Kadro kötü ya da yanlış olabilir. Ama bu kulübenin sorumluluğunu ortadan kaldırmıyor bence. Zaten teknik kadronun en önemli rolü elindeki malzemeye göre bir oyun şablonu belirlemek değil mi? Hoca en büyük hatayı sezon başında yeni bir oyun planı kurması gerekirken hiç bir şey yapmayarak yaptı zaten. Problem bu akşam da değil sene başında beri aynı durumdayız. Zaten Avrupa Liginde biraz şanslı olmasak bugünleri de görmeyip Lask'a elenecektik.
En basitinden bu kadro yaşlı. Tecrübeli ama dinamik değil. Bu yapıyla uzun vurup önde basarak düşenleri toplamaya dayalı bir planla sahaya çıkmak intihar olur diyorduk sene başında. Bu bekleri metrelerce ileri geri koşturamayacağımız da ortadaydı. Bunları öğrenebilmek için bu kadar maça gerek yoktu. Bir çok oyuncunun fiziksel kapasitesi zaten yayıldığımız mesafede oynamaya yetmiyor. Sene başında tahtaya yazılacak birinci şeyler; bu takım düşük tempoyla oynamalı, sahaya iyi yayılmalı ve olabildiğince dar bir şablonu benimsemeli olmalıydı. Tam tersini yaptığımız için sadece temel futbol prensiplerine sahip hiç bir ekstrası olmayan takımlar bile rezil anlar yaşatabiliyor bize.
Avrupa'dan örnek verdik. Başakşehir'i de ele alalım. İyi bir kadrosu falan yok. Yaşlı yine durağan-adinamik bir kadro. Başarılı olmalarının tek kaynağı kadroya uygun bir plana sahip olmaları bu kadar. Gerçekten daha fazlası yok. Bizim takım piyasa değeri 10 milyon üstü olan iki transfer yaptı daha bir kaç ay önce. Bunu hayal bile edemeyecek bir dünya takım oyunu kazandı bize karşı.
Hocanın tek bir ideali, değiştirilemez bir planı varsa ve bu kadroyla yapamayacağım diyorsa (ki böyle birşey de olmadığını hepimiz biliyoruz) sene başında kadro belliydi istifa etseydi, çalışmasaydı. Sorumluluklarını yerine getirmiyor.
Derdim yönetimi ya da kadroyu aklamak değil. Ama şu duruma kadar düşmüşken hala hocanın sorumluluğunu azaltmaya çalışmanın mantıklı bir tarafını göremiyorum açıkçası.
'Teknik direktörün en önemli rolü elindeki malzemeye göre bir oyun şablonu belirlemek değil mi'Evet tamamen öyle! Hoca da öyle yapıyor. Artık takımda doğru dürüst top tutabilecek, pas verebilecek, duvar pası yapabilecek oyuncu olmadığı için başka yollar deniyor. Nedir? İyi orta yapabilen oyunculara orta yaptırmak mesela... Quaresma, her şeyden bağımsız, iyi orta yapabilen bir oyuncu. Ne yapalım, onu kullanıyoruz. Babel, içeri kat edip çok sert şutlar çekebilen bir oyuncu. Başka da bir özelliği yok. Ne yapıyoruz? Onu kullanıyoruz. Vagner Love'ın hiçbir özelliği yok, onu kullanamıyoruz! Ljajic silik bir adam. Kırk yılda bir top alacak da, ara pası verecek de, frikik atacak da... Onu bekliyoruz. Atarsa kazanıp seviniyoruz, atamazsa eski tas eski hamam...
'Zaten Avrupa Liginde biraz şanslı olmasak bugünleri de görmeyip Lask'a elenecektik.''HİÇ' haketmedik Lask'ı elemeyi. Bugüne kadar mucize eseri geldik. Son maça kalmamız bile tesadüftü... Sarpsborg maçını kazanmayı da haketmemiştik. Lens'in, yüz kere vursa golü bulamayacağı iki pozisyonda golü bulduk, adamlara yazık oldu...
