Kulübün transfer ve oyuncu üzerinden 'marka değerine' katkı sunmasını tanınabirliğe indirgemek yetersiz olur. Bu tanınabilirliği, gerek yurt içi gerek ise yurt dışından kaynak yaratamayıp, gelir kalemlerinin içine entegre edemedikten sonra bu durumun bi' espirisi kalmaz. Ayrıca Beşiktaş gibi mazisi ve mevcut konjonktürel yapısıyla var olan bir kulübün en önemli marka değeri sportif altyapısı ve başarılarıdır. Doğrularıyla, üretimiyle, oyunuyla büyüyen bir Beşiktaş elzemdir. Bunun için salt saha içi doğrular yetmez. Saha dışında tüm yönetimsel birimlerin doğru işlemesi gerek. Tüm bunlar girift yapıda büyüme gerektirir. Handikap: Bütün büyümeden parçanın olması gereken fazla büyümemesi. Fakat 'parça' sınırları zorlar, yeterli doğrular üretirse rekabetin boyutu ve bütünün hacmi de genişler. Bunlar komplike unsurlar. Fakat sığ argümanlar ile yaratılan unvanların altı dolmaz. Bu kulübün yıllık lisanslı ürün geliri ne kadar? Var olan potansiyelin ne kadarı entegre edilebiliyor? O halde bu sınırlı gelir kalemi bir isimle başka rakamları hayal ettirmiyor ise hangi marka değeri?
tanınırlıkla marka değeri aynı şey değil tanınırlığı paraya çevirdiğinde marka değeri oluşur zaten.
marka oyuncular elbette sana marka değeri yaratmaz sadece buna katkıda bulunur.
her bilinirlik değer olmuyor. elbette istabulun 3 takımının avrupada bilinirliği var ama marka değerleri
sıfıra yakın göğsüne yazdırdığın vodafone yazısı bile senin marka değerini arttırmakta yada stada koyduğun isim
bir oyuncuyla ilgili durum değil bunlar damlaya damlaya olur hepsi birden süreç içinde kovayı doldurur.
yoksa asırlık takım olmakta işe yaramaz avrupa asırlık takımlarla dolu hangisinin ismini biliyorsun
önce gelirlerini arttıracaksın nasıl yapacaksın sponsor çekerek öncelikle peki sponsoru nasıl çekacaksin
bu bir zincirleme tepkidir. PSG kaç yıllık takımda böyle marka değeri yaptı. marka değeri dediğin
kapitalist bir olgudur buna ulaşmanın yoluda kapitalizmi doğru uygulamadan geçer. Bilinirlik kalıcıdır
ama marka değeri çok hızlı çıktığı gibi hızlıda düşer.