bizim memlekette eleştirmeye gelince adamı toprağa koyarlar, "e sen ne yapardın?" denince "e ben ne yapayım?" denir. Bu şaşmaz. Bizde her zaman kötü bir iş yapılırsa onu yapan yerin dibine sokulur. İçinde bulunduğu şartlar asla ama asla sorgulanmaz. Geçen divan kurulunda bir adam demişti hatta "borç 500 miltndan 1200 milyona çıktı, ben kur farkı, stad, alacak-verecek anlamam!" bunda sınır yoktur. ama "hadi gel bir tuğlada sen koy, nasıl çözebiliriz bunu?" deyince herkes arazi. YD'den sonra da aynı olmuştu, başkan adayı dahi yoktu ortada. Şimdi Beşiktaş biraz düzlüğe çıkmak üzere, hemen herkes güvercin gibi kabardı.
Arkadaşlar, eleştirmeye geldiğinizdeki bilgeliğinizi, bilginizi, keskin zekanızı sorunların çözümünde de ortaya koymanızı isteriz. Eleştiriye gelince herro, öneriye gelince merro olmuyo o işler.
Gerçi cevap gelmeyeceğini biliyorum ama tekrar sorayım. Sizin öneriniz nedir?
bizim memleket kadar az eleştiri olan memleketler vardır tabii ama hepsi bizden bile geridedir. zaten ne çekiyorsak, eleştiri kıtlığından, yandaşlıktan, çıkarcılıktan çekiyoruz. neyse konumuza dönelim.
öncelikle yapılan bir işin kötü olduğunu anlayabilmek için o işin doğrusunun nasıl yapılacağını bilmek gerekmez. örneğin bir futbol takımının kötü oynadığını anlayabilmemiz için, antrenman metodlarından veya taktiksel detaylardan anlamamız gerekmez.
hukuk sisteminin kötü olduğunu söylemek için hukuk profesörü olmamız gerekmez.
ekonominin kötü olduğunu söylememiz için ekonomi profesörü olmamız gerekmez.
bizim bir koltuğumuz yok, biz bir işi yapma iddiasında değiliz, öyle bir iddiamız olsa zaten kulüpte yönetici olurduk. bu demek değildir ki sonuçları algılayamıyoruz.
yine de birkaç öneri vermek isterim.
bu sene yapılmış olan boyko, alexis, beck, tosic, quaresma transferlerine karşı çıktım. ben olsam bu oyuncuları transfer etmezdim. transfer konusunda benim düşüncem, eğer transfer edeceğin futbolcu elinde bulunan o bölgedeki diğer oyuncudan bariz bir biçimde üstün değilse transfer yapma. yani paran yok, kaliteli futbolcu transfer edemiyorum diyorsun, tamam o zaman bari hiç transfer yapma da paran cebinde dursun.
esas önerim ise yönetim ya mevcut sistemin ağası olacak, yani mevcut sistemin "güçlü adamlarından" olacak. ya da idealist bir yönetim olacak ve sistemi yıkmaya çalıçacak.
mevcut yönetim arada derede kalmış bir yapıda. güçlü desen güçlü değil, idealist desen o da değil. bu şekildeki bir yönetim anlayışı bize istikrarlı başarı kazandırmaz. nitekim 3 senedir bariz bir biçimde önümüz kesiliyor.