Tribün Performansımız
×
Tribün Performansımız

Beşiktaş Forum|Tribün Performansımız Selamlar dostlar, Bir süredir merak ettiğim başlıktaki konu hakkında anket yapmak suretiyle fikirlerinizi almak istedim. Ayrıca Egos

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Tribün Performansımız  [Okunma sayısı 32706 defa] Tribün Performansımız

Çevrimdışı Egos

bir daha maç linki paylaşma  @AmaralGürses

ağabey o maç bağlantısı atv kanalının youtube'taki resmî hesabına aitti. adamlar haklarını satın aldıkları kupa maçını hesaplarında paylaşmışlar.

Çevrimdışı Necmi

ağabey o maç bağlantısı atv kanalının youtube'taki resmî hesabına aitti. adamlar haklarını satın aldıkları kupa maçını hesaplarında paylaşmışlar.

@Egos  onlar kendi yayınlarını kendi hesaplarında paylaşabilirler ama sen yapınca arıza çıkartırlar normalde onlara destek veriyorsun ama
hiç riske girmeye değmez. zaten onların reklamınıda yapmaya değmez oda ayrı konu.
birde ben dikkat etmedim maç yayını görünce direk sildim kusura bakma
maç yayını tehlikeli şikayet etseler direk bloklanırız. forumu riske atmanın
manası yok twitter hesabı değilizki yenisini açalım.

Çevrimdışı Necmi

aynen Necmi abi haklı uğultudan sesleri hiç gelmiyordu. Ben de geçen sene böyle düşünmüştüm, Osmanlı maçını canlı izleyince fikrim değişti, ses mükemmeldi. Tv'de sesi kıstıklarından gerçek etki belli olmuyor, algı yönetimi yapıyorlar.
bunu kalk @38life  a anlat yeni açıkta deplasmanın dibinde sanıyorki
bütün stad onları dinliyor @Mehmet Ali C.

Çevrimdışı Necmi

  :claps: abi zaten ses falan gelmiyor ki, gs derbisinde adamların sesini dinledik canlı izleyenlere sorsan hiç gelmemiştir.
yok gs maçında taraftar biraz afaladı 2-0 geriye düşünce o zaman biraz geldi sesleri
ama onun dışında ts bursa fener maçlarında seslerini duymadık hiç bazen ıslık artınca yeni açık tarafından
bir şeyler yapmaya çalıştıklarını anlıyorduk birde maç önü henüz taraftar stada girmeden onlar önce sokulunca
sesleri çıkıyor onda bile çok az sayıda taraftar bastırıyor hemen

Çevrimdışı mylife1903

yok gs maçında taraftar biraz afaladı 2-0 geriye düşünce o zaman biraz geldi sesleri
ama onun dışında ts bursa fener maçlarında seslerini duymadık hiç bazen ıslık artınca yeni açık tarafından
bir şeyler yapmaya çalıştıklarını anlıyorduk birde maç önü henüz taraftar stada girmeden onlar önce sokulunca
sesleri çıkıyor onda bile çok az sayıda taraftar bastırıyor hemen
Taraftarla alakasi yok @Necmi abi, oraya mekanik cozum sart. Sesi emdirecen, hoparlor koyup hoplatacan deplasmancilari, ayrica yayinci kurulusa ayar sart. Fb maclarina 6-7k seyirci gidiyor bir ses cikiyor ilginc, yarisi cekirdekci tayfadir gidenlerin ama gelen sese bakinca sanki iki kale arkasida dolu gibi
Kesin stadta anlik ses kaydi yapip kendilerinden cikani kendilerine koyuyor herifler

Çevrimdışı Necmi

Taraftarla alakasi yok @Necmi abi, oraya mekanik cozum sart. Sesi emdirecen, hoparlor koyup hoplatacan deplasmancilari, ayrica yayinci kurulusa ayar sart. Fb maclarina 6-7k seyirci gidiyor bir ses cikiyor ilginc, yarisi cekirdekci tayfadir gidenlerin ama gelen sese bakinca sanki iki kale arkasida dolu gibi
Kesin stadta anlik ses kaydi yapip kendilerinden cikani kendilerine koyuyor herifler
dış sesleri ayrı kumanda ediyorlar @mylife1903
nasıl küfürde kısabiliyorlarsa istedikleri kadarda açabiliyorlar.
bunun çözümü yok bütün iş yayının başındaki renkli zihniyetle alakalı
gücün varsa bein spor a baskı yaparsın anca ama yönetim kadroları değişiyor önümüzdeki sene
bakalım onlardada çok şey değişecek. Artık şansal gibi bir ... olmayacak başlarında
ona kızıp 2007 de lig tv yi iptal ettim o zamandan beri yeminliyim almıyorum
Beşiktaşın deplasman maçlarından mahrum kaldık ama yapacak bir şey yok
lig tv üyesiyken hangi takımı tutuyorsun bölümü var üyelikte bir baktım fener yazıyor hemen düzelttim
Beşiktaş yaptım aradan bir süre geçti tekrar baktım gene fener yazıyor. Bunlar yayın
politikalarını büyük ihtimal üye görünüşüne göre belirliyorlar. Biride orda böyle bir düzeltme yapıyor
sanırım. Bein eski kokuşmuş fener kadrolarından kurtulamadığı sürece bu değişmez.

