Cengiz, Başakşehir'den giderken "Beşiktaş, yarım devre kanat oyuncusundan yoksun; yarım devre aynı pozisyona alternatif bulamadığı bir sezonda, onun için iyi bir fırsat sunamaz idi" yazmıştım. Mesela Bayern maçı sonrası "Vida, şu anda Mitrovic'in de gerisinde" dedi. Beşiktaş Vida'yı Ocak başında alırken Mitrovic ile Ocak sonunda vedalaştı. Ve Matej onun için eksik oyuncu. Tosic ne kadar tam? Daha geride olanın Bayern maçında işi ne? Ki bunu da oyun içinde sürekli geri kaçarak düzeni aksatması üzerinden anlattı. Daha önce stoperlere verilen ilk müdahale rolü ile vasat isimlerin neden bireysel açıdan öne çıktığını yazmıştım. Halbuki ilk müdahale konusunda öne çıkabilecek ve saha geometrisindeki arızaları mesafeleri kısaltarak kapatabilecek Medel'i sonra sonra stoperde kabul edebildi. Bu teknik direktörlerin oyuna bakış ve kendi doğruları üzerinden oyuncuları değerlendirme işi. Bu eksik oyuncu meselesi de biraz burada başlayıp-bitiyor. Fakat şu haksızlığı da yapmamak lazım. Eline verdiğin oyuncu Milosevic ise onu oynatmamasını anlarım. Normal. -Bazen olmadık ve olmayacak isimler genç olmanın kredisini taraftardan almamalı. Bu böyledir. Taraftar körpe, taze ister. Fakat geri dönüşü çabuk alamazlarsa çok da hırpalarlar. Bunu bizdeki tek-tük asset genç isimlerde gördük- Ya da Aboubakar ve Talisca da genç isimlerdi. Bu oyuncular da onun için eksikti ve bunu dile getirdi. Ama bu isimlerin öne çıkan değerli meziyetleri, onun oyuna bakışında tercih etmek için geçerli sebeplerdi. Hatta koca sezon oynattığı iki hücum şablonunu onun üzerine kurguladı. Ve bunu senin tabirinle onun için geçkin olan Quaresma'ya büyük roller ve sorumluluklar vererek yaptı. Keza zamanın "genç sayılabilecek" Töre, Oğuzhan ve Cenk'i gibi. Bu beş isim zaten üzerinde durulması gereken asset oyuncular. Töre'yi Mahrez'den daha yetenekli bulması, Cenk'i çok iyi bildiğim bazı özellikleri sebebiyle tercih etmesi, Oğuzhan'ı "ona ne yapması gerektiğini anlatmıyorum o zaten biliyor" diye ifade etmesi çok doğru. Aynı Oğuzhan'a 15/16'da büyük özgürlükler ve sorumluluklar verdi. Kariyerinde düzenli oynadığı ilk sezondu. Ve onun birincil planı değildi, yolda buldu. Tolgay-Atiba ile biten bir sezon sonrası son ana kadar Leiva kovalarken önce Tolgay sakatlandı, ardından transfer olmadı ve biz uzun bir süre vazgeçmediği Oğuzhan'ı izledik. Hatta ne zaman maç öncesi veya maç içinde yanına alsa kaybetti. Kendi de itiraf etti. X Factor olduğu Başakşehir maçına kadar küçük rol oyuncusu olan ve oyundaki düzene ayak uyduran sadece kendi oyun pratiğinde değerli olan Quaresma'yı görmese belki oyundan da vazgeçme fikri olmazdı. İşin kolayını buldu, özellikle atak sonlandırma açısından bu oyuncu CL için çok uygundu -ki bunu pratikte de gördük. Tabii oradaki seçimde rakiplerin yerleşik ve kalabalık birinci bölge savunması yapmaması. Beşiktaş'ın pas temposunu daha etkin yapıp lige göre daha dinamik oynaması gibi belirleyici noktalar var- transfer sirkülasyonları oldu, oyun hafızasından birkaç kritik isim eksildi ve CL'de güven duyabileceği bir oyuna ihtiyacı vardı. Rol verdikçe hücum setleri tekdüzeleşti, tekdüzeştikçe kartopu misali büyüdü ve daha önce aynı kelimeler ile tarif ettiğim kusurlu ama potansiyel aralığı geniş güçlü oyun yerini oyuncu kalitesiyle sonuç alan başka güçlü oyuna bıraktı. Ve Babel-Talisca-Quaresma vazgeçmediği üçlü oldu.

