ÖLÜME BÜYÜMEK ( Babama ) (tum babalara)
Gitmek mi zor kalmak mı? Bu gidilen ya da kalınan yere, giden ya da kalan kişiye ve gidenin kalanlara ne ifade ettiğine göre değişiyor. Bazen gidenin gittiği yerin güzel olduğunu ümit edip seviniyoruz , bazen de bir belirsizlik hali içimizi kemiriyor.
Giden için bıraktığı yerin hiç bir önemi kalmıyor artık. O inancına bağlı olarak, yaşarken biriktirdikleriyle gidiyor. Uyku gibi sessizce. Üzülen hep kalanlar oluyor ne gam. Sebebi de belli aslında. Giden ile arada söylenemeden kalan kelimelerin varlığı asıl üzüntü sebebi. Çünkü biz hep eleştirmeye, yermeye ve olumsuzlukları yaşamaya meyilliyiz. İyilikleri, güzellikleri ve memnuniyetleri dile getirmeyi hep erteliyoruz. Bu durum hem ikili ilişkilerin yıpranmasını, hem de ölüm gibi sebeplerle doğan ayrılıklardan sonra pişmanlık duymamızı sağlıyor. Giden gittiği ile kalıyor, biz ise söylenememiş kelimelerin arasında debelenip duruyoruz.
Hayat aslında sandığımız kadar uzun bir yol değil galiba. Bir anlık hükmü var herşeyin. Ve ölüm gelip alıyor, bizim bitmez sandığımız hayatımızı. Düşününce, bir film şeridi gibi tüm yaşananlar. Doğuyoruz, büyüyoruz, ölüyoruz. Doğum ve ölümü çıkartırsak hayatımızdan, sadece büyümekle geçiyor tüm yaşamımız. Karşılaştığımız türlü kişi ve olaylar bizi hep büyütüyor diyoruz. Ama sadece mutlak sona doğru büyüyor insan, Ölüme büyüyor. Ne garip böyle söyleyince, ölüme büyümek. Yaradan inancı olanlar bunun bir son değil, yeni ve sonsuz bir başlangıç olduğuna inanıyor. İnanıyor da çoğunlukla laf ile peynir gemisini yürütmeye çalışıyor büyük çoğunluğumuz. Hazırlık için daha zaman var sanıyoruz. Ama yok işte, biz daha büyümeden geliyor ölüm. Her ölüm erkendir, her ölen gençtir daha. Kalanların söyleyecek bir sürü cümlesi kalır boğazında düğümlenerek.
Tam 10 gün oldu, babam sonsuz hayatına başlayalı. Eli de gönlü gibi sonuna kadar açık bir adamdı babam. İyi bir insandı. Yokuşlar hep fazla oldu hayatında inişlerden fakat isyan etmedi. Genelde iyi bir evlat olduğumu düşünürüm ama yine de aramızda söylenecek çok cümle vardı mutlaka. Yine de en önemlisini ve en değerlisini defalarca haykırdık birbirimize. Seni seviyorum. İki kelimeden çok öteydi bu, her baba oğul gibi. Sözün bittiği yer vardır hayatta hani, işte o tam burası.
Beni gördüğünü ve duyduğunu bildiğim babam; nurlar içinde yat, mekanın cennet olsun.
Ölüm kapımızı çalmadan önce büyüyebilmek dileğiyle....
Sevgi, saygı ve ışıkla...
Burak ÖZDEN'in affina siginarak blog un dan alintiladim..velhasil herkesin duygularina klavuz olmus..
"asil Baban i kaybettiginde buyursun" derler, iki gun once dogum gunun vardi ben bir fark goremedim buyudugunu de sanmiyorum acikcasi, asil simdi buyudun guzel insan... Allah sabir versin mekani cennet olsun..