Çevrimdışı Egos

kasımpaşa maçında taraftar çok iyiydi, not verecek olsam 5 üzerinden 4'ü gözü kapalı yazardım. kırılan puan da erken skor bulmamız nedeniyle taraftarın sekseninci dakikadan sonra ne yapacağını şaşırmasından. skor 2-1'de kalsaydı, bir saniye bile baskıyı eksiltmezlerdi, ki dördüncü golden sonra bile gereken neyse yaptılar; fakat maç bitmek bilmedi.

az yapılmış olsa da belirteyim: paslaşmalar sırasındaki "oley"ler ve maç biterken yapılan "koyduk mu" tezahüratlarından pek hoşlanmıyorum. bunlar yapılacaksa birinci dakikadan itibaren yapılsın: her pasa oley ve doksan dakika boyunca "koyduk mu"; gerçek meydan okuma öyle olur, şu durumdaki kullanımlarıyla bir esprisi yok.

Çevrimdışı ERAY G

sen gerçekten fener taraftarının o kadar süre inleteceğini Beşiktaş taraftarının ses bile çıkartmayacağına inanıyormusun
kesmişler işte tribünlerin sesini besbelli ben stadda fener taraftarının sesini hiç duymadım zaten sesleri çıkmaya başladığı anda stad ıslıkla
susturuyor. gerçekten artık şu tv görüntüleriyle yorum yapma huyunu bırakın @Mehmet Ali C.  eski açıkta yanımızdaydı sor bakalım duymuşmu
fener taraftarının sesini.

sanırım kupa maçından bahsediliyor... 10 kişi o maçta kalındı...

Çevrimdışı AmaralGürses

bir daha maç linki paylaşma  @AmaralGürses

@Necmi abi şimdi görüyorum bunu, sonraki yorumları da okudum ama gerçekten anlamadım :alala:

Yayıncı kuruluşun kendi resmi youtube kanalına koyduğu videoya link vermekte nasıl bir sorun olabilir ?
Neyse bir dahakine vermeyiz sorun yok.

Tribün mevzusuna gelirsek ben 90dk bağıracak herkesin yeni açığa geçmesi taraftarıyım. Kapalıdaki sesin sahaya ulaşamadan boğulduğnu düşünüyorum. Zira orada bağıran kitle en arkadaki kitle. Kombinemi pasladığım arkadaşlar da bu yönde görüş verdiler. Yeni açığın kombinelerinin hatta çarşının içinde satılması gerektiğini düşünüyorum. Her kimki ben susmamaya geliyorum, maçı izlemek değil destek vermek benim önceliğim diyor, o zaman yeni açığa gelmeli.

Çevrimdışı Necmi

@Necmi abi şimdi görüyorum bunu, sonraki yorumları da okudum ama gerçekten anlamadım :alala:

Yayıncı kuruluşun kendi resmi youtube kanalına koyduğu videoya link vermekte nasıl bir sorun olabilir ?
Neyse bir dahakine vermeyiz sorun yok.

Tribün mevzusuna gelirsek ben 90dk bağıracak herkesin yeni açığa geçmesi taraftarıyım. Kapalıdaki sesin sahaya ulaşamadan boğulduğnu düşünüyorum. Zira orada bağıran kitle en arkadaki kitle. Kombinemi pasladığım arkadaşlar da bu yönde görüş verdiler. Yeni açığın kombinelerinin hatta çarşının içinde satılması gerektiğini düşünüyorum. Her kimki ben susmamaya geliyorum, maçı izlemek değil destek vermek benim önceliğim diyor, o zaman yeni açığa gelmeli.
yanlış düşünüyorsun kapalıdaki sesin boğulduğu falan yok sesi en iyi aşağıda duyarsın bütün ses zemine gidiyor yukarda o ses hissedilmeyebiliyor
biz aşağıda bunu net alıyoruz bir gün gel yanımızda izle ne demek istediğimi anlarsın @AmaralGürses
paylaştığın linki yayıncı kuruluşun olduğunu farketmeden sildim kusura bakma
bu arada lig bitice bu başlığı arşive kaldıracağız senin konuyu yeni sezon başlığına taşıyacağım bilgin olsun

