Maç yaklaşıyor. Umarım takımın son Avrupa maçında parça parça izlettirdiği enstantanelerin üzerine koymaya çalıştığımız bir maç olur. Rakibin oldukça dağınık olduğunu düşünüyorum. Kötü halimizle bile kazanma ihtimalimizin olduğu bir maç. Ama oyunu kazanmak üzerine doğrularımızı arttırırsak o zaman rakibin zaaflarından daha kolay yararlandığımız, gardlarını düşürebildiğimiz bir oyun yaratırız. Alanları topsuz geçen, defans-orta saha arasında derin boşluklar bırak, hücum bölgesinde bol ortalı ve doğası gereği gitgelli bir şablonu seçersek ise tempoyu kaldıramama riskimiz oluşur. Takım yaşlı, deplasmandayız, rakip korkunç sezon başının yarattığı havayı dağıtmak için oldukça motive. İş kaotik mücadelelere ve alanların hızlı geçildiği bir oyuna dönerse bu kötü rakibi taraftar, hakem, gerilim ıvır zıvır faktörlerinde işin içinde girmesiyle puanlara ortak ederiz.
Zagreb maçında garip bir kadroyla çıktılar. Diğer maçlara bakacak olursak rakibin en büyük zaafı orta saha kurgusu. Topal defansif yapısına karşın alan dolduramıyor. Elif bölgeyi kaldıracak olgunluğa sahip değil. Jailson ve Benzia görece daha iyi oyuncular ama kurdukları hiç bir üçlü yapı birlikte oynama alışkanlığına sahip olmadığından ve doğru oyuncu profillerine sahip de olmadıklarından organize olamayacaklar. Bu maçta taraftar baskısıyla oyun merkezini daha da öne çıkarmaya çalışacaklarından büyük alanlar oluşacak. Stoperlerinin biri yetersiz diğer ağır. Bekleri orta sahayı kalabalıklaştıracak pozisyon bilgisine sahip değil. Tüm bunları dikkate alarak maç planı hazırlamak gerekiyor. Peki Fb ne yapabilir. Çok koşar, bıraktığı alanları sert oynayarak kapatmaya çalışır, taraftar etkisiyle ekstra pres gücü çıkarmaya uğraşır ve oyun içi gerginlikleri bizi sindirmek için devreye sokabilir. Eğer kale ve defanstan uzun toplarla çıkar, meseleyi dönenleri toplamaya bırakır, hücuma çıkışta rakibin presini kıracak pas istasyonlarını ve pas sürekliliğini yaratmazsak evet Fb bu kötü haliyle maça ortak olur.
Biz daha iyi takımız ve sonucu %51-%49 Fb lehine olacak bu tür bir savaşa girmek zorunda değiliz. Defansın önünde Tolgay-Oğuzhan'ı oynatıp daha önce hem Fb'yi hem Gs'yi 90 dakika abondane edebilmiş bir takımız ki o derbilerde şu an karşılaşacağımız rakipten daha derli toplu kadrolara karşı mücadele ediyorduk.
Anahtar sözcükler, takım boyunun kısalması ve pas kalitesinin artması. Oyunu kazanmaya odaklanmalıyız. Ljajic'le birlikte yaratıcı ayakların sayısı arttı. Hem de hücumda daha nitelikli işler gösterme potansiyeline sahip olduk. Yaşlı takımız ve maç trafiğimiz fazla. Bunu tekrarlamamım nedeni 90 dakika bir kör dövüşüyle uğraşmanın bizi daha çok yıpratacak gibi gözükmesi. Topa sahip olalım. Rakip koşsun, pas kalitesi belli bir oranı geçerse zaten gerileceklerdir. İlk golü atabilirsek zaten gerisi gelir düşüncesindeyim. Kırılmaya çok müsait bir rakiple karşı karşıyayız keza. Tribünler oyunu kontrol etmeyi başarırsak kendi takımının aleyhine de dönebilir bir noktadan sonra.
Atiba'nın kenarda opsiyon olarak durduğu Tolgay-Ozi-Ljajic orta sahası bence doğru seçimdir. Solda Adriano oynamalı. Necip ilk 11 bir tarafa dursun kadroya bile alınmasa iyidir. Sonra her şey iyi giderken girip dengeleri bozabiliyor. Eğer solda Adriano oynarsa hocanın hatrına kenarların birinde Quaresma bile çekilir. Ama ideal plan Lens ve Babel'in kenarlarda olmasıdır. Santrafor bölgesinde eldeki opsiyonlar güvenilir görünmüyorsa, Atiba-Tolgay-Ozi 3'lüsünün önünde Ljajic-Lens-Babel'de denenebilir. Opsiyonlardan biri. Çok kişi dudak bükecek olsa da yazdığım son orta alan 3lüsüyle de en baskın derbi galibiyetlerinden birini kazanmışlığımız var.
Eğer Necip'li dan dunlu birşeyler maça çıkarsak Fb'yi şu haliyle maça favori çıkartırız. Yine de kötüler ve kazanabiliriz ancak o galibiyette Pirus zaferi olur. Geleceğe dair umutları bir kademe daha aşağı çekmek gerekir.