Seçimler ve vazgeçişler üzerinde çok duruyorum. Teknik direktörlerin yaşlandıkça pragmatikleştiğini hep vurguluyorum. Açıkçası sizi sınırlı bir oyun bilhassa tekdüze hücuma mecbur bırakan iki kanat ve destek oyuncusu ile oynarsanız başka bir oyundan da başka oyunculardan da vazgeçersiniz. -Ve bunu sadece iki hücum seti üzerinden yapıyorsunuz. CL'de bunlar çok net sonuç verdi. Ligde de verene kadar denendi- Ya da öndeki oyunculara bazı özgürlükler verirken arkasındaki isimlerin iş yükünü eşit paylaştırmazsanız ihtiyaç duyulacak tiplemeler de değişir. Sezonu Tolgay-Oğuzhan önlerinde Talisca ile -derbide FB'yi dövüp, dörder dörder giderek- bitiren Beşiktaş bir bölümden sonra Medel-Atiba ile oynadı. Hatta @sozkul ligin ilk yarısında oynanan felaket Bursa maçı sonrası bu oyun oynanacaksa Atiba-Medel'i tercih ederim demişti ben de katılmak ile birlikte Veli-Ernst daha iyi olur demiştim. En nihayetinde bu oyunda bütün payeyi iki-üç isimin paylaşması elbette normal. Böyle pragmatik oyunlar oynayan takımlarda seçiciler de karar vericiler de oyuncuya dair tercihlerde daha garantici olur. Bu garanti oyuncuları da tarif etmeye gerek yok. Bugünkü transfer algoritması. Bu garanti seçimlerin sonuç verdiği zamanlar da oldu, vermediği zamanlar da. Hatta bu ön alan baskılarındaki problemi de teknik direktörün oyuna garanti ve risk olarak nasıl baktığı üzerinden anlatabilirim. Sonuç olarak taraftarın ekseriyeti de oyuncuyu topu ayağındayken izler ve oyunu istatistik kağıdı üzerinden anlatır. Velhasıl tahmin etmekle beraber transfer sürecine tümüyle hakim değiliz. Fikir teatisi nasıl gelişiyor, finalde teknik direktörün söz hakkı ne kadar var? Ne diyor ve ne istiyor? Önemli. Fakat ya kendi seçimleri ya da seçicilerin kararlarıyla Beşiktaş'ın kadrosuna çok genç asset oyuncu uğramıyor. Eğer daha sık uğrarsa kimi kime tercih ettiğini daha net gözlemleriz. Fakat seçicilerin kalitesini hatırlatıp-o noktada net bir haksızlık yapmamak ile beraber bu konuda belli takıntıları olduğuna katılıyorum. Hatta teknik direktörlerin yaptığı tüm seçimleri makul bulan bir güruh var ki bunu taraftar profili açısından çok tehlikeli buluyorum. Çünkü aynı kitle benzer şeyi yönetimin yaptığı her oyuncu seçiminde de gösteriyor. @scarfright Uzun oldu ama yorumundan istifade edip, yazmayı düşündüğüm şeyler ile üstünkörü paylaştırdım. Geçkin değil asset genç talep etsin. Bu takımın ve kulüp ekonomisinin buna hiç olmadığı kadar ihtiyacı var. Hatta işin düsturu o talep etmeden bir kulübün futbol aklının bunu sunması olur.