Çevrimdışı ToNI

uzun süredir foruma giremiyordum... bugün kısmet oldu...
bu sayfa dikkatimi çektiği için de önce buraya birşeyler yazmak istedim...
tribün performansımız genel olarak iyi olsa da sıkıntılarımız var...
bazı zamanlarda tezahürata bir turlu giremiyoruz ve kopukluk oluyor.. bunun sebebi nedir ?  mutlaka eskiler/abiler doğru teşhisi koyacaktır
numaralıyı bir kenara koyarsak yeni açık - kapalı - eski açık arasında yeni açık güzel iş çıkartıyor/çıkarttı diye düşünüyorum..
kapalının bu sezonki havası da mutlaka tribüne yön verecektir...
mevcut bilet - kombine sistemi sebebiyle taşların yerinden oynaması kolay gözükmüyor.. onun için yeni açıkta toplanma, vb. senaryoların da pek oluru yok gibi...
ilave olarak bu sezon özellikle kornerlerde daha agresif daha istekli bir eski & yeni açık oluruz inşallah ( elde telefon olmadan )
son olarak takık olduğum bir mevzuyu da söyleyeyim....
Pınarbaşı çekmeyeli ne kadar oldu ? Hatırlayan var mı ? Pınarbaşı mühim, ihmal etmeyelim  :ok:
üzerimden eksilmesin bayrağımın gölgesi...

Çevrimdışı Necmi

uzun süredir foruma giremiyordum... bugün kısmet oldu...
bu sayfa dikkatimi çektiği için de önce buraya birşeyler yazmak istedim...
tribün performansımız genel olarak iyi olsa da sıkıntılarımız var...
bazı zamanlarda tezahürata bir turlu giremiyoruz ve kopukluk oluyor.. bunun sebebi nedir ?  mutlaka eskiler/abiler doğru teşhisi koyacaktır
numaralıyı bir kenara koyarsak yeni açık - kapalı - eski açık arasında yeni açık güzel iş çıkartıyor/çıkarttı diye düşünüyorum..
kapalının bu sezonki havası da mutlaka tribüne yön verecektir...
mevcut bilet - kombine sistemi sebebiyle taşların yerinden oynaması kolay gözükmüyor.. onun için yeni açıkta toplanma, vb. senaryoların da pek oluru yok gibi...
ilave olarak bu sezon özellikle kornerlerde daha agresif daha istekli bir eski & yeni açık oluruz inşallah ( elde telefon olmadan )
son olarak takık olduğum bir mevzuyu da söyleyeyim....
Pınarbaşı çekmeyeli ne kadar oldu ? Hatırlayan var mı ? Pınarbaşı mühim, ihmal etmeyelim  :ok:
artık kimse tribünde goy goy yapmak istemiyor ondandır sahanın içinde olup ıslıkla baskı yapmayı
tercih ediyor goy goy yapmak isteyenlerde kapalı üst ve yeni açık üst kendi kafasına göre takılıyor
stad onlara değil onlar stada uymak zorunda o zaman koordine sağlanır

Çevrimdışı Egos

beşiktaş-bursaspor maçı için konuşuyorum: maçtaki taraftar iyiydi dün; amasız, fakatsız ellerinden geldiği kadar destek veriyorlar, tek eksikleri organize olmakta zorlanmaları. sürekli bahsettiğimiz tribün baskısıyla hakemi doğru karara zorlama konusunda bu organizasyon eksikliğinin sıkıntısını çekiyoruz. tepkilerin biraz daha akıllıca olması gerekiyor; taca çıkan top ile talisca'ya yapılan faule aynı şekilde karşılık verilince pek anlamı kalmıyor bağırmanın. hakemin gözünün önünde olan ve kırmızı kart verilmesi gereken bir pozisyonda skor ne olursa olsun 40 bin kişi sahaydaymış gibi hissettirilmeli ve hatanın hangi dakikada olduğuna bakmadan maç sonuna kadar taraftar sahadan çıkmamalı, taca çıkan toplarda bir süre tribüne geri dönebilirler.

takımın oyununun iyileşmesinin taraftarı olumlu şekilde etkileyeceğini düşünüyorum, sahadaki oyundan endişe duyulmaması tribünlerin kendine düşen görevi yapmasını mutlaka kolaylaştıracaktır.

10 üzerinden 7+1

+1 beklenilen bir şey olsa da tribünlerin doluluğuna. çok güzel görüntü verildi.

