İçimde 1-2 kazanacağız tarzı bir his gelişti. İddia oranlarına bakınca bu hissi iyice pekiştirdim. Sarılar için ve yazılanlar çizilenler içinse şunu söylemek lazım, onları da anlamak gerek. Özellikle yeni yetmelerini çok iyi anlamak lazım. Beşiktaş ortada yokken, vasat kadrolar kurup, türlü zorluklarla uğraşırken kendilerini dev aynasında görmeye başladılar. Statsız, borç yükü tepelere çıkmış, kendini toparlayamayacak gibi gözüken Beşiktaş, o vasat kadrolara rağmen yine de tepeye tutunmaya çalıştı. Çoğu sezonda son haftalara kadar yarışın bile içinde kaldı. Şimdi benzer şeyleri kendileri yaşıyorlar ve daha ilk sezondan yarışın içinde bile kalamadılar. Havlu attılar. Şu an korku dağları hepsini sarmış durumda, büyüklüklerini ve bu süreci atlatıp atlatamayacaklarını sorguluyorlar ve bu yüzden iyice saldırganlaşıyorlar.
Şöyle bir gerçek var. Beşiktaş taraftarı başkadır. Ama öyle ama böyle takımına sıkı sıkıya bağlıdır. Bazı hataları vardır falan, kızarız hepimiz lakin bir başka sever. Sarılar ise başarı odaklı taraftara sahip, bakın dikkat edin Beşiktaş taraftarı başarısız yıllarda, iddiası bittiğinde bile takımın maçlarını izler. Çoğumuz öyleyiz, yine de izleriz, takip ederiz. Bunlar takımları kopunca o saatlerde sinemaya gider. Aman takımın bir amacı kalmadı der, takibi bile bırakırlar genel profilleri böyledir. Özellikle Galatasaray taraftarı suni taraftardır sayısı fazla gibi gözükür ama bu taraftarın çoğu Uefa kupası alındıktan sonra Galatasaraylı olmuş aidiyeti birazda başarıya odaklı olan taraftardır. Bu sebeple de çatırdıyorlar. Sabredemeyecekler. Beşiktaşlı gibi sevemeyecekleri içinde bir an önce başarılı olalım diye yönetimlere baskı kurmaya devam edecekler. Bizde Başkan çıktı feda diyeceğiz bir kaç sene şampiyonluk beklemeyin dedi. Bu taraftar göçebe takımı göçebe türkmen obaları gibi her yerde takip etti. Bakın Fener 7000 kişiye oynuyor. Derbi oynayacaklar acaba stat dolacak mı endişesi taşıyorlar.
Aslında hepsi işin bittiğini ve bundan sonraki senelerde Beşiktaş'la baş etmelerinin zor olduğunu farkında bu da saldırganlığı arttırıyor. Şenol Hoca ayrılsa acaba durdurur muyuz diyorlar ona yönelik algı yönetimi yapıyorlar. Acaba yabancı sınır değişse durdurur muyuz diyorlar, ona yönelik algı yönetimi başlıyor. Hakemler bizi kollamazsa çatır çatır oynayan Beşiktaş'la baş edemeyiz diyorlar, hakemler Beşiktaş'ı kolluyor diyorlar. Yayıncı kuruluşa mesajlar gönderiyorlar. Biz olmazsak olmaz. Biz ligin marka değeriyiz diyorlar. Ama Beşiktaş-Trabzon maçını izlerken kimin marka değerli olduğunu görüyorlar. Bunların hepsi çaresizlik ve acz kokan, korku kokan hareketler. Bazı aklı başında renklilerle konuşunca bu genelde bizim yaş grubundaki insanlar oluyorlar. En az 3-4 sene çekilecek çilemiz var Beşiktaş alır götürür diyorlar, durumunun farkındalar. İçini korku kaplamış, gözünü nefret bürümüş diğer kesim ise işte bu söylediklerimizi yaparak, Türk futbolunu ve Beşiktaş'ı aşağı çekmeye çalışıyorlar. Madem büyüksünüz beyler, Beşiktaş'ın önüne taş koymaya kalkmayın kendiniz Beşiktaş'ı geçin. Madem büyüksünüz sizde Beşiktaş gibi yeniden yapılanmaktan korkmayın. Büyükseniz bizim gibi küllerinizden doğarsınız.