Beşiktaş Futbol Takımı 2018/19 Sezonu
×
Beşiktaş Futbol Takımı 2018/19 Sezonu

Beşiktaş Forum|Beşiktaş Futbol Takımı 2018/19 Sezonu 2018/19 sezon başlığında transfer konusu hariç Beşiktaş ile ilgili her konu forum kuralları çerçevesinde tartışılabilir. Başlıktaki

0 Üye ve 86 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Beşiktaş Futbol Takımı 2018/19 Sezonu  [Okunma sayısı 2674519 defa] Beşiktaş Futbol Takımı 2018/19 Sezonu

Çevrimdışı Librarius

Mesela, ben bunu okuyorum, diyorum ki 'oha, son 6 sezon adamların bütün CL öncesi maçları Cuma gününe denk getirilmiş'. Araştırmazsam inanıyorum, inanınca sinirleniyorum. Ama araştırınca öyle olmadığını görüyorum. Bizi dolduruşa getiriyorlar, biz de geliyoruz. (Tekrar altını çizerek söylüyorum, haksızlık olduğunu ben de biliyorum, ama 'bütün dünya bizim karşımızda' hissi bir yanılgıdan ibaret. Haksızlıkları, araştırarak, gerçeklerle ortaya koyalım, hakkımızı arayalım, mümkünse [ve hala varsa] hukuki platformda arayalım. Mesela Fenerbahçe maçını Pazartesi oynuyor olmamız gerçekten haksızlık. Ama 'geçen sene Beşiktaş'ı ne güzel mağdur etmiştik, bu sene Fener'i etmeyelim' diye yapıldığını sanmıyorum. Bunun düşüncesizlik ve salaklık olduğunu düşünüyorum.)

Neyse, bu uzun parantezden sonra şuna bir bakalım...

Tamamen rastgele bir sezon seçtim, ve Galatasaray'ın o sezondaki ilk 3 Şampiyonlar Ligi maçının öncesine ve sonrasına baktım. Bir kez bile Cuma ya da Pazartesi oynamamışlar. Üstelik dikkat edin, Avrupa dönüşü yaptıkları maçların üçü de büyük maç, Trabzon, Başakşehir ve Fenerbahçe. Trabzon ve Başakşehir maçlarını Pazar'a bile yazmamışlar, Cumartesi oynatmışlar. Bildiğin gerizekalılık ve düşüncesizlik:

12 Eylül 2015 Cumartesi, Mersin İdman Yurdu
15 Eylül 2015 Salı, Atletico Madrid
19 Eylül 2015 Cumartesi, Trabzonspor

26 Eylül 2015 Cumartesi, Gaziantep
30 Eylül 2015 Çarşamba, Astana
3 Ekim 2015, Cumartesi, Başakşehir

17 Ekim 2015 Cumartesi, Gençlerbirliği
21 Ekim 2015 Çarşamba, Benfica
25 Ekim 2015 Pazar, Fenerbahçe

Lütfen bunu okuduktan sonra 'ne yani şimdi bu Galatasaray'ın kollanmadığının kanıtı mı' gibi bir cevap vermeyin. Neyi kastettiğimi anladığınızı düşünüyorum.

Pardon, bu sene Cuma'ya gelmis ama 2013-2014, 2014-2015, 2015-2016, 2018-2019 sezonlarinda, yani CL'ye katildiklari son dort sezonda CL maclari oncesi butun lig maclarini icerde oynamislar. Bu nasil salaklik ki Besiktas'a denk gelmemis hic? "2017-2018 sezonunda
İlk 4 Şampiyonlar Ligi maçımızdan önceki hafta Türkiye liginde deplasmana gitmişiz...2016-2017 sezonunda yine 4 Şampiyonlar Ligi maçından önceki hafta deplasmana gitmişiz." Bu nasil bir salakliktir sence?

TFF'nin yaptigi hicbirsey salaklikla aciklanamaz. Merak etme hepsi en az senin benim kadar zeki. FB derbisi oncesi Fernandez soyunma odasinda kapiya tekme deyip cezali duruma dusurulurken, Gokhan Zan kirmizi gordukten sonra GS'nin oynatacagi stoper kalmadi diye cezasi ertelenirken, Talisca komik bir kartla cezali duruma dusurulurken, Talisca cizgiye basti diye FB derbisinde cezali duruma dusurulurken, Besiktas kart listesinde tepe de tutulurken, GS'nin ilginc bir sekilde son 3 sezonda bizimle hep sezon sonlarinda ve kendi evinde oynarken, bunlarin hicbirine salaklikla ve beceriksizlikle aciklanamaz.
[ Son Düzenleme: 19 Şubat 2019, 22:54:36 Librarius ]
Beşiktaş Senol Gunesle güzel...

Çevrimdışı ozankarakoc

Pardon, bu sene Cuma'ya gelmis ama 2013-2014, 2014-2015, 2015-2016, 2018-2019 sezonlarinda, yani CL'ye katildiklari son dort sezonda CL maclari oncesi butun lig maclarini icerde oynamislar. Bu nasil salaklik ki Besiktas'a denk gelmemis hic? "2017-2018 sezonunda
İlk 4 Şampiyonlar Ligi maçımızdan önceki hafta Türkiye liginde deplasmana gitmişiz...2016-2017 sezonunda yine 4 Şampiyonlar Ligi maçından önceki hafta deplasmana gitmişiz." Bu nasil bir salakliktir sence?

Ben bunları biraz komplo teorisi gibi görüyorum. Fikstürler kura ile belirleniyor (). Bu kuralar çekildikten sonra, Avrupa Kupası kuralarını titizlikle inceleyip, tüm takımlarımızın deplasmanda olan maçlarını içeriye almaya çalışsalar, kaos olmaz mı? Diyelim bir Beşiktaş-Trabzon maçı var, hemen sonrasında da her iki takımın Şampiyonlar Ligi maçları var. Ne olacak? Lig maçı İstanbul'da oynansa Trabzon'un aleyhine, Trabzon'da oynansa Beşiktaş'ın aleyhine. O denli şüpheci bakış açısıyla, federasyon ya Beşiktaş düşmanı, ya Trabzon düşmanı olacak bir anda...

Bunları engellemek için kura çekiliyor ve kuraya bağlı kalınıyor. İçerde oynanan bir maçı keyfi olarak dışarı almak, federasyonun karışabileceği bir şey değil, bence olmamalı da. Maç gününü değiştirmek ise federasyonun elinde. (Tabi TV yayın kuralları, gelir gider işleri, sponsorluklar, reklamlar, onlar ne kadar etki ediyor bilmiyorum) Ama federasyon isterse, bir maçı Cumartesi gününden Cuma gününe alabiliyor. Avrupa maçlarından önce ve sonra bunu yapması, takımlarımız için bir avantaj, ve bence herkese, aynı şekilde, aynı şartlarda uygulanmalı. 2015'te Galatasaray'a uygulanmaması ne kadar zararlıysa, geçen sene bize uygulanmaması da o kadar zararlıydı.

Birçok alanda çifte standart var, ama bunların büyük çoğunluğu, 'hain planlamalar' yüzünden değil, büsbütün işbilmezlikten kaynaklanıyor bana göre.

Çok farklı bir örnek vereyim. Federasyon bir işgüzarlık yaptı, bütün takım formalarının arkasındaki numaraların, Arial yazıtipiyle yazılması yönünde kanun çıkarttı. Oysa her forma markası, birlikte çalıştığı takıma uygun başka yazıtipleri belirliyordu. Şimdi bakıyorum, Beşiktaş buna uyuyor, Fenerbahçe uymuyor. Fenerbahçe, Arial kullanmıyor, dolayısıyla formalarının arkası daha karakterli, daha güzel. Bizimki iğrenç. Bu, federasyon Fenerbahçe'yi kolladığı için olmuyor. Aptalca, sebepsiz bir kural konmuş, kimse neden konduğunun farkında değil. Birileri de 'bu ne biçim kural lan' deyip ihlal ediyor. Cezası da yok. Tipik bir Türkiye manzarası...

