Toplumun yaşadığı eksen kayması, içinde olduğumuz dekadans hali herkese küçük hesaplar yaptırıyor. Haklı olmak, kazanmak adına olayın öznesi bile görünemez halde. Her güncel olayda sıcağı sıcağına verilen reaksiyonlarda bunu daha net görüyorum. Vicdan, ahlak, değer yargıları gibi nominal bulduğum kavramları zaten bir tarafa koyuyorum, çoğunluğun ortak paydası; ön kabuller, bir takım temel normlar bile belli bir cenahın iradesine göre değişkenlik gösterebiliyor. İnsanlar; aidiyetlerini, değerlerini, kimlik mücadelelerini savunma işini -kendi etik, doktrin hatta dogmalarını duruma göre esnetip- her yolu deneyerek yababiliyorlar. Kimse kapısının önünü süpürmediği için kocaman bir çöplük haline dönüşülüyor.
Son güncel olaya bağladığımızda da aynı detayı görüyoruz. 65 yaşındaki ismin kafasına beş dikiş atılırken birileri cismi, olayın gerçekliğini sorguluyor. Diğerlerinin ise ilk endişesi skorun ne şekilde tayin edileceği. Bir özrü veya iyi niyet temennisini çok görüp, klişe komplo teorileri üreten ve mağduriyet edebiyatı yapanlara ya da aşağılık kalemşörlerin yer aldığı yazılı-görsel basına değinmiyorum bile. İsimler önemli değil zira değişecek. Fakat günün sonunda bu bozulmuşluk ve tortular kaldıktan sonra bugün kazanan olsan ne fark eder? Yeni aktörler ile aynı dekadans hali devam edecek. Tüm bunlara düzenli olarak maruz kalmak yorucu iş.