Kulübün sadece devlete 250 milyon küsur vergi borcu var. 1 yıl içinde kur farkı ve faiz giderleri için ödenen rakam 200 milyon Tl'ye yakın bir meblağ. Ticari borçlar ve finansman giderleri her sene artarak büyüyor. Bu harcamaları şeffaf bir biçimde gösterirlerse neden ve nasıl diye sorabiliriz?
17 Temmuz 2017, 11:08:28 »
4 büyük kulübün toplam borcu 6 milyar küsur TL
21 Temmuz 2017, 19:42:40
beIN France ve Fransızca Kuzey Afrika için önemli. Zaten sürekli bahsettiğim Mena bölgesinin, bizim için en büyük potansiyel ve yağlı müşterileri Kuzey Afrika'da aynı zamanda Arap yarımadasının doğusunda ve güneydoğusunda. Yine Körfez ülkelerinden birkaçı sayısal müşteri kazandırmasa da sponsorluk anlaşmaları için önemli olabilir. Burada ülkenin siyasi konjonktürü ve yatırımları önemli. Yayıncı kuruluşta olduğu gibi. Belki de aşağıdaki 30 milyonu veya Türki Cumhuriyetlerdeki milyonları saflara katamamak adına en büyük engel de bu. Ayrıca taraftar sayısından ziyade ne kadarını merkeze çekebildiğimiz önemli. Bu iç pazarda da böyle. Bu müşteri olmaz, ticari anlaşmalar olur. Keza stratejik işbirlikleri olur. Burada marka yönetimini bilen, bu bölgelere girişin biletini verecek kişi veya kurumlar ile yürümemiz lazım. Fizibilitenin bir ayağı bu. Medya, reklam, sponsorluk vesaire gibi hususların yönetilmesi, pazarlaması ve satışı ile ilgili hakların IMG tarzı destek verebilecek bir şirket ile ortaklık anlaşması sonucunda belirlenmesi ve bir yol haritası çizmek lazım. Fakat bu kararlar riskli. Doğru adımlar atılmadığı taktirde kulübü sıkıntılı durumlara sokabilir. Güneydoğu Asya da önemli bir pazar. Fakat ilgiyi çekmek kolay değil. Mesela Singapur fazlasıyla kozmopolit bir yer. Malezya planları varsa mutlaka değerlendirilmeli. İlaveten başta pastanın en büyük dilimi olan Ülke Futbolu ve sonrasında Ülke Sporu, spor endüstrisi doğru pazarlanmadığı ve yönetilmediği için birkaç küçük yatırım dışında çok büyük büyümeler ve atılımlar beklemiyorum. Zaten bunlar süreç ister. Fakat öyle bir altyapı yok. Bir kere gerek saha içinde gerek saha dışında büyümek istiyorsanız rekabetin kalitesi artacak. Bunu her seferinde söylüyorum. Rakiplerinizin kötü olmasını bekleyerek veya kendinizi yeterli görerek filan gelişmeyeceksiniz. Bu halinizle ve organizasyon yeterliliğiniz ile neden cezbedici olasınız? O yüzden bu demeçleri yeterli bulmamak maalesef yanlış olmaz. Çünkü kulüpler henüz eldeki mevcut potansiyeli doğru kanalize edemiyor.
10 Ağustos 2017, 17:32:11 »
Mali tablo yine UEFA gelirlerinin önemini gösteriyor. Toplam gelirlerde %43 gibi bir artış var. Ticari borçlar ve finansman giderleri artarak devam ediyor. Keza sporcu ve personel giderlerindeki %31 artış önemli zira bu düşmeyip, kısa ve orta vadede artarak devam edecek. Fakat bunu gelire oranlamak gerek.
25 Haziran 2018, 18:20:18 »
Katma değeri yüksek ürün üretimi. 102.sıradayız. Paralar dağıtılırken bizim gerimizde olanlar ar-ge ve teknoloji ile büyüdü. İlk dönem borçlanarak ikinci dönem Cumhuriyet tarihinin ortalama büyüme hızında saydık. İhtiyacı kadar üretemeyen, katma değeri yüksek ürün ihraç edemeyen, ithalata bağımlı, parası tüm para birimleri karşısında değer kaybeden böylelikle satın aldığı her üründe ham madde için daha fazla para ödemek zorunda kalan, bunu da daha yüksek ötv, kdv oranları ve bilumum vergi ile karşılayacak, burada bile dolaylı ve doğrudan vergi dengesi adaletsiz, anlamsız kurum ve kuruluşlara fahiş bütçeler ayırarak kasa boşaltan, burada da ihale kanunlarıyla kendi zenginlerini yaratan, özelleştirme modelleri ile kaynaklarını satan bu sırada vergi içinde vergi alan bir ekonomi. Beyaz yakalıların mavi yakalılardan; muhalefet edenlerin muktedir sahiplerinden pek de farkı yok. Şimdi geri ödemeli krediler ile birlikte dağıtılan paralar toplanacak. Pamuk eller cebe. Bunun cezasını küçük bir zümre dışında herkes çekecek.
Bunların hepsi birbiriyle girift. Paranızın değer kaybı, kur farkı, ürettiğinizden daha fazla tüketmeniz -altyapı ve futbol aklı- ve küçülerek büyüyemeyeceğiniz gerçeği. Burada her camianın, kendi rakiplerinin borçlanmasına seviniyor olması da garabet. Zira bu para sizin cebinizden çıkıyor. Kamu veya özel kuruluş, kulüp harcaması fark etmez. Açıkçası TR'de hiçbir kulübün başta ekonomik parametreler olmak üzere bir dolu sebepten ötürü TFF'den lisans alamamaları gerekiyor. Fakat denetleme olmadığı için problem yok. Pazar yok, pasta dilimleri dengesiz dağıtılıyor ve sonuç bu. Kulüpler borcun faizini ödeyip, borcu borçla ile kapatmaya çalışıp daha fazla borçlanıyorlar. UEFA gelirlerinden gelecek can suyu ile döndürdünüz şey aslında dönmüyor. Hem finansman giderlerini hem de oyuncu maaşlarını aşağı çekerek hedef büyütmek ve sürdürülebilir başarı sağlamak gerek. Peki, üretmeden-akıl koymadan bu nasıl olacak?