Sonuç, müthiş bir amatörlük, işbilmezlik ve pek tabi ki salaklık...
"Ben; sporcunun, zeki, çevik ve ahlaklısını severim." - Mustafa Kemal Atatürk

Çevrimdışı Onur Küçük

Bir yere kadar hak vermekle birlikte, ben de şunu söyleyebilirim, 'yumruğumuzu masaya vursak ne değişecek ki?'. Başakşehir gerçekten kollanıyorsa, oynadığı oyunda, topladığı puanlarda gerçek bir haksızlığın izi varsa, bunun kaynağı neresi? 'Bu kulübü ben kurdum' diyen büyükbaşlar... Biz onlar gibi olabilir miyiz? Daha da önemlisi olmak ister miyiz?

Galatasaray'ın kollanması kısmına bakalım... Bir taraftan 'karar vermeden önce bizi ararlar' muhabbeti var. Ali Dürüst'ün 'ben burada Galatasaray'ın çıkarlarını korumak için oturuyorum' demesi var. Fatih Terim'in mafyalığı, kebapçı basmaları falan filan... Ülkede geçerli olan yaklaşım buysa, bunu yapanlar başarılı oluyorsa, biz de yapmalı mıyız, bilmiyorum... Ben 'o zaman biz de oyunun kurallarına göre oynayalım' yaklaşımını benimseyen biri değilim. Hatta 'öyle olsaydım Beşiktaşlı olmazdım' diye düşünüyorum. Dediğim gibi, Fikret Başkan gidip, yerine başkası geldiğinde, 'herkes akıllı olacak, haddini bilecek' triplerine girdiğinde, Yıldırım Demirören 'ben Beşiktaş'ın çıkarlarını korumak için federasyon başkanı oldum' dediğinde, Şenol Güneş sağa sola hakaretler, tehditler savurduğunda, Beşiktaş 5 sene üstüste şampiyon olacaksa hiç olmamasını tercih ederim.

Bunu, 'yönetim sussun' anlamında söylemiyorum tabii ki. Bir şey söyleyeceklerse, yaratıcı şeyler söylesinler. Tamamen atıyorum, bir komite oluştursunlar kulüp içinde. Bir sezon, 'her hafta', yapılan hakem hatalarını düzenli bir şekilde derletsinler. Görüntüleriyle, metinleriyle, istatistikleriyle. Bunu belirli aralıklarla, basın toplantılarında açıklasınlar. Sene sonunda da bir sunum yapsınlar. 'Bu sezon oynanan 306 Süper Lig maçında 825 tane skora etki eden hakem hatası yaşanmıştır. Bu rakam, Premier League'de 312, La Liga'da 296 olmuştur. 0 hakem hatası olsaydı, puan durumu şöyle şekillenecekti' desinler.

Hem tarihe geçsinler, hem dünyada ses getirsinler, hem de bütün yetkili kurumlar bir sonraki sene, 'adamlar bizi fena rezil ettiler, bu sene dikkatli olmalıyız' desinler.

Ya da eylemi, yönetim (muhalefet partisi) değil, taraftar (halk) yapsın.
Hak aramak demek masaya yumruğunu vurmak demek değil. Hak aramanın öyle aşırı uçlara gitmeden yolu yöntemi var. Yusuf Namoğlu'nun gitmesinde Beşiktaş'ın payı varsa bu Fikret Orman'ın masaya yumruğunu vurup Yusuf abisini göndermesiyle gerçekleşmedi.  Bu düzenli basın toplantısı yapıp kamuoyunu bilgilendirelim, medeni ülkelerde nasıl oluyorsa bizde de öyle olsun denecek kadar iyimser yaklaşımlarla  çözülecek mesele değil. En basitinden söylüyorum. gs maçının hakemi geçen sene gs'yi şampiyon yapmış ümit öztürk, VAR'a başvuruyor ekrana bakıyor ve göz göre göre Trabzon'un penaltısını vermiyor. Öyle amatörlük, iş bilmezlik, salaklık gibi kisvelerle açıklanamaz bu tür eylemler. Bu işlere girişenlerin rezil olmak gibi dertleri olmadığı gibi sen basın toplantısı yapıp rezilliği kanıtlamaya çalışssan eline geçecek olan tek şey daha fazla haksızlığa uğramak hatta ülkesini karalamaya çalışıyor denerek haklıyken haksız konuma düşürülmek olacak.

Eylemi yönetim yapamıyorsa taraftar yapsın konusunda mutabıkız. Ama o yönetim ki aynı zamanda taraftara laf çakmakta, taraftarın motivasyonunu düşürmekte, Yusuf Namoğlu'na karşı taraftarın yaptığı eylemde olduğu gibi Yusuf Namoğlu'na arka çıkarak  taraftarı taca çıkarmakta.
[ Son Düzenleme: 19 Şubat 2019, 23:30:04 Onur Küçük ]

Çevrimdışı tuncaboylu

Başkan taraftarın camianın korkusundan maça çıkmayalım kararı aldı yoksa bizden tepki gelmese maça koşa koşa çıkardı hatta devam kararı veren kurula da bi teşekkür ederdi.
Bunda da kendinize paye çıkardınız demek.

Camianın korkusuymuş. Diğer tarafta sözü kanun olmuş adam çık derken ondan korkmamış, ama camiadan korkmuş.

Lenovo A6020a46 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi


Çevrimdışı tuncaboylu

Seni kandırmak çok kolay abi. Bülent avantaj oynattı diye hakem iyiydi diyorsun, şimdide yukarıdaki mesajı yazmışsın. Şimdi şöyle açıklayalım: GS kimle oynuyor? Akhisar ile. Akhisar’ın tam kadro durumu belliyken en etkili 2 oyuncusu da olmayacak GS maçında, üstelik GS’nin kupa maçı var hafta içi.

Biz kimle oynuyoruz FB ile. Adamlar bizim gibi Pazar oynasa yürütecek halleri olmayacak. Bizim GS maçının 2. Yarısında yürüyecek halimiz kalmamıştı Derbi Pazar olduğu için. Herfler GS zaten kazanacak bari Beşiktaş’ı zorlayalım derdinde. Her defasında oyuna düşüyorsun. Seninki züğürt tesellisi.


Not: adım gibi eminim ki Terim’e sormuşlardır maç gününü. Mesela haftaiçi kupa maçları olmasa GS maçı kesinlikle Pazartesi olurdu derbiyle birlikte.
Kupadaki Hatay maçını düşündü yani Fatih...

Akhisar Makhisar diyorsun da, düşme hattındaki her takım tehlikeli. Erzurum'u görüyoruz işte, deplasmanda yenilmedi adamlar bize ve Başakşehir'e.

Lenovo A6020a46 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi


Çevrimdışı tuncaboylu



Pardon, bu sene Cuma'ya gelmis ama 2013-2014, 2014-2015, 2015-2016, 2018-2019 sezonlarinda, yani CL'ye katildiklari son dort sezonda CL maclari oncesi butun lig maclarini icerde oynamislar. Bu nasil salaklik ki Besiktas'a denk gelmemis hic? "2017-2018 sezonunda
İlk 4 Şampiyonlar Ligi maçımızdan önceki hafta Türkiye liginde deplasmana gitmişiz...2016-2017 sezonunda yine 4 Şampiyonlar Ligi maçından önceki hafta deplasmana gitmişiz." Bu nasil bir salakliktir sence?