Çevrimdışı Egos

resmen başlığın emektarı oldum, evimde bu kadar zaman geçirmiyorum. ucuzundan bir temel atıp dört duvar diksem ilk seçimde tapusunu alırım.

konyaspor maçında taraftar takıma uyum sağladı, topa sahip olmadığımız süreleri farklı grupların başka başka mırıldanmalarının yarattığı uğultuyla geçtik. gol ve oyuncu değişiklikleri taraftarı tekrar maç havasına soktu.

yalnız bana göre en büyük kazanım 3 kere yeltenilen "ille de sen" tezahüratı ile 2 kere yayılmaya çalışan küfürlü tezahüratı bastıran taraftarın ezici çoğunluğunun kayda geçmesi oldu. topluca küfür etmeye çalışan grubu son denemesinde kale alınmaması, kendiliğinden sönmesinin beklenmesi ayrıca güzeldi.

günü gelene kadar köşeye de bir yatak atarım. önce bu başlık, sonra bütün forum...

Çevrimdışı Egos

leipzig maçı için bir şey yazılmalı mı, tam olarak emin değilim sevgili günlük, ayrıca bana kalbin kadar temiz bu sayfayı ayırdığın için teşekkürler...

hep "daha iyisi yapılabilir" diye düşündüğümden, tribün performansımızda eksiklikler görmemin normal olduğuna kanaat getirmiştim; yalnız dün gece konuşulurken daha fazlasından bahsetmek sadistliğe giden yolda atılan ve geri dönüşü imkânsız bir adım olur fikrindeyim. çocuklar hakemi duyamadı, pas atamadı, şut çekemedi, topu kontrol edemedi, o kadar uygun pozisyonda çerçeveyi bulmakta bile zorlandılar; bunun bir basamak üstü 40 bin kişinin taammüden adam öldürme suçundan yargılanması sonucunu doğurabilirdi.

eksik bulmak zor, fakat öznel değerlendirme yapmanın en güzel yanı, hoşuna gitmeyen birkaç şeyi de bilirkişi edasıyla araya serpiştirebilmek. ilki 35-40. dakikalar arasında söylenen "ille de sen" garabeti. ikincisi eskinin çekirdekçi tayfasının torunları olan son model "cepçiler": kameraman tribünü çekiyor, tribündekiler de kameramanı, tezahüratla da işleri yok, garip bir grup, kendini sevinirken çeken bir çocuk vardı özetlerde. üçüncü olarak da aynı çepçilerin katılımıyla daha da anlamsız hale gelen uyduruk "dale cavase": bir elinde kamera, diğer eliyle hareketler, sıfır organizasyon, sıfır senkronizasyon.

maç içindeki kesintiye tribünlerin verdiği ilk tepki ise oldukça güzeldi, telefonların -ilk zamanlardaki etkiyi yaratmasa bile-doğru zamanda, uygun kullanımla ne kadar işe yarar olabileceğini ve "ille de sen" gibi özentilikler yerine birlikte söylenebilecek nice marşımızın olduğu taraftarımız, taraftarımıza gösterdi.

bu arada ben beşiktaşlıyım, gerçekten küfüre karşıyım: fitbol dostluk, fitbol kardeşliktir... her şeyin üstüne çekelim bir sünger, ama son kez...

trabzonspor maçının ardından görüşmek üzere sevgili günlük.

Çevrimdışı Egos

trabzonspor maçını idare ettik, özellikle olcay'ın golünden sonra taraftarın alkışla tepkisi tribündekileri "22 kişinin bir topun peşinden koşmasını anlayamıyorum." kıvamına getirdi, ilk yarıyı bu aydınlanma ile bitirdik. lens'in golü ve 61. dakika şovuna yapılan kontrayla oluşan hava 66. dakikada "ille de sen"cilerin baltalamasıyla son buldu. leipzig maçından önce,  maçı esnasında, maçının ardından söylenmesine rağmen sadece ikinci kısmı eleştirmiştim. bundan sonra yönetim umarım bu türkünün gişelerden geçişini yasaklar, çoluk çocuk öğreniyor, sonra sustur susturabilirsen.

kötü maçtı, taraftar ıslanmasına rağmen elinden geleni yaptı; fakat takımdaki rotasyonun en kötü etkisi ne yazık ki tribün üzerinde gerçekleşmiş. leipzig maçının taraftarı bu maçı farklı alırdı, "ille de sen"ciler ve "cepçiler" dahil.
[ Son Düzenleme: 01 Ekim 2017, 23:23:43 Egos ]

