'Teknik direktörün en önemli rolü elindeki malzemeye göre bir oyun şablonu belirlemek değil mi'
Evet tamamen öyle! Hoca da öyle yapıyor. Artık takımda doğru dürüst top tutabilecek, pas verebilecek, duvar pası yapabilecek oyuncu olmadığı için başka yollar deniyor. Nedir? İyi orta yapabilen oyunculara orta yaptırmak mesela... Quaresma, her şeyden bağımsız, iyi orta yapabilen bir oyuncu. Ne yapalım, onu kullanıyoruz. Babel, içeri kat edip çok sert şutlar çekebilen bir oyuncu. Başka da bir özelliği yok. Ne yapıyoruz? Onu kullanıyoruz. Vagner Love'ın hiçbir özelliği yok, onu kullanamıyoruz! Ljajic silik bir adam. Kırk yılda bir top alacak da, ara pası verecek de, frikik atacak da... Onu bekliyoruz. Atarsa kazanıp seviniyoruz, atamazsa eski tas eski hamam...
'Zaten Avrupa Liginde biraz şanslı olmasak bugünleri de görmeyip Lask'a elenecektik.'
'HİÇ' haketmedik Lask'ı elemeyi. Bugüne kadar mucize eseri geldik. Son maça kalmamız bile tesadüftü... Sarpsborg maçını kazanmayı da haketmemiştik. Lens'in, yüz kere vursa golü bulamayacağı iki pozisyonda golü bulduk, adamlara yazık oldu...
'Sene başında tahtaya yazılacak birinci şeyler; bu takım düşük tempoyla oynamalı, sahaya iyi yayılmalı ve olabildiğince dar bir şablonu benimsemeli olmalıydı. Tam tersini yaptığımız için sadece temel futbol prensiplerine sahip hiç bir ekstrası olmayan takımlar bile rezil anlar yaşatabiliyor bize.'
Kulağa hoş geliyor da, bunu oynayabilecek bir kadro var mı elde? 'Hoca eldekiyle en iyisini yapmaktan sorumlu', doğru. Ama eldeki bu! Bugünkü maçta, 30-40 pas yaptığımız anları hatırlarsınız... 40 pasın hiçbirinde 'vay be ne güzel pas yapıyoruz' dediniz mi? Hepsi çaresizlik pasları. Kimse boşa kaçmıyor, kimse duvar pası yapabilecek güçte ya da mantıkta değil. Teknik kapasitesi yüksek çok az oyuncu var. Necip'ten, Vida'dan, savunmadan mantıklı paslarla oyun kurmalarını beklemek anlamlı değil. Pektemek'ten, Love'dan pas oyununa katkı sağlamasını beklemek anlamlı değil. Hayalimizdeki o oyun şablonunu uygulayabilecek bir oyuncu grubu yok sahada...
'Başakşehir'i de ele alalım. İyi bir kadrosu falan yok. Yaşlı yine durağan-adinamik bir kadro. Başarılı olmalarının tek kaynağı kadroya uygun bir plana sahip olmaları bu kadar.'
Kadroya uygun bir planları var, ama üzerine plan kurulabilecek de bir kadroları var. Mükemmel bir kadroları olması gerekmiyor. Bizden iyi olmaları da gerekmiyor. Ama mantıklı bir kadro mühendisliği var Başakşehir'de. Kasımpaşa'da da öyle...
Bizim gibi olan kim var? Bence Galatasaray. Onlar da bulduklarını doldurdular kadroya, asıl ihtiyaç olan mevkilere oyuncu almadılar, işi çorbaya çevirdiler. Fatih Terim değil, allahı gelse bir yere varamazlar. 'Eldekilerle en iyisini yapalım' dersen, anca bu seneki kadarını yaparsın, 7. olursun. Hadi bilemedin 5. ol. Her şey ortada...
'Hocanın tek bir ideali, değiştirilemez bir planı varsa ve bu kadroyla yapamayacağım diyorsa (ki böyle birşey de olmadığını hepimiz biliyoruz) sene başında kadro belliydi istifa etseydi, çalışmasaydı. Sorumluluklarını yerine getirmiyor.'