Cengiz, Başakşehir'den giderken "Beşiktaş, yarım devre kanat oyuncusundan yoksun; yarım devre aynı pozisyona alternatif bulamadığı bir sezonda, onun için iyi bir fırsat sunamaz idi" yazmıştım. Mesela Bayern maçı sonrası "Vida, şu anda Mitrovic'in de gerisinde" dedi. Beşiktaş Vida'yı Ocak başında alırken Mitrovic ile Ocak sonunda vedalaştı. Ve Matej onun için eksik oyuncu. Tosic ne kadar tam? Daha geride olanın Bayern maçında işi ne? Ki bunu da oyun içinde sürekli geri kaçarak düzeni aksatması üzerinden anlattı. Daha önce stoperlere verilen ilk müdahale rolü ile vasat isimlerin neden bireysel açıdan öne çıktığını yazmıştım. Halbuki ilk müdahale konusunda öne çıkabilecek ve saha geometrisindeki arızaları mesafeleri kısaltarak kapatabilecek Medel'i sonra sonra stoperde kabul edebildi. Bu teknik direktörlerin oyuna bakış ve kendi doğruları üzerinden oyuncuları değerlendirme işi. Bu eksik oyuncu meselesi de biraz burada başlayıp-bitiyor. Fakat şu haksızlığı da yapmamak lazım. Eline verdiğin oyuncu Milosevic ise onu oynatmamasını anlarım. Normal. -Bazen olmadık ve olmayacak isimler genç olmanın kredisini taraftardan almamalı. Bu böyledir. Taraftar körpe, taze ister. Fakat geri dönüşü çabuk alamazlarsa çok da hırpalarlar. Bunu bizdeki tek-tük asset genç isimlerde gördük- Ya da Aboubakar ve Talisca da genç isimlerdi. Bu oyuncular da onun için eksikti ve bunu dile getirdi. Ama bu isimlerin öne çıkan değerli meziyetleri, onun oyuna bakışında tercih etmek için geçerli sebeplerdi. Hatta koca sezon oynattığı iki hücum şablonunu onun üzerine kurguladı. Ve bunu senin tabirinle onun için geçkin olan Quaresma'ya büyük roller ve sorumluluklar vererek yaptı. Keza zamanın "genç sayılabilecek" Töre, Oğuzhan ve Cenk'i gibi. Bu beş isim zaten üzerinde durulması gereken asset oyuncular. Töre'yi Mahrez'den daha yetenekli bulması, Cenk'i çok iyi bildiğim bazı özellikleri sebebiyle tercih etmesi, Oğuzhan'ı "ona ne yapması gerektiğini anlatmıyorum o zaten biliyor" diye ifade etmesi çok doğru. Aynı Oğuzhan'a 15/16'da büyük özgürlükler ve sorumluluklar verdi. Kariyerinde düzenli oynadığı ilk sezondu. Ve onun birincil planı değildi, yolda buldu. Tolgay-Atiba ile biten bir sezon sonrası son ana kadar Leiva kovalarken önce Tolgay sakatlandı, ardından transfer olmadı ve biz uzun bir süre vazgeçmediği Oğuzhan'ı izledik. Hatta ne zaman maç öncesi veya maç içinde yanına alsa kaybetti. Kendi de itiraf etti. X Factor olduğu Başakşehir maçına kadar küçük rol oyuncusu olan ve oyundaki düzene ayak uyduran sadece kendi oyun pratiğinde değerli olan Quaresma'yı görmese belki oyundan da vazgeçme fikri olmazdı. İşin kolayını buldu, özellikle atak sonlandırma açısından bu oyuncu CL için çok uygundu -ki bunu pratikte de gördük. Tabii oradaki seçimde rakiplerin yerleşik ve kalabalık birinci bölge savunması yapmaması. Beşiktaş'ın pas temposunu daha etkin yapıp lige göre daha dinamik oynaması gibi belirleyici noktalar var- transfer sirkülasyonları oldu, oyun hafızasından birkaç kritik isim eksildi ve CL'de güven duyabileceği bir oyuna ihtiyacı vardı. Rol verdikçe hücum setleri tekdüzeleşti, tekdüzeştikçe kartopu misali büyüdü ve daha önce aynı kelimeler ile tarif ettiğim kusurlu ama potansiyel aralığı geniş güçlü oyun yerini oyuncu kalitesiyle sonuç alan başka güçlü oyuna bıraktı. Ve Babel-Talisca-Quaresma vazgeçmediği üçlü oldu.