Çevrimdışı Egos

beşiktaş-başakşehir maçının özeti "uğultu"ydu. ilk düdük ardından taraftarın oluşturduğu muhteşem baskı, atak sürekliliği sağlanamaması ve başakşehir'in oyun hakimiyetini alması nedeniyle devrenin sonuna doğru kendi yarı sahamızla sınırlanmaya başladı, ki o dilimde biraz toparlanmıştık. topun kontrolünü ele geçirdiğimiz kısıtlı süreler ise taraftar anlık tepkilerle oyuncuların performansına cevap vermeye çalıştı. bu bağlamda ikinci yarıya başlarken tribünlerin gol attırmaktan çok gol yedirmemeye karar verip maç sonuna kadar tüm eforunu bunun için harcadığını söylemek lazım, öyle ki tarihin en kötü üçlüsü ile bir ikinci yarı başlangıcı yaşadık (ıslık üzerine üçlü sos denebilir). ikinci yarı boyunca da bu defansif performans, araya giren hakem kararları dışında, hep ceza alanımız çevresinde devam etti.

bu arada sürekli marş söyleyen bir grup hazırdı, fakat sesinin herhangi bir tribünden duyulduğuna emin değilim. oyunun farklı bölümlerinde 10-15 saniyelik tezahüratlar dışında (özellikle 70-80. dakikalar arasında) takımı hücuma davet edecek bir eyleme girişilmedi. o arada ayrıca talisca çıkarken yapılan protestoyu anında yakalayıp alkışa çeviren taraftarı tebrik etmek gerekir. yediğimiz golden hemen önce abdullah avcı'ya yapılan tezahürat da toplu olarak katılınan en baskın tepkilerimizden biriydi. ardından yoğun ıslık, topun sağ çizgiye taşınmasıyla ıslığın yerini alan uğultu, sonuç olarak da gol. stattaki çoğunluğun maç boyunca gösterdiği çaba neredeyse parçalandı diyebiliriz.

yine de geri düştükten sonra oyunun içinde kaldık ve uğultuya tam olarak teslim olmadık. bu da bize 1 gol ve 2,5'tan 3 pozisyon olarak geri döndü.

çeyrekleri, yarımları toplasak 3-4 kişiyle atak yaptık; ama kesinlikle defansımız 11 kişiden fazlaydı (caner de defans yapsa 12'den fazla). beklentim - özellikle bundan sonrası için - çok daha büyük, yalnız geçen geceki yük yalnız taraftarın kaldırabileceği gibi değildi. sadece talisca'ya verilen tepkiye yapılan kontra için dahi kendi adıma tekrar teşekkür ediyorum. başarıya verdiğimiz tepkiler kendimize özgü ise, başarısızlığa verdiklerimiz de öyle olmalı. kolaya kaçma zamanı değil.
[ Son Düzenleme: 26 Ekim 2017, 08:45:28 Egos ]

Çevrimdışı Egos

monaco maçının santra vuruşu öncesindeki şenol güneş tezahüratı iyi düşünülmüştü, bunu artık karşılaşma sonuna bırakmanın, skora göre söylemenin bir esprisinin kalmadığına inanıyorum. hemen ardından yeltenilen "ille hasan" türküsü de üçlüye takılınca gece bana göre mutlu başladı.

birinci yarı taraftar için rölantide geçti, ilk 10 dakikadaki baskımız yerini top kayıplarına bırakınca tam saha, ama ancak ortalama düzeyde ıslık; atağa çıktığımızda ise artık garipsemediğimiz uğultu maçın bir bölümüne eşlik etti. her zaman olduğu gibi tezahürat yapan grup, hem de sürekli farklı şeyler deneyerek, taraftarı yönlendirmeye çabaladı; ancak ilk yarım saat dolana kadar tezahüratta tam manasıyla bir bütünlük sağlayamadık. yarım saat dolmak üzereyken "koy monaco'ya" ile başlayan, "kartal gol" ile devam eden ve vasatta olsa iki kere üst üste üçlüyle son bulan yaklaşık 10 dakikalık bir git gel yaşadık; genel olarak tezahüratlar oyunun durduğu bölümlere denk geldiğinde etkin seviyeye ulaşıyor, oyun içinde özellikle rakip ceza alanına yaklaştığımızda kum gibi dağılıyordu. 40 bin kartaldan, 40 bin gevezeye, ardından tekrar 40 bin kartala geçişleri çok kez yaşadık. ilk yarıda golü yiyene kadar eskisi gibi baskın kullanılmayan ıslığı falcao'nun yokluğuna bağlıyorum, çizgiyi geçen top ikinci yarıdaki ıslık düzeyini oldukça yukarı taşıdı.