Hocanın 'değiştirilemez bir planı' yok bence ama, istediği isimlerin alınmadığını çok iyi biliyoruz. Gitmesin dediği adamlar gitti, gelsin dediği adamların hiçbiri gelmedi. Abuk sabuk transferler, aynı mevkiye doldurulan gereksiz adamlar, alternatifsiz mevkiler (sağ bek, sol açık, ileriye dönük orta saha, forvet)...
Bu durum, hocanın sorumluluğunu azaltıyor benim için. Bana göre, bu takımın başına, dünyanın en iyi 10 teknik direktöründen oluşan bir konsorsiyum da gelse, olabilecek maksimum şey Malmö'yle 1-1 berabere kalıp tur atlamak, sonraki turda Leverkusen'den 3 yiyip elenmek, ligde de Alanyaspor'a bir gol fazla atmak olurdu.
(Bu arada benim de derdim kimseyi aklamak değil tabi ki... Beşiktaş başarısız olduktan sonra kimin suçlu olduğunun çok da önemi yok... Sadece haksızlık yapıldığını düşünüyorum sıklıkla, ona üzülüyorum.)
İki şeye özellikle katılmıyorum. Birincisi, çok kolaycı ve anlık çözümler bence bir plan değil. Daha fazlası yapılabilirdi. İkincisi, yine bununla bağlantılı olarak kadroyu şu anki görüntüsünden yola çıkarak yargılamak aslında olduğundan da kötü bir değerlendirme yapmaya yol açıyor. Mevcut tablonun kadro yapısıyla birlikte oyun yapısı diye adlandırabileceğimiz iki bileşeni var. Oyun yapısındaki arızalar takımı olduğundan çok daha kötü gösteriyor. Bu nedenle Malmö'den daha kötü aslında bu kadro benzeri yorumlar görebiliyoruz bu akşam. Malmö'nün bugünkü beyni Markus Rosenberg'di. Kendisini eskiden severdim bir 10 sene falan önceydi sanırım. 36 yaşında. Aslen santrafordur kendisi en son 2013'de uluslararası bir kulüpte oynadı. (hiç bir zaman elit bir oyuncu da olmadı gol oranları vs düşüktü ama iyi oyuncuydu) Bugün tecrübesi ve kendi takımına göre daha teknik olması, oyun görüşü vb nedenlerle oyun kurucu rolü üstlendi. Epey de sağlam iş çıkarttı. Bizi bu sene epey zorlayan Sarpsborg'un 33lük sağ beki Amin Askar daha genç ve formda olduğu zamanlarda Şanlıurfaspor'da oynuyordu.
Tatmin edici olmayan bir oyunu anlarım. Büyük maçlarda istenen performansın gelmemesini vbni de. Ama kağıt üzerindeki kadroya bakarak şu rakiplere karşı şu görüntüyü verebilmeyi anlamam. Burada teknik kulübe adına büyük bir boşvermişlik, büyük bir kusur var.
Serie A'da orta sıra takımında 10 maça çıkamadan postalanan Bajic ve 1000 yaşındaki Mossoro'yla hücum hattı kurup, kariyer maksimumu Dinamo Moskova olan Epureanu ve eski Sivas'lı da Costa'yla sağlam bir savunma hattı çıkarılabiliyorsa bu kadronun da güçlü yanları masaya yatırılıp daha verimli bir sonuç çıkartılabilirdi. Dediğin kadar da minimal bir fark olmazdı. Sıkı markajcılardan oluşan bir stoper rotasyonun varsa defansın karşılama mesafesini buna göre ayarlarsın. Emre, Gökhan İnler, İrfancan, Mahmut pas trafiği organize edebiliyorsa Atiba,Ozi, Medel, Dorukhan, Ljajic'de pekala edebilir. Elimizdeki oyuncuları sadece bu ana göre değerlendirmeyin. Ljajic'in çok daha zorlu atmosferlerde hiç de silik olmadığı çok maçını gördüm.
Tarihte fiziksel kusurlarını örten çok takım izledik. Bizim de fiziksel kusurlarımız var. Ama biz bunları nasıl daha az gösterebiliriz diye uğraşmak yerine durumu daha kötü hale getirecek bir tarzla sezona başladık. Sakatlıkların bu denli fazla olmasında, kimsenin nefesinin yetmiyor gibi görünmesinde bu durumun payı olmadığını da düşünmeyelim.
Kadro mühendisliği kötü mü? Soru buysa kötüyü geçtim var olduğunu bile düşünmüyorum.