Ne kadar tartışırsak tartışalım şu bir gerçek ki; Ne Olcay'sız oluyor ne de Olcay'la oluyor

Bunu şöyle açabiliriz adam oynamadığı zamanlar özellikle Oğuzhan ve Sosa ritim kaybediyor. Aralarına kara kedi girmiş de birbirlerine bakmıyorlarmış gibi bir durum oluşuyor.
Onların randımanı düşünce bu da direkt Mario'ya yansıyor. İstediği topları alamamaya başlıyor. Sonra bakıyorsunuz sahada Olcay var. Oğuzhan Sosa zeybek oynamaya başlıyorlar karşılıklı ağır ağır işliyorlar hücumu işte tam o sırada bizim haşarı çocuk yaptığı koşuların karşılığını da alıyor sorunda burada başlıyor. O meşin yuvarlığı bir türlü sokamıyor kaleye ve başlıyoruz dizlerimizi dövmeye.
Kızsak dert kızmasak dert. Adam Beşiktaş kanseri dediğimiz şeye o kadar uygun ki ne desek boş. Bu iki ucu Olcay'lı değneğe alışmamız lazım.
Ben artık karşı karşıya falan kaldığında heyecan yapmıyorum mesela. Gol olursa bonus oluyor. Harcar gözü ile bakıyorum girdiği pozisyonlara, o oynarken nasıl olsa Oğuzhan Sosa o topu Mario'ya aktarır gol olur diyorum. Fakir avuntusu diyebilirsiniz ama Olcayınız varsa hem avunacaksınız hem de bu çocuğu savunacaksınız. Nasıl olacak demeyin. Yemin billah ben de bilmiyorum.