son 45 dakikaya geçmeden önce, pek üzerinde durulmayan; ama olur olmaz tekrarlandıkça yavanlaşan bir şeyden bahsetmem lazım: takımın tribüne çağrılması. maç başlarında da yapılıyor bu eylem, fakat söz konusu durum gelenek olandan biraz farklı. takım uzatma dakikalarında gol yemiş, kötü de oynamıyor; hatta çoğunluğun karşılık vereceğimize inancı tam. böyle bir durumdayken bırakın futbolcular kendini bir sonraki basamağa hazırlasın. benfica maçında verilen "maç bitti; ama biz buradayız, birlikte kaybedeceğiz" mesajıydı; fakat ondan sonrakiler, özellikle başakşehir maçındaki ve buradaki, pek değerlenmese de, bayağı göze battı. farklı bir konumda olsa bile kiev yenilgisinden sonra "dik dur, 'boynun eğme', dik dur" romantizmine benzetiyorum bu ısrarı, benim gibi konu beşiktaş olunca sulu göze dönen birine bile itici geliyor. kısaca, bazı olaylar eşsizdir ve tekrarı olmaz. örnek olarak beşiktaş-liverpool maçındaki dale cavase'yi verebiliriz sevgili günlük (hakkını yemeyeyim, gençlerbirliği maçındaki de güzeldi).

ikinci yarı geçen maçtaki gibi kötü sayılabilecek, fakat en azından ıslıksız bir üçlü ile başladı. penaltıya dek idare ettik. golün devamında ise 60. dakikaya kadar gayet güzel baskı kurduk, ikinci yarının gayriresmî üçlüsü de bu dakikalarda geldi. sonraki on dakikaya dair bir şey hatırlamıyorum, zaten taraftar 75. dakikadan sonra rakibin yarı sahasından başlayan ıslık dışında pek varlık göstermedi. en çok dikkatimi çeken quaresma'nın kırmızı görebileceği pozisyonun civarındaki sessizlikti, nefesler mi tutuldu, herkes nasıl söveceğini mi tasarlıyordu, emin değilim.

avrupa'da dengimiz bir tribün bulmak imkânsız, bunu sağlayan şey sürekliliğimiz; yoksa seçilmiş maçlarda bize yakın, dengimizde performans gösteren tribünlere rastlamak işten değil.

taraftara çok güveniyorum, hatta maçtan sonra sıcağı sıcağına bir şeyler yazsam muhtemelen böyle karamsar bir tablo ortaya çıkmazdı, sadece fotoğraf çekmek için stada gelmiş bir beşiktaşlıyla bile aramda bağ hissediyorum; fakat takımdan ayrı düz koşu yapmaya daha fazla devam edemeyiz.

Çevrimdışı mylife1903

Ben begenmedim bu mac tribunu, bizim oyuncularda da ariza var don tribune iki el kol yap gaza getir.
Oyun lideri ve takim kaptani eksigimiz var

Çevrimdışı Necmi

Ben begenmedim bu mac tribunu, bizim oyuncularda da ariza var don tribune iki el kol yap gaza getir.
Oyun lideri ve takim kaptani eksigimiz var
Tribün stad açıldığından beri en kötü tribündü. ne baskı yapıldı nede organize birşeyler
taraftardada rehavet vardı.

Çevrimdışı Şükrü Yılmaz

Ben maca gitmek icin can atıyorum. Gidenlerde surekli telefonla video resim vb seylerle ugrasıyor. Arabesk tezahürat yapmak çok sacma. Ha 3 0 onde oluruz tamam ama onun dısinda top rakipteyken ıslık olmalı.
Bundan once 4 besiktas macina gidebildim toplam cektigim resim ve video sayısı 5 falandır.

Çevrimdışı Egos

akhisar maçına taraftar harikulade başladı. top rakipteyken yükselttiğimiz ıslığı, topu kontrol ettiğimizde takımı atağa kaldıracak marşlarla devam ettirecek kadar organizeydik. bu işleyiş penaltı pozisyonuna kadar oldukça iyi, ilk yarının son beş dakikası hariç vasat-vasat üstü bir performansla sürdü. derecesi değişken olsa da taraftarın agresifliği, isteği yarı boyunca her açıdan belirgindi. 24-30. dakikalar arasında tribünlerin etkileşim içinde tezahürat yapması, oyundan kopmadan organize olmaları gelecek için umut verdi diyebilirim.

tabii organize olmak, rakip korner atarken "kartal gol" diye tempo tutmaya çalışmakla ya da altı dakika boyunca ninni gibi "efsane" söylemekle karıştırılmamalı (uyku getirmesine rağmen bu arada 2 gol pozisyonu bulduk, serbest atışı da sayarsak 2,001 denebilir, talisca vursaydı 3 olurdu).