Seçimler ve vazgeçişler üzerinde çok duruyorum. Teknik direktörlerin yaşlandıkça pragmatikleştiğini hep vurguluyorum. Açıkçası sizi sınırlı bir oyun bilhassa tekdüze hücuma mecbur bırakan iki kanat ve destek oyuncusu ile oynarsanız başka bir oyundan da başka oyunculardan da vazgeçersiniz. -Ve bunu sadece iki hücum seti üzerinden yapıyorsunuz. CL'de bunlar çok net sonuç verdi. Ligde de verene kadar denendi- Ya da öndeki oyunculara bazı özgürlükler verirken arkasındaki isimlerin iş yükünü eşit paylaştırmazsanız ihtiyaç duyulacak tiplemeler de değişir. Sezonu Tolgay-Oğuzhan önlerinde Talisca ile -derbide FB'yi dövüp, dörder dörder giderek- bitiren Beşiktaş bir bölümden sonra Medel-Atiba ile oynadı. Hatta @sozkul ligin ilk yarısında oynanan felaket Bursa maçı sonrası bu oyun oynanacaksa Atiba-Medel'i tercih ederim demişti ben de katılmak ile birlikte Veli-Ernst daha iyi olur demiştim. En nihayetinde bu oyunda bütün payeyi iki-üç isimin paylaşması elbette normal. Böyle pragmatik oyunlar oynayan takımlarda seçiciler de karar vericiler de oyuncuya dair tercihlerde daha garantici olur. Bu garanti oyuncuları da tarif etmeye gerek yok. Bugünkü transfer algoritması. Bu garanti seçimlerin sonuç verdiği zamanlar da oldu, vermediği zamanlar da. Hatta bu ön alan baskılarındaki problemi de teknik direktörün oyuna garanti ve risk olarak nasıl baktığı üzerinden anlatabilirim. Sonuç olarak taraftarın ekseriyeti de oyuncuyu topu ayağındayken izler ve oyunu istatistik kağıdı üzerinden anlatır. Velhasıl tahmin etmekle beraber transfer sürecine tümüyle hakim değiliz. Fikir teatisi nasıl gelişiyor, finalde teknik direktörün söz hakkı ne kadar var? Ne diyor ve ne istiyor? Önemli. Fakat ya kendi seçimleri ya da seçicilerin kararlarıyla Beşiktaş'ın kadrosuna çok genç asset oyuncu uğramıyor. Eğer daha sık uğrarsa kimi kime tercih ettiğini daha net gözlemleriz. Fakat seçicilerin kalitesini hatırlatıp-o noktada net bir haksızlık yapmamak ile beraber bu konuda belli takıntıları olduğuna katılıyorum. Hatta teknik direktörlerin yaptığı tüm seçimleri makul bulan bir güruh var ki bunu taraftar profili açısından çok tehlikeli buluyorum. Çünkü aynı kitle benzer şeyi yönetimin yaptığı her oyuncu seçiminde de gösteriyor. @scarfright Uzun oldu ama yorumundan istifade edip, yazmayı düşündüğüm şeyler ile üstünkörü paylaştırdım. Geçkin değil asset genç talep etsin. Bu takımın ve kulüp ekonomisinin buna hiç olmadığı kadar ihtiyacı var. Hatta işin düsturu o talep etmeden bir kulübün futbol aklının bunu sunması olur.

Sürekli töre gidecek takas olacak haberleri yapan basın neyin peşinde ? Oğuzhan töre olcay cenk zamanındaki diri Beşiktaşın tekrar 2015-2016 sezonundaki futbola dönüşünün engellenmeye çalışıldığı fikrini aklıma getiriyor yoksa şenol hoca töre yi seneye yüzde yüz kullanmayı düşünüyoruz demesine müteakip hala neden bu tarz haberler çıkıyor anlamak güç
amaç eski beşiktaşın geri dönmesine engel olmak.

Basin mi bunu yapacak? Nasil olacak o is? Baskan gazetelere bakacak "Tore trabzona dogru" Hm gazete dedigse vardir bir bildikleri diyip toreyi satacak. Ve seneye tore gelince cabuk pas oyununa mi donecegiz? Boyle komplo teorileri bize sadece zarar verir.