TFF'nin yaptigi hicbirsey salaklikla aciklanamaz. Merak etme hepsi en az senin benim kadar zeki. FB derbisi oncesi Fernandez soyunma odasinda kapiya tekme deyip cezali duruma dusurulurken, Gokhan Zan kirmizi gordukten sonra GS'nin oynatacagi stoper kalmadi diye cezasi ertelenirken, Talisca komik bir kartla cezali duruma dusurulurken, Talisca cizgiye basti diye FB derbisinde cezali duruma dusurulurken, Besiktas kart listesinde tepe de tutulurken, GS'nin ilginc bir sekilde son 3 sezonda bizimle hep sezon sonlarinda ve kendi evinde oynarken, bunlarin hicbirine salaklikla ve beceriksizlikle aciklanamaz.

Ya CL maçları öncesi içeride oynamak avantaj değil, lig için dezavantaj hatta.

Tersi olsa, "Bakın görüyor musunuz, her CL maçı sonrası içeride oynamışlar" diyecektiniz.

Lenovo A6020a46 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi


Çevrimdışı ozankarakoc

Hak aramak demek masaya yumruğunu vurmak demek değil. Hak aramanın öyle aşırı uçlara gitmeden yolu yöntemi var. Yusuf Namoğlu'nun gitmesinde Beşiktaş'ın payı varsa bu Fikret Orman'ın masaya yumruğunu vurup Yusuf abisini göndermesiyle gerçekleşmedi.  Bu düzenli basın toplantısı yapıp kamuoyunu bilgilendirelim, medeni ülkelerde nasıl oluyorsa bizde de öyle olsun denecek kadar iyimser yaklaşımlarla  çözülecek mesele değil. En basitinden söylüyorum. gs maçının hakemi geçen sene gs'yi şampiyon yapmış ümit öztürk, VAR'a başvuruyor ekrana bakıyor ve göz göre göre Trabzon'un penaltısını vermiyor. Öyle amatörlük, iş bilmezlik, salaklık gibi kisvelerle açıklanamaz bu tür eylemler. Bu işlere girişenlerin rezil olmak gibi dertleri olmadığı gibi sen basın toplantısı yapıp rezilliği kanıtlamaya çalışssan eline geçecek olan tek şey daha fazla haksızlığa uğramak hatta ülkesini karalamaya çalışıyor denerek haklıyken haksız konuma düşürülmek olacak.

Eylemi yönetim yapamıyorsa taraftar yapsın konusunda mutabıkız. Ama o yönetim ki aynı zamanda taraftara laf çakmakta, taraftarın motivasyonunu düşürmekte, Yusuf Namoğlu'na karşı taraftarın yaptığı eylemde olduğu gibi Yusuf Namoğlu'na arka çıkarak  taraftarı taca çıkarmakta.

Hak aramak; uçlara gitmeden, karakterden taviz vermeden, taraftarın gazını almak için sağa sola sataşıp 45 gün hak mahrumiyeti almadan, PFDK'ya sevkedilip kulübün yüzbinlerce lirasını çöpe atmadan mümkün olabilecekse harika, gelin onları konuşalım. Çözüm önerilerinizi lütfen paylaşmaktan çekinmeyin, birlikte değerlendirelim.

Hakem Ümit Öztürk olayı, yukarıda da bahsettiğim 'kötü niyet tabi ki var' cümlesinin kapsamına giriyor. Kabul edilebilir gibi değil. Halis Özkahya'ya yapılan da kabul edilebilir gibi değildi. Bunlara tepki koymak gerekiyor. Mesela, başkanın elini taşın altına sokup Kulüpler Birliği'nin başına geçmesi ve çifte standarta karşı bildiri yayınlaması, son derece yerinde, olumlu bir hareketti bana göre.

Ama başka ne yapılabilir? Aksiyon aldırmak için ne yapılabilir? Benim aklıma sizin 'fazla iyimser' bulduğunuz o tarzda yaratıcı çözümler dışında bir şey gelmiyor. Hep 'lobi' lafından bahsediliyor ama, o da 'hadi lobi yapalım' deyince olmuyor ki! Bilindiği gibi, Galatasaray ve Fenerbahçe'nin reytingi, Beşiktaş'tan fazla. Basında 100 tane spor gazetecisi varsa 40'ı Fenerli, 40'ı Galatasaraylı. O yüzden Fenerbahçe-Galatasaray 'dünya derbisi' (ne demekse), Beşiktaş-Galatasaray derbicik?! Bu algıyı silmek, ancak vizyonla ve başarıyla olur.

İki sene üstüste şampiyon olduk, stat yaptık, Şampiyonlar Ligi'nde ses getiren sonuçlar aldık, doğru transferler yaptık, hayal bile edilemeyecek büyüklükte oyuncuları takıma getirdik, müthiş reklam filmleri çektik, çok başarılı sponsorluk anlaşmaları yaptık, ne oldu, bir anda 'moda' Beşiktaş oldu. Herkes Beşiktaş'ı örnek alır oldu, kendi kulüp başkanlarından nefret edenler, Fikret Orman'a ve yönetimine gıptayla bakmaya başladı. Her sene şampiyon olunmaz, ama vizyon sürekliliği sağlanabilir ve başarıda da bir tutarlılık gösterilebilir. Bunu yaparsak, uzun vadede rüzgar bizim tarafımıza döner. Tabi bunun için 'motivasyonum biterse Beşiktaş biter' dememek gerekir, Pepe gibi bir dünya yıldızını getirip maaşını ödemeyerek rezil olmamak gerekir, taraftarı yalnız bırakmamak gerekir, falan filan...
"Ben; sporcunun, zeki, çevik ve ahlaklısını severim." - Mustafa Kemal Atatürk

Çevrimdışı tangaz

parlatıyorsa örnek verdim onları parlatsın.oyuncuların iş ahlakı belirliyor form durumlarını birazda hocanın takıntıları.

pektemeği parlatacak hoca daha icad edilmedi murat
 
diğer taraftan sen hocayı gömecem die bel altı vuruyorsun mesela sizin savundugunuz birilerine biz senin yaptıgın yorumu yapsak kodese tıkar çıkarmazdınız sonra necmi abi gelir burası beşiktaş forumu beşiktaşın hocasına/oyuncusuna/yöneticisine hakaret ettirmeyiz die 1500 satır ileti yazardı ki doğrusu da bu burada beşiktaşın unsurlarına hakaret edilmemeli

mesela renklilerin bi taraflarından uydurdugu hoca paragöz kelimesini kullanamamalı hiçbir üye bu forumda, başkanın ifadesi ile 1 yıldır maaş almamış olan hocayı paragöz die etiketlemek üstelikte bunu yönetici oldugun bir forumda yapmak bel altı vurmanın dik alasıdır.

adamın  oyun planı sıgdır takıntılıdır geniş kadroyu yönetemez b planı hiç olmamıştır bunların tümüne katılıyorum hatta daha da ileri gidip daha ilk sene şampiyon yaparken herkes avuçları patlarcasına alkışlarken bunları ilk söyleyende belki bendim ama hiç bir zaman da çıkıp renkli ağzıyla paragöz demedim hocaya.
Fenerbahçe ve Galatasaray'ı tutanların taraftarlık hikayeleri popülerlik, başarılar, şampiyonluklar ve egemen ideolojileriyle örtüşür. Beşiktaşlılık, anlatılması zor bir damara bağlıdır...

"Ben belli bir takıma karşı değil, yenilgiye karşı oynarım" Eric Cantona

Çevrimdışı tangaz

başkan taraftar istedi die febe maçına çıkmama kararını almış ama bunu deklare etmeye cesaret edememiş topu divana atarak kılıfına uydurmuştur. rte.nin sözünün üstüne söz söyleyip de başına bi iş gelmeyen bir sürü örnek de war örnek mi istiyorsunuz bir sürü teseli geseli var ilk akla gelen de Hacısalihoğlu. sonraa adamlar divan kurulunda fetöcüleri atalım mı atmayalım mı die oylama yaptılar sonra da atmama kararı çıktı o divandan yahu başlarına bişey mi geldi. korku imparatorluklarını yaratan da bizleriz aslında.
Fenerbahçe ve Galatasaray'ı tutanların taraftarlık hikayeleri popülerlik, başarılar, şampiyonluklar ve egemen ideolojileriyle örtüşür. Beşiktaşlılık, anlatılması zor bir damara bağlıdır...