aynı efsane takıma ivme kazandıracak biçimde tempolu şekilde de icra edildi, fakat toplasan 30 saniye sürmüş müdür, emin değilim. kırkıncı dakika civarı yapılan bu hız artırmadan sonra ilk yarı bitene kadar ıslık dışında "örgütlü" hareketimiz olmadı.

topa eşit hakim olunan oyunlarda taraftarın savunma ağırlıklı tavrı göze batmayabilir; hatta dünküne benzer, ama skorun bulunduğu karşılaşmalarda da aynı şeyi yararlı sayabiliriz; yalnız berabere devam eden bir maçta oyunun kontrolü %70 oranında bizdeyse tribünlerin kendine, en azından gol gelene dek, rakibi sindirmek dışında da görev addetmeleri lazım. zaten sahadaki oyuncular tarafından sindirilmiş, defanstan çıkamayan bir takım karşımızdayken tribünlerin hücum gücüne katlı vermesi, stresli ortamı dağıtıp kendi oyuncularımızı teşvik etmesi golün gelmesini uğultu ya da homurdanmadan çok daha fazla kolaylaştırır. yoksa arkasını dönüp sürekli marş söylemek ile top rakibe geçtiğinde telefondaki kaydı durdurup ıslıklamaya başlamak arasında düşünüldüğü kadar fark yok.

ikinci yarı herkesin katıldığı, takımı ateşleyecek tezahüratların süresini toplasak bir dakikayı bulmaz herhalde, ki buna mini üçlü de dahil. zaten 60. dakika civarı bu çabaya son verildi, ancak seksenli dakikaların ortalarında 10 saniyelik "saldır beşiktaş" tezahüratı duyabildik. yine de tribünler gösterilen her çabayı alkışla desteklemeyi ihmal etmedi.

taraftarın hakkını vermem gereken iki konu daha var: +7 dakikalık uzatmanın her saniyesi, daha fazlasını istediğimiz ya da artık normal karşıladığımız baskının bir tezahürü olarak tabelaya yazıldı ve düdük çalar çalmaz stadı terketmeyen, takımı tribüne çağıran herkes, herhangi bir sonucun bizden alamayacağı inancı yeniden tazeledi. bu seferki özünde, samimi, gerekli bir tavırdı; en azından bana iyi geldi.

son olarak uzatmalarda akhisar'ın kullandığı korneri, yaptıkları müdahale ile geciktiren kişilerin bir daha stada alınmamalarını diliyorum. öyle yasaklama yanlısı da değilim, söz konusu tribün gişelerine zekâ testi yerleştirin, bu arkadaşlar zaten dışarıda kalır.
[ Son Düzenleme: 22 Kasım 2017, 11:18:26 Egos ]

Çevrimdışı Egos

porto maçındaki taraftarın performansını anlatabilecek en uygun sözcük: "efsane"

efsane bir başlangıç yaptılar ve maçı efsane ile bitirdiler. özellikle ıslık konusunda tribünlerin "masters of the universe" derecesine ulaştığını gördük.

ilk düdüğün ardından geçen 25 dakikalık bölüm muhteşemdi: hiç maçı izlemeyen biri bu dakikaların kaydını dinlese ne zaman top beşiktaş'ta, rakip nerede topla oynuyor gibi sorulara yüksek ihtimalle doğru cevaplar verir. goller arasındaki bocalama; fakat yine de oyundan kopmayış, yarının bitiminde oyuncuları soyunma odasına gönderme şekli sanki maçtan önce herkese yazılı olarak dağıtılmış gibiydi.

ikinci yarı başındaki baskımız 50. dakikadan sonra takımın oyunda hakimiyetini artırmasıyla belirginleşmeye başladı ve yoğun etkileşim yaklaşık 10 dakika boyunca neredeyse kesintisiz olarak devam etti. bu zaman zarfındaki oyun ile yeşeren baskı, yüksek düzeyde ıslık ve maçın son 10 dakikasına konuşlanmış organizasyon (kanon örnekleri de verdiğimiz sanatsal bir aralıktı o kısım) maçtan gereken sonucu çıkartmamızda önemli rol oynadı.

tezahüratların çeşitliliği, sürdürülmesi için gösterilen çaba, top rakibe geçtiğinde uyguladığımız kurgu, hatta aynı anda farklı grupların başka marşlarla taraftarı ateşleme uğraşı işlendikçe güzelleşecek bir tribün kültürünün emareleri.

karşılaşmanın büyük bölümünü "ağız birliği" yaparak geçiren kırk bin kişilik koro, takıma mücadele boyunca neye ihtiyacı varsa verdi. eğer evimizdeki son maçta gruptan çıkmak için 4 puana ihtiyacımız olsaydı, tribünler 90 dakika dolana kadar mutlaka 4 puanı almanın yolunu bulurdu.

stattaki herkes çok daha fazlasını hak etti, fakat şimdilik şampiyonlar ligi'nde üst tur ile yetinmek zorundalar ("hasan"cılar hariç, onlar için üst tur kâfi).

