Bulunduğun yaş itibariyle,belkide derbi galibeytleri doyasıya yaşamadın.okula-işe giderken fenerlisine-cimbomlusuna göğsünü gere gere başını dik tutamadın.belki hiç bir derbi maçını -kadıköyde-inönüde,alisamiyende yarıyarıya taraftarla trübünde yer alamadın.sabahın köründe-gecesinde bilet kuyruğuna giremedin.daha endüstriyel kodlarla çerçevelenmiş bir taraftarlık profiline aitsin.olabilir konjontürel şarlar insanların pozisyonlarını belirleyebilir.ama farklı şartların tanımladığı Beşiktaşlılığı yaşamaman,anlamamana engel değildir. çok şükür bu duyguları ziyadesiyel yaşadım.hemde daha basit,daha demode kadrolarla.o dönem başımızda kumpasçı,mafyatik azizler,terimler,emre belözoğlular yoktu.mütevazılığın efendisi sebayla,köylü ziyayla,bergamalı zekiyle derbi galibiyetleri,şampiyonluklar yaşıyorduk.metin,ali,feyyazı bizde top koşturmaya başlarken bonservislerine 5 kuruş para verilmemişti.ne bileyim gordonla üstüste iki defa şampiyonluk kaçırdığımızda SEBA arkasında duruyordu ama o Gordon bu derbi maçlarında bu denli ezik değildi.biliçin korkak olduğunu düne kadar itiraf etmesekde, o zannı içimizde taşıyorduk,dün perçinlendi.ama bir şey daha öğrendik.biliç lider bir karaktere dahi sahip değilmiş.dünkü maç 31 dakka bitti aslında .emre bilmem ne oğlunun bilice ana avrat dümdüz giderken törenin emreyi sakinleştirme gayretine girmesi anı itibariyle maç bitmişti.brisine babana sövüyorsa tipik insan refleksi nasıl olur.
Selam
@kartal74 ,
Her olay kendi şartları içinde değerlendirilir. Benim sahda oynanan futbolu, Bilic'İn dünkü maç ve perşembe günkü taktiğini savunacak halime yok. Dünkü maçtan yaşananların aynısı ASY'de yaşandı, Volkan sahada GS li lincoln'ü kovaladı, Arda aynı Gökhan Töre gibi rakibini pışpışlıyordu. Nesini savunayım.
Derdim taraftar ile. Her durum, içinde bulunduğu şartlar ile değerlendirilir. MAF'lı kadromuzla ilk şampiyonlupu kazandığmız 90 yılında ilkokul 3'te idim. Pazardan aldığımız dandik, çubuklu forma benzeri bi tshirt'i giymiştim okula giderken. O dandik t-shirt şimdi gözümde o kadar büyüyor ki, keşke o zamana dönsem de yine giysem. Önlüğün önünü açıp açıp gösteriyordum diğer çocuklara. Hatırldaığım, sınıfta benim dışımda 2 Beşiktaşlı daha vardı. Ama o şartlar ile bu şartlar aynı değil.
Şu sebeple, bu sebeple, o sebeple... GS ve FB hem ekonomik açıdan, hem kulis açısından, hem marka değeri açısından, hem başarı açısından bizim fersah fersah önümüze geçti. Şu an Türkiye futbol ekonomisinin en az %70'i GS ve FB etrafında dönmektedir. Biz anca stadı yaptıktan sonra atılım yapacağız ve o zaman bakacağız nedir, ne değildir diye. MAF'lı yıllarda tüm takımların şartları birbiine benzerdi, biraz FB zengin gözükürdü ama tüm futbolcular nerede aynı parayı alır, aynı yerlerde yaşardır. O şartlarda MAF gibi bir oluşum ve o zaman dünyanın en önde sistemi olan 4-4-2 li sistemin iyi bir abaptasyonu ile rakipsiz olabiliyordun. O kadar küçük farkı, çok büyük etki ediyordu. Şimdi öyle mi?
Başta Bilic, sonra futbolcular net olarak başarısızdır. Bunu tartışmam bile. Ama ama ama... bir taraftar profili var ki, takım başarısız olsun da ben eleştireyim, ne eleştirmesi! saydırayım diye resmen akbaba gibi bekliyor. BEN BUNU KABUL ETMEM. Neymiş, zamanında Bilic kötü demişlerde dinlememişiz, şimdi haklılarmış. Bununla pişkin pişkin gurur duyuyor bi de övünüyorlar. Ya bu forumda Beşiktaş'ın antrenörüne küçük beyinli diyen Beşiktaşlı var ya!! Aklım almıyor. Bu nasıl taraftarlık, bu nasıl forma aşkı. Objektif eleştiriye evet, hakaret ve başarısızlığa övgüye hayır! Bence hiçbir Beşiktaşlı buna müsaade etmemeli.
Herkesin Beşiktaşlılık anlayışı farklıdır, ama herkesin Beşiktaşlılık anlayışı farklı demek, herkes ağzına geleni söylesin demek değildir. Kurumlar vardır, kurumların ilkeleri ve duruşları vardır, ve bunların altında taraftarlık vardır. Kimse kendi egosunu, nefsini kulübün önüne koymasın. bu konu hakkında son diyeceklerim bunlardır.