'Sene başında tahtaya yazılacak birinci şeyler; bu takım düşük tempoyla oynamalı, sahaya iyi yayılmalı ve olabildiğince dar bir şablonu benimsemeli olmalıydı. Tam tersini yaptığımız için sadece temel futbol prensiplerine sahip hiç bir ekstrası olmayan takımlar bile rezil anlar yaşatabiliyor bize.'Kulağa hoş geliyor da, bunu oynayabilecek bir kadro var mı elde? 'Hoca eldekiyle en iyisini yapmaktan sorumlu', doğru. Ama eldeki bu! Bugünkü maçta, 30-40 pas yaptığımız anları hatırlarsınız... 40 pasın hiçbirinde 'vay be ne güzel pas yapıyoruz' dediniz mi? Hepsi çaresizlik pasları. Kimse boşa kaçmıyor, kimse duvar pası yapabilecek güçte ya da mantıkta değil. Teknik kapasitesi yüksek çok az oyuncu var. Necip'ten, Vida'dan, savunmadan mantıklı paslarla oyun kurmalarını beklemek anlamlı değil. Pektemek'ten, Love'dan pas oyununa katkı sağlamasını beklemek anlamlı değil. Hayalimizdeki o oyun şablonunu uygulayabilecek bir oyuncu grubu yok sahada...
'Başakşehir'i de ele alalım. İyi bir kadrosu falan yok. Yaşlı yine durağan-adinamik bir kadro. Başarılı olmalarının tek kaynağı kadroya uygun bir plana sahip olmaları bu kadar.'Kadroya uygun bir planları var, ama üzerine plan kurulabilecek de bir kadroları var. Mükemmel bir kadroları olması gerekmiyor. Bizden iyi olmaları da gerekmiyor. Ama mantıklı bir kadro mühendisliği var Başakşehir'de. Kasımpaşa'da da öyle...
Bizim gibi olan kim var? Bence Galatasaray. Onlar da bulduklarını doldurdular kadroya, asıl ihtiyaç olan mevkilere oyuncu almadılar, işi çorbaya çevirdiler. Fatih Terim değil, allahı gelse bir yere varamazlar. 'Eldekilerle en iyisini yapalım' dersen, anca bu seneki kadarını yaparsın, 7. olursun. Hadi bilemedin 5. ol. Her şey ortada...
'Hocanın tek bir ideali, değiştirilemez bir planı varsa ve bu kadroyla yapamayacağım diyorsa (ki böyle birşey de olmadığını hepimiz biliyoruz) sene başında kadro belliydi istifa etseydi, çalışmasaydı. Sorumluluklarını yerine getirmiyor.'Hocanın 'değiştirilemez bir planı' yok bence ama, istediği isimlerin alınmadığını çok iyi biliyoruz. Gitmesin dediği adamlar gitti, gelsin dediği adamların hiçbiri gelmedi. Abuk sabuk transferler, aynı mevkiye doldurulan gereksiz adamlar, alternatifsiz mevkiler (sağ bek, sol açık, ileriye dönük orta saha, forvet)...
Bu durum, hocanın sorumluluğunu azaltıyor benim için. Bana göre, bu takımın başına, dünyanın en iyi 10 teknik direktöründen oluşan bir konsorsiyum da gelse, olabilecek maksimum şey Malmö'yle 1-1 berabere kalıp tur atlamak, sonraki turda Leverkusen'den 3 yiyip elenmek, ligde de Alanyaspor'a bir gol fazla atmak olurdu.
(Bu arada benim de derdim kimseyi aklamak değil tabi ki... Beşiktaş başarısız olduktan sonra kimin suçlu olduğunun çok da önemi yok... Sadece haksızlık yapıldığını düşünüyorum sıklıkla, ona üzülüyorum.)