"Ben belli bir takıma karşı değil, yenilgiye karşı oynarım" Eric Cantona

Çevrimdışı tangaz

bu başkanın yusuf abisi açıklamaları olsun fikstür açıklamaları olsun iyice eline yüzüne bulaştırdıgı şeyler olmuş :(

pırlanta gibiler dediği adamlara dünde yetersizler diyordu

sonra ağlamayalım bağrınmayalım sözleri de enteresan sanki isviçrede yaşıyoruz burada ağlamayana emzik yok bakın gese ağladı zırladı 10ar maç ceza aldılar ama o maçdan beri aleyhlerine tek karar olmadıgı gibi leyhlerine gırla hata var son 2 hafta fazladan en az 4 puan kazandılar  hakemlerle
Fenerbahçe ve Galatasaray'ı tutanların taraftarlık hikayeleri popülerlik, başarılar, şampiyonluklar ve egemen ideolojileriyle örtüşür. Beşiktaşlılık, anlatılması zor bir damara bağlıdır...

"Ben belli bir takıma karşı değil, yenilgiye karşı oynarım" Eric Cantona

Çevrimdışı tangaz

Hak aramak demek masaya yumruğunu vurmak demek değil. Hak aramanın öyle aşırı uçlara gitmeden yolu yöntemi var. Yusuf Namoğlu'nun gitmesinde Beşiktaş'ın payı varsa bu Fikret Orman'ın masaya yumruğunu vurup Yusuf abisini göndermesiyle gerçekleşmedi.  Bu düzenli basın toplantısı yapıp kamuoyunu bilgilendirelim, medeni ülkelerde nasıl oluyorsa bizde de öyle olsun denecek kadar iyimser yaklaşımlarla  çözülecek mesele değil. En basitinden söylüyorum. gs maçının hakemi geçen sene gs'yi şampiyon yapmış ümit öztürk, VAR'a başvuruyor ekrana bakıyor ve göz göre göre Trabzon'un penaltısını vermiyor. Öyle amatörlük, iş bilmezlik, salaklık gibi kisvelerle açıklanamaz bu tür eylemler. Bu işlere girişenlerin rezil olmak gibi dertleri olmadığı gibi sen basın toplantısı yapıp rezilliği kanıtlamaya çalışssan eline geçecek olan tek şey daha fazla haksızlığa uğramak hatta ülkesini karalamaya çalışıyor denerek haklıyken haksız konuma düşürülmek olacak.

Eylemi yönetim yapamıyorsa taraftar yapsın konusunda mutabıkız. Ama o yönetim ki aynı zamanda taraftara laf çakmakta, taraftarın motivasyonunu düşürmekte, Yusuf Namoğlu'na karşı taraftarın yaptığı eylemde olduğu gibi Yusuf Namoğlu'na arka çıkarak  taraftarı taca çıkarmakta.

hakemler yılda 300 400 bin tele kazanıyor sanırım bi hakem 15 sene bu seviye para kazansa 6 milyon tele yapar 1 milyon yuro denebilir mesela gese bu ümite bir lanya maçı için 1 million yuro verse  :money: adama düdüğü astırtsan nolcak adam 15 yılda alacağını 90 dakkada almış zaten (mesela  dedik yani)
Fenerbahçe ve Galatasaray'ı tutanların taraftarlık hikayeleri popülerlik, başarılar, şampiyonluklar ve egemen ideolojileriyle örtüşür. Beşiktaşlılık, anlatılması zor bir damara bağlıdır...

"Ben belli bir takıma karşı değil, yenilgiye karşı oynarım" Eric Cantona

Çevrimdışı Onur Küçük

Hak aramak; uçlara gitmeden, karakterden taviz vermeden, taraftarın gazını almak için sağa sola sataşıp 45 gün hak mahrumiyeti almadan, PFDK'ya sevkedilip kulübün yüzbinlerce lirasını çöpe atmadan mümkün olabilecekse harika, gelin onları konuşalım. Çözüm önerilerinizi lütfen paylaşmaktan çekinmeyin, birlikte değerlendirelim.

Hakem Ümit Öztürk olayı, yukarıda da bahsettiğim 'kötü niyet tabi ki var' cümlesinin kapsamına giriyor. Kabul edilebilir gibi değil. Halis Özkahya'ya yapılan da kabul edilebilir gibi değildi. Bunlara tepki koymak gerekiyor. Mesela, başkanın elini taşın altına sokup Kulüpler Birliği'nin başına geçmesi ve çifte standarta karşı bildiri yayınlaması, son derece yerinde, olumlu bir hareketti bana göre.

Ama başka ne yapılabilir? Aksiyon aldırmak için ne yapılabilir? Benim aklıma sizin 'fazla iyimser' bulduğunuz o tarzda yaratıcı çözümler dışında bir şey gelmiyor. Hep 'lobi' lafından bahsediliyor ama, o da 'hadi lobi yapalım' deyince olmuyor ki! Bilindiği gibi, Galatasaray ve Fenerbahçe'nin reytingi, Beşiktaş'tan fazla. Basında 100 tane spor gazetecisi varsa 40'ı Fenerli, 40'ı Galatasaraylı. O yüzden Fenerbahçe-Galatasaray 'dünya derbisi' (ne demekse), Beşiktaş-Galatasaray derbicik?! Bu algıyı silmek, ancak vizyonla ve başarıyla olur.

İki sene üstüste şampiyon olduk, stat yaptık, Şampiyonlar Ligi'nde ses getiren sonuçlar aldık, doğru transferler yaptık, hayal bile edilemeyecek büyüklükte oyuncuları takıma getirdik, müthiş reklam filmleri çektik, çok başarılı sponsorluk anlaşmaları yaptık, ne oldu, bir anda 'moda' Beşiktaş oldu. Herkes Beşiktaş'ı örnek alır oldu, kendi kulüp başkanlarından nefret edenler, Fikret Orman'a ve yönetimine gıptayla bakmaya başladı. Her sene şampiyon olunmaz, ama vizyon sürekliliği sağlanabilir ve başarıda da bir tutarlılık gösterilebilir. Bunu yaparsak, uzun vadede rüzgar bizim tarafımıza döner. Tabi bunun için 'motivasyonum biterse Beşiktaş biter' dememek gerekir, Pepe gibi bir dünya yıldızını getirip maaşını ödemeyerek rezil olmamak gerekir, taraftarı yalnız bırakmamak gerekir, falan filan...
Lobi yapmak, ikili ilişkileri diri tutmak, taraftar ile koordineli hareket etmek, gerek sosyal gerek yazılı, görsel medyada daha aktif olmak, futbolun gelişimi için önayak olacak işlere girişmek gibi birçok şey var. Sonuçlar zaten bir anda değil zamanla bir süreçle ortaya çıkar. Burada senin benim fikirlerimden önce yöneticilerin eylemlerine baktığımızda onların ne kadar niyeti var acaba? Hocasının arkasından basına malzeme çıkaran, taraftarına telefon numarası yollayıp telefondan küfür eden, renkli takımları öven iş bilmez yöneticiler mi desek yoksa taraftarın motivasyonunu düşüren, taraftarı kendi ile hoca arasında seçim yapmaya yönlendiren,  sürekli  '' Ben yaptım , ben bitersem Beşiktaş biter'' tavırlarında olan başkan mı desek bunlara baktığımızda son zamanlarda kişisel hırsların, egoların daha öne çıktığı ortada. Hiçbir iyi şey yapmadılar da denemez ama özellikle son zamanlarda  da çok yanlış  yollara saptılar.

Çevrimdışı Librarius


Ya CL maçları öncesi içeride oynamak avantaj değil, lig için dezavantaj hatta.

Tersi olsa, "Bakın görüyor musunuz, her CL maçı sonrası içeride oynamışlar" diyecektiniz.

