Şimdi sırası sanırım;
"Seba'yı küstürenler" var ya. Onların. Özal dönemi çocukları. Her şeyin parayla ölçüldüğü zamanlar. Başarının alemet i farikası para. Bir iş adamının röportajını hatırlıyorum; benim başarımı gösteren ne kadar para kazandığımdır diyordu. Sonra mezarlıkta cesedini buldular alibeyköyde. Omuzlarda götürülmediği kesin bir halde.
Bugün her yerde Seba belgeselleri yayınlanıyor ya, Bir Yudum İnsan programında Nebil Özgentürk'ün nefis anlatımı ve Mümtaz Sevinç'in "yakışıklı sesinden" dinledim hayatını bir daha. Başkanlıktan ayrılmasına giden süreçte "tribünlerde bazı gruplar" diye bahsediyor. 16 17 yaşında çocuklar bunlar diyor. Kim yönlendirdiyse diye soruyor. Çok küstürmüşler Başkanı o dönem. Sanırım hiç unutmadı olanları ama affetmiştir.
Sonrasında pişman olundu, yakıştığı gibi özür dilendi başkandan.
Bence Seba döneminde bir türlü olmayan ve hala dillerden düşmeyen musalla tezahüratını yazdıran başarılar belki Serdar Bilgili döneminde olabilirdi.
Arada bir dönem oldu ama. İyi didiklemek lazım. Biri o makamı işgal etti. Kongre oyunları, gruplaşmalar. Kulisler. İşgal etti orayı.
O kadar hırslı biri ki hiç haddi değilken başka bir sevdaya tutulup bıraktı. Yoksa 2 ay daha kalsa ipliği pazara çıkacaktı. Yalan beyanda bulunduğu için avrupadan men edilecekti. 3 gündür dinlediğiniz değerleri düşünüp, son yazdığım cümlenin kulağınıza nasıl geldiğine bir bakın!
Şimdi Fikret Başkan'ın karşısında böyle bir grup duruyor yine. Hele eline twitter facebook geçiren ve lafının ölçüsü olmayan. Cahaletlerinin farkında olmadan en bilgiç lafları edenlere bir bakın. Hepsi başkan, futbol direktörü, futbolcu, ekonomist. O cehaleti beslemek çok kolay. Şirketin reklam masrafı gösterip vergiden bile düşersin!
Başkan'ın hatırasını yaşatacaksak önce kendimizden başlamak lazım. O değerlere göre yönetmeyi deneyen bir başkan var bence. Sahip çıkmak lazım.