Yaşadıklarımıza, ön kabullere, umursamazlığa, hissizliğe, törpülenmiş ve yönlendirilmiş algılar yaratıp insan yaşamlarını sayılar ile tanımlamaya alışmak; her seferinde daha kötüsünü görmek, toplumsal reflekslerimizi kaybetmiş olmak, hiçbir şey yapamamak ve hiçbir şeyin değişmeyeceğini bilmek koyuyor. Ateş düştüğü yerleri yakmaya bizler ise hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam edeceğiz. Sahte üzüntüler, göstermelik jestler-suskunluklar, hamasi nutuklar ve vaatler bittiyse kaldığımız yerden devam edebiliriz, yaşıyoruz demenin utancıyla. Umarım bir gün değişir tüm bunlar. Zira sayılar istatistik değil.