Lenovo A6020a46 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Tabiki öyle derim. Son 4 sezonda her CL maçından önce iç saha maçı oynamak tesadüf mü? Demek ki isteklerine göre düzenleniyor. Mesela dediğin gibi tam tersi olsa yine sorun: bir kulübün istediğini yapıp başka bir kulübün fikstür talebini göremezden gelmektir bu.
Beşiktaş Senol Gunesle güzel...

Çevrimdışı Librarius

Kupadaki Hatay maçını düşündü yani Fatih...

Akhisar Makhisar diyorsun da, düşme hattındaki her takım tehlikeli. Erzurum'u görüyoruz işte, deplasmanda yenilmedi adamlar bize ve Başakşehir'e.

Lenovo A6020a46 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Evet her detayı düşünüyorlar. Senin gibi, Beşiktaş kulübü yönetimi gibi boş vermiyorlar.
Beşiktaş Senol Gunesle güzel...

Çevrimdışı AvrupaKartalı

programa bakıyorum gs perşembe maç yapıyor pazar oynayacak biz pazartesi oynayacağız bu fener için pek birşey değiştirmez zaten feneri bu haliyle sahamızda yenemiyorsak hiç konuşmaya gerek yok burda önemli olan gs nin pazar yapması benficadan gelecek yorgun onlar pazartesine alınsaydı bizim için daha kötü bir program olurdu.
pazartesine neden itiraz ediyoruzki rakibimiz fenermi küme düşme potasında olan bir takımla oynuyoruz alt tarafı her tarafı bir gün fazla dinlense ne olacak  :D
bence gsnin pazar oynaması daha önemli bizim için esas onlar pazartesi oynasaydı itiraz etmemiz lazım gelirdi derbiyi gs maçıyla aynı güne veremeyeceklerine göre cumarteside oynatma imkanı olmadığına göre bizim pazartesi oynamamız daha büyük avantaj sağlıyor burda gs nin kaybedeceği puan öncelikle önemli
kendimize kaos yaratmak için bahane arıyoruz.
Abi gs isterse hemen ertesi gün oynasın hic farketmez, icerde akhisarla oynuyorlar, yedek takimla ciksalar bile cok rahat bir galibiyet alirlar. Adamlarin 4 haftalik fikstürü bal kaymak, haftada 3 mac yapsalar bile , ligde bu 4 haftada puan birakmazlar, zaten maca bile cıkmalarina gerek yok, hakemler onlarin yerinede oynar. Pek birsey beklememek lazim
Hiç biri yokken BİZ vardık ! ! !

Çevrimdışı ozankarakoc

Lobi yapmak, ikili ilişkileri diri tutmak, taraftar ile koordineli hareket etmek, gerek sosyal gerek yazılı, görsel medyada daha aktif olmak, futbolun gelişimi için önayak olacak işlere girişmek gibi birçok şey var. Sonuçlar zaten bir anda değil zamanla bir süreçle ortaya çıkar. Burada senin benim fikirlerimden önce yöneticilerin eylemlerine baktığımızda onların ne kadar niyeti var acaba? Hocasının arkasından basına malzeme çıkaran, taraftarına telefon numarası yollayıp telefondan küfür eden, renkli takımları öven iş bilmez yöneticiler mi desek yoksa taraftarın motivasyonunu düşüren, taraftarı kendi ile hoca arasında seçim yapmaya yönlendiren,  sürekli  '' Ben yaptım , ben bitersem Beşiktaş biter'' tavırlarında olan başkan mı desek bunlara baktığımızda son zamanlarda kişisel hırsların, egoların daha öne çıktığı ortada. Hiçbir iyi şey yapmadılar da denemez ama özellikle son zamanlarda  da çok yanlış  yollara saptılar.

Anladığım kadarıyla 'ikili ilişkileri' iyi tutuyoruz. Herkes Fikret Başkan'ın arkadaşı... 'O benim çok eskiden beri abimdir', 'onlarla ailecek görüşürüz' gibi şeyler söyleyip duruyor. Onun ötesinde ben kimsenin Fikret Orman hakkında kötü konuştuğunu duymadım (adamdan saymadığım TV yorumcuları hariç). İkili ilişkiler, 'bize kıyak yapın' anlamına gelmiyorsa, ki bunu kastetmediğinden eminim, o zaman bence fena durumda değiliz.

'Taraftar ile koordineli hareket etme' konusu başından beri hiç yok. 'Taraftar müşteridir' mantığı var. Endüstriyel futbolda bir yere kadar kulübün iyiliği için bu fikir benimsenebilir, ama takımın asıl sahibi taraftardır. Taraftarla kol kola olmayan, en büyük taraftar grubunu yalnız bırakan yönetim, pek tabii ki hata yapıyor demektir. Tabi yine de bunun siyasi ayağı var, eski yönetimlerle taraftar gruplarının hesaplaşmaları var, 'bedava bilet verme' konuları var, bunların perde arkalarını birebir bilmediğim için yorum yapmak istemem. Ama ben de yönetimin taraftarla daha omuz omuza olmasını tercih ederdim.

'Medyada daha aktif olmak' konusu nasıl olabilir bilmiyorum. Fikret Orman, daha önceki başkanlara oranla daha çok basın toplantısı düzenliyor gibi hissediyorum. Gündemdeki konulara açıklık getiriyor. Ne zaman 'susacak mısın başkan' diye serzenişte bulunsak ertesi gün basının karşısında konuşurken görüyoruz başkanı... Birinci elden açıklamalar yapıyor. Bazen aşırı detay veriyor ve fazla duygusal davranıyor, ama onun dışında, bence yeterince net konuşuyor, tepkiyi de 'ceza almayacak şekilde' sınırda yapıyor. Bunun dışında ses getiren transferlerle, sponsorluklarla, Çin, Azerbaycan, Japonya gibi açılımlarla yine 'haber niteliği taşıyan' projeler üretiliyor. Bundan sonrası bizim ne kadar kontrolümüzde olabilir bilmiyorum. Galatasaray ve Fenerbahçe'nin reytinginin daha fazla olması Beşiktaş'ın suçu değil. Ülkenin profili böyle. Bütün ülke vatandaşlarına sorsak, 'kazanmak için her şey mübah mı, yoksa şerefimizle mi kazanalım' diye, en az %65'i ilk şıkkı seçer. E sunucu Galatasaraylı, kanalın sahibi Fenerbahçeli, yorumcu Galatasaraylı, sponsor Fenerbahçeli, sosyal medyayı koordine edip haberlerin manşetlerini yazan Galatasaraylı, öbür kanalınki Fenerbahçeli... Yapacak bir şey yok. Beşiktaş kazanınca 'Beşiktaş kazandı', Galatasaray kazanınca 'Cimbom fırtınası'... Maalesef bu iş böyle...

'Futbolun gelişimi için önayak olacak işlere girişmek' en heyecan verici yöntem. Ama onu da kim takar bu garip ülkede, bilmiyorum... Parmağını boğazına götürüp 'kafanı koparırım' hareketi yapan Emre Belözoğlu, milli takım tribünlerine el hareketi yapıp gazetecileri evinden aldıran Volkan Demirel, hep beraber basın mensubu döven Başakşehirli oyuncular, kebapçı basan Fatih Terim... Bizim ülkenin profili bu, 'kazananı' bu... Türkiye'nin ilk 'yaşayan stadını' yaptı yönetim. Defileler, müze, turlar, sergiler, etkinlikler, konserler... Ali Koç yönetimi böyle bir şey yapmış olsaydı adamı peygamber ilan ederlerdi. Galatasaray statsız şampiyon olup Mario Gomez'leri, Pepe'leri, Kagawa'ları getirtseydi, 'işte dünya kulübü' oluverirdi.

Ben; bugün, kulüpte kötü giden her şeyi, özellikle de futboldaki olumsuzlukları doğrudan yönetime bağlayan biriyim, ama 'bizi ezdiriyorlar, hakkımızı yediriyorlar' eleştirilerine katılmıyorum, çünkü yönetimin yapması gereken ama yapmadığı pek bir şey göremiyorum, taraftarla birlikte hareket etmek dışında, ki orada da politik davranmak gerekiyor. Namoğlu istifa diye yürüyen taraftarlara destek için, başkan, Namoğlu'na 'hadi artık, sen de gerekeni yap ve git₁' demez, dememeli. 'Taraftarlarımızın haklı tepkileri var' demek bence yeterli. Bir taraftan dost kazanırken bir taraftan düşman kazanmaya gerek yok. Zaten üvey evlat konumundasın...

... diye düşünüyorum...
"Ben; sporcunun, zeki, çevik ve ahlaklısını severim." - Mustafa Kemal Atatürk

Çevrimdışı mylife1903

Anladığım kadarıyla 'ikili ilişkileri' iyi tutuyoruz. Herkes Fikret Başkan'ın arkadaşı... 'O benim çok eskiden beri abimdir', 'onlarla ailecek görüşürüz' gibi şeyler söyleyip duruyor. Onun ötesinde ben kimsenin Fikret Orman hakkında kötü konuştuğunu duymadım (adamdan saymadığım TV yorumcuları hariç). İkili ilişkiler, 'bize kıyak yapın' anlamına gelmiyorsa, ki bunu kastetmediğinden eminim, o zaman bence fena durumda değiliz.

'Taraftar ile koordineli hareket etme' konusu başından beri hiç yok. 'Taraftar müşteridir' mantığı var. Endüstriyel futbolda bir yere kadar kulübün iyiliği için bu fikir benimsenebilir, ama takımın asıl sahibi taraftardır. Taraftarla kol kola olmayan, en büyük taraftar grubunu yalnız bırakan yönetim, pek tabii ki hata yapıyor demektir. Tabi yine de bunun siyasi ayağı var, eski yönetimlerle taraftar gruplarının hesaplaşmaları var, 'bedava bilet verme' konuları var, bunların perde arkalarını birebir bilmediğim için yorum yapmak istemem. Ama ben de yönetimin taraftarla daha omuz omuza olmasını tercih ederdim.

'Medyada daha aktif olmak' konusu nasıl olabilir bilmiyorum. Fikret Orman, daha önceki başkanlara oranla daha çok basın toplantısı düzenliyor gibi hissediyorum. Gündemdeki konulara açıklık getiriyor. Ne zaman 'susacak mısın başkan' diye serzenişte bulunsak ertesi gün basının karşısında konuşurken görüyoruz başkanı... Birinci elden açıklamalar yapıyor. Bazen aşırı detay veriyor ve fazla duygusal davranıyor, ama onun dışında, bence yeterince net konuşuyor, tepkiyi de 'ceza almayacak şekilde' sınırda yapıyor. Bunun dışında ses getiren transferlerle, sponsorluklarla, Çin, Azerbaycan, Japonya gibi açılımlarla yine 'haber niteliği taşıyan' projeler üretiliyor. Bundan sonrası bizim ne kadar kontrolümüzde olabilir bilmiyorum. Galatasaray ve Fenerbahçe'nin reytinginin daha fazla olması Beşiktaş'ın suçu değil. Ülkenin profili böyle. Bütün ülke vatandaşlarına sorsak, 'kazanmak için her şey mübah mı, yoksa şerefimizle mi kazanalım' diye, en az %65'i ilk şıkkı seçer. E sunucu Galatasaraylı, kanalın sahibi Fenerbahçeli, yorumcu Galatasaraylı, sponsor Fenerbahçeli, sosyal medyayı koordine edip haberlerin manşetlerini yazan Galatasaraylı, öbür kanalınki Fenerbahçeli... Yapacak bir şey yok. Beşiktaş kazanınca 'Beşiktaş kazandı', Galatasaray kazanınca 'Cimbom fırtınası'... Maalesef bu iş böyle...

'Futbolun gelişimi için önayak olacak işlere girişmek' en heyecan verici yöntem. Ama onu da kim takar bu garip ülkede, bilmiyorum... Parmağını boğazına götürüp 'kafanı koparırım' hareketi yapan Emre Belözoğlu, milli takım tribünlerine el hareketi yapıp gazetecileri evinden aldıran Volkan Demirel, hep beraber basın mensubu döven Başakşehirli oyuncular, kebapçı basan Fatih Terim... Bizim ülkenin profili bu, 'kazananı' bu... Türkiye'nin ilk 'yaşayan stadını' yaptı yönetim. Defileler, müze, turlar, sergiler, etkinlikler, konserler... Ali Koç yönetimi böyle bir şey yapmış olsaydı adamı peygamber ilan ederlerdi. Galatasaray statsız şampiyon olup Mario Gomez'leri, Pepe'leri, Kagawa'ları getirtseydi, 'işte dünya kulübü' oluverirdi.

Ben; bugün, kulüpte kötü giden her şeyi, özellikle de futboldaki olumsuzlukları doğrudan yönetime bağlayan biriyim, ama 'bizi ezdiriyorlar, hakkımızı yediriyorlar' eleştirilerine katılmıyorum, çünkü yönetimin yapması gereken ama yapmadığı pek bir şey göremiyorum, taraftarla birlikte hareket etmek dışında, ki orada da politik davranmak gerekiyor. Namoğlu istifa diye yürüyen taraftarlara destek için, başkan, Namoğlu'na 'hadi artık, sen de gerekeni yap ve git₁' demez, dememeli. 'Taraftarlarımızın haklı tepkileri var' demek bence yeterli. Bir taraftan dost kazanırken bir taraftan düşman kazanmaya gerek yok. Zaten üvey evlat konumundasın...

... diye düşünüyorum...
Yahu ozan, sen subat ayinda mayamide giyindigin gibi sikagoda giyinebilir misin?
Sana salak falan derler, en iyi turist herhalde derler

Ayni mantikla turkiyede kulup yonetiyorsan ona gore giyersin atesten gomlegi

Hjk helsinki degil bu bjk istanbul

Ben biktim arkadas, yeter 30 senedir. Ben benim maclarim gs fb maci gibi yonetilsin istiyorum ne eksigimiz var, tamam reytink az taraftar az ama gerekli onlemler alinsin gsnin taraftari yoktu 30 sene once kucukken fb ile yariyariya olurdu tiribun derbilerde gsli koseye dogru toplanirdi basari geldikce musteri de artar.

Komplo teorisi boyutuna getirilmesin yapilanlar ama davranis farki oldugu da unutulmasin.

Turkiyede isler oyle yusuf abimle falan duzelmez. Bu hakemlere destek verip pirlanta gibiler demekle duzelmez, bilezik gibi gecireceksin bunlara baska anlamazlar.
Hakemlerin yeteneksiz olduklarina katiliyorum zaten turk insanindan hakem falan olmaz, yapisi musait degildir. Korkak icten pazarlikli kendi ayaklari ustunde duramadigi icin birilerine yanasma gudusu giden insanlar bunlar. Kokusmusluk yukardan basliyor. Hakem secimlerinde ne torpiller donuyor, toprakcilik, adamcilik, ayakcilik

Kurullara da el atacaksin sadece hakemle bitmiyor olay.
Mesela aziz yildirim fenerliliginden emin oldugu insanlari basketci olmalarina ragmen tff kurullarina somusturmustu.

Oyunu kuralina gore oynayacaksin, efendilik ile enayiligi karistirmayacaksin

Çevrimdışı mylife1903

Evet her detayı düşünüyorlar. Senin gibi, Beşiktaş kulübü yönetimi gibi boş vermiyorlar.
Tesaduf falan yok
Adamlar oturuyorlar fikisturu ince ince isliyorlar. Fetodan kalma tecrubeleri de var detaycilik.
Sadece fikistur olsa iyi her biseye karisiyir adamlar
Mesela o saldado kufuru etti 3 hafta sonra gs maci olaydi ne ceza alirdi?

Çevrimdışı mylife1903

Abi gs isterse hemen ertesi gün oynasın hic farketmez, icerde akhisarla oynuyorlar, yedek takimla ciksalar bile cok rahat bir galibiyet alirlar. Adamlarin 4 haftalik fikstürü bal kaymak, haftada 3 mac yapsalar bile , ligde bu 4 haftada puan birakmazlar, zaten maca bile cıkmalarina gerek yok, hakemler onlarin yerinede oynar. Pek birsey beklememek lazim
Akhisar degil mesela sivasla falan oynayacak olsalardi okuz gibi bagirirlardi mac gunu de degisirdi aslinda bisi olmazdi onlar da pazartesi oynardi biz de yahu normali bu der Atlardik detayi, toz kaldirmaz gs camiasi. Herifler ibbye bile sariyor nasi bi yapilanmaysa insallah bunlar birbirini yer aradan makasa girip gaza basar cikariz.
Ben ibb antalya macinda metenjn ibbyi halledecegini dusunuyordum Ama maci izleyince ibbnin de gsden azi olmadigi belli oldu. Ayni maci biz oynasak 8 kisi falan kalirdik ustune penalti gol iptali falan derken 2-3 tane yer donerdik

Çevrimdışı mylife1903

Bizim caner hakaret etti diye 6 mac ceza aldi, hatta ozel kural cikartip gecirdiler cocuga, taraftar da gobek atiyordu caner oynamayacak diye, keske sene sonuna kadsr ceza verselerdi diyorlardi
Benzer hareketleri yapan oyuncular o sezon icinde ceza falan almadi zaten ama konu o degil

Hakeme hakaret etti amme hizmeti yapan gorevliye falan filan gibi bisilerden bizim caneri mahkemeye sevk etmediler mi? Cocuk akye koridorlarinda surunmedi mi? Hadi caner neyse, aliskin o calkantili bir hayati vardi mahkeme mahkeme dolasti taliska tosic falan surundu o koridorlarda ustelik bu goruntuler basina servis edilip malzeme ysptirildi

Bu saldado hakaretten kirmizi gormedi mi? Mahkemeye cikacak mi adliye koridorlardin ifade vermek icin surunecek mi?

Turkiyede isler soyle yuruyor

Çevrimdışı ozankarakoc

Bizim caner hakaret etti diye 6 mac ceza aldi, hatta ozel kural cikartip gecirdiler cocuga, taraftar da gobek atiyordu caner oynamayacak diye, keske sene sonuna kadsr ceza verselerdi diyorlardi
Benzer hareketleri yapan oyuncular o sezon icinde ceza falan almadi zaten ama konu o degil

Hakeme hakaret etti amme hizmeti yapan gorevliye falan filan gibi bisilerden bizim caneri mahkemeye sevk etmediler mi? Cocuk akye koridorlarinda surunmedi mi? Hadi caner neyse, aliskin o calkantili bir hayati vardi mahkeme mahkeme dolasti taliska tosic falan surundu o koridorlarda ustelik bu goruntuler basina servis edilip malzeme ysptirildi

Bu saldado hakaretten kirmizi gormedi mi? Mahkemeye cikacak mi adliye koridorlardin ifade vermek icin surunecek mi?

Turkiyede isler soyle yuruyor


Bunlar çok net, somut örnekler. Komplo teorisi olanlardan farklılar. Ümit Öztürk'ün VAR rezilliği de bunlardan biriydi.

Peki bunlara nasıl tepki vermek lazım? Bence yaratıcı tepki yöntemleri düşünmeye çalışalım.

Şimdi Fikret Orman çıkıp federasyon yönetmeliğini kameralara gösterse (çok net bir şekilde küfür eden oyuncu 3-5 maç ceza alır diye yazıyor), 'Soldado'nun cezası neden düşürüldü' diye sorsa, ne olur? Ertesi gün gazetede 'Fikret Orman'dan Şenol Güneş Açıklaması' başlıklı bir haber görürüz. Bütün basın toplantısındaki en lüzumsuz kısmı büyütürler, diğerini yazmazlar. Yazsalar bile sosyal medya maymunları çıkıp 'sizde de Quaresma 8 tane faul yaptı kart görmedi' deyiverir, yine haksızlıklar eşitlenir (!).

Demek ki daha farklı, ses getiren hareketler yapmak gerekiyor, ki onun bile bir işe yaramadığı malum... Türkiye Kupası derbisinde olanlar, Şenol Güneş'in başının yarılması... Hastane raporları, mahkeme kararları... Yerden göğe kadar, %100 haklı olduğumuz bir konuydu... Yönetim ayağa kalktı, arkasında durdu, siyasetin iğrençliğine bile direndi. Hükmen galip gelmemiz gerekiyordu, gelemedik. Sahadan çekildik. Olay futbol tarihine geçti. Sonra? Sonrası bir hiç... Çoğunluğun kanısı nedir diye sorsan, 'Beşiktaş kaçtı', 'Şenol tiyatro yaptı', 'sahtekar Şenol', 'yine yere yatsana Şenol'... Buna indirgendi konu. Ceza aldık, kupadan men edildik, kupanın gelirinden olduk...

Yönetim başka ne yapabilirdi ki mesela bu konuda?

Caner'e 6 maç cezayı veren, Beşiktaş'ı derbide hükmen galip saymayan, Soldado'nun cezasını hiçbir gerekçe olmadan 1 maça indiren insan evlatları aynı kişiler mi mesela? Onlara mı baskı yapmak gerekiyor? Onları mı 'değiştirmek' gerekiyor (nasıl olacağını bilmiyorum)?
[ Son Düzenleme: 20 Şubat 2019, 06:03:33 ozankarakoc ]
"Ben; sporcunun, zeki, çevik ve ahlaklısını severim." - Mustafa Kemal Atatürk

Çevrimdışı mylife1903

Bunlar çok net, somut örnekler. Komplo teorisi olanlardan farklılar. Ümit Öztürk'ün VAR rezilliği de bunlardan biriydi.

Peki bunlara nasıl tepki vermek lazım? Bence yaratıcı tepki yöntemleri düşünmeye çalışalım.

Şimdi Fikret Orman çıkıp federasyon yönetmeliğini kameralara gösterse (çok net bir şekilde küfür eden oyuncu 3-5 maç ceza alır diye yazıyor), 'Soldado'nun cezası neden düşürüldü' diye sorsa, ne olur? Ertesi gün gazetede 'Fikret Orman'dan Şenol Güneş Açıklaması' başlıklı bir haber görürüz. Bütün basın toplantısındaki en lüzumsuz kısmı büyütürler, diğerini yazmazlar. Yazsalar bile sosyal medya maymunları çıkıp 'sizde de Quaresma 8 tane faul yaptı kart görmedi' deyiverir, yine haksızlıklar eşitlenir (!).

Demek ki daha farklı, ses getiren hareketler yapmak gerekiyor, ki onun bile bir işe yaramadığı malum... Türkiye Kupası derbisinde olanlar, Şenol Güneş'in başının yarılması... Hastane raporları, mahkeme kararları... Yerden göğe kadar, %100 haklı olduğumuz bir konuydu... Yönetim ayağa kalktı, arkasında durdu, siyasetin iğrençliğine bile direndi. Hükmen galip gelmemiz gerekiyordu, gelemedik. Sahadan çekildik. Olay futbol tarihine geçti. Sonra? Sonrası bir hiç... Çoğunluğun kanısı nedir diye sorsan, 'Beşiktaş kaçtı', 'Şenol tiyatro yaptı', 'sahtekar Şenol', 'yine yere yatsana Şenol'... Buna indirgendi konu. Ceza aldık, kupadan men edildik, kupanın gelirinden olduk...

Yönetim başka ne yapabilirdi ki mesela bu konuda?