Basin mi bunu yapacak? Nasil olacak o is? Baskan gazetelere bakacak "Tore trabzona dogru" Hm gazete dedigse vardir bir bildikleri diyip toreyi satacak. Ve seneye tore gelince cabuk pas oyununa mi donecegiz? Boyle komplo teorileri bize sadece zarar verir.

herkesin ağzında aynı kelime işde forvetimiz yoktuşöyle oldu böyle oldu
yönetim suçlu gibi konuyu tamamen gerçeklerden uzaklaştıran saptırmalarla dolu.
hiç kimse yönetim yanlış transfer yaptı derken bu takımın şl de grupları namağlup bitirdiğini
düşünmüyor kötü takım nasıl şlde bu kadar iyi sonuçlar alır.
Aynı takım ligin ikinci yarısı 41 puan topladı ve 40 gol attı demekki ligdede puan alınıyormuş
40 gol attık demekki takımın gol sorunuda golcü sorunuda yoktu gs de leblebi gibi atan
oyuncu vardı ligi bizden 6 gol fazla atarak bitirdiler. Bizim sorunumuz Şenol hocanın ilk yarı
yaptığı yanlışların bedelini ödemekti. ilk yarı 29 gol 30 puan birde insanlar hala cenk satılmasaydı diyor
sürekli kusuru başka yerde aramak sadece kendini kandırmana neden olur. Seneye bir bakmışsın isimler değişmiş ama
sen gene şampiyonluğu vermişsin. hadi bireysel oyuncu performanslarında çıkarım yapamıyorsunuz
sonuçlarıdamı göremiyorsunuz ilk yarı ile ikinci yarı siyahla beyaz gibi yönetim madem kötü
kadro kurdu bu kadro ikinci yarı nasıl 40 gol atıp 41 puan toplayabildi kötü olan kötüdür.
ve işin esas ilginç yanı ikinci yarı başımıza gelmeyende kalmadı.
ikinci yarı bu sert ligde canımıza okunurken 41 puan toplamış bir takım kötü değildir.
kötü olan ilk yarı hocanın tercihleriydi. Takım pozisyona giremiyordu hoca hala yeterince
orta açıyoruz diyordu orta açarak maç kazanacağını sanıyordu sert tepkilerden sonra birde cenkin
satılmasıyla ister istemez daha doğru oyun şekline döndü sonuç 40 gol 41 puan
şu oyuncu kötüydü bu oyuncu gol atmadı diyeceğinize bence gerçek sorunu görmeye çalışın
yoksa hangi forvet alınırsa alınsın seneyede yaşayacaklarımız aynı şeylerdir.
sürekli söylenen şey golcümüz yoktu ama bakıyorum bu takım ikinci yarı gol sıkıntısı çekmemiş
elinde forvetine tek bir pas vermemiş kanat oyuncun var bak verirde kaçırır atamaz forvette iş yok deriz
burda vahim olan durum hiç vermemesi ve kenarda bunu görmeyen bir hocanın olması.
34 maç 0 pas bunu iyi niyetli hiç bir kelimeyle açıklayamazsın negredonun bile quaresmaya iki asisti varken.
Böyle bir durum Beşiktaşa ihanettir. hiç görmezden gelinecek birşey değil. böyle durumlar varsa
bir takımın içinde şampiyon olamazsın.
Sizler daha bireysel oyuncu performanslarında sorunu arayın. Biz takım olamadık. Hoca disiplini sağlayamadı.
ilk yarı söyledim hoca oyunculara bağlanmış yanlışları göremiyor dedim. Adaleti sağlayamazsan şampiyon olamazsın
bizim sorunumuz burdaydı. yoksa kadromuz gayet iyiydi. forvetler gol atamazken bile

Transfer haberi paylaşmak mı ayıp oluyor ?
bu haberde beşiktaşın aleyhine yada beşiktaş düşmanlığı içeren bi yazı söz konusu değil paylaşmanın nesi anormal geliyor

Transfer haberi paylaşmak mı ayıp oluyor ?
bu haberde beşiktaşın aleyhine yada beşiktaş düşmanlığı içeren bi yazı söz konusu değil paylaşmanın nesi anormal geliyor

Taliscadan 1 euro bile kazanacağımıza inanmıyorum. Portekizliler kaçın kurası bize yedirirler mi işin kaymağını. Ayrıca Taliscanın da Benfica kulübünün tepkisini çekmeyi göze alacağını sanmıyorum. Kulüp menajer futbolcu ilişkileri iç içe geçmişken kimse büyük kulüpleri karşına almak istemez. Taliscanın gideceği kulüp konusundaki spekülasyonlar bir müddet daha spor haberlerinde devam eder spor medyası kendine konıu yaratmış olur hepsi bu.