Bence eksik olan tek şey 'huzur'. Onun da sorumlusu yönetim.
Basına yansıyanlara ve oluşan genel algıya objektif olarak bakmaya çalışırsak, bütün rakiplerimiz (Fenerbahçe bile dahil) kenetlenmiş, bir olmuş, canla başla gidebilecekleri yere kadar gitmeye çalışıyorlar. Kasımpaşa oyuncularının paralarını önceden peşin ödüyor, bir anda huzur ortamı oluşuyor. Galatasaraylı, yönetime müthiş tepkili, ama yine de tribünler tıklım tıklım. İstedikleri transferleri de yaptırdılar, keyifleri iyice yerine geldi. Başakşehir zaten dertsiz tasasız... Herkes, ite kaka da olsa, taraftar zoruyla da olsa, bir şekilde 'huzura' kavuşuyor.
Biz kavuşamıyoruz. Bu da her şeye yansıyor.
Taraftar tribünde sessiz, etkisiz, bıkkın... Her konuda ikiye bölünmeye çok müsait. Hocacılar ve hocadan NEFRET edenler, Burak'ı destekleyenler ve Burak'tan NEFRET edenler, Quaresma HAYRANLARI ve Quaresma'nın ÖLMESİNİ isteyenler... Hem aşırı uçlar, ötekileştirmeler...
Yönetime baksan, terkedip gitmiş gibi... Kimse çıkıp bir açıklama yapmıyor. Öyle olunca herkes mikrofonu hocaya uzatıyor. O da cümle kurabildiği ölçüde açıklama yapmaya çalışıyor. Tabi ki söylediklerinin çoğu ya anlaşılamıyor, ya yanlış anlaşılıyor. Durup dururken gündem değişiyor, olmayan sıkıntılar da gündeme eklenmiş oluyor...
Bu 'huzursuzluk', transfer politikasından, yanlış kadro mühendisliğinden, uyum süreçlerinden, satın alma opsiyonlarından çok daha önemli...
O bulutlar dağılsa, taraftar 'güzel günler göreceğimize' inansa, aynı hocayla, aynı kadroyla, hatta aynı sistemle bile çok daha iyi sonuçlar alınabilir diye düşünüyorum.
2015-2016 ve 2016-2017'de, o 'huzur' ortamını yaratan, tek başına yönetimdi. 'Yeni moda Beşiktaş' hissini yaratan onlardı. 'O sene bu sene, bundan sonra her sene' inancını hepimize aşılayan onlardı. Bugünkü kargaşanın, yılgınlığın, isteksizliğin de tek sebebi maalesef onlar. Beşiktaş'a göz göre göre zarar veriyorlar. Umarım farkındalardır.