Çevrimdışı Egos

galatasaray maçı gök gürültülü ve sağanak yağışlıydı. özellikle ilk 45 dakikada uğultuyla birlikte ıslık karşılaşmaya eşlik etti. deplasman kültürü olan taraftarların sesini duyurma çabasını engellemek için tercih edilen ıslığın, normalde tezahüratlarla şekillenmesine alışık olduğumuz arka plana sirayet etmesi stadın içinde fırtına koptuğu izlenimi yarattı. dayanılacak gibi değildi...

tribündeki beşiktaşlıların büyük bölümü galatasaray taraftarının tezahürat yapıp yapmadığını top beşiktaş'a geçtiğinde ıslığın devam etmesi ile anladılar, attığımız gole kadar fondaki ıslığın ve uğultunun kaynağı neredeyse hiç duymadıkları bu tezahüratlardı; fakat ön plandaki karmaşanın kaynağını söylemek mümkün değil, ben işin özünün alçak hava basıncıyla yüksek hava basıncının karşılaşması olduğunu sanıyorum. gol ikinci yarının başında gelmeseydi taraftarın eforunu tanımlamak için kullanılması gereken sözcük fırtınadan kasırgaya dönebilirdi.

tezahürat konusunda pek organize değildik, takımın da bu açıdan bir desteğe ihtiyacı yok gibiydi, karşılaşmadaki en uzun süreli icra 70. dakikaların ortalarında başlayan bursa yöresine ait "ille hasan" türküsünün karşılıklı seslendirilmesiyle gerçekleşti. 80. dakikaya gelindiğinde ise tribünlerin yarısı son nefesini vermişti. daha önce de belirtmiştim, ne yazık ki bunu da tekrarlayacağım: 90+3'te söylenen "koyduk mu?" tezahüratına karşıyım, mümkünse bu soruyu maç başlamadan önce ya da ilk üçlüden sonra soralım, diğer türlüsünü herkes yapıyor. üstelik, kapanan rakiplerin "ne ara koydular?" diye ikileme düşmesi işimize gelir.

eğer bu maçı ilk kez izlemek isteyenlere rastlarsanız onları kulaklık kullanmamaları konusunda mutlaka uyarın, bu bir insanlık görevidir.

Çevrimdışı Egos

osmanlıspor maçında yedekler asları aratmadı. özellikle ilk 15 dakikadaki süreklilik ve bunun hafif seyreltilerek ilk yarıya yayılan devamı, ufak pürüzler dışında benzer maçlar için güzel bir şablon oluşturdu. genellikle küfürlü tezahüratları yansıtmamaya çabalıyorum, yalnız bu maçta biri anons yapılmasına neden olacak kadar süren, diğeri taraftarın çoğunluğunun bastırdığı anlamsızlıkta çığır açacak denemeler hayra alamet değil, kötü bir alışkanlığın yoklaması gibiydi sanki.

üflenecek ıslıkların yarısının boşa gideceği karşılaşmalarda, skor da sağlanınca taraftarın oyunun içinde nasıl kalacağını tahmin etmek pek zor olmuyor. ikinci yarı beklenildiği gibi mumlar yakıldı, fona romantik marşlardan oluşan bir müzik listesi eklendi ve ilk yarıdaki cenk havası, ikinci yarıda yerini düğün havasına bıraktı. 20-25 dakikalık bu zaman zarfında belki de hakem bile ıslıklanmamıştır. hasancıların araya girişlerini saymazsak son on dakikaya kadar klasiklerin icrası oldukça güzeldi.

sesimizi fazla yükseltmemize gerek kalmayan ve sanırım tribünlerin rahatça kendini dinleme şansını en çok bulduğu maçlardan biri olarak arşivde yer alacak bu karşılaşma.

kupa maçının mahiyetindeki düşüklük nedeniyle erken bir yeni yıl dileğiyle yazıyı sonlandırıyorum: gollerden sonraki minion müziğinden vazgeçilsin, eskiye dönelim. yeni yıldan şampiyonluk da dileyebilirdim, ama bazı şeylerin önceliği var.