Caner'e 6 maç cezayı veren, Beşiktaş'ı derbide hükmen galip saymayan, Soldado'nun cezasını hiçbir gerekçe olmadan 1 maça indiren insan evlatları aynı kişiler mi mesela? Onlara mı baskı yapmak gerekiyor? Onları mı 'değiştirmek' gerekiyor (nasıl olacağını bilmiyorum)?
Goreceli olaylari da atlamamak lazim dun yazilmisti foruma mesela besiktas sampiyonluklarinda siyasi irade dahli yoktur diye ama o bizim gorusumuzdur.  Mesela fbli ve gsliye sorsan semra ozalin nasil maclara geldiginden nasil mudahelelerxe bulundugundan bahsederler. Bu islere ya gireceksin ya girmeyeceksin girdiysen de tam gireceksin. Iki goruse de saygim var. gs mesela hic utanmaz arlankaz mehmet agarli sampiyonluk posteri yapar. Mesut yilmazi falan kullanir tansu cillefe gs atkisi taktirir

Bilemiyorum iki ucu pis sopa iste


En sevdigim su ama


Sunu eklemesem olmaz 1984 model hayvan ciftligi falan degildir olay, durum zubuktur

Ceket bile kazanan ceket
[ Son Düzenleme: 20 Şubat 2019, 07:55:49 mylife1903 ]

Çevrimdışı Osvaldonun Saçı

başkan taraftar istedi die febe maçına çıkmama kararını almış ama bunu deklare etmeye cesaret edememiş topu divana atarak kılıfına uydurmuştur. rte.nin sözünün üstüne söz söyleyip de başına bi iş gelmeyen bir sürü örnek de war örnek mi istiyorsunuz bir sürü teseli geseli var ilk akla gelen de Hacısalihoğlu. sonraa adamlar divan kurulunda fetöcüleri atalım mı atmayalım mı die oylama yaptılar sonra da atmama kararı çıktı o divandan yahu başlarına bişey mi geldi. korku imparatorluklarını yaratan da bizleriz aslında.

Aynen öyle oldu ben de bunu diyorum başkan cesur olsa Şenol Hoca hastaneye kaldırılırken ortalığı yıkardı. Zaten o kadar pasif durdu ki devam kararı çıkarttılar belki de geçen sezon o olay şampiyonluğumuza da mal oldu. Başkan sorumluluğu tek başına almadı camia da zorladı divandan destek aldı vs.

Çevrimdışı Librarius

Riza Calimbay beyefendi ile yapilmis roportaji cogumuz gorduk sanirim. Evet beyimiz Besiktas'a hoca olmak istiyormus. "Besiktas hakemlerle yuruyor" algisinin mimaridir bu beyefendi. Besiktas maclarina ekstra motivasyonla hazirlanan, yenildiginde sanki anasina avradina kufur edilmiscesine infiale kapilan ve istisnasiz her yenilgiden sonra ekran ekran dolasip "Besiktas hakemle kazandi" diyen bir kisilik.

Antalyaspor'un hocasiyken Vodafone'da yendigimiz mactan sonra Antalya'nin tosun baskaniyla birlikte 1 hafta boyunca radyo radyo, kanal kanal dolasarak Besiktas hakemle kazandi dedi. Isin dramatik tarafi ciktigi programlarda "hocam oyle diyorsunuz da aslinda hakemlik bir sey yoktu" demelerine ragmen israrla hakem Besiktas'a yardim etti yalanini ufuruyordu.

Suna gelecegim: Antalya-Basaksehir macindan sonra Bulent Korkmaz ve Yekta'yi gordunuz mu? Herifler kanal kanal dolasip "hakem bizi dogradi, Basaksehir'i korudu" algisini islediler. Ayni kisiler daha ligin ilk yarisinda GS karsisinda dograndiklari mactan sonra bir kelime bile etmediler hakemler hakkinda. Halbuki Muslera daha macin basinda atilmaliydi, Antalya'nin penaltisi verilmedi, GS'nin attigi gol net fauldu falan.  GS icin boyle canhiras bir sekilde ugrasan Bulent ve Yekta gibiler senelerdir GS maclarinda GS'ye ne iltimaslar geciyor acaba? Ben esasinda yabanci sinirinin kaldirimasini bu yuzden istiyorum. Yerli GS'li oyuncular ozellikle ligin 2. yarilari GS'ye hatir sikesi yapiyor. Ne kadar az yerli oyuncu o kadar temiz lig. Bugun Serdar Ali Celikler diyor ki "Basaksehir daha gormedi GS basinini ve lobisini, suan Besiktas'ta yarista oldugu icin henuz gercek zorlugu gormediler, Besiktas yaristan cekilsin Basaksehir o zaman gorur GS basinini ve lobisini." Vallahi hakli. Birden bire Basaksehir'in deplasman biletlerinin satilmadigini bile haber yapmaya basladilar.
[ Son Düzenleme: 20 Şubat 2019, 08:43:28 Librarius ]
Beşiktaş Senol Gunesle güzel...

Çevrimdışı Osvaldonun Saçı

Riza Calimbay beyefendi ile yapilmis roportaji cogumuz gorduk sanirim. Evet beyimiz Besiktas'a hoca olmak istiyormus. "Besiktas hakemlerle yuruyor" algisinin mimaridir bu beyefendi. Besiktas maclarina ekstra motivasyonla hazirlanan, yenildiginde sanki anasina avradina kufur edilmiscesine infiale kapilan ve istisnasiz her yenilgiden sonra ekran ekran dolasip "Besiktas hakemle kazandi" diyen bir kisilik.

Antalyaspor'un hocasiyken Vodafone'da yendigimiz mactan sonra Antalya'nin tosun baskaniyla birlikte 1 hafta boyunca radyo radyo, kanal kanal dolasarak Besiktas hakemle kazandi dedi. Isin dramatik tarafi ciktigi programlarda "hocam oyle diyorsunuz da aslinda hakemlik bir sey yoktu" demelerine ragmen israrla hakem Besiktas'a yardim etti yalanini ufuruyordu.

Suna gelecegim: Antalya-Basaksehir macindan sonra Bulent Korkmaz ve Yekta'yi gordunuz mu? Herifler kanal kanal dolasip "hakem bizi dogradi, Basaksehir'i korudu" algisini islediler. Ayni kisiler daha ligin ilk yarisinda GS karsisinda dograndiklari mactan sonra bir kelime bile etmediler hakemler hakkinda. Halbuki Muslera daha macin basinda atilmaliydi, Antalya'nin penaltisi verilmedi, GS'nin attigi gol net fauldu falan.  GS icin boyle canhiras bir sekilde ugrasan Bulent ve Yekta gibiler senelerdir GS maclarinda GS'ye ne iltimaslar geciyor acaba? Ben esasinda yabanci sinirinin kaldirimasini bu yuzden istiyorum. Yerli GS'li oyuncular ozellikle ligin 2. yarilari GS'ye hatir sikesi yapiyor. Ne kadar az yerli oyuncu o kadar temiz lig. Bugun Serdar Ali Celikler diyor ki "Basaksehir daha gormedi GS basinini ve lobisini, suan Besiktas'ta yarista oldugu icin henuz gercek zorlugu gormediler, Besiktas yaristan cekilsin Basaksehir o zaman gorur GS basinini ve lobisini." Vallahi hakli. Birden bire Basaksehir'in deplasman biletlerinin satilmadigini bile haber yapmaya basladilar.

Ben Rıza'nın Beşiktaş'lı olduğunu bile düşünmüyorum. Adam yıllardır açıkça düşmanlık yapıyor. Bi de utanmadan çıkmış röportaj vermiş zaten sen daha önce bu koltuğa oturdun ve başarısız oldun gittin. O günden beri nasıl bi başarı gösterdin de utanmadan talip oluyorsun bi de bunca düşmanlıktan sonra. İnsanların özgüveni acayip yüksek ya. Utanma